son haberler

Çalbiya’nın Başkenti Ünye – I

Yayınlanma Tarihi: 27 Mayıs 2016 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Bu makalede savunulan görüşlerin birçoğu Michael Panaretos’un Kronik’teki metinlerinin aslına yakın bir şekilde yorumlanmasına dayanmaktadır.

  1. yüzyılda Bona ve Ünye (Oenoe) gibi sahil kentleri çok önemli ticarî merkezler olmayıp daha sonraları donanma merkezleri haline gelecektir. BRYER, Samsun dışında Bafra ve Ünye gibi Karadeniz sahil şehirlerinin 1204 yılına kadar Selçukluların elinde bulunduğunu belirtmektedir. (Bak. A. A. M. Bryer, “David Komnenos and Saint Eleuterios”)4

İstanbul’un 1204 yılında Lâtinler tarafından zaptı ile Bizans İmparatorluğu yıkılmış ve onun yerine İstanbul ve çevresine hâkim olan Lâtin İmparatorluğu başta olmak üzere irili ufaklı birçok devlet ortaya çıkmıştır. Bu devletlerden biri de Trabzon merkezli kurulan “Büyük Komnenoslar Hanedanlığı”dır.4 Mart – Nisan 1204’te Trapezuntine istilâ edilir ve Trabzon İmparatorluğu (aslında Trabzon Devleti demek daha doğrudur. M.U.M.) kurulur. I. Alexios imparator ilân edilir. İmparator hâkimiyetini Samsun (Amisos), Sinop (Sinope), Ünye (Oinaion) ve Çalbiya’ya (Halibya – Chalybia) genişletir.5

Hatırlarsanız 2014’de “Homeros’un Alybē’si Ünye” adlı makalemde Çalbiya’nın Başkenti Ünye’nin aynı zamanda “Gümüşün Ülkesi Alübe” olduğunu ispatlayan verileri kamuoyuna sunmuş; Ünye, haylidir Demir Ülkesi olarak bilindiğinden göz ardı edilen gümüşle ilişkilendirilmesine dair deliller de sunarak tezimi kuvvetlendirmeye çalışmıştım.6

Bir başka belge de tezimi destekler mahiyettedir : “Amazonların yaşadığı şehirlerden üçüncüsü; Henetos Dağı yakınlarındaki, sonradan Alybeslerin ikamet ettikleri, bazen ‘gümüş yerine demir sahibi olan Chalybians’ olarak da adlandırılmış, Chalybiadır.” “Bu Çalbiya kasabası, antik menkıbelerdeki gümüş şehir, sonradan demir kasaba veya kaleye dönüştürülmüş Alobe, Alopa ya da Aloa ile aynıdır.7

Caniklerin kökleri ve erken dönem tarihleri hakkında hemen hemen bütün bilinenler Trabzon kaynaklarına dayanmaktadır. Pervâne Muineddin Süleyman’ın korkunç ölümünden sonra (Van civarındaki Aladağ’da yargılanan ve işkence gören Pervâne Muineddin, 2 Ağustos 1277’de öldürüldü.) Batı Karadeniz’de CANİK adı verilen yeni Türkmen grupları ortaya çıkmıştı. Buradaki dağlar deniz ile paralel gitmez ve Batı Karadeniz’de, doğudaki geçitler gibi kapatılamayan iki zayıf bölge yer almaktadır. Bunlar Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın ülkenin iç kısımlarına doğru yöneldikleri yerlerdir ve (Strabo’nun da belirttiği gibi) çobanların kış zamanı deltanın aşağısındaki otlaklara inmek için faydalandığı bölgelerdir. Aynı zamanda, biri toprağında demir bulunan CHALYBIA’da (Çalbiya – Halipya), diğeri ise Kerasous’un tam batısında ve Omidia civarında, içeriden gelen akınlara karşı koyabilecek küçük bir kıyı yerleşim bölgesinin bulunduğu iki uzantı vardır. (sh. 194)1

Kıyılar iç kesimlerden gelen seçkin ve köklü sığınmacılara kucak açmıştı: 1256’da Satala; Limniya yoluyla Samsun’da sonlanan Amasya ve Ünye yoluyla (sh. 214) Ordu’da (belki Metropol Burnu yakınlarında) sonlanan Neokaiseria (Niksar). Burada Trabzon’un Türkmenler üzerinde ağırlıklı olarak etki yapmış olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, İslâmiyet’ten Ortodoksluğa dönmenin en eski (XIII. yüzyılın sonları) el-yazması formülü Karadeniz’e aittir. Bu bölgedeki Türkmenler Alevî (heterodoks) idi ve bazıları hâlâ öyledirler. Alevîler “İran Şahı’na biat ediyorlardı.” (sh. 215)

Kızılırmak Deltası’ndaki Kubadoğulları, Yeşilırmak Deltası’ndaki Taceddinoğulları, Havza’daki Taşanoğulları, Panaretos’a ve Türk kaynaklarına göre 1277’den sonra kurulan ÇALBİYA’daki EMİROĞULLARI Batı Karadeniz – Canik Türkmen merkezleri geniş oranda (sh. 194) Trabzon’un hâkimiyet sahasında gösterilmektedir.

Trabzonlu Büyük Komnenoslar, Gürcü ve Kilikyalı Ermeni yöneticileri gibi yerel ayrımcılığın ve kimliğin temsilcileriydiler. Karadeniz Bölgesi istilâ ya da işgale uğramamış ve Büyük Komnenoslar yalnızca bağımsızlıklarının son on yılında Osmanlılar ile yüz yüze gelmişlerdir. Sadece Philabonites (Harşit Çayı) vâdisi tamamıyla Türkmenlere bırakılmıştır; kalan altı vâdi askerî üs olma özelliklerini korumayı başarmış ve 1461’e kadar dokuzuncu yüzyıldan kalma idarî yapılarını sürdürmüşlerdir. (sh. 177 – 180)1

XIV. yüzyılın hemen başlarında Trabzon İmparatorluğu sadece dar kıyı şeridini kontrol edebilmektedir ve iç bölgelerde kontrolü tamamen Türkmenlere bırakmak zorunda kalmıştır. İmparatorluğun güney sınırı bütünüyle Türkmenler tarafından kuşatılmıştır.4

Kıyı bitki örtüsü olan fındıklıklar büyük oranda XIX. yüzyılda ortaya çıkmamıştır. Bu bitki örtüsü Ortaçağ’dan beri vardır. Tarihî birçok belge Trabzon İmparatorluğu’nda fındığın önemli bir ihraç maddesi olduğuna dair bizlere birçok kanıt sunmaktadır. (sh. 188)

Batı sınırı ise Trikomia Bandon’una (Akçaabat – Kalemina Dere) kadar uzanmakta ve sadece bahsedilen bu bölgenin hinterlandında Rum nüfus yaşamaktadır. Trabzon’un denizyolu vasıtasıyla dışarı ile ulaşımını sağlayan ve bölgenin önemli merkezleri olan Limniya, Ünye (Oinaion) ve Kerempe Burnu (Jason Cape) Türkler tarafından her an fethedilebilecek durumdadır. Trabzon İmparatorluğu bahsedilen bölgeleri gözden çıkarmayı kabullendiğinden ve Türkmen harekâtlarını durduracak gücü olmadığından, bölgede çok şiddetli mücadelelerin yaşandığını söylemek zordur. Büyük Komnenoslar, 1404 yılında Ünye (Oinaion) dışında batıdaki topraklarını kaybetmiştir.4

Panaretos’a göre Chalybia, Türkler tarafından 1280 ile 1297 arasındaki bir dönemde alınmıştır. Daha sonra Türkler, bütün ülkeyi tahriple sonuçlanan geniş ölçekli bir akın gerçekleştirdiler. Panaretos, Türklerin Chalybia’yı kimlerden aldığını tam olarak açıklamaz. Ancak, büyük bir ihtimalle Türkler’in Chalybia’yı Trabzonlulardan aldıkları Panaretos’un ifadelerinden anlaşılır. Kronolojik dönemleme çok önemlidir; sınır bölgelerinde Moğol baskısı sonucunda bir araya toplanan Türkmenler tarafından kurulan birçok beyliğin yükseliş yıllarıyla Chalybia’nın ele geçirilme tarihi uyuşmaktadır.3

Birkaç yıl sonra Chalybia’daki Türkler kıyı bölgesini işgal ederek Kerasunt’u (Giresun) kuşattılar. 1301’de İmparator Türklere karşı – karadan ve denizden – başarılı bir sefer gerçekleştirdi ve muhtemelen emirleri olan Koustouganes’i tutsak aldı. Onun adı görünüşe göre Küçdoğan idi. 1313’de Bayram, Trabzonlulara karşı, tamamen açık olmamakla beraber, bir destanın kahramanı olarak sahnede görünür. Küçdoğan ve Bayram arasında bağlantı kurulamaz. Her halükârda İbrahim Hacı Emir’in babası Bayram, Hacı Emiroğulları olarak bilinen kısa ömürlü küçük hanedanın kurucusu olarak düşünülebilir. Birkaç yıl sonra 1332’de, Bayram, Trabzon’a karşı büyük bir ordunun başında harekete geçtiyse de geri dönmek zorunda kaldı. Bayram’ın ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. 1357’de oğlu İbrahim Hacı Emir, Trabzon şehrinin yakın çevresindeki topraklara karşı yıkıcı bir akın gerçekleştirdi. Bundan sonra imparator barış ilişkileri kurmaya karar verdi ve imparator kendi kızını eş olarak İbrahim Hacı Emir’e verdi. Emir, İmparator’un yeni damadı Kutlu Bey gibi önemli bir boy beyi idi. O, imparatorluğu tehdit eden gazi beyliğin emiriydi; fakat problem evlilik ittifakı yoluyla çözüldü.3

Batı Karadeniz, Canik olarak isimlendirilir ki bu da coğrafî bir nitelik taşımaması nedeniyle son derece şaşırtıcıdır. Bu kelime, XIV. yüzyıldan önce ortadan kaybolan atlı Can’lardan gelmektedir. Lâzlar kendilerine “Can” derlerdi; kıyılarda yaşayan “Chani”lere (Canlara) ise daha popüler bir isimle Lazoi (Lâzlar) denilirdi ve hâlâ da öyle denmektedir. Böylelikle Canik, Karadeniz anlamına gelmektedir ya da özellikle Türkmen beyliklerinin kurulduğu Batı Karadeniz bölgesi anlamındadır. Canik, Müslümanların eline geçen Hıristiyan topraklarına işaret etmektedir. (Bryer, “Laz and Tzan,” bölüm 1, 174, 195; bölüm 2, 163 – 68) Canik, kışlık otlak ile eşanlamlı, kışla olarak da kullanılmıştır. (sh. 195)1

En Batı’da, Yeşilırmak Nehri’nin alüvyonlu deltasında LİMNİYA yer almaktaydı (sonraları büyük olasılıkla Çarşamba merkezli). Yûnus EMRE dizelerinde o yüzyılın daha erken bir döneminde ve daha batıda yaşayan Türkmenler için şöyle yazmıştı : “İndik Rum’u kışladık, biz çok iyilik ve kötülük yaptık, / Bahar gelince, tekrar geri göçtük, Allah’a şükürler olsun.” (İndik Rumu kışladık, çok hayr u şer işledik / Uş bahar oldu, geri göçtük elhamdülillah. – De Planhol, Fondements, s. 224) (sh. 198)1

Birkaç yıl sonra Semarkant’a seyahati sırasında Clavijo, Ünye – Giresun arasında ve Timur’a yıllık vergi veren iki küçük kıyı yerleşiminin beği Hacı Emir’den bahseder ki bu büyük bir ihtimalle Süleyman Hacı Emiroğlu’dur.3 1392 – 1419’da Osmanlılar Canik’i fethettiklerinde, Türkmen Beylikleri doğuya itildi ve muhtemelen Taceddin’in takipçisi olan Altamur, 1404’te kendisini sadece Trabzon’daki Büyük Komnenoslar ve Çalbiya emiri tarafından kullanılan toprakları paylaşırken bulmakla kalmadı, aynı zamanda Timur’un da haraçgüzarı oldu. (sh. 199)1

Doğuya doğru Trabzon’un yakınlarına kadar uzanan Çalbiya, çok daha önceden Trabzon’a bağlı bir beylik olmuştur. 1280’lerde Türkler’in Çalbiya’yı istilâ etmeleri üzerine Panaretos mânidar bir biçimde, “bütün köyler ıssızlaştı” yorumunu yapar ki Ünye’nin dış kesimlerinde hemen hemen hiçbir Hıristiyan yapısına rastlanmaz. [Kaloioannes Komnenos (İoannes II, 1280-97)… 16 Ağustos Cuma günü Limniya’da öldü (1297). Fakat onun hâkimiyetinde Türkler Chalybia’yı (Ünye bölgesi) ele geçirdiler ve Trabzon içlerine büyük bir istilâ düzenlediler, bu yüzden bütün bu yerler ıssızlaştı.] Bu da bir kez daha bize, Türkmenlerin bölgeye yerleşmelerinden önce buralara sürekli olarak akınlar düzenlediklerini gösterir. Çalbiya’daki Emiroğulları’nın, adını bildiğimiz ilk yöneticisi olan Bayram Bey de (1312-32) aynı şekilde Trabzon’a sefer düzenlemiştir. Diğer Türkmenlerden farklı olarak Çalbiyalılar ilk başlarda dahi şehirleri hedef almışlardır. 1347’de Niksar (Neokaisareia)’a giden dağlık yol ile beraber Ünye’yi ve Cape Jason’daki (Yason Burnu) St. Andrew’i fethettiler. [1347’de Aziz Andreas (muhtemelen Cape Jason’da) ve Oinaion’da (Ünye) ele geçirildi.] (sh. 199)1

Devam edecek

KAYNAKÇA :

1 BRYER, A.M. Anthony –Rumlar ve Türkmenler : Karadeniz İstisnası (Greeks and Türkmens: The Pontic Exception), Dumbarton Oaks Papers, XXIX (Washington, 1975), s. 113 – 15, Çevirenler : M. Sibel DİNÇEL – Murat KEÇİŞ, Karadeniz İncelemeleri Dergisi: Yıl 8, Sayı 16, Bahar 2014, sayfa 177 – 232.

3 ZACHARIADOU, A. Elizabeth – Trabzon ve Türkler (1352 – 1402) [Trebizond and Turks (1352 – 1402), “Black Sea”, Birmingham, 18-20 Mart 1978, Atina, 1979, pp. 333-358. Çeviren : Arş. Gör. Murat KEÇİŞ, sh. 221 – 241. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1132/13307.pdf

4 KEÇİŞ, Murat – Trabzon Rum İmparatorluğu ve Türkler 1204 – 1404 (Doktora Tezi), Ankara, 2009, 294 sh.

5 IΔΡΥΜA ΜΕΙΖΟΝΟΣ ΕΛΛΗΝΙΣΜΟΥ http://asiaminor.ehw.gr/forms/filePage.aspx?lemmaId=7169

6 MİSTEPE, M. Ufuk – Homeros’un Alybē’si Ünye – I, Ünye Haber Gazetesi, 28.02.2014, Sayı : 1824, Yıl : 11.

7 RUSSIA As It Is – by Count A. De Gurowski, Third Edition. New-York: D. Appleton and Company, 846 ” 348 Beoadway. London: 16 Little Britain. Library University of California DAVTQ, p. 293 (302) http://www.forgottenbooks.com/readbook_text/Russia_As_It_Is_1000008762/301

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku