son haberler

HAZİNEDARLAR AİLESİ

Yayınlanma Tarihi: 23 Aralık 2016 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Mösyö Ramire VADALA (1879 – 1957).. “SAMSOUN Passé – Présent – Avenir1 adlı 159 sayfalık kitabında ‘Samsun’da 1925 yılından 1934 yılına kadar Fransa Konsolosu olarak görev yapma şerefine nail oldum’ diyor.

Eserinde Samsun’un geçmişteki, o zamandaki ve gelecekteki yaşantısını birçok yönleriyle detaylandıran VADALA, kitabının 21 ve 25. sayfaları arasında Hazinedarlar Ailesi’ne de (Famille des Khazinédars) yer vermiş.

Süleyman Paşa (Soliman pacha), Çarşamba’da (Tcharchamba) Rahtıvan (Rıdvan Paşa) Câmii yanında gömülüdür. Oğlu Osman Paşa Trabzon’da İmaret Câmii yanında yatmaktadır. Abdullah Paşa İstanbul’da Cihangir’de defnedilmiştir.

Hazinedarlar’ın Samsun’daki saltanatları 47 yıl sürdü. Hazinedarlar (Haznedaroğulları / Hazinedârzâdeler), Ordu’ya bağlı olan ve Ibassa (İbastı / Aybastı) adıyla bilinen bir bucaktan gelmektedirler. Süleyman Paşa memleketinde çok hayr işledi. Çarşamba ve Samsun’da medreseler ve câmiler inşâ etti. İkinci çocuğu Osman Paşa’nın iki oğlu oldu; Hamid Bey ve Nuri Paşa. Hamid Bey Çarşamba’da, Nuri Paşa da Ünye’de (Ounia) medfundur.

Üçüncü çocuğu Abdullah Paşa’nın üç oğlu oldu; Halil, Mustafa Şevket ve Mahmud Bey. İlk ikisi İstanbul’da ve sonuncusu Samsun’daki Şeyh Seyyid Kutbeddin (Sïd-Koutbeddin) Büyük Mezarlığı’nda defnedilmiştir. Mustafa’nın Samsun Pazar Câmii hazîresinde gömülü olan Mehmed Ali Bey adlı bir oğlu oldu. Hazinedar Ailesi hanımlarından bazıları da o hazîrede defnedilmişlerdir.

Hazinedar Ailesi soyundan gelen hiçbir erkek Samsun’da kalmadı ama sadece birkaç yaşlı hanım Vakıf pansiyonlarında konuk edildi. Soydan gelen yalnızca iki erkekten Asaf (Assif) Bey’in Ünye’de (Ounia), Yarbay Şevket Bey’in Ankara’da (Angora) oldukları biliniyor.

Abdullah Paşa, Samsun’da bir okul, bir câmi ve bir medrese inşâ etmişti. Hazinedarlar H. 1250 yılına dek (yani 1854) Samsun’un yönetimine hâkim oldular. Bu dönem Sultan III. Selim’in hükümranlığının sonlarına doğru (1807) uzanan ve Süleyman Paşa’nın Samsun, Bafra ve Amasya Vâlisi olduğu dönemdir. Oğulları Osman Paşa ve Abdullah Paşa için de hâkeza… (sh. 21)

Osman Paşa askerî bir onur taşımış ve hattâ Trabzon Vâlisi bile olmuştu. Ölünceye dek orada kalmış ve gene orada medfun olmuştur Abdullah Paşa’ya gelince, babasının vefatından sonra Samsun Vâlisi oldu. Denilir ki Abdullah Paşa zayıf bir bünye ve kısa bir boya sahipti ve midesi ağrıyordu. Sağlığı ehemmiyetli bir bakımı zorunlu kılıyordu. Bu yüzden Samsun’a birkaç saat mesafedeki köy Koca Dağ’ı (Kodja-Dag) yazlık olarak seçti ve bir büyük köşk (château) inşâ etti. Orada halen nâmı günümüze dek Abdullah Paşa Suyu ya da kısaca Koca Dağ Suyu olarak gelen harika bir su bulunmakta.

Abdullah Paşa Sultan Abdülmecit tarafından İstanbul’a çağrıldı ve orada vefat etti. Cenazesi Cihangir’de defnoldu. Koca Dağ’daki köşkü artık günümüzde mevcut değil. Yaşlı Samsunlular halâ kendilerine uzun yıllar vâlilik yapmış Hazinedarlar Ailesi’nden büyük bir saygıyla bahsederler.

Haznedarzâdeler II. Mahmud döneminden Tanzimat’a kadar Orta ve Doğu Karadeniz’de Canik ve Karahisar-ı şarkî Muhassıllığı, Gönye Mutasarrıflığı, Faş ve Anapa Muhafızlığı gibi önemli bürokratik görevlerde bulunmuş bir ailedir. Bu aile devlet merkezi ile uyumlu çalışması, emirleri yerine getirmesi gibi nedenlerden dolayı varlıklarını Cumhuriyet dönemine ulaştırabilmişlerdir.2

Ailenin ilk bilinen ferdi Süleyman Behram Ağa’dır. Canikli Süleyman Paşa’nın damadı, aynı zamanda hazinedarıdır ve “Haznedarzâde” lâkabı buradan gelmektedir. Haznedarzâdelerin bölgedeki ağırlıkları Süleyman Paşa’nın 1812 yılında Trabzon Valiliği’ne atanmasıyla başlamıştır. Bu tarihten 1818 tarihine kadar bu görevde kalan Süleyman Paşa, daha sonra Trabzon Valiliği’nden azledilerek Alâiye Sancağı Mutasarrıflığı’na atanmış ancak bölgeden bu görevine giderken dinlendiği Çarşamba’daki evinde hastalanarak 28 Nisan 1818 yılında vefat etmiştir.

Haznedar Süleyman Paşa’nın vakfiyesini incelediğimiz zaman kendisi şu şekilde tanıtılmaktadır. “…Vilayet-i Anadolu’da Trabzon Valisi ve Canik ve Karahisar-ı Şarkî Muhassılı, kendisine büyük vezirlik bahşedilen, kendisine menkıbe atfedilen, Devlet-i ‘âliyye’nin emini, yüce saltanatın uğurlu kişisi, adalet kurallarını uygulayan, padişahın yolunu takip eden devletli, merhametli Hazinedârzâde es-Seyyid Süleyman Paşa…”.

Yine vakfiyeden Süleyman Paşa’nın hemen hemen bütün malını vakfettiği görülmektedir. Mütevelliliği kendisine şart koşmuş, kendisi vefat ettikten sonra oğlu Osman Paşa’nın bu göreve getirilmesini istemiştir. Bu nedenle kurmuş olduğu vakıf, ailevî vakıf statüsündedir. Bununla beraber Haznedar Süleyman Paşa özellikle Samsun merkez ve Çarşamba Kazası’nın imarına önemli katkılarda bulunmuş, câmi, medrese, mektep ve benzerî kurumlar tesis etmiştir. Ancak vakfettiği menkûl ve gayr-i menkûllerden elde edilecek gelirin, görevli ücretleri ve diğer harcama kalemlerinin çok çok üzerinde olması Hazinedârzâde Süleyman Paşa’nın müsadere korkusu yaşadığını düşündürmektedir. Bu nedenle herhangi bir azl durumunda mallarının müsadere edilmesinin önüne geçebilmek için nerdeyse bütün malını vakfettiği görülmektedir. Bu vakıf gelirlerinden belirlediği yerlerin giderlerinin karşılanmasını arta kalan paranın ise kendisine verilmesini şart koşmuştur.3

Osman Paşa, Haznedarzâde Süleyman Paşa’nın çocuklarındandır. Trabzon Valiliği ve Canik Muhassıllığı yapmıştır. 1828 tarihinde vezir rütbesi ile getirildiği Trabzon Valiliği’ni, vefat tarihi olan 1841 yılına kadar sürdürmüştür. H. 21 Receb 1236 tarihli vakfiyesinde kendisini şu şekilde tanıtmaktadır; “…Seyyid Süleyman Paşa’nın oğlu ve her yerde Hazinedârzâde dimekle bilinen Canik Sancağı Muhassıl Vekîli Seyyid Mir Osman…Haznedar Osman Paşa Samsun’da oluşturmuş olduğu vakıflara, inşâ etmiş olduğu medresenin müderrisini mütevelli olarak atamıştır. Bu nedenle Osman Paşa’nın Samsun’da oluşturmuş olduğu vakfın hayrî vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Osman Paşa Samsun’da bir medrese inşâ etmiştir.

Haznedarzâde Abdullah Paşa, Haznedarzâde Süleyman Paşa’nın oğullarındandır. Abisi Osman Paşa’nın ölümünden sonra vezir rütbesi ile Trabzon Valiliği’ne getirilmiştir. 1848 yılında valilik ve muhassıllık görevinden alınmış ve ömrünün geri kalanını İstanbul’da geçirmiştir. Vakfiyesinde kendisini şu şekilde tanıtmaktadır; “… Kasaba-i Samsun hanedanından hayrlı ve iyi işlere talip olan es-seyyid Mir Abdullah bin es-seyyid Süleyman Paşa…” Abdullah Paşa da babası Süleyman Paşa gibi Samsun şehrinin imarında önemli katkıları olmuştur. Ancak vakfettiği menkûl ve gayr-i menkûllere baktığımız zaman Abdullah Paşa’nın da bir müsadere korkusu yaşadığı görülmektedir. Mütevelli olarak kendisini ataması ve kendinden sonra çocuklarını mütevelliliğe şart koşmasından, oluşturduğu vakfın ailevî vakıf olduğu anlaşılmaktadır.

Hazinedârzâde Ahmet Paşa, Trabzon Valisi olan Osman Paşa’nın yardımıyla mir-i miranlık aldığı, Osman Paşa’nın, savaşa gittiğinde, Ahmet Paşa’yı Canik Sancağı Muhassıl Vekilliği’ne atadığı veya Trabzon Kaymakamı olarak görevlendirdiği kayıtlarda geçmektedir. Paşa 1852 ve 1856 yılında iki defa Lâzistan Mutasarrıflığı’na, daha sonra 1859 yılında Sivas Mutasarrıflığı’na atanmıştır. Ancak 1860 yılında görevinden azledilmiş ve 1867 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Hazinedârzâde Ahmed Paşa’nın vakfı da ailevî vakıftır.3

Hazinedarlardan sonra görev alan Samsun’un başlıca vâlileri şunlardır : Hacı Ahmed Paşa, Deli Osman Paşa, Kâmil Paşa, Cavid Paşa, Ziya Paşa (şâir), Ata Bey, Arable (?) Hakkı Paşa (H. 1286 – M. 1869’daki büyük yangın), Veysi Paşa, Osman Paşa, Muhiddin Paşa, Hacı Hasan Paşa, Nasuhi Bey, Cavid Paşa, Osman Paşa (Hicret’ten 1300 yıl sonra M. 1882’de Samsun Konak’ın inşâsı), Muhiddin Bey, Vezir Mehmed Paşa, Giritlizâde Hasan Paşa, Sokulluzâde Aziz Paşa, Necib Bey, Mareşal Rafet Paşa, Vezir Emin Paşa, Tevfik Paşa, Hamid Bey (Meşrutiyet’ten önce), Cemal Paşa (Meşrutiyet’in İlânı), Chanis (Kâni ?) Ferid Bey, Süleyman Necib Bey, Müştak Bey, Kemal Bey, Reşid Bey, Hamid Bey, İbrahim Edhem Bey, Cevdet Bey, Nafiz Bey, Sezai Bey, Faik Bey, Osman Bey (Samsun vilâyet oldu), Fahri Bey (1925’te), Kâzım Paşa (1926’dan 1930’a), (elektrik, su, park vb.), 1931’de İbrahim Edhem Bey, 1931’de Mehmet Salim Bey ve 1932’de Mustafa Arif Bey.

Makalenin devamı Samsun’la ilgili vuku bulan olaylarla devam ediyor… (sh. 23 – 25)

Hazinedârzâde Ailesi’nin âtide her bakımdan etüt edebilebilmesi temennisiyle…

                                                                                                                                                                                                                                                                                          06 Kasım 2015 / Ankara

 

KAYNAKÇA :

 

1 VADALA, Ramire (Consul de France à Samsoun) – Samsoun Passé – Présent – Avenir, Pays et Cités d’Orient II, Avec 8 planches hors texte, Librairie Orientaliste, Paul GEUTHNER, Paris, 13, Rue Jacob, VIe. – 1934, 159 sayfa.

2 KARAGÖZ, Rıza – Canikli Ali Paşa, Ankara : TTK Yayınevi, 2007.

3 OKUDAN, Yrd. Doç. Dr. Muhammet – Sosyal Statülerine Göre Samsun Canik Sancağı’nda Vakıf Kurucuları, Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, Güz – 2013, Cilt : 3, Sayı : 6, sayfa 173 – 191.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku