son haberler

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

Yayınlanma Tarihi: 30 Kasım 2016 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme davranışını oluşturmaya aday bir eser sunuyor.Aslında bu bir kültürel boşluğun eğitim alanındaki ifadesidir de.Şiir okuma ve şiir kültürü edinme öncelikle duyarlık oluşturma ve sevgiyle bakmayı pekiştirme süreçlerini kapsar.Okul tipi öğrenmelerde hiçbir kalıcılığı ve kültürel bir yansıma olmayan şiirin biçim ve içerik unsurlarını çözümleme etkinlikleri öğrencileri şiirden uzaklaştıran güdük bir yapıya sahiptir.Şiir okumayan,şiirle duyarlık geliştiremeyen,hayata şiirsel bir incelik penceresinden bakamayan,estetik bakış açışı geliştiremeyen,şiir kültürü oluşturmak şöyle dursun en sevdiği şairin/şairlerin adı sorulduğunda onu bile doğru dürüst yanıtlamayan bir “bilişim ve sosyal medya gençliği”ne şiir kültürü edindirmenin bir yolu oldu şiir seçkileri.Bu tip seçkiler adresini bulur mu bunu zaman gösterir.Bunun yanında sosyal bir gerçekliğe vurgu yapıp küçük bir azınlık da olsa şiiri hayatının en önemli yerinde konumlandıran gençleri de yabana atmamak gerektiğini belirtmek isterim.

Nurdan Gürbilek,”Vitrinde Yaşamak”(5) adlı kitabında “80 sonrasında Türkiye’yi kaplayan sisin” halen devam ettiğini dile getirerek bunun kültürel yansımalarının etkilerini sorgular. 2000’li yıllara gelindiğinde her ne kadar farklı kültürel sesler oluşsa ve imaj algıları değişse de gençliğin kültür algısı ve kültürlenme süreçlerinde ortaya koyduğu epistemik görünüm “gösteri toplumu“nun temel açılımlarının okulu tek tipleştirmeye kadar götürmüştür.“Birçok şeyin gösterildiği için ve göründüğü kadarıyla var olduğu,sergilendiği için ve seyredildiği kadarıyla değer kazandığı bir toplum çıktı ortaya.Epeydir vitrinde yaşıyoruz.” Bu “vitrinde yaşamak” sorunsalı metropol gençliğinin yaşayışını biçimlendirir gibi görünse de iletişim ve bilişim çağının olanakları düşünüldüğünde kırsalda yaşayan gençler de bu “vitrin”in bir parçası olmaktan sıyrılamazlar.Gençlik kesimlerinin tarihsel bir çizgide ortak bir kaderi paylaştıkları bu noktada Reyna’nın “dışarıdan öğretmen” pozisyonu üstlenmesi,vitrine sıkışıp kalmış gençliğin kültürel ve sanatsal algısını şiir paydasında buluşturmaya çalışması anakronik bir düzlem oluşturur.Gençlerin şiiri sevmesi ve şiiri yaşamlarının bir parçası haline getirmesi okul tipi öğrenmelerde bunca yıldır etkin bir sonuç ortaya koymuyorsa seçkiler “vitrini” kırmak için ne verimli olabilir?Modern tüketim toplumu sınırsız bir görselliği ve yanıp sönen bir sönen bir örnek şehir ışıklarını renkten renge sokarken okul ve seçkiler bu semiyotik saldırıyı nasıl göğüsleyebilir?”Gençler neden az şiir okuyor?Edebiyat öğretmenleri ne iş yapıyor?” gibi sorular aklımızı kurcalarken bütün bir sistemi tartışmak zaten boş bir uğraştır.Her ne kadar Reyna şiiri “kana en hızlı karışan” tür olarak kabul etse de sonuçta bu gençlerin hangi kültürel yapıda yetiştiğine ve kişiliğinin ve imajlarının oluşmasında nasıl bir eğitimden geçtiğine bağlı.Bugün okullarda okumaktan çok izleyen bir gençlik varsa başta bu şiirin sorunu değildir elbette.Bugün edebiyat kitaplarında modern şairlere ayrılan pay birkaç şairi zikredip geçiştiriliyorsa gerisi edebiyat tarihi terimlerini ve şahsiyetlerini ezberlemekten öteye gitmeyecektir.Edebiyatın temel işlevi eğitme,insan kişiliğine estetik olana doğru değiştirme,kültürel duyarlık kazandırma,kişilikleri anlama ve güzel olanı keşfetme ise piyasa vitrinlerine bağlı veya bağımlı büyüyen günümüz pasif okuru gençler hangi şiir kültürüyle yetişeceklerdir?

Öte yandan MEB’in Yüz Temel Eser’inin içeriğinde yer alan 15 şiir kitabı 80’li yılların öncesinde yaşamış ve artık klasikleşmiş şairlere aittir.II.Yeni ve sonrasına ait bir eser önermeyen MEB,kitaplarına sığdırdığı birkaç şairle şiir tarihimizi ve kültürümüzü öğrencilerimize öğretmeye çalışmaktadır.Aslında bu durum Reyna’yı haklı çıkarmaktadır.Reyna’nın eserinde günümüzden geçmişe doğru izlenen zamandizinsel akış “Gece Uçuşları”nı klasik olandan farklılaştırmaktadır.Günlük hayatında şiire pek vermeyen görsel tüketim çağının gençliği Reyna’ın eserinde kendine anlam ve ifade yolları bulmak isterse 2000’li yılların şairleriyle kendisine yeni bir bakış açısı kazandırabilir.Okul tipi öğrenme modelinde tarihsel olana verilen değer poetik olan verilen değerden daha baskın olduğundan Türkçe şiir birikiminin öğrenilmesinde kısırlaştırıcı ve yaşayan şiire uzak bir yaklaşım oluştururken günümüz şiir birikiminden geçmişe giden bir şiir kültürü oluşturmak Reyna’nın temel izleği sanırım.Aslında bu izleğin eğitsel ve felsefi iki yönsemesinden de bahsedilebilir.Her ne kadar eğitsel bir amaç güdüldüğü açıkça belirtilmese de poetik olana verilen öncelik, günümüz gençliğinin post-kültürel hayatında yavşa yavaş yer edinmeye başlayan “poetik ölüm“e dikkati çekmenin bir dışavurumudur.Bu dizim, okula alternatif oluşturma gayretinde olmasa da var olan şiirsel körleşmeye dikkat çekmenin eğitsel olana hizmeti olarak düşünebilir.Başka bir boyut ise Reyna’nın çıkış noktasında yatan temel izleğin eğitim felsefesine bir gönderme yapmasıdır.Makbul ve makul olan bir sanat algısının dışına çıkma kaygısı okullardaki edebiyat öğretimi felsefesini tartışmaya da açar.Beşir Ayvazoğlu’nun Asaf Halet Çelebi’si nasıl okul kitaplarında kendine yer bulamıyor ve bu durum bir kitapla tartışma konusu haline getiriliyorsa Bejan Matur,Nilgün Marmara,Murathan Mungan,küçük İskender,Didem Madak,Onur Caymaz,Gonca Özmen,Yaşar Miraç gibi şairlerin eserde kendine yer bulması “makbul ve makul” olanın sökümüne karşı poetik bir alan oluşturur.Edebiyat öğretmenlerinin inisiyatifine bırakılan bu alanın ilgili öğretmenlerde ne kadar verimli hale getirildiği de tartışmalıdır.2000’li yıllarda yaşayan şiirin kıyısından köşesinden geçmeyen güdük kitapların gençliği getirdiği nokta düzeyli estetik ürünlerin yerine hızlı tüketime ve doyum almaya yönelik sığ eserleri meydana çıkarmaktadır.Şiir okuru olmak elbette belirli bir kültürlenme düzeyini de şart koşar.Bu kültürlenme düzeyinin paradigmalarını okulun işlevi bağlamında açıklamaya kalkışırsak okulda edebi yaklaşım felsefesinin tek boyutlu olduğu yargısına ulaşılabilir.Öğrenciler elbette ki Yahya Kemal’i,Turgut Uyar’ı,Ataol Behramoğlu’nu,Gülten Akın’ı,Behçet Necatigil’i inkar etmeyeceklerdir.Buradaki temel açmaz yaşayan şiirsel varlığın ne kadar önemli görüldüğüdür.Burada Baki Ayhan T.’nin bir öğrenciyle ilgili anısı paylaşmak açımlayıcı olacaktır.Onun aktardığı bu anı,şiire bakış açısının temelinde yatan güdüklüğün de tipik göstergesidir.Baki Ayhan T.,”Kırmızı Kalem Kutusu” adlı deneme kitabında lise öğrencisi Elif Mısra adlı bir gencin kendisiyle “Kopuk” adlı eserler ilgili yaptığı söyleşide şöyle bir soru sorduğunu dile getirir:“Liselerde öğrenciler edebiyat dersini genellikle sevmiyorlar,sizce bunun temel nedeni ne olabilir?”(6)Baki Ayhan T.,bu soruya karşılık olarak şu analizi yapmaktadır:“Liselerde öğrencilerin edebiyat dersini sevmemesinin iki nedeni olabilir:Birincisi ortaokuldan ciddi bir edebiyat donanımıyla ya da edebiyat ilgisi ile gelmiyorlar.Edebiyata özel bir ilgi duymayan kişiler için ,edebiyat ilk bakışta sıkıcı görünen,bezen de sıkıcı olan bir şeydir…Sıradan bir insana,donanım eksikliği yaşayan bir insana hitap edecek fazlaca bir şeyi olmaz iyi edebiyatın;çünkü edebiyat,sıradan hayatın temel gereksinimlerini karşılamaktan uzaktır…Edebiyatın etkisi daha derinlerdedir,o nedenle de edebiyata mutlaka küçük yaştan itibaren getirilen ,geliştirilen bir ilgi olmalı.Kitap okuma ilgisi,edebiyat sevgisi,edebi türlere duyulan ilgi,şiir sevgisi…İkincisi günümüzdeki edebiyat ders kitapları gerçekten çok sıkıcı.Yani belli yaş grubuna ,lise öğrencisi yaş grubuna hitap edecek çok az şey var ders kitaplarında.Yani 40-50,hatta 60-70 yaşındaki insanlara hitap edecek metinler koyarak bu zihniyetle davranarak der kitabı hazırlanmaz.Bunu 50-70 yaş grubu değil,15-18 yaş grubu öğrenci okuyacak!Kitaplar bu anlayışla hazırlandığı için sevimsiz oluyor edebiyat dersleri…Öğrenciyi küçük yaşlardan itibaren sıradan bakıştan kurtaracak edebiyat zevkiyle,kitap zevkiyle ,sanat zevkiyle yetiştirmek gerekir.”(7)

Baki Ayhan T.’nin buraya aldığımız düşünceleri,ilk baştan beri sayıp döktüğümüz “yaşamsallık” kazanamama olgusunun başka bir ifade ediliş biçimidir.        Kendi gerçekliğinden koparak sanal bir gerçekliğin içinde yüzen tek boyutlu gençlik için Baki Ayhan T.’nin önerileri ne kadar bir algı dönüşümü yaratır bilmem ama Reyna’nın şiirsel duyarlılık kazandırmaya kapı aralama çabası bu gencin sorusuna verilen yanıtı oluşturur.Şiir, ailede ve gencin çevresinde yaşamsallık ve olgunluk kazanacak ki şiir okuru olan bir toplumdan söz edelim.Şiir,başka bir boyutuyla sözcüklerin gizil gücünde duyarlık eğitimi inceliğidir bir bakıma.Şiir,gencin kültürlenme ihtiyacının insani ve yaşamsal yönünü oluşturmazsa edebi bir düzeyden de bahsetmek mümkün değildir.

Adorno’nun “günümüz kültürünün her şeye benzerlik bulaştırma” tezi ile Ece Ayhan’ın “cezası hal ve gidiş tüzüğünde intihar olan sınıfa kuş getirme marjinalliği“, birörnekleşen dijital uçurtmalar uçuran okulun edebi kültürünün estetik beğenisi ve özgür aklı kimliğine eklemlenmiş gençliğin öğrenmeyi yaşamsallaştırmadaki sistemsel sıkıntıyı bozmaya yöneliktir.İşte İshak Reyna da belki bu satırların yazarının sorguladığını sorgulamasa da aslında ister istemez gençliğin şiir algısındaki sıradanlığı bozmaya yönelik bir çaba içine girmiştir.Yalnız burada şiir kültürü oluşturmada gönüllü-memur değil- Türkçe ve edebiyat öğretmenlerine de Cemal Süreya’nın şu satırlarını hatırlatmak boynumuzun borcudur:“Sorun şiirden uzaklaşma değil,yoz bir şiire yönelmedir.Türkçe eğitim sistemimiz bunu önleyemiyor demek.Oysa lise çağları bir genç şair için en anlamlı dönemdir.Genç liseli daha donunu bağlamayı öğrenememiş bir şiire yöneliyorsa,bunda Türkçe öğretmenlerinin vebali büyüktür,diyorum.”(8)

Yararlanılan Kaynaklar

1-Birikim dergisi,Ağustos 2005,S. 196,s.56

2-www.evrensel.net,21 Mayıs 2016

3-İshak Reyna,Gece Uçuşları,Günışığı Kitaplığı,Nisan 2016,s.11

4- İshak Reyna,Gece Uçuşları,Günışığı Kitaplığı,Nisan 2016,s.12

5-Vitrinde Yaşamak-1980’lerin Kültürel İklimi,Metis Yayınları,Mayıs-2014,s.29

6-Baki Ayhan T.,Kırmızı Kalem Kutusu-Hayata ve Edebiyata Dair Notlar,Mühür Kitaplığı,Şubat 2014,s.136

7- Baki Ayhan T.,Kırmızı Kalem Kutusu-Hayata ve Edebiyata Dair Notlar,Mühür Kitaplığı,Şubat 2014,136-137

8-Cemal Süreya,Şapkam Dolu Çiçekle-Toplu Yazılar-1,YKY,s.379

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku

Kesme’ce

30 Eylül 2016 okunma
Her gün birbirimizi dünya olarak kesiyoruz zaten.Kurumlardan kesme’yi kaldırsan ne olur? İlişkileri kesiyoruz,toplumdan daha fazla soyutlanıp yalnızlığımıza daha fazla sığınıyoruz.Aileden kesme’yi kaldırsan neye yarar? Bazen sinirden fotoğrafları... Devamını Oku