Yayınlanma Tarihi: 28 Mayıs 2010 — okunma
Neredeyse tüm oyları toplayıp, oy birliği ile parti başkanı olan Kılıçdaroğlu, CHP dağılır, lidersiz kalır, daha çok parçalanır, yorumlarından sonra, artık CHP’de detant (yumuşama) dönemi yaşanmaya başlanacağı izlenimi veriyor.
Şiddet ve tartışmadan kaçınılarak gösterilen direniş satyakraha felsefesi örneğinde ki gibi Sn. Kılıçdaroğlu ile ülkemiz siyasetinde yeni bir rüzgâr esmeye başladı.
Sovyet uzay programında yüzlerce kişi arasından seçilen Yuri Gagarin’in güler yüzlü, sakin ve sevecen karakteri ile tüm rakiplerini geride bırakmıştı. Bunda ki ana etken sakin geçen çocukluğuna bağlanmıştı, Sn Kılıçdaroğlu’da kendine olan güveninden doğan sükûneti, ispatlanabilen dosyaları ile hukuki medeni mücadele anlayışı ile çoktan sempatileri ve güvenleri kazanmıştı. Ve parti başkanı oldu.
Şimdi bir sürü eleştiriye tutuluyor. Oysa zaman her şeyi gösterecek, dürüstlüğü de elde var bir. Başarılı olacaktır veya olmayacaktır diyemiyoruz, zaman en iyi gösterge.
Unutmamalı ki yaşlı muhteşem Süleyman seferde ölmüş, gencecik Osmanlı sultanları (III. Murat’tan sonra) saraydan çıkmamıştı.
Yaşlı, Köprülü Mehmet Paşa, Sokullu Mehmet Paşa, Osmanlı Devleti’nin keskin dönemeçlerini kurtarmış II. Mehmet ise 21 yaşında İstanbul’u fethetmişti.
Liderlik doğuştan varsa da serde, başarılarla gelişiyor. II. Dünya Savaşı sonrası alınan iç ve dış önlemler özellikle iç önlemler İsmet İnönü gibi tarihi bir şahsiyetin siyasal yenilgisini hazırlamıştı.
Demokrat parti, politik olarak varlığını sürdürebilmek için tarımsal kesimi desteklemeyi sürdürmüştür. Bu da kentlerde çalışanları zor duruma düşürmüş, enflasyon artmış, yatırımlar azalmış ve pek çok mal karaborsaya düşmüştür.
Türkiye’de 1950’den bu yana tarım çalışanları sayısı azalmış, kente göç hızla artarken sanayileşme aynı orandan hızlanmadığından, çarpık kentleşme ve sorunlu kentler ortaya çıkmıştı giderek katlanan bu soruna karşılık, hizmet sektörü büyük bir gelişme göstererek artmıştır. Tek avantaj budur.
Ekonomik sorunlar ülkede siyasal ve toplumsal gerginliği artırırken 1960 ve 1980 ihtilallarına zemin hazırlamıştır.
Artık ihtilallerin ülkeye bir şey kazandırmadığı biliniyor, ihtilal demokrasi ortamında “adı bile geçmemesi gereken eylemlerdir”.
Ancak bu kez 80’den itibaren yaşanan terör, Türkiye’nin kalkınmasını etkilerken, yapılan harcamalar sanayi, tarım, sektörlerine yapılacak yatırımı engelliyor.
Demem o ki, ülkemizde radikal kararlar uygulamaya kalkan liderler bir şekilde devriliyor, Özal gibi aniden ölüveriyor, Kahveci gibi yanlış yolda kaza yapıyor daha bir sürü örnek. Bazı güçlerin işine gelmiyorsa ülkene hizmet etmek de kolay değil.
Açılım uygulamaları ile dikkat çeken AKP maalesef vaatlerinin birçoğunu yerine getirmediği için artık büyük harfle ve yüksek sesle eleştiriyor. Örnek: seçim propagandalarında “dokunulmazlığın kaldırılmaması” vaadi bana cazip ve radikal bir karar gibi gelmişti. Ama unutuldu. Diğer yandan büyük bir kriz ortamında İMF’e bile muhtaç olmadan ayrıca –azalsa bile- büyümeyi de sürdürebildiği için ABD ve AB’ den olumlu eleştiriler alan bu günkü hükümet ile yeni liderli muhalefet dünyanın da oldukça ilgisini çekiyor. Özellikle Avrupa’nın ve Türki Cumhuriyetlerin.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edildikten sonra ülkemizin, İnsan Hakları anlayışı, Çocuk Hakları Bildirgesi, Avrupa Sosyal Hakları Sözleşmesi,Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığı’na dair temel prensipler, Birleşmiş Milletler Kadınların Siyasi Haklarına Dair Sözleşmesi,. Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırma (9 Aralık 1948) imzalanması. (12 Ocak 1951)’de yürürlülüğe girdi)
Birleşmiş Milletlerin bu bilgilerine uygulamalarla demokratik varlığını sürdürüyorken, her samimi niyetli siyasetçiye de halkın, bin umutla, cankurtaran simidine sarılır gibi sarılması bundandır. Örnek Ecevit.
Ayrımcılık ve baskı, her dönemde alan ve şekil değiştirirken, teknolojinin nimetleri ile beslenen komplolar da şekil vermeye başlayınca siyasetimize yine yeni bir umut olarak doğurdu. Sn Kılıçdaroğlu’nu Türk siyasi tarihinde, darbeler, idamlar, faili meçhul cinayetler, Susurluk gibi dibi bulunmayan dosyalar, her fırsatta parçalanan siyasi partiler, altı ay çalışamayan hükümetler,70 cente muhtaç kabineler ve yolsuzluklar, cezalandırılamayan yolsuzluk kahramanları. Milletin hakkını yakınlarına talan ettirip ülkemizin dış bağlarını daha da katlayanlar derken art niyetli siyasetçilerden oluşan bir eğri ağaçlar ormanında (yerel seçimlerden tanıdığımız) Kemal Kılıçdaroğlu düzgün bir görüntü çiziyor
Siyaset tarihimizde emeği geçen tüm vekillerimizi tenzih ederim, sözümüz yolsuzlukları ispatlananlar ile dokunulmazlık zırhı sayesinde bilindiği halde ispatlanamayanlara.
Ortadoğu siyasetinin temeli İsrail, ABD ile omuz omuza, NATO ‘ya bağlı, ayağında Kıbrıs uluslar arası sorunu ile birlikte İran yakınlaşması ile “nükleer silahlanma” konusunda ABD ve AB’nin uykusunu kaçıran bir Türkiye. SSCB’ği dağıldığından beri yüzleri hep Türkiye’ye dönük olan Türki Cumhuriyetler ve Azerbaycan-Ermenistan arasında sıkışan Türkiye’nin iç siyaseti de dış siyaseti de çok zor.
Türk-Arap ilişkilerinde Arapların BM’de, Kıbrıs sorununda Türkiye’yi desteklemesi ve Türkiye Cumhuriyetlere uzaktan selam atan politikası ile hem doğuda hem de batıda “ENERJİ KORİDORU” özelliği ile asla vazgeçilemeyecek bir ülkenin başbakan adayı, ana muhalefet partisi başkanı olarak Sn. Kılıçdaroğlu tertemiz sicili ile şimdilik eğri ağaçlar ormanında, dimdik yeni bir ağaç gibi duruyor. Üstüne üstlük makamını her an geri almaya hazır bir ombudsman ile.Tam işte “Demokles’in kılıcı” hikayesi.
Dayan dayanabilirsen, eğrilmeden, yıkılmadan büyüyebilirsen. Türkiye’nin iç ve dış meselelerinin her birisini eğri ağaçlara, topluca da eğri ağaçlar ormanına benzetirsek, Sn. Kılıçdaroğlu, “Eğri ağaçlar ormanında, düzgün bir ağaç” İster istemez tüm gözler üstünüzde. Sn. Kılıçdaroğlu kolay gelsin Fatih Altaylı’nın dediği gibi “halk damarı” sizden çok şey umuyor ve sizinle atıyor. En azından şimdilik. Yenilikte daima umut çağlayanı vardır. Zamanla azalır.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.