Yayınlanma Tarihi: 9 Nisan 2015 — okunma
Onursuzluğa katlanamayan insanlar vardır: Bunlardan biri, Japon mühendis Kishi Ryoichi idi. Köprü inşaatında halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan mühendis, intiharı seçti; bir diğeri, TÜBİTAK ödüllü matematik öğretmenimiz Halil Serkan Öz de onuruyla oynanmasına dayanamadı. İsmiyle müsemma Yalova Valisi Cebiroğlu’nun gazabına uğrayan ve kendisine -üstelik de öğrencilerinin önünde- hakaret edilen Serkan Öğretmen, bu ağır yükü daha fazla taşıyamayarak ölüme yenik düştü.
Eğitim-Sen’in “serbest kıyafet” eylemi sırasında Termal Fen Lisesi’nde inceleme yapan Yalova Valisi, sendika üyesi Serkan Öğretmen’i, “Bu saç sakal ne, sen ne biçim öğretmensin. Dilenciye benziyorsun. Öğrencilerine böyle mi örnek oluyorsun. Çık dışarı o sakalını kes. İnsanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler” diyerek azarlayıp sınıftan kovmuş, bununla da yetinmeyerek idarecilere, “Siz eşekbaşı mısınız burada, yönetemiyorsanız istifa edin!” sözleriyle hakaretlerini sürdürmüştü. Serkan Öğretmen, valiyi bu davranışından dolayı kınamak amacıyla düzenlenen yürüyüşte fenalaşarak hayatını kaybetti. Ardında yine kederler içinde bir baba kaldı ve yine yüreği olanlar onunla birlikte ağladılar: “Ne diyeyim. Oğluma doyamadım. Siz söyleyin Yalova Valisi’ne oğlum öldü. Rahat olsun artık. Anarşist oğlum öldü, rahat etsin. Öğretmenden anarşist olur mu, rahat etsin. Bu dünya ona da kalmaz. Aynen böyle söyleyin ona. İçim yanıyor.” Kolay ölümler ülkesi demek azdır Türkiye için, çok çok çok kolay ölümler ülkesi burası ve onurlu insan olmanın bedeli de gene maalesef ölümle ödeniyor.
Bir insanın onurunu, ölümüne yol açacak kadar zedelemek nasıl bir öfkeden, nasıl bir nefretten ya da nasıl bir ilkellikten beslenir; anlayamıyorum, kabullenemiyorum… Bir devlet memuru bir öğretmene, hem de öğrencilerinin gözü önünde nasıl hakaret edebilir? Hangi hakla? Neye dayanarak? Hiçbir makam hiç kimseye böyle bir hak vermez, veremez. Bu onur kırıcı davranış aslında tüm öğretmenlere, hatta tüm insanlığa karşı yapılmıştır. Öğretmenlik mesleği bu ülkede yerin dibine batırıldığından beri onurlu insan yetiştirmek işi zaten çok zora girmişken bugün artık bununla da yetinilmiyor, doğrudan öğretmenler hedef alınıyor.
“İnsan bütün maddi varlıklarından ve lüks giysilerinden arındıktan sonra geriye kalan kadar insandır” denir ya, işte şimdi buna bir de “İnsan, bulunduğu mevkiden indikten sonra kendisinde ne kalıyorsa o kadar insandır” diye eklemek gerek. Böyle kolayca hakaret edebilenler, insanlıktan çekinmiyor, utanmıyorlarsa bile hakaretin cezai yaptırımlarından da mı korkmuyorlar acaba diyecektim ki bu tür yaptırımların yalnızca devlet adamlarına karşı yapılan hakaretler söz konusu olduğunda işlediğini hatırlayıp vazgeçtim. Oysa İngiliz yazar H. G. Wells bakın bu konuda ne diyor: “Kendisine verilen görevi dürüstçe yerine getiren bir cumhurbaşkanı ya da kral, olsa olsa, işini, görevini doğru dürüst yapan bir duvarcı kadar saygıya değer ancak; ne fazla, ne eksik. Ama ne yazık ki, onlara, eleştiriler ve kınamalar dışında bir put ayrıcalığı tanınıyor.” Ama unutmayalım, bütün mevkiler gelip geçicidir; o mevki sahipleri de bir gün sıradan yurttaşlar olarak topluma karışacaklar. Bugün değilse bile yarın bir gün haksızlıklarının, adaletsizliklerinin hesabı sorulmaz mı? Herkesin yaptığı yanına kâr mı kalır?
Bu acı olaydan Serkan Öğretmen’in payına ölüm düştü. O olaya tanıklık eden öğrencilerinin payına ne düştüğünü ve bunların derinliğini ise sadece zaman ve psikolojik araştırmalar gösterebilir. Peki ya ‘Sayın Vali’nin payına düşen ne?.. Sözlerinden istifa kurumundan haberdar olduğunu anlıyoruz; şimdilerdeyse onun istifası isteniyor. İnsanların, hele de yönetici kadrolarındaki insanların kendilerini fazlasıyla ciddiye almaları çok ama çok tehlikeli bir şeydir. Baskı ve zorbalık ise ilkellikten kaynaklanır. Ah Serkan Öğretmenim, ne vardı bu kadar üzülecek! Onur öyle olur olmaz herkesin, olur olmaz ettiği her lafla yaralanabilecek bir şey midir? Bulunduğu mevkilerin havasına girerek çalımlananlar sizin onurunuzu nasıl alabilirler elinizden? Bu o kadar kolay mıdır? Siz zaten mesleğinizle, beyninizle, yüreğinizle baştan aşağı onurdunuz. Bunu kim değiştirebilir?
Hiç kolay yetişmiyor Serkan öğretmenler. Yine de doğrulukla, dürüstlükle, erdemle, sevgiyle, saygıyla, bilgiyle, onurla, üretken bir beyinle yaşanan kısa bir ömür; bunlar olmadan kinle, nefretle, cehaletle yaşanmış uzun yıllara her zaman yeğdir.