son haberler

Ana Yüreği

Yayınlanma Tarihi: 30 Eylül 2016 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Önce şunu belirtmek isterim ki isimlendirilmiş günleri samimi bulmuyorum. Çünkü o neyin günü ise sadece senede bir defa anılıyor sonra kayıplara karışıp gidiyor. İsimlendirilmiş o günler piyasaya biraz hareketlilik getiriyor o kadar.

Biz dönelim mevzuumuza. Bir “Anneler günü”nü daha geride bıraktık. Herkes kendince bir şeyler yazdı çizdi. Bütçelere göre alışverişler yapıldı, hediyeler alındı. Gün bitti, adlandırılan o gün de sona erdi.

Daha önce gördüğüm iki fotoğraf bana ana kalbinin nasıl bir şey olduğuna dair başka şeyler de öğretti. Bu iki fotoğraf çerçevelenip evlere asılsa o zaman belki ana denilen mukaddes varlığın ne olduğunu biraz idrak ederiz.

Bunlardan birisi görme engelli oğlunu maça götüren anne fotoğrafı. Fotoğrafta orta yaşın az üzerinde bir kadın görme engelli oğlunu (torunu da olabilir) maça götürmüş. Delikanlı olan bitenleri göremeyeceğine göre birinin ona anlatması gerekiyor. İşte vefakâr anne maç bitene kadar sahadaki mücadeleyi oğluna anlatmaya başlıyor. Bu maçın bitimine kadar devam ediyor.

Bir foto muhabiri de durumu fotoğraflıyor. İnsan fotoğrafa ibretle bakıyor. O kadar yoldan gel, kuyruğa gir, statta yerini al, maçın başlamasını bekle ve maç başlayınca da 90 dakika maçı anlat. Bunu ancak bir ana yapabilir.

Sabrın, azmin, hamiliğin hâsılı sevginin anavatanı ancak bir ana yüreği olabilir.

Her şey yavrusunu mutluluğu için.

İkinci fotoğraf daha hazin.

Mevsim kış. Çünkü fotoğraf karlı bir hava çekilmiş. Fotoğraftaki şahıslarının üzeri mevsime uygun kıyafetleri var. Belli ki hava soğuk.

Biri genç biri yaşlı iki kadın bir mezar başında. Mezar taşında şehit olduğu yazıyor. Belli ki genç hanım merhumun eşi, yaşlı olan ise anası.

Buraya kadar anlaşılır bir şey.

Ancak ana elindeki battaniyeyi oğlunun mezarının üzerine örtmüş.

Üşümesin diye.

Diyeceksiniz ki ölüler üşür mü?

O ölü değil bir şehid.

Olsun yine de bizim bilmediğimiz bir hayatta olmalı. Nihayetinde merhumun bedeni toprak altında.

Ana bu anlar mı? Madem kendisi üşüyor oğlu da üşüyordur. Korumak lazım. Niye ana olmuş ki? O sağ olduğu müddetçe yavrularına sahip çıkmalı değil mi?

 

Elbete ki yukarıda ki sorular ancak bir anaya sorulur.

Vefat etmiş bir yavrusunu bile üşür diye mezarını ancak bir ana örter.

Madem ki hava soğuk, madem ki mevsim kış yavrusunu korumalı öğle değil mi?

İşte size iki fotoğraf ve iki yorum.

Varın gerisini siz düşünün.

Öyle kuru laflarla ana övülmez.

Zaten hiçbir ananın hakkı ödenmez.

Her neyse.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku

BİR KÜLTÜR TEMSİLCİSİ: AHMET SOYLU

2 Aralık 2023 okunma
  Kendisi ile tanışmadan önce ismini duymuştum. Ne zaman arkadaşlarla kültürel bir araştırmadan bahsedilse bana “Siz Ahmet Soylu’yu tanıyor musunuz” sorusunu sorarlardı. Ben de il zamanlar “hayır” cevabı versem de zamanla “İsmini sık duyuyorum”... Devamını Oku