son haberler

Kadın Üzerine (3)

Yayınlanma Tarihi: 2 Nisan 2015 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

Erkek baskısı ve tacizi, özel yaşamların yanı sıra sosyal hayatımızın da her alanında açık veya örtülü bir şekilde hep var olagelmiştir ve gittikçe de şiddetini artırarak devam etmektedir. Bundan her kız çocuğu ya da her kadın mutlaka payına düşeni alır; kimi bilincinde olarak, kimi bilinçsizce… İnanılmaz derecede ağır, yoğun ve hatta hayatı yaşanılmaz kılan bu baskıyı kadından başkasının anlayabilmesi kanımca mümkün değildir. Çünkü ne kadar iyi niyetli olursa olsun hiçbir erkeğin bu konuda kadınla empati kurabileceğini sanmıyorum. Erkeğin doğası izin vermez buna ve dolayısıyla bir erkek asla bir kadın gibi hissedemez.

Bizim ülkemizde kadın karşısında erkeğin özgüveni öylesine yüksektir ki kadının toplumsal statüsü ne olursa olsun erkek, sırf erkek doğmuş olmaktan ötürü kendisini kadından üstün sayar. Kadın tacizi söz konusu olduğunda inanın taciz eden ve edilenin eğitim durumu, sosyal statüsü, mesleği ve benzeri özelliklerinin hiçbir önemi yoktur. Toplumun her kesiminden, her yaştan kadın ya da kız çocuğu, herhangi bir erkek tarafından (bu bazen bir doktor bir hasta bakıcı, bazen patron ya da işçi, ne bileyim bazen bir öğretmen veya bir taksi-otobüs-minibüs şoförü olabilir) rahatlıkla taciz edilebiliyor. Kimseyi kırmak istemem ama üzülerek söylüyorum ki bu gerçektir; çünkü insanın başka bir değer yargısı yoksa, salt birinin erkek diğerinin kadın olması yetiyor tacize. Ayrıca bu durum, diplomalı olmakla eğitilmiş olmak arasında ne kadar büyük bir fark olduğunu bir kez daha açık seçik göstermiyor mu bize?

Sonunda, en iyi öğreten olan hayat bana da kadın sorununun tüm insanlığın kurtuluşunu bekleyemeyecek kadar acil ve yaşamsal olduğunu öğretti. Zaten bugünkü dünya konjonktürü, köktenci dönüşümlere çok da imkân veriyor gibi görünmemektedir. Öyleyse dünyamızın şimdiki koşulları içinde toplumları değiştirebilecek büyük dönüşümleri, küçük ve bireysel çabalarla oluşturmayı başarmak zorundayız; tabii ki kitlesel eylemlerin önemini de unutmadan.

Kadın sorununun çözümü, toplumun genel yapısından bağımsız düşünülemez elbette ve kuşkusuz bu sorunun da kaynağı sosyo-ekonomiktir. Ancak peşinen söylenebilecek bir şey varsa o da, her şeyden önce basın-yayın organlarının kendilerine bu konuda çekidüzen vermelerinin gerektiğidir. Bu ülkede medya kuruluşlarında kadının meta olarak kullanılması çok vahim boyutlara ulaşmıştır. Gazete sayfalarında veya sitelerinde, kadın cinselliğinin istismarını konu alan en ciddi makaleler yayınlanırken bir yandan da o makalelerin hemen yanı başında çıplak kadın fotoğraflarına yer verilmesi hakikaten trajikomiktir. Maalesef en ciddi basın-yayın organlarında bile kadın cinselliği artık tiksinti verecek düzeyde istismar edilmektedir.

Bugün günlük yaşamımızda birçok kadının, ne yazık ki erkekle insanca bir ilişki kurmaktan ödü kopuyor. Şu nedenle ki erkek, kadına her baktığında cinsel bir objeden başka bir şey göremez hale gelmiştir. Bu durumda kadının en insani davranışı bile amacının çok dışında anlamlandırılabilme riski taşımakta, belki şaşıracaksınız ama mesela çok da güzel ve çağdaş bir tavır olan gülümseyerek selam vermek dahi kolaylıkla yanlış bir algıya yol açabilmektedir. Öyle ki kadınla erkek arasında cinselliğin karışmadığı bir ilişki kurabilmek neredeyse bir fanteziye dönüşmüş durumdadır. Oysa bu iki cins arasında arkadaşlık, dostluk denilen imrenilesi bir duygu daha vardır ve bu duygu bugün birileri tarafından hayatımızdan tamamen çıkarılmaya, unutturulmaya çalışılmaktadır. Bunun acilen geri kazanılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, en önemli toplumsal kazanımlarımızdan biri olma özelliğiyle demokrasinin korunması anlamını da taşımaktadır.

Özel günlere, hele de “kadın, barış, çocuk” günlerine ihtiyaç duymayacağımız bir dünyayı ancak yine biz, hep birlikte yaratabiliriz.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku