son haberler

Arkadaşımdan Mektup Var (1)

Yayınlanma Tarihi: 22 Ocak 2015 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

Sevgili Semra,

Sana epeydir yazamadım, lütfen kusura bakma. Biliyorsun biraz sıkıntılıyım son zamanlarda. İşim öyle bunaltıcı ki! Bütün gün saçma sapan insanların saçmalıklarına katlanmak zorunda kalıyorum. Duvar gibi dursam bile görüyorum, duyuyorum. Onlarla aynı ortamda olmak inan çok yıpratıcı. İşini bırak demezsin biliyorum ama… dediğini varsaysam bile… işsizlik daha da büyük bir dert. Belirsizlik, parasızlık bu durumdan da beter. Burada hiç olmazsa ayın 1’i güzel, en azından maaşım iyi.

Şimdi evde, telefonlu sehpanın yanındaki koltuğa oturmuş bir yandan dışarıyı seyrederken bir yandan da sana yazıyorum. Hafta sonu tatilinin bu ilk gününde yağmur yağıyor. Sokağa çıkmak istemiyorum. Şemsiye kullanmayı hiç sevmem, bilirsin. Başım hâlâ dertte şemsiyeyle. Çıkarken almayı unuturum, aldımsa bir başka yerde unuturum. İner, çıkar, tekrar inerim merdivenleri. Yine öyleyim yani, hep aynı.

Bu hafta şirkette yaşadığımız bir olayı seninle paylaşmadan edemeyeceğim. İdare müdürümüz var ya hani sen de tanıyorsun, adam metresini getirip tanıştırdı bizimle. Düşünebiliyor musun? Dondum kaldım. Nasıl davranmam gerektiğini bilemedim. Karısını da çocuğunu da tanıyoruz üstelik. İnsanlar hangi arada bu hale geldiler? Birkaç saat kendimle mücadele edip ona hak verebileceğim bir şeyler aradım; yok, bulamadım. Canım çok sıkıldı. Ayıp denen bir şey var, öyle değil mi? Bu kadar da olmaz ki! Düpedüz saygısızlık bu. Almış kadını Bodrum’a götürmüş, bir de gelmişler birlikte, pişkin pişkin muhabbetini yapıyorlar. “Amaan boş ver, bana ne?” diyorum… gene de boş veremiyorum. Sahi, sen ne dersin bu konuda?

Zaten şaşırmamayı hiçbir zaman öğrenemeyeceğim ben. Ölürken bile gözlerim şaşkınlıktan açık gidecek. Bak sana bir olay da geçmişten anlatayım. Genç bir arkadaşımızı yitirmiştik. Çok sarsılmıştık. Nişanlısı ve yoldaşı olan kız arkadaşımız diş hekimiydi. “Yaşadığı bu büyük acıdan sonra nasıldı? Kendisini toparlayabilmiş miydi? Acaba şimdi ne yapıyordu?” gibi düşüncelerle kalkıp birkaç ay sonra onu görmeye, hatırını sormaya gittim. Daha önce hiç bilmediğim muayenehanesini arayıp buldum. Bulmaz olaydım. Şimdi sıkı dur; kendisi gibi bir diş hekimiyle nişanlanmıştı ve evlenip Eskişehir’e yerleşme hazırlıkları içindeydi. Çok rahattı. Öyle rahattı ki benim sıkıntılı halim münasebetsizlik gibi kalıyordu yanında. Her şeyi çoktaaan geride bırakmıştı. Olan biten elinin kiriydi sanki; yıkamış, aklanıp paklanmıştı. Ben onu teselliye gitmişken o beni teselli ediyordu. Şaşkınlığımı hayal edebiliyor musun? O görüşmenin hemen ardından kendimi sorgulamaya başladım. Acaba bende mi bir anormallik vardı? Ben mi her şeye böyle körü körüne saplanıp kalıyordum. O gün yaşadığım travmanın etkisinden hiçbir zaman tam olarak kurtulabildiğimi söyleyemem. Üzerimde kalıcı izler bıraktı. Bir süre dostluğa, sevgiye, arkadaşlığa, samimiyete olan inancımı yitirdim. Nâzım boşuna dememişti elbette, “yaşarsın, karıcığım,/ kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;/ yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,/ en fazla bir yıl sürer/ yirminci asırlarda/ ölüm acısı” diye.

Akşamları iş dönüşü uzun uzun yürüyorum; çünkü başka türlü toparlayamıyorum kendimi. Bazen o da işe yaramıyor ya. Dün akşam da öyle oldu. Eve girdiğimde hâlâ kendime gelememiştim. Sevdiğim şarkılardan medet umarak müzik dinledim, kitap karıştırdım. Sonra zamana işaretler bıraktığım dosyayı gördüm; içinde küçük küçük şeyler var. Mesela bir arkadaşımın el yazısıyla esprili bir notu, bir gazete kupürü, bir broşür, bir rozet, bir sergi açılışı davetiyesi, bir tiyatro bileti, küçücük bir çocuğun yaptığı resim vs… Onların arasında dolaştım bir süre. Derken acıktığımı hissettim. İşte bu iyiye işaretti; sağlık belirtisiydi ve “kendine geldin” müjdesiydi. Yani pazartesiye kadar beynim bana aitti.

Fırsat bulup yazabilirsen sevinirim. Özlemle kucaklıyorum. Sevgiyle kal…

Mine

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku