son haberler

ÂŞIK VEYSEL İÇİN 43 ŞATIR-LAMA-2

Yayınlanma Tarihi: 15 Temmuz 2016 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

XI.Fuat Çiftçi’nin “dölleyici denizler,/âşığın kayasında çıkar”,”deniz bir giysidir,/onu giyinmek için/kör oldu şair“,”Deniz’in saçları Yüce’nin/cesaretindeki kudret dizgini!/Abdal türküsü“,”Deniz,doğruluyor saçından/mesafeleri doyurmak için;/âşığın boynunda bukağı diriliyor.” mısralarındaki “Deniz Konçertosu” varıp da Aşık Veysel’in deniz’iyle beslenmiştir.Geleneğin izlerini Fuat Çiftçi’nin mısralarında arama niyetinde değilim.Ancak Veysel’in Türkçesiyle Deniz’e karışan kişiye bundan gerü Fuat Çiftçi denir:”Irmak olup kavuşunca denize/Dalgalandık coştuk taştık biz bize/Çok zaman seyrettim aya yıldıza/Aydın parlak nurlu renge boyandım”(Aşık Veysel)

XII.Âşık Veysel’in şiiri kimi zaman burcu burcu kokan bir çiçek bahçesidir.Halk şiirinin en somut göstergesi olan insan ve doğa ilişkisinde onun dilinden özgün imgeler yakalamak kuşkusuz onu Türkçede faklı kılan bir karaktere sahiptir.Beşir Ayvazoğlu’nun deyişiyle “şair,sembolik değerleri bulunmayan binbir çeşit çiçekten söz etmektense,zaman içinde zengin anlamlar yüklenmiş çiçeklerden söz etmeyi daha doğru bulmuştur.Böylece yüzyıllar içinde oluşmuş ortak sembolizmden de kopmamış olurlar.Yani gül artık herhangi bir çiçek değil,yüzlerce sanatkarın işleye işleye adeta plastik malzeme haline getirdiği zengin bir imaj kaynağıdır.Bazen ‘Dağlar çiçek açar,Veysel dert açar’ gibi çarpıcı ve değişik söyleyişlerle de karşılaşırız;fakat bunlar tesadüftür,şair hemen geleneksel kalıplara dönüverir:”Yine mektup aldım gül yüzlü yardan/Gözletme yolları gel deyi yazmış/Sivralan köyünden bizim diyardan/Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış//Beserek’te lale sünbül yürüdü/Güldede’yi çayır çimen bürüdü/Karataş’ta kar kalmadı eridi/akar gözüm yaşı sel deyi yazmış”

Âşığın elinde Türkçeye duran her çiçek,Anadolu insanının Türkçeye aşkını da türküleştirir.

XIII.Gözlerinin görmeyişini büyük bir tevekkülle şiirle ve sazla olgunlaşmaya götüren Veysel,nice gördüklerimiz karşısında kör olma noktasına geldiğimizde acaba bize şöyle mi seslenirdi:”Yeter gayrı yumma gözün kör gibi”

XIV.Veysel taşralı bir ozan geleneğinden beslenmesinin yanında dini ve ahlaki bir terbiyeyle de yetiştiği içindir ki bazı şiirlerinde bu ahlaki özün yansımalarını bulmak da mümkündür.Veysel’in şiirlerindeki bu eğitsel-öğretici özün halk şiirinin didaktik-ahlaki işlevinin sürdürücüsü konumunda değerlendirildiği de söylenebilir.Özellikle genç Kemalist Cumhuriyet’in yerleştirmeye çalıştığı/zorladığı bazı ahlaki ve yönetimsel değerleri de şiirlerle vurgulamaya çalıştığı açıktır.Onun “İşte hile sözde yalan olmasa”,”Kimisi söz verir sözünde durmaz/ Hakikati doğru sözü duyurmaz”,”Anne baba yoksun kaldı hürmete”,”Yüz bulunmaz doya doya bakmaya/ Silindi yüzlerin nuru kalmadı”,”Aldanma cahilin kuru lafına/ Kültürsüz insanın külü yalandır”,”Günahın sevabın adı kalmadı/ Hakikate giden iz belli değil”,”Her yerde konuşup lehte aleyhte/ Kimisi sahtekâr kimisi sahte/ Bir fark görülmüyor nikâhta hakta/ Kitabın sözüne uyan kalmadı”,”Sohbet etme kötü ile/ Güreş etme katı ile/ Gitme hırsın atı ile/ Sakın hileden tuzaktan”,”Aslım Türk‟tür Elhamdüllah Müslüman/ şükür Amentü‟ye etmişiz iman/ Kalbime yaraşmaz şirk ile güman/ Kalbimiz nur ile dolu sayılır”,”Türklerdir bizim atamız/ Halis Türküz kanı temiz /Şarkı gazeldir hatamız/Türküz türkü çığırırız” ve buraya alamadığımız nice mısraları Cumhuriyetin emekleme yıllarındaki çalışma ve yönetme terbiyesinin ahlakla süslenmiş görünümleridir.

XV.Aslıhan Dinçer üşenmemiş Âşık Veysel’in şiirlerindeki alışılmamış bağdaştırmaları araştırmış ve bununla ilgili de bir makale yazmış.Veysel’in dini-tasavvufi gelenekten beslenen damarı, halk mazmunlarının divan mazmunlarıyla harmanlanmış halini beslemiştir kuşkusuz.Her halk ozanında olduğu gibi Âşık Veysel’de de klasik halk mazmunlarının doğa-sevgi-ahlak üçgeninde yoğun olarak kullanıldığı izlemek mümkün.Bu bakımdan Veysel şiirlerindeki alışılmamış bağdaştırmalar bu klasik damarı devam ettirirken yeni ve özgün imgeler de sunar.Bu,şiir dilinin gereğidir.Özellikle anlambilimsel bir yöntemle konuya yaklaşılması Veysel’in şiirlerinin daha ciddi ve titiz irdelemesi konusunda bir iletidir.Şu örnekleri veriyor Dinçer:”Yine havalandı gönlümün kuşu“,”Aşk meyinden kanar, durmaz”,”Sevda denizinde gönlüm aldattım”,”Vücudun şehrine o sultan oldu”,”Kan uykudan gece kalkar gücenmez”,”Gayret kuşağını kuşan Erzincan”,”Aşk tacını takar gider”,”Gerdan yaylasında gördüğüm köşkün/Adalet tahtını kurunca coşar”,”Feleğin hançeri her an görünür.”,” Tecellinin ters kalemi“,”Kuyruğu kınalı yalana ne den”,”Gönül sensin güzellerin cilası“,”Kâmilâne kârlı renge boyandım”,”Gönlümün billûr şişesi“,”Gam leşkeri saf saf oldu”,”Aşkın gömleğine gireli gönlüm”

Dinçer’in aşağıdaki tespitleri de Veysel’in tekrar düşünülmelidir:”Yukarıdaki tespitler, halk ozanı kimliği taşıyan bir şairin de şiirlerinde farklı anlatım yollarına başvurduğunu göstermektedir. Halka seslenilen bir şiirde, halktan birisinin bunu yapıyor olması şaşırtıcı olabilir.
Ancak Âşık Veysel, her şeyden önce şu veya bu şiirin temsilcisi olarak
değil, bir şair olarak değerlendirilmelidir. Her şairin bir duygu dünyası
vardır. O, hem bu yönüyle hem de gözleri görmeyen bir şair olarak diğerlerinden ayrılır.”(2004)

Veysel de Türkçenin gönlünde alışılmamış bir “ağlaştırmadır” vesselam.Anadolu halkının alışılmadık sabır göstergesi onda halk kültürünün gerçekçi imgeleriyle görülür.

XVI.Âşık Veysel halk ozanlarının en entelektüeli miydi?Arif Sağ’ın bir anısından yola çıkarak anlattığına göre Âşık Veysel bilgi,görgü ve hayat felsefesine göre halk ozanlarının en entelektüeli sayılabilir.7-8 yaşlarında Erzincan’da bir köy meclisinde Âşık Veysel’i dinleyen Sağ’a da bağlama çaldırmışlar,bunu dinleyen Veysel baba-Arif Sağ,Âşık Veysel’e böyle hitap ediyor-ona “Sen ileride büyük adam olacaksın.” diye onu gururlandırmış.Veysel’in meclisinde halk kültürünün temiz ve apak sütünü içen Sağ şunları söylüyor Veysel için:”Veysel baba,Anadolu halk ozanlarının en entelektüeliydi.Sohbete dayalı bir entelektüellikti onunki.Köyünde kendi elleriyle diktiği ağaçlardan oluşan bir elma bahçesi vardı.İyi edebiyatçılar,iyi sanatçılar gelmişti onunla görüşüp konuşmaya.Zaten kitap okuyarak entelektüel olunmaz,en fazla ezberci olursun.”

Aslında Arif Sağ bir noktaya kadar haklı.Veysel kitaplarla büyümemişti.Bu mümkün değildi zaten hayatında.Ama insana,doğaya ve topluma dair nice kitapların yazdıklarını özümsemişti o halk kültürünün Tanrı vergisi deyişleriyle.O okuma yazma bilmezdi fakat nice okuyan yazanda daha derinlikli bir iç görüye,sevgiye ve inceliğe sahipti.Gözleri çiçekten kapansa da nice çiçekler açtı onun deyişlerinde.İnsana tek kutsal vergisi diliyle ulaşmak bir sanatsa onun gönlünde nice ağaçlar dikildi Türkçeye.

(Devam edecek…)

 

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku