son haberler

Bir Doğulu Filozof (3)

Yayınlanma Tarihi: 12 Şubat 2015 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

Bildiğim kadarıyla Ömer Hayyam bizde aşk ve şarap şairi olarak ünlenmiştir. Doğrusunu isterseniz ben de onu ilk olarak bu konuda yazılmış dörtlükleriyle tanımıştım: “Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden,/ Ne dine, edebe aykırı gitmemizden;/ Bir an geçmek istiyoruz kendimizden:/ İçip içip sarhoş olmamız bu yüzden.” – “Baharlar yazlar geçer sonbahar gelir;/ Ömrümün yaprakları dökülür bir bir;/ Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge:/ Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.” – “Ben içerim, ama sarhoşluk etmem./ Kadehten başka şeye el uzatmam./ Şaraba taparmışım, evet, taparım:/ Ama senin gibi kendime tapmam.” – “Kendimden geçtikçe gelirim kendime,/ Alçalırım çıktıkça yüksek yerlere./ En garibi, içmeden sarhoşum da ben,/ Ayılırım her kadehi devirdikçe.”

Bu dörtlükler, Hayyam’ın sürekli şarap içen, gününü gün etmekten başka derdi olmayan bir sarhoş olduğu algısı yaratabilir. Oysa Asaf Halet Çelebi şunları söylüyor: “Görünüşe bakıp da rubailer hakkında hüküm vermek icabetseydi Hayyam’ın derbeder, sefil ve biçare bir sarhoş olduğunu kabul etmek gerekecekti. Halbuki bu şairin hayatı, gayet derli toplu, ilim sahasında otorite sahibi hatta büyük bir ilim kurulunun başında, matematik ve astronomi alanında zamanımıza kadar ehemmiyetini muhafaza etmiş bir eser sahibi, ağır başlı, değerli bir insan olduğunu gösteriyor. Böyle bir insanın sarhoş saçmalarıyle uğraşmayacağı besbellidir. Şu halde şiirlerinde geçen şarap, bir sembol, kötümserliğe karşı bir panzehir, hür insanların düşüncelerini saran bir huzur hissinin timsali sayılmalıdır.”

A.Kadir ise ‘Bugünün Diliyle Hayyam’ kitabına yazdığı şiir gibi önsözde, “Onun meyhane dediği yer, yobazların hiç anlayamayacağı bir yer, insanın insanca yaşayabileceği bir yer. Çok çekmiş Hayyam yobazlardan, dar kafalılardan. Düzenbazlıklardan uzak, yalandan dolandan uzak, düşmanlıklardan, kavgalardan uzak yer aramış kendine. Yalnız kendine mi? Hayyam, istediği gibi yaşayamamış, dünyaya neden geldiğini, bu dünyada işinin ne olduğunu anlayamamış insanların acısıyla yaşamış bir ozan” değerlendirmesinde bulunuyor (Say Yayınları, Yenileştiren: A. Kadir, 1986, 7 Baskı).

Bu alıntılardan sonra gelin yine Hayyam’ın dörtlüklerine dönelim: “Önce kendine gel, sonra meyhaneye;/ Kalender ol da gir kalenderhaneye./ Bu yol kendini yenmişlerin yoludur:/ Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye.”- “Meyhanede kendini bilenler bulunur;/ Bilmeyeni ayırmak da kolay olur./ Yıkılsın bilgisizlik yuvası medrese:/ Ordan kendini bilip de çıkan hiç yoktur.” – “Senden benden önce de vardı bu gün bu gece/ Felek dönüp durmadaydı hep bu gördüğünce/ Usulca bas toprağa, çünkü bastığın yer/ Bir güzelin gözbebeğiydi beş on yıl önce.” – “Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;/ Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;/ Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,/ Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.”

A. Kadir’e göre bugüne kadar şiir diliyle yapılmış en iyi Hayyam çevirileri Sabahattin Eyuboğlu’nunkiler… ki benim alıntıladığım tüm dörtlükler de Eyuboğlu’nun kitabından. Hayyam’ın kendi eliyle yazılmış dörtlüklerinin bulunmadığı biliniyor ve rubaileri orada burada yazıldıktan sonra ancak 15. yüzyıldaki kitaplarda toplu olarak görülüyor. Yazıyı Hayyam’ın rubailerinden örneklerle sonlandıralım:

“Senden benden önce kadın erkek niceleri/ Şenlendirip süslediler dünya denen yeri/ Senin tenin de toprağa karışacak yarın/ Senden beslenecek nice insan bedenleri.” – “Hayyam bu zamanda vahlanıp durmak boşuna;/ Kendi derdine düşmek utanç verir insana./ İyisi mi şarap iç, çalgı dinleyerek/ Nerdeyse bir taş düşer senin de sofrana.” – “Dünyada akla değer veren yok madem,/ Aklı az olanın parası çok madem,/ Getir şu şarabı, alsın aklımızı:/ Belki böyle beğenir bizi el âlem!” – “Bir geldi mi derin ölüm uykusu,/ Biter bu dünyanın dedi-kodusu./ Ölenden bir haber bekler insanlar:/ Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!”

Bitti.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku