Akan Makyaj ve Dik Jöle

Güngör YÖRÜK gungoryoruk@hotmail.com

Bu dizi filmler bir âlem yani. Senaryoyu aklına geldiği gibi yazıyorlar. Sanki başka bir dünyaya ait hadiseler oluyor.

Dizilerde insanlar ne ile geçinir, o kadar lüks eve ve arabaya nasıl sahip olunur belli değil. Hemen hemen herkesin altında bir araba. Bir memurun iki kere emekli olsa toplam parasının alamayacağı türden. Evleri desen saray yavrusu.

Kimin ne iş yaptığı da belli değil. bütün tema kabadayılık ve cinsellik üzerine kurulmuş. Adamda yumruk o biçim. Tabiri caizse ‘kodu mu oturtan’ cinsten. Suçluysa kanun zaten yakalayamıyor. Tabi film icabı…

İşin diğer boyutuna geldi mi farklı bir dünya. Kadın erkek ilişkisinin boyutları belli değil. Sanki herkesin elinde elektrik enerjisi ölçme aleti var. Elektrik alamadı mı değiştir. Nasıl olsa etrafta bol miktarda var.

Bunların en makbulü en tecrübelileri… Barda arkadaşına acıklı hikâyesini anlatırken ‘kaçıncı defa aldatıldığını’ söylüyor. Adamın enerjisi bitmiş bir kere. Dinleyen daha üzgün nedense. ‘Üzülme’ diyor karşı cinse, hayata yeniden başlayabilirsin diye de akıl veriyor. O da enerjisini harcama peşinde yani. Olmaz diyor makyajı yaşıyla bozulmuş olan. ‘On değil yirmi değil.’ diye sızlanıyor. ‘Tam bana göre diyor ‘tesellici’ şahıs. Sonra geçmişe takılma diyor muhatabına. Geçmiş geçmişte kaldı. Daha çok aldatılacak pardon görecek günün var diyor.

Makyajın izleriyle yüzünün kırışığı karışan kişi bir umut daha diyor. Aldanmaya yani iknaya dünden hazır. Ha yirmi altı ha yirmi yedi ne fark eder diye geçiriyor içinden. Gözlerinde ışıklar parlıyor birden. Bu gece de yalnız yatmayacak tek başına o lüks evde. Yalnız yatmayacak derken canı sıkılmayacak yani. Konuşmaya da biri lazım değil mi? Elektriği de olsa fena olmaz ya gerisi sonraki iş artık.

Tam hikâyenin burasında sahne diğer caddedeki bara gidiyor. Orada jöleli vatandaş. Arkadaşına hava atıyor. ‘Nasıl gördün mü? Bir hafta da saldım başımdan. Arkadaşı hayranlık duyar gibi bakıyor ona. Nasıl yaptın diye sormuyor bile. Niye sorsun ki hep aynı numara. Kedisi de aynı yolun yolcusu. Ama dinle gibi yapıyor. Bir de tasdikliyor. ‘Helal sana’ diyor cılız bir sesle. Sonra şimdi ne yağacaksın diye ilave ediyor. Jöleli kişi sırıtıyor. Sonra başını yan taraftaki masaya çeviriyor. Orada oturan şimdilik makyajı akmamış iki vatandaş. Sonra kinayeli gülüşüne devam ediyor. Belli onlardan birinin de makyajı bozulacak bir hafta sonra.

Jöleli kişilerle, akan makyajlıların mücadelesi sürüp gidiyor. Bir villa odası ile bir bar odasında. İçerde kimleler kalamayınca makyaj ve jöle hep duruyor mu yerinde belli değil. Olsun tekrar sürerler. Kökü kurumadı ya bunun.

Elektriğiniz kaç volt?

(İLMİK)

Hayatımın anlamı,  bir tanecik sevgilim,

Yalanım varsa şayet, söylemez olsun dilim.

Yüz üç tane unuttum, yetmişini terk ettim,

Eğer inanmıyorsan şahit ayağım elim!