Yayınlanma Tarihi: 22 Temmuz 2016 — okunma
Arapça kökenli FEYZİYE kelimesi “bollukla, bereketle ilgili ya da bilimle, bilgiyle ilgili” anlamlarını taşır; aydınlanmayı da çağrıştırır. Çinli Filozof Kuan TZU şöyle der : Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek; / Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın; / Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman; / Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın; / Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın; / Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen milleti.8
O halde Feyziye Mektepleri’nden Işık Liseleri’ne ve Ünye Anafarta Okulu’na uzayan eğitim sürecini elde ettiğimiz belgeler ışığında farklı görüşlere sahip kaynaklardan incelemeye başlayabiliriz. Yazı dizimize, öğrenci Mustafa’nın (Kemal ATATÜRK) öğretmeni Şemsi Efendi ile başlayacak ve Feyziye Mektepleri ve Ünye Anafarta Okulu’nun tarihçesi ile devam edeceğiz.
Şehir tarihçisi sıfatıyla, konumuz dışına çıktığı için Feyziye Mektebleri’nin cemaatler ve örgütler, Işık Evler, Işık Okulları ve Işık Üniversitesi’ne kadar uzanan her düzeyde eğitim – öğretim kurumları ile bağlantılarının araştırmasına girmeyeceğiz. Ünye hinterlandı bağlamında bu özel konular ilgi alanımız dışındadır.
Işık Üniversitesi Tanıtım Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Esin İNAN, üniversitenin Anadolu’ya açılımı çalışmalarında karşılaştıkları en büyük sorunun Fethullah GÜLEN cemaati ile ilişkilendirilmeleri olduğunu belirtiyor. “Bizi Fethullah Gülen cemaati ile karıştırıyorlar. Bu veya başka cemaatlerle hiçbir ilgimiz yok. Feyziye’nin anlamı aydınlanmadır ve buna yakın olarak okula Atatürk’ün isteği üzerine Işık adı verilmiştir. Bu ışık Fethullah Gülen’in ışığı değil, Atatürk’ün ışığıdır.”22
1885’li yıllara gelmezden önce Mısır’dan göç etmiş, o zamanki Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki bir kıyı şehri olan Selânik’e yerleşmiş bir ailenin gönlünde samimiyetle taşıdığı bir inanç vardı. Bu inanç, Osmanlı Türklerinin içinde bulundukları geri kalmışlığın yüreklerinde yarattığı ızdırap, bu insanların okuyarak bilinçli, bilgili insanlar haline gelecekleri, bunun savaşların doğurduğu karışıklık ve bunalımlara bir çare olacağı, ülkenin yücelmesi düşüncesine hak kazandırıyordu. Kuşkusuz ekonomik, sosyal ve daha birçok sebeplerle cehalete terk edilmiş, o zamana kadar yeterince üzerinde işlenmemiş Türk unsurunu başkalarının sömürmesine engel olunacağı, onların da fikri hür insanlar olarak toplum hayatına karışmaları bu ailenin kafalarında çözüm aradıkları başlıca sorunlardı.29
“EVET BEN SELÂNİKLİYİM… Türkiye Sabetaycılığı Üstüne Makaleler”11 adlı kaynak eserin yazarı olan Ilgaz ZORLU, Selanik’te okulu ile ün salan ve Atatürk’ün ilk öğretmeni olan Şemsi Efendi’nin altıncı kuşaktan torunudur.9
ZORLU, itiraflarında; Türkiye’de “İslâm inancı”nı baskı altına alarak devre dışı bırakmayı amaçlayan “katı Lâiklik” söylemleri ve “Atatürkçülüğün dine karşıymış gibi gösterilmesi“nde Sabetayistlerin önemli yönlendirmesi var.. tezini de savunur. Zorlu’ya göre Sabetayistlerin Cemaat Okulları’ndan biri Şişli Terakki, bir diğer Sabetaycı cemaat okulu da Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları‘dır.7
Bu iki okul İttihat ve Terakki’nin 1889’dan 1908’e kadar uzanan örgütlü mücadelesine de yakından tanıklık etti. İttihat ve Terakki’nin 1908’de iktidara gelmesinden sonraki siyasî gelişmelerden de çok yakından etkilenen bu okullar İttihatçıların düşüncelerine ve lider kadrolarına ve politikalarına her ortamda destek verdiler.17
XVI. yüzyıl Musevî dünyasında beklenen Mesih olduğunu iddia ederek, çevresine topladığı müritlerini kutsal topraklara götürüp orada bir Yahudi devleti kuracağını söyleyen Sabatây Sevi (Şabbetay Zvi) [01 Ağustos 1626, İzmir – (muhtemelen) 17 Eylül 1676, Ülgün] XVII. yüzyılda artan gücü nedeniyle Ortodoks Musevî din adamlarınca bir tehlike olarak görülerek Osmanlı Sultanı’na şikâyet edilmişti. Yaşamını idame ettirmek ve DÖNME olmak pahasına Müslüman olmayı kabul eden Sabatây Sevi buna rağmen, iki yüz ailelik bir grup tarafından inançla takip edilmişti… (Bu aileler) Selânik’e yerleşerek dışta Müslüman içte Yahudi âdetlerini sürdürmek suretiyle yirminci yüzyıl başlarına kadar yaşayagelmişlerdir.9
Sabatây’ın 1666’da din değiştirmesini izleyen on yıl boyunca yaklaşık 200 aile de Mesihlerinin izinden giderek Müslüman olmuştu. Bu ailelerin çoğu Edirne, Selânik, İstanbul, İzmir ve Bursa’daydı. Anadolu’da ve Balkanlar’da da din değiştiren bazı dönme aileler vardı. 1683 yılında Selânik’teki Yahudiler arasında kitlesel din değiştirmeler görüldü ve kısa sürede yaklaşık 300 aile Müslüman oldu. Bilinen en eski kaynak olan Danimarkalı gezgin Karsten Nibeuhr’un 1784 tarihli eserinde, burada (Selânik’te) 600 dönme aile bulunduğu belirtiliyor. (John Freely, Kayıp Mesih, s. 254-255 ve 258)23
İspanya’da serzedde-i zuhûr olan engizisyon mezâlimini müteâkib Türklerin zîr-i cenâh-ı re’fetine ilticâ eden birçok Yahudiler Selânik ve İzmir havâlisine yerleştirilmişlerdi.20 II. Murad tarafından 29 Mart 1430’da fethedildiğinde, kozmopolit bir nüfus yapısına sahip olan Selânik, 1492’den itibaren İspanya’dan gelen Musevîlerin büyük bölümünün buraya yerleştirilmesi sonucu daha da ilginç ve karmaşık bir yapıya sahip olmuştur.21
1885 yılı Selânik Salnâmesi’nde şehirdeki Türk, Musevî ve Rum mahallelerinin sayısı ve nüfusları hakkında şu bilgi verilmiştir : 46 Türk mahallesinde 30.000, 16 Yahudi mahallesinde 45.000, 12 Rum ve 1 Frenk mahallesinde 13.000 kişi bulunmaktadır. Buradan şehrin nüfusunun 88.000 kişi olduğu ve bunun yarıdan fazlasının da Musevî olduğu anlaşılmaktadır.21
Selânik, Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzü Batı’ya dönük, en aydın şehri olarak dikkat çekmekteydi. Resmî tarih görmezlikten gelse de Osmanlı’nın Batı’ya yönelişine en çabuk adapte olmuş ve hattâ bu yönelişin mimarlığını yapmış bir şehir Selânik.8 İttihat ve Terakki’nin Selânik kökenli önemli isimlerinden Mithat Şükrü BLEDA; dönem içerisinde, Selânik’e Kâbe-i Hürriyet, İstanbul’a ise Kahpe Bizans denildiğini ifade etmektedir.16 Hiç kuşkusuz bu ifade; kentin hürriyet ve özgürlük kavramlarına yüklediği anlama dikkat çekerken, dönem içerisinde İttihatçıların ruh halini yansıtması açısından da önemlidir.17
Neredeyse tüm ilerici fikirlerin filizlenip geliştiği bu liman şehrinde yaşayan Türkler son derece kozmopolit bir nüfusa sahip bu yerde varlıklarından söz ettirebilmenin tek yolunun EĞİTİM’den geçtiğini biliyorlardı. Bu konudaki ilk adım 1872’de sonraları Atatürk’ün de ilköğretmenliğini yapacak olan Şemsi Efendi tarafından atıldı. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de babası tarafından ‘modern eğitim veriyor’ diye gönderildiği ve Muallim Şemsi Efendi’nin bâniliğini yaptığı okulu Mekteb-i Şems-i İptidai de Selânik’tedir. Bu okul Selânikli ailelerin İstanbul’a göçmesinden sonra Atatürk’ün izni ile yeniden kurdurulur. Fakat bir farkla.. okul ikiye bölünecek ve birisi Feyziye Mektepleri (Işık Lisesi), diğeri de Şişli Terakki Lisesi adını alacaktır. Daha sonra aralarında Fenerbahçe – Galatasaray rekabetini aratmayan bir mücadele olan bu iki okulun hikâyesini özetlersek “Mekteb-i Şems-i İptidai” şeklinde Atatürk’ün de anılarında bahsettiği okul şimdiki Şişli Terakki Lisesi’nin nüvesini teşkil eden bu okuldur.8
Şemsi Efendi’nin kendi okulunda uygulamaya koyduğu “Usul-u Cedid” metodu (Yeni Yöntem), ders programları, ödüller ve cezalar açısından eğitimde bir devrim niteliği taşıyordu. Kısa zamanda bu okula karşı gösterilen büyük ilgi varlıklı Türk ailelerini harekete geçirdi. 1883’de Mısırlızâdelerden Mümeyyiz Tevfik Efendi önderliğinde bir heyet yeni bir okul açmak üzere çalışmalara başladı ve bu heyet 13 Aralık 1885’te Selânik’in Kâtip Muslihiddin Mahallesi’nde Işık Okulları’nın öncüsü olan Feyz-i Sıbyân adı ile mütevazı bir ilkokul açmayı başardı.8 Okulunu maddî güçlükler nedeniyle 1881’de kapatmak zorunda kalan Mustafa Kemal’in öğretmeni Şemsi Efendi de Feyz-i Sıbyân’a katıldı. Bu suretle Türk çocuklarını IŞIK ile aydınlatma geleneği başlamış oldu.24
Devam edecek
05 Nisan 2016 / Ankara
KAYNAKÇA :
7 ZORLU, Ilgaz – Eski Bir Sabetayist, Sabetayistleri Deşifre Ediyor: Ilgaz Zorlu’nun İtirafları, Akademi Dergisi (kamu yararına bir e-dergi), http://kriptoyahudiler.blogspot.com.tr/2012/02/eski-bir-sabetayist-sabetayistleri.html
8 CANMEHMET.COM – Dini ve “Kabalist” Siyasal Görüşleri ile “Atatürk’ün Hocası” Sabataist Şemsi Efendi (2), 26 Ağustos 2014, http://www.canmehmet.com/dini-ve-kabalist-siyasal-gorusleri-ile-ataturkun-hocasi-sabataist-semsi-efendi-2.html
9 CANMEHMET.COM – Sabetaistler ve “Atatürk’ün Hocası” Sabataist Şemsi Efendi’nin Fevziye Mektepleri ile İlişkisi (1), http://www.canmehmet.com/sabetaistler-ve-ataturkun-hocasi-sabataist-semsi-efendinin-fevziye-mektepleri-ile-iliskisi-1.html
11 ZORLU, Ilgaz – Evet, ben Selânikliyim: Türkiye Sabetaycılığı: Makaleler, 7. Baskı, Sultanahmet, İstanbul : Belge Yayınları, 01 Ocak 1999, 232 sayfa, 20 cm.
16 BLEDA, Mithat Şükrü – İmparatorluğun Çöküşü, İstanbul, 1979, s.s. 8 – 15.
17 MEHMETEFENDİOĞLU, Yrd. Doç. Dr. Ahmet – Fevziye Mektebi’nin 25. Yıl Kutlamalarında Okunan Bir Şiir Üzerine, ÇTTAD, IX/20-21, (2010 / Bahar – Güz), s.s. 143 – 156.
20 BAER, Marc – Globalization, “Cosmopolitanism and The Dönme in Ottoman Salonica and Turkish Istanbul”, Journal of World History, Vol. 18, No. 2 (2007), s. 141 – 161.
21 SANDALCI, Mert – Feyz-i Sıbyân’dan Işık’a Feyziye Mektepleri Tarihi, FMV Feyziye Mektepleri Vakfı, I. Basım, Eylül 2005, İstanbul, 341 sayfa.
22 EKİNCİ, Prof. Dr. Ekrem – “Biz Cemaat Üniversitesi Değiliz”, 05 Temmuz 2009, Mehmet ÇINAR / Antalya, (DHA) http://www.hurriyet.com.tr/biz-cemaat-universitesi-degiliz-12008790
23 ÇANDARLIOĞLU, Kadir – Sabetayistler Nerelerde İkamet Ediyorlardı? http://belgelerlegercektarih.com/tag/semsi-efendi/ YALÇIN, Soner – Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitap, 31. Baskı, 2004, sh. 38 – 41.
24 AYAZAĞA IŞIK Anaokulu – Fevziye Mektepleri Vakfı Işık Okullarının Tarihçesi, 2014 – 2015 Eğitim ve Öğretim Yılı Veli Okul El Kitabı http://www.fmvisikokullari.k12.tr/i/content/4084_1_veliokulayazagaanaokulu.pdf
29 FEYZİYE Mektepleri VAKFI Hazırlama Komitesi – Işık Liseleri ’96 / ’97, Model Matbaa A.Ş., 544 sh.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.