Yayınlanma Tarihi: 12 Ağustos 2016 — okunma
XXII.Sonuçta her şair-ozan “uzun ince bir yol” yolcusudur.Hayat incelik terazisinde hassas bir dengeyi içerir.Hayata sözcükler müdahale eden şair-ozan bu yolun inceliğine kendi sözcüklerinde ve hayallerinde sınar.Hepimizin yüreklerinde incelik bu yolda insanlığa ne kattığımızla eş değerdedir.İncelik,uzun bir insanlık sınavıdır.İnsanı anlamak kadar inceliği de anlamak gerekir.Şiir,sevgili kardeşidir inceliğin.
XXIII.Veysel,yedi yaşına kadar gördüğüyle Veysel’dir.Yedi yaşından sonra ise âşık.Veysel, yedi yaşından sonra parmaklarıyla görür,dinler,hayal kurar.Renksiz bir dünyanın onun için tek rengi mısraya ve tele dökülen şiirlerdir.Adnan Binyazar’ın dediği gibi, “Veysel,bahçesine kendi eliyle diktiği fidanları meyve verince elmaların al rengini parmak uçlarıyla algılar.” “ Uzun ince yol“larda alınan her yara ve çekilen her acı nice “baharların ve yazların kaybedilmesine” neden olmuştur.İşte algı böyle bir şeydir:İnsan yüreği ne olursa olsun kendi varlığına giden yolu kendisiyle mücadele ederek oluşturur.Çoğu kez kendi kabuğuna çekilip başkaldırmasa da,çektiği acılara razı olsa da Yaşar Kemal’in dediği gibi “her şeyi göğüsleyen” karakteri de unutulmamalıdır.Bunun yanında unutulmamalıdır ki şiir özünde verili dile bir başkaldırıdır.
XXIV.Toprağın üretici ve dinsel-tasavvufî boyutuna şak ile harmanlayan bir ozandır Veysel.Toprağa bilinç ve kültür kazandıran diğer bazı halk şairleri gibi sınıfsal boyutta yaklaşmasa da lirik olanı daima korumuştur.Toprağın canlı bir değer halini alması Veysel’in diğer halk şairlerinden farklı kılar.Bu farklılık üretici güçlerin toprağa egemen olma mücadelesi geleneğinden beslenmez fakat insanın emek ve üretim varlığının ortaya konmasında önemli bir imge kaynağıdır “toprak” sözcüğü.Toprak insandan kaçışın da bir göstergesidir.Bu şiiri en çok bu yönüyle de değerlendirmek gerekir.Nice güzellere bağlanıp ne vefa ne de fayda bulan Veysel,her türlü isteğini yine toprakta alır.”Tarlam” şiirinin bir dörtlüğünde toprağa dönük algısını açıkça vurgular:” Çalışırsan toprak verir cömerttir/Emeksiz istemek dermansız derttir/Çalışmak insana büyük servettir/Kese coşar gönül coşar el coşar.” Toprağı kişileştirirken onun insani sorunların aracı olmasındaki ustalığını vurgulamak gerekir.Her ne yaparsa yapsın toprak yine Veysel’i gül ile karşılayacaktır.Toprak anaçtır,cömerttir,Hakk’ın gizli hazinesidir,merhem çalıp yaraları temizleyen bir otacıdır,berekettir Veysel’in şiirinde.”Benim sadık yârim kara topraktır” dizesi acının kaynağı insandan kaçışın uzun bir hikayesidir.Bu hikaye salt pastoral niteliklere dayalı bir sürece de indirgenemez.
XXV.Âşık Veysel’e belki birçok kişi şiir yazmıştır.Ancak Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Veysel’in kalbinde ayrı bir yeri var mıdı?.Veysel’in ölüm yılı 1973’tan önce onun hakkında birçok yazar araştırma/inceleme/biyografi kitabı yazsa da Veysel “Umut Yaşar” şiiriyle acaba Ümit Yaşar Oğuzcan’a sevgisini göndermiş midir? Prof.Dr. Ali Berat Alptekin’in kitabına göre, “Ümit Yaşar Oğuzcan da Veysel’in sevdiği ve şiirlerinde işlediği şairler arasında yer alırlar.” ibaresi kullanılmaktadır.Hatta devam eden satırlarda Ümit Yaşar ile ilgili “müstakil” şiir söylediğini bunun adının da “Umut Yaşar” olduğunu dile getirmektedir.Bu şiir okunduğunda Veysel’in niyeti tam olarak kestirilemese de “umut“tan kastettiği nokta soyut bir kavramdır.Çünkü şiirin hiçbir yerinde doğrudan doğraya Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Âşık Veysel için yazdığı gibi açık bir gönderme yoktur.Birkaç örnek vermek yerinde olacaktır:”Umut Allah’tan kesilmez/Bu ne hikmet kimse bilmez/Türlü derdi çeker gülmez/Yine de onda umut yaşar”,”Yalvar Veysel gündüz gece/Allah emretmiş böylece/Teneşire çıkınca/Gine onda umut yaşar” Sanıyorum bu mısralarda “umut” sözcüğünden kastedilen Ümit Yaşar Oğuzcan’ın kişiliğine duyulan sevgi değildir.Belki Veysel bunu tevriyeli kullanarak bize uzak anlamı da düşündürüyor ancak bir kişiye müstakil şiir yazıyorsak o kişi hakkında daha açık belirleyenler kullanmak gerekir.Veysel’in bu şiirde kastı söz sanatlarına başvurarak ikili düşünme yaratmaksa şiir zaten amacına ulaşmıştır.Oğuzcan da “Âşık Veysel’e Koşmalar” başlığı altında dört koşma,ayrıca Veysel’in ölümünden sonra da “Veysel’in Ardından” adlı bir şiir yazmıştır.Koşmalar tamamen Veysel’e “mehtiye” niteliğindedir.Çağdaş şairlerin ozanlık geleneğini sürdüren ozan-şairlere yakınlaşması pek görülen bir durum olmamakla birlikte Veysel ile Oğuzcan arasındaki ilişki inceliğin güzel örneklerindendir.Oğuzcan’a göre Veysel dünya elemini tatmış ve kalemini kana banarak yazmıştır şiirlerini.Hatta koşmaların birinde Oğuzcan,”Ustasına doğru koşar/Ovalar dağlar aşar/Bu koşmayı bir gün Yaşar/Okur Veysele Veysele” diyerek Veysel’i kendi nazarında ustalık payesinde görür.Yine Oğuzcan’a göre Veysel en ileri fikirli,uz görüşlü en güzel,en şiirlidir.Ozanlık anıtını hece hece Veysel dökmüştür.Oğuzcan’ın en güzel övgü kısmı ise sanırım “Şiirini kim dinlese/Tutuşur Âşık Veysel’im” dizeleridir.
XXVI.Veysel’in fikirlerinin ve Türkçesinin günümüzde de yankılarını görmek mümkündür.Her ne kadar tasavvufi didaktizm etrafında dönen şiirler ile Kemalist/Atatürkçü çizginin manifesto şiirleri şiirlerinde âşıklık geleneğinin izlerini kimi zaman gölgede bıraksa da Veysel’in bu toplumsal yönsemesi herkes tarafından kabul edilmiştir.Hiç şüphesiz Veysel doğa ve insan odaklı şiir-türküleriyle yaşıyor hâlâ.Veysel “Güle kıymet verilmezdi/Aşık ile maşuk olmasa” derken penceresine geleneğin mazmun yapısına açarken de Türkçeyi güzelleştiriyor,”Koyun kurt ile gezerdi/Fikir başka başk’olmasa” derken de…Okul kitapları daha “Uzun İnce Bir Yoldayım“,”Güzelliğin On Para Etmez“,”Benim Sadık Yarim Kara Topraktır“,”Dostlar Beni Hatırlasın” gibi şiirlerini baş tacı etse de Veysel, “Halkevi“,”Türküz Türkü Çağırırız“,”19 Mayıs’ta Parlayan Zafer“,”Okul“,”Vatan Sevgisini İçten Duyanlar” gibi şiirleriyle de dönemine damga vurmuş birisidir.Bu politik ve kültürel açılımlı şiirlerinde Türkçesi duyarlığın gölgesinde kalsa da sonuçta bu durum Veysel’in Türkçeye hizmetini geri plana itmez.Aşk,sevi ve doğa üçlemesinde klasik mazmunları şiirlerine taşırken bir yandan da taşlamaları ve nükteli şiirleri onun başka renklere de sahip olduğunu gösterir.Âşıklık işte bu renklerin zenginliğinde gizlidir.Âşık Veysel’in de dediği gibi “saklarız gözümüzde güzelliğini”