Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 2016 — okunma
Arnavut asıllı Osmanlı yazarı, ansiklopedist ve sözlükçü olan Şemseddin Sami (Fraşırî) (01.06.1850, Fraşır – 01.07.1904, İstanbul), ilk Türkçe roman olan ‘Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ûl A’lâm‘ın (1889 – 1898) ve modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî‘nin (1901) yazarıdır. GS Spor Kulübü’nün kurucusu Ali Sami YEN’in babasıdır.1
1882-83 yıllarında, büyük eserlerinin ilki olan Fransızca-Türkçe Kamus-ı Fransevi‘yi, 1885’te de bu eserin Türkçe – Fransızca kısmını yayımladı. Bu eserden dolayı II. Abdülhamit tarafından İftihar Madalyası tevcih olundu. 1889’dan itibaren tek başına yazdığı ve dokuz yılda altı cilt olarak yayımladığı Kamus-ûl A’lâm adlı ansiklopediyle Türkiye’nin en popüler yazarlarından biri haline geldi.1
1887 yılında Ünye’yi ziyâret ettiği söylenen gazeteci ve yazar Şemseddin Sami’den bize intikal edenler:
ÜNYE (Cilt 2, sayfa 1106) : Trabzon vilâyetinin Canik Sancağı’nda kaza merkezi bir kasaba olup Karadeniz sahilinde ve Samsun’un 86 km şark-i cenubîsinde (güney doğusunda) olarak bir koyun içinde vâkîdir (mevcut, kâin). Güzel ve dil-nişîn (hoş) bir kasaba olup 6.700 ahalisi vardır ve âb u havâsı lâtiftir. Limanı, sefain imâline (gemi yapımına) mahsus destegâhları (tezgâh), halihi sefâini (haliyle gemileri), Der-saadet (İstanbul) ve Kırım’la işlek ticareti ve bir rüşdiye (ortaokul) mektebi vardır. Bundan evvel ahalinin geliri daha çok ve ticaret-i bahriyeden servetleri ziyâde idi.2
Ünye kazası şarken (doğudan) (Fatsa) ve garben (batıdan) (Terme) kazalarıyla mahdud (sınırlı) vâsi’ (geniş) bir kaza olup, 50.778 ahalisi, 75 câmi ve mescidi, 2 tekyesi (tekke), 2 hanı, 3 hamamı, 403 dükkânı ve 85 mekâtib-i ibtidaiyesi (ilkokul mektebi) vardır. Mahsulâtı, hububat-ı mütenevvia ile keten, kenevir ve sebze ve meyvelerin envaından ibarettir. İskeleden Tokat Sancağı’nın Niksar kasabasına kadar açılmış olan tarîk (yol) Ünye’nin ehemmiyet-i ticarîyesini artırmıştır.
Derûn-ı kazada (kasaba içlerinde) pek çok mermer ve ebniye taşları (yapı taşları) bulunduğu gibi demir madenleri dahi çok olup, ahalinin bir kısmı bunların ihraç ve imaliyle meşguldürler. Simli (gümüşlü) kurşun ve manganez madenleri dahi bulunuyor.
Ansiklopedik maddenin devamı ve altında Ounja diye bilinen ve aynen Osmanlıca’daki Ünye gibi yazılan ve Unya diye okunan Rusya’daki üç nehirden bahsedilmektedir. Makalemize, ansiklopedide yer alan ve hinterlandımıza giren diğer yerleşim yerlerinin transkribesi ile devam edelim:
BUCAK (Cilt 2, sayfa 1368) : Trabzon vilâyetinde Merkez Sancağı’nın garb-i cenûbî cihetinde ve Canik’in şarkında dahi bu isimle bir hat’ olup Ordu, Giresun ve Tirebolu kazalarının kısm-ı cenûbîlerinden ibarettir.
THERMODON (Cilt 3, sayfa 1645) : «Terme» maddesine müracaat buyurula.
TERME (Cilt 3, sayfa 1645) : Trabzon vilâyetinin Canik Sancağı’nda ve Samsun’un 60 kilometre şarkında olarak hem nâmı (kendi adı) olan çayın üzerinde ve Karadeniz sahilinden 2 kilometre kadar yukarıdadır. 4.000 kadar ahalisi, 1 câmi-i şerifi, 1 mekteb-i rüşdiyesi, 1 mekteb-i ibtidaiyesi, 2 medresesi, 1 hamamı ve 1 tekyesi vardır. Etrafındaki mubah rakdeden (uykudan) ve kasabanın adem-i nezaketten (yoksun) havası pek vahim olup, yazın ahali köylere çekilmek mecburiyetindedir. Bu vehamet havası olmasa, muvakkaten ehemmiyet-i ticarîyesi ve etrafının letâfet-i tıbbiyyesiyle kuvve-i inbatiyesi (kabiliyet gücü) bu kasabanın umran (bayındırlık) ve terakkisini mucip olacaktı. Nehirde kayıklar ve sandallar işleyip, ticareti dahi bu vasıta ile icra olunur.2
– Terme kazası Canik Sancağı’nı terkip eden 6 kazanın biri olup garben Çarşamba ve şarken Ünye kazalarıyla mahduddur (sınırlıdır). Kaza pek vâsi’ (geniş) değil ise de ziyâde meskûn olup, 158 karyeyi (köyü) câmi’dir. Ahalisi 21.560 kişi olup, heman cümlesi Müslim’dir. Arazisi dağ eteklerinden ve güzel ova ve bayırlardan ibaret olup, pek münbit ve mahsuldardır. Başlıca mahsulâtı hububat-ı mütenevvia ile keten ve ceviz, kestane vesair meyvelerin envaından ibarettir. Ormanlarıyla mer’aları dahi çoktur. Terme ve sabih (şirin) çayları kazânın arazisini sat’ (kat) ederek Karadeniz’e dökülürler.
TERME ÇAYI (Cilt 3, sayfa 1645) : Trabzon vilâyetinin Canik Sancağı’nda bir küçük nehridir, ki vilâyet-i mezkûreye Sivas vilâyetinden tefrik eden silsile-i cebelden (dağ silsilesi) nebe’ânla (çıkarak), garb-ı şimalîye (kuzey batıya) doğru ceryan ve bir nısf (yarım) halka teşkil ederek, Terme kazası arazisini sat’ (kat) ve Terme kasabası ortasından mürur ettikten (geçip gittikten) sonra Karadeniz’e dökülür. Mecrası takriben 80 kilometredir. İsm-i kadîmi (Termodon) olup eski Yunan müverrihlerinin nakil ettikleri (Amazon)ların merkez hükûmetleri olan (Temiskor) şehri içinden geçerdi.2
CANİK (Cilt 3, sayfa 1762-1763) : Trabzon vilâyetini terkib ettiren sancağın biri ve en garbîsi olup Sivas vilâyetinin hududuyla Karadeniz sahili arasında şarkdan garba mümted olur (uzanır). Şimalen Karadeniz’le, şarken nefs-i Trabzon Sancağı’yla, cenûben Sivas vilâyetinin Tokad ve Amasya Sancaklarıyla, garben dahi Kastamonu vilâyetinin Sinob Sancağı’yla mahdud (sınırlı) ve muhattır (çevrili). Şarktan garba olan tûlu (uzunluğu) 200 ve ekser mahallerinde arzı (eni) 50 kilometre olup, mesaha-i sathiyesi (yüzölçümü) takriben 10.000 murabba’-i kilometre (kilometre kare) ve ahalisi 294.488 kişidir. Ki beher murabba’-i kilometre başına 29 kişiden ziyâde düşüp, nispeten hayli meskûn demektir. Sevahili (sahilleri) hayli girintili çıkıntılı olup, münteha-i garbinde Sinob körfezi bulunduğu gibi cihet-i şarkiyesinde dahi Samsun körfezi ve Terme ve Fatsa küçük körfezleri bulunuyor. Merkez liva olan Samsun şehri hem nâmı olan körfezin içinde vâki olup bu körfezin iki tarafı Kızıl Irmak ve Yeşil Irmağın teşkil ettikleri dalyanlardan müteşekkildir. Mâhazâ (Bununla beraber) tıbbî veya sınaî hiçbir sağlam limanı olmayıp, iskeleleri Karadeniz fırtınalarına karşı açıktır. Sancağın arazisi arızalı olup muhtelif istikamette ve ekseri ormanlar ve mer’alarla mestur (örtülü) dağları bulunduğu gibi gayet münbit ovalarıyla güzel dere ve bayırları dahi pek çoktur. Kızıl Irmak ile Yeşil Irmak gibi iki cesim (büyük) nehir, sancağı cenuptan şimale şak ettikleri (yardıkları) gibi Mert Irmak, Terme ve Bolaman gibi dahil-i livada nebean eden (doğan) birçok nehirler dahi arazisini sat’ (kat) eder. Toprağı fevkalâde münbit olup buğday, arpa, yulaf, pirinç, mısır ve sair hububatla keten, kenevir, tütün ve sebze ve meyvelerin envaı hâsıl olur. Mahsulâtı livayı idare ettikten sonra hayli miktarı dahi ihraç olunur. İhracatının en kalitelisi tütündür. Mer’aları pek çok ve pek güzel olup koyun, keçi, sığır ve sair hayvanat beslenir. Hayvanat-ı vahşiyesi dahi ayı, domuz, kurt, tilki, tavşan, geyik, karaca ve emsalinden ibarettir. Yeşil Irmak’ta havyar balığı bulunup, bir miktar havyar çıkarılır. Ormanları çok olup hayli miktar kereste-i kütük ve Samsun ile sair iskelelere nakil olunuyorsa da ekseri ormanları yol fıkdanından (yokluğundan) yalnız odun kütüğüyle kömür imaline yarıyor. Madeni dahi çok olup, sancağın birçok mahallerinde manganez, bakır, simli (gümüşlü) kurşun ve sair maden keşf olunmuş ise de hiçbiri çıkarılmamaktadır. Bazı maden suları ve emraz-ı muhtelifeye (çeşitli hastalıklara) nâfi (şifâlı) ılıcaları dahi bulunur.
Devam edecek
23 Mayıs 2016 / Ankara
KAYNAKÇA :
1 VİKİPEDİ Özgür Ansiklopedi – Şemseddin Sami. https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eemseddin_Sami
2 SAMİ Bey, Şemşeddin Fraşeri – Kamus’ûl-A’lâm, Dictionnaire Universel d’Histoire et de Géographie par Ch. Samy – Bey Fraschery, Editeur Mihran, 6 Tome, Constantinople, Imprimerie MIHRAN (Mihran Matbaası) – Rue de la S. Porte (Bâb-ı Âli Caddesi), N. 5 – 7, 1889. İstanbul, 1306.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.