son haberler

Millî Mücadelede ve Seferberlikte Karadenizli Din Adamları – III

Yayınlanma Tarihi: 6 Mart 2020 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Müderris Yusuf Bahrî Efendi’nin yetiştirdiği talebelerden Ünye Taflancık köyü doğumlu hatip Kuruoğlu Hasan Efendi hocasının teşvikleriyle cepheye gittiği Cihan Harbi’nin şehidi, Taflancık köyünden Demiroğlu Ahmet DEMİR Efendi de Sarıkamış’ın şehididir. Aslen Trabzonlu olan Terme Müftüsü Mehmet Efendi beş köyün hatibi olduğu için askerlikten muaf tutulmuştur. Askere gider gitmez terhis edilmiştir. Memlekete döndüğünde Ermeni çeteleriyle mücadele etmiştir. Ermeni çetebaşı Sirop, Hoca Efendi’nin köyüne girip birçok kişiyi katletmiştir.17

Kumru ilçesi Fizme / Yukarıdamlalı köyünde 1279 (1864) doğumlu Fizme Müderrisi Abdi (Abdurrahman Bilici) Hoca askere gitmemiştir. Askerlik çağı gelince Hoca Samsun’da sınava girer. Zira müderrisler / ilim ehli askere alınmaz. Abdi Hoca sınava girer ve kazanır; fakat sonraki yıllarda “Askerlik bize nasip olmadı, keşke askere gitseydim!” demiştir. Abdi Efendi Ünye’de Sadullah Bey Medresesi’nde okurken hocası Yusuf Bahrî Efendi’ye yüz elli atlı eşkıya çetesinden bahseder. Hocası dua edip onu çetelerin karargâhına gönderir. Molla Abdurrahman Efendi atını çetenin üstüne sürer. Önüne gelene bastonuyla vurmaya başlar. Bu olaydan sonra çete dağılır ve Fizme eşkıyalardan temizlenmiş olur.17

Denizbükü Hatibi Molla Hüseyin Efendi 1875 yılında Ünye’de doğmuştur. Ünye’de bulunan Sadullah Bey Medresesi’nde Müderris Hacı Yusuf Bahrî Efendi’de on beş yıl okuyup icâzetini (diploma) almıştır. Torunu Hafız Hasan KAYA’dan bir hâtıra: Dedem gönüllü olarak seferberlikte harbe gitti. Dokuz yıl askerlik yaptı. Topçu sınıfındandır. Dedeme erzak deposunun komutanlığı verilmişti.17

Mardin / Kızıltepe’den göç edip Tekkiraz’a yerleşen Kabadirek Hatibi Keleşoğlu Mevlüt TÜRK Efendi 1301 (1882) doğumludur. Ünye İskelesi’nden Hacı Yusuf Bahrî Efendi’nin de uğurlamasıyla İstanbul’a, İstanbul’dan da trenle Karadağ – Sırbistan cephelerine geçer ve savaşır. 1932’de Ünye’de yedi yüz elli kişilik bir asker topluluğu vardır. Gazi olarak memleketine gelip Tekkiraz’da 1973’de 91 yaşında vefat eder.17

Aslen Çaybaşı Eğribucak Mahallesi’nden olan Osman Nuri oğlu Bayraktar Hüseyin Efendi 1883 doğumludur. Çolak (Gazi) Hoca olarak bilinir. Eğitimini Ünye’de bulunan Sadullah Bey Medresesi Müderrisi Hacı Yusuf Bahrî Efendi’de görerek yirmi yedi yıllık bir eğitim sonrasında icâzetini alıp harpte Kop Dağı Savunması’nda bölük imam hatibi olarak askerlik yapmıştır. Bir elini kaybeden Hüseyin Efendi Gazi olarak memleketine dönmüştür. 29 Nisan 1916’da Trabzon düşmüştü. Eğer 16 Temmuz’a kadar Rus ordusu Bayburt’ta durdurulmasaydı, o hızla ve o büyük ordusuyla, Ruslar büyük ihtimalle Anadolu’nun büyük bir kısmını belki de İstanbul’u bile işgal edebilirlerdi. İşte Kop Dağı Savunması, bu kadar önemli bir mücadeledir.17

Ünye’deki iki evliyadan biri Şeyh Yûnus, diğeri Şeyhü’l-müderrisin Taslızâde Yusuf Bahrî Efendi’dir. Ruslar Doğu Karadeniz sahilinde ilerlediği, Trabzon ve Giresun ahalisinin dahi Ünye Beylik Horu denilen mevkiye yerleşirken Ruslar Giresun Harşıt Çayı’na kadar yaklaşıyor. Savunmasız Ünye halkı da kenti terk etmeyi düşünür. Yusuf Bahrî Efendi Şeyh Yûnus’un kabrine yanaşır, selâm verir. Talebeleri duydukları sözler üzerine sevinç gözyaşları dökerler. “Rusya’da iç savaş (ihtilâl) olacak. Ruslar Harşıt Çayı’ndan geri dönmek zorunda kalacaklardır, inşallah!” der. Tokat’taki mübarek zât Bahrullah Efendi’den de aynı cevaplar gelir. Yusuf Bahrî Efendi de “Ünye ahalisine haber verin yerlerinden hareket etmesinler. Harp sona erdi Allah’ın izniyle.” der (10 Kasım 1917 Bolşevik İhtilâli olur).17

Sadullah Bey Medresesi’nden Yusuf Bahrî Efendi’de okumuş olan icâzetli Yusuf Ziya IŞIK Efendi Sadullah Bey Medresesi’nde Kemerbaşı’dır (medrese asistanı). 1888 yılında Fatsa’ya bağlı eski Akçaalan köyünde dünyaya gelmiştir. 1904’te Ünye’de bulunan Sadullah Bey Medresesi’ne kaydolmuştur. İlk olarak Trabzon Kadısı olmuştur. Trabzon Kadısı iken Cihan Harbi başlıyor ve askerlik görevinde yedek subay ve Bölük Komutanı oluyor. Dört sene Cihan Harbi’nde kalıyor. Kurtuluş Savaşı’na üsteğmen olarak katılıyor. Topçu Yüzbaşı pâyesini alıyor. Kurtuluş Savaşı üç sene sürüyor. Mustafa Kemal’in silâh arkadaşı olup Afyon / Kocatepe’de ilk topu atanlardandır. Aynı zamanda mayın imha etmekte uzmandı. İzmir’de Yunanlıları denize döktükten sonra Gazi Madalyası ile terhisini alıyor. Mustafa Kemal Atatürk, Yusuf Ziya’yı çağırıp “Sen tezkere bırak, Paşa olarak kal.” demiştir; fakat ailesini bahane ederek eğitimi tercih etmiştir. Yusuf Hoca’nın görev yaptığı yerler sırayla Fatsa, Yassıtaş, Garbucak ve Korgan’dır. 1950 yılında ise emekli olur. Cumhuriyet Dönemi’nde Fatsa’da öğretmenlik yapmıştır. 21.09.1953’te Ordu İl Müftülüğü’ne (21.09.1953 – 11.11.1957) tâyin edilir ve 11.11.1957’ye dek görevini yürüterek bu tarihte vefat eder.17

01.07.1892 Ünye doğumlu Meydan köyü hatibi Hafız Hacı Yakup Efendi Ünye’de Sadullah Bey Medresesi’ne Yusuf Bahrî Efendi’ye talebe olmuştur. Son talebelerindendir. Ancak vatanı düşmanların istilâ etmesi sonucu cepheye koşmuş ve yıllarca yurdun dört bir yanında savaşmıştır. Çok sıkıntılı günler geçirmiştir. Savaş sırasında düşmana esir düşmüş, zorluklar içerisinde askerdeyken imamlık yapmıştır. Askerliğini Erzurum / Aşkale’de bölük emini olarak ifa etmiş, yine askerlikteyken alayın imam-hatipliğini yapmış ve talebe okutmuştur. Seferberlikte 300 kişi ile askere giden hoca arkadaşlarının şehit olmasıyla 3 arkadaşıyla Erzurum’dan Ünye’ye yayan olarak aç – sefil dönen Yakup Eefendi “Bu vatan kolay alınmadı!” derdi.17

Kastamat köyü hatibi gazi İsmail (Mutlu) Efendi, Göbü köyü hatibi Yakub Efendi’nin kardeşi Mehmet Efendi’nin oğludur. 1312 (1896) yılında Zembek’te (Aydıntepe) dünyaya gelmiştir. İstiklâl Harbi başlayınca medreseyi bırakıp Millî Mücadele’ye katılmıştır. Ülkenin muhtelif yerlerinde topçu olarak görev yapmıştır. Erzurum’dan İzmir’e giderken, Samsun / Lâdik’ten geçerken komutandan izin isteyip memleketine gelerek yirmi gün memleketinde kalmıştır. Gazi İsmail Efendi, Çanakkale / Tınaz Tepe’de telgraf görevi yaparken yirmi yedi adet top mermisi telgraf sehpasının etrafına düşmüştür. Mevziye sipere geçen İsmail Efendi’ye birçok şarapnel parçası isabet etmiş ve gazilik unvanını almıştır. Yüzbaşılık rütbesine kadar getirilen İsmail Efendi, Ankara Haymana’da bölük emini olarak teskere almıştır. Hocası Ünyeli Hacı Yusuf Bahrî Efendi’dir.17

1314 (1898) yılında Ünye’de doğan Mehmet Nuri Efendi Hacı Yusuf Bahrî Efendi’nin talebesi Yakup MUTLU’nun oğludur. Hacı Yusuf Bahrî Efendi’de dinî ilimleri okur. Sonra yedek subay olarak askere gider. Sivas’ta topçu olarak askerliğini bitirir. Rütbe alıp binbaşı olarak Taşova, Turhal ve Erbaa’da şube başkanlığı yapar. Zembek köyüne yerleşir.17

Yiğitler Eski Câmi Hatibi Sinanoğlu Mehmet Efendi Hacı Yusuf Bahrî Efendi’den on beş yıl ders gördükten sonra Yiğitler Köyü Hatipliği’ne başlamıştır. Askere gidip seferberlikte Erzurum’daki dondurucu soğuk nedeniyle ayaklarını kaybetmiştir. Özürlü olarak 1929’da vefat etmiştir, Kabri Yiğitler köyündedir.17

1800’lü yılların sonunda yapılan Kusköy (Akpınar) Medresesi’nde Akkuş Kurtboğaz köyü doğumlu Müderris Mustafa Hilmi Efendi yirmi yılı aşkın bir süre müderrislik yapmıştır. Medrese Ünye Sadullah Bey Medresesi’ne bağlı bir fakülte hüviyeti taşımaktayken savaşın başlamasıyla medrese talebeleri cepheye gittiğinden medrese boşaltılmıştır ve lise dengine düşürülüp eğitim vermiştir. 1914 yılı ve akabinde mektep ve medreseler talebesiz kaldığı, eli silâh tutan herkes cepheye gittiğinden dolayı, bölgede yaşayan Ermeniler geride kalan savunmasız yaşlı kadın ve çocuklara, işkence ve zulm etmekteydi.17

Akkuş Medresesi Müderrisi Deryaoğlu Mehmet Efendi aslen Ünyeli olsa da dedeleri Fatih Sultan Mehmed’in hükümdarlığında Kaptan-ı Deryalık yapan Deryazâdelerdendir.

Deryaoğlu Mehmet Efendi’de okuyan Yusuf SOYSAL, seferberlikte askere gider. Yüz kişilik Trabzon Jandarma Okulu’nda Astsubay Süvari Başçavuş olarak göreve başlar. Tahsilli olduğu için bölük komutanlığı görevi verilir. İstiklâl Savaşı’ndan sonra 1923’te “Gazi Beraat Madalyası” verilir. Ünye Karakol Komutanlığı da yapan Astsubay Yusuf SOYSAL Bey, Hocası Hacı Yusuf Bahrî Efendi hakkında hâtıralarını oğlu Kore Gazisi Muammer SOYSAL Bey’e anlatmıştır. Yüzlerce talebe yetiştiren Deryaoğlu Mehmet Efendi’nin diğer vatansever talebelerinin birçoğunun da seferberlikte şehit olduğunu Yusuf Soysal’ın hâtıralarından anlıyoruz.17

Samsun Fırkası’nın Ünye Alayı’nın 70. Redif Taburu, “Çanakkale Geçilmez!” şiârını perçinleyen Türk Ordusu’nun bir nüvesidir. 1913 senesinin Ağustos sıcağında Çanakkale cephesinde direnen Ünyeli Bahrî Efendi’nin talebelerinin de (Osman oğlu Hüseyin gibi) yer aldığı Ünye Alayı’nın 70. Redif Taburu, on üç gün süren yolculuk sonrası Edirne’ye ulaşır. Düşman saldırısını burada bertaraf eden Türk Ordusu, tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi destanlar yazdırır. Aslen Çanakkale hattında, Gelibolu’da konuşlanan Samsun Fırkası’na bağlı Ünye Alayı askerleri, o dönem Kafkas cephesinde, Balkanlarda, Irak, Filistin, Yemen ve Trablusgarp cephelerinde savaşan ve şehit düşen Ünyeli Mehmetçiklerden sadece bir kısmıydı.17

Şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah (İncisel) Efendi’nin 11 Nisan 1920’de yayımlanan İstanbul Fetvası’nda (Fetavâ-yı Şerîfe) Hilâfet makamının nüfuzu kullanılarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Millî Mücadele aleyhinde ciddî tehlikeler arz eden isyanlar çıkarılabilmiştir. Müftü Mehmet Rifat BÖREKÇİ tarafından hazırlanan Ankara Fetvâsı ise gerçekleri daha iyi aksettiren, “hakaret ve esirliğe mâruz kalmış bulunan İslâm Halifesi’nin kurtarılması” noktasından hareketle, ikna edici dinî delillere dayanan ilmî kariyer ve dinî bilgilerinden şüphe edilemeyecek kadar mesleğinin erbabı, ulema tarafından hazırlanmıştır.14

İstanbul hükûmetinin dinî söylem içerikli tavrına karşı Ankara hükûmeti de “dinî söylem” kullanmaktan hiçbir zaman imtina etmemiştir. Büyük Millet Meclisi‘nin hatimlerle, tekbirlerle, salâvatlarla, dualarla açılışı bunun en somut göstergesidir. Hattâ Anayasa’da yer alan “Devletin dininin, din-i İslâm olduğu” maddesinin dahi 1928’de kaldırıldığı göz önüne alınırsa Millî Mücadele hareketinin “dinî hüviyet” içerikli bir hareket olduğu görülür.16

Mustafa Kemal Paşa’nın Fatsa’ya gönderdiği bir telgraf üzerine Fatsa eşrafı toplanarak istişare yapar. Yusuf Bahrî Efendi’nin talebesi Müderris Hamit Efendi’ye de görüşü sorulur. Hamit Efendi’nin, Mustafa Kemal’in siyaseti ve cesaretiyle halka güven veren bir kumandan olduğu, toplantı sonucunda onun ve arkadaşlarının desteklenmesi gerektiği kararını alıp bunun Mustafa Kemal’e bildirildiği bilinmektedir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’ya Karadeniz’den silâh taşınırken İngilizlerden kaçırılan silâhların Fatsa sahiline sığınan deniz aracından alınıp saklanarak, Fatsa’nın da bombardımandan kurtarılmasında Müderris Abdülhamit Efendi ve medrese öğrencileri seferber olmuşlardır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal, İstiklâl Madalyalı Müderris Abdülhamit Efendi’ye bir telgrafla teşekkür eder. Oğlu Ali Atıf SARIHAN, bu telgrafı çok uzun süre cüzdanında taşımış ve korumuştur.17

Bazı din adamları da gönüllülerden müteşekkil silâhlı birlikler teşkil ederek ve cephe kurarak işgalcilere karşı koymak yoluna gitmiştir.4

Mustafa Kemal Paşa’yı Samsun’a çıkışı sırasında karşılayan mahallî heyetler arasında Terme’den bir kişi, Hacı Kuzu Fevzi Efendi de bulunuyordu. Mustafa Selim İMECE hâtıratında şöyle diyor: “Terme kazasından kendini köylülere sevdirmiş, sözünü tutturabilir Hacı Kuzu nâmıyla mâruf Hacı Fevzi Efendi Samsun’a gitmişti. Toplantılara katılmış ve Terme dönüşü bir kuvvet teşkil etmeye çalışmıştı. Piç Ahmet Çetesi ile de irtibat kurar. Ahmet Ağa 120 tüfekli temin edeceğini söyler. Hacı Kuzu, henüz Havza’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’ya durumu telgrafla bildirir.18

1920 Mayıs sonlarında (25 Mayıs) Yozgat (Çapanoğlu) ve Kaman (Postacı Nazım) mihraklı âsi güçlerin tehdit ve kışkırtmalarıyla Yozgat, Yıldızeli, Sulusaray olaylarından ve Damat Ferid Paşa’nın desteğinden cesaret alan Zileli Dava Vekili Ali Bey, görevden alınan eski Nahiye Müdürü Naci Bey ve İhsan Bey, etrafına topladığı 30 kadar atlı asi ile birlikte ayaklanırlar, Zile köylerini dolaşarak propaganda yapmaya başlarlar. Amasya’dan Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziyesi Reisi Müftü Hacı Tevfik Efendi desteğinde büyüme, yayılma ve menfi tesirleri tehlikeli olabilecek Zile İsyanı’nın, emsaline pek rastlanmayan tedbirlerle bastırılması başarılmıştır.11

İsyanı çıkaran ve bilfiil isyana katılan baş elebaşılardan Postacı Nazım, Aynacıoğlu Hasan, Aynacıoğlu Mehmet, Aynacıoğlu Rüştü ve Çapanoğlu Halit’in hiçbiri Zileli değildir. Bunların yanında, 2. derecede elebaşı olan Katil İlyas, Kara Mustafa’dan mürekkep isyancılardan, yine hiçbiri Zileli değildir. İsyan başlayınca, olayı benimsemeyen Zile halkı, Zile’yi terk etmiştir. Kendilerini savunacak silâhları yoktur. Silâhları olsa, o günlerdeki 24 bin Zile nüfusuyla, isyancıları tükürükle boğarlardı (Erçıkan 1974: II/164 167, 169, 170).

Bunlardan Postacı Nazım Erzurumlu, Çapanoğlu Halit Yozgatlı, Aynacıoğlu Hasan, Aynacıoğlu Mehmet ve Aynacıoğlu Rüştü Çekerekli, Katil İlyas Yerköylü, Kara Mustafa Yıldızelili’dir. (Korkmaz 2002: 306-307, 426), (Meydan Larousse 1992: XX/490-491), (Şehidoğlu 1983: 19), (Taş 1987: 39, 44, 49).

25 Mayıs 1920’de baş gösteren Zile’deki ayaklanma, 5. Kafkas Fırkası’nın ve Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin müşterek çalışması sonunda büyümeden 21 Haziran 1920’de bastırılmıştır. Oluşturduğu milis kuvvetinin başına geçerek, Zilelilerin doğrudan dahlinin olmadığı Zile İsyanı’nın bastırılmasında Müftü Hacı Tevfik Efendi’nin önemli katkısı olmuştur.2

18 Temmuz 1337 (1921) tarihli karardan anlaşılacağı üzere Terme Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yönetim Kurulu şu kişilerden oluşmaktaydı: Başkan Hacı Kuzu Fevzi Efendi, Üye Hacı Şükrü Emin Efendi, Üye Hacı Rüştü Efendi, Üye Hacı Hasan Efendi (Hasan Umur – Adil Pasin, Samsun’da Müdafaa-i Hukuk, Tan Matb., 1944, s. 47).18

Şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah (İncisel) Efendi’nin fetvası 11 Nisan 1920’de yayımlanmıştı. Fetvaların Anadolu’ya ulaştırılmasına, İngiliz konsolos ve ajanları, Rum ve Ermeni teşkilâtları da yardımcı oluyordu (bkz. HTVD, C. 10, Sayı: 35, Vesika: 875). Cide Müftüsü Hüseyin Efendi, Cide yakınlarından geçen gemilerden elde ettiği fetvaları halka dağıtmıştır. Kastamonu Valisi Cemal Bey’in yerinde aldığı tedbirlerle, bu din adamının Millî Mücadele aleyhindeki çalışmaları önlenmiştir.14

Bu yıkıcı fetvalar ve Bâb-ı Âli’nin beyannameleri ile aldatılan halk, yer yer vatan kurtarıcılarının önüne dikilmiş, Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar baş göstermişti. Bu ayaklanmaları yönetenler de Bayburt’un Şeyh Eşref’i, Bolu ve Gerede olaylarının Kör Ali Hocası, Düzce’nin Ahmet Hocası idi. Düzce, Bolu, Gerede, Zile, Erbaa, Çorum, … dolaylarında alevlenen karışıklık ateşleri, bütün memleketi yakıyor, hainlik, cehalet, kin ve bağnazlık dumanları bütün vatan göklerini yoğun karanlık içinde bırakıyordu (M. Kemal, NUTUK, C. II, s. 303).14

Terme / Kocaman köyü olaylarında (1921), Kocaman Köyü İmamı Terzioğlu Ali Efendi’nin evinde bir ziyâfet bahanesiyle çağırılan çete reisleri (Sarı Yani, Kara Haçık, Serkis, Banayıt, Harigo), Terme Kaymakamı (Deli lâkaplı) Rıfat VONA’nın kurduğu kumpasta vurulmuşlar, cesetleri Türk Çete Reisi Piç Ahmet’in temin ettiği öküz arabalarıyla Terme’ye götürülmüştü.18

Havza Yörgüç Paşazâde Mustafa Bey Câmii’nde Cuma Namazı’ndan sonra okunan mevlidin ardından, ilk mitinge yetişemeyen, ikinci mitingde yaptığı konuşmayla Havzalıların Millî Mücadele’ye katılmalarını sağlayan Sıtkı Hoca‘yı temsilen câmi imamı Fahrettin Gündüz’ün, din görevlilerinin vatan savunmasında aldıkları görevleri anlattıklarını da kayda geçirelim (31 Mayıs 2019).

Vatanın işgallerden kurtarılması ve milletin bağımsızlığının korunması için pek çok din adamı önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Onlar, câmi kürsülerinde, meydanlarda düzenlenen mitinglerde, kurdukları cemiyetlerde, hattâ cephelerde halka rehberlik etmişlerdir. Ayrıca bu uğurda hiç çekinmeden mallarını sarf edenler olduğu gibi bir kısmı da şehit olmuştur.

Böylece Hıristiyanlık dünyasının, “Türkleri Anadolu’dan atmak” gayesi, zorlu bir mücadelenin sonunda engellenmiştir. Bu zorlu mücadelede din adamlarının önemli hizmetlerinin olduğunu bu vesile ile anlatmaya çalıştık. Mustafa Kemal Paşa da vatanın kurtuluşu ve milletin bağımsızlığı için çalışan din adamlarını her zaman takdir etmiştir. Bunlardan birisi de “baba” diye hitap ettiği Amasya Müftüsü Abdurrahman Kâmil Efendi‘dir. Atatürk bu zât için; “Efendi Hazretlerinin mürşidâne vuku bulan vaaz ve nasihatından sonra herkes çalışmaya başladı. Bu münasebetle Müftü Kâmil Efendi Hazretlerini takdirle yâd ediyorum. Ve genç Cumhuriyetimiz bu gibi ulema ile iftihar eder.” demiştir. 15

Görüldüğü üzere bir kısım din adamları – müftüler, Millî Mücadele’nin yanında yer almak, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurmak, halkı Millî Mücadele istikametinde yönlendirmek faaliyetleriyle yetinmeyerek bilfiil çalışmışlardır.4

Vatan topraklarını işgalcilerden temizlemek ve millî hâkimiyeti tesis için yapılan Millî Mücadele kazanıldıktan sonra bu mücadelede faal rol oynamış bazı din adamlarının, Saltanatın ve Halifeliğin kaldırılması başta olmak üzere gerçekleştirilen devrim hareketlerini benimsemedikleri, hattâ karşı çıktıkları da bir vakıadır. Ancak bu insanların daha sonraki dönemlerdeki tavırları, başlangıçtaki hizmetlerini görmemeyi gerektirmez.4

Okur-yazarlık oranının tek rakamlarda dolaştığı, modern kitle iletişim araçlarının hiç birinin bulunmadığı o dönemin Anadolu’sunda, hocalar, müftüler ve şeyhler gibi dinî şahsiyetler ile câmiler, mescidler ve tekkeler gibi dinî mekânlar kamuoyunu yönlendirmede çok önemli bir mevkiye sahip idiler. Ordusu terhis edilmiş, resmî görevlilerinin ellerinin kollarının bağlandığı, halkın ise büyük bir bezginlik içerisinde bulunduğu bu günlerde, vatan sevgisini ve istiklal duygusunu ayağa kaldırarak Türk kamuoyunu işgallere karşı şuurlandırıp, karşı koymaya hazırlamada din adamlarının büyük rolleri olmuştur.4

Bu arada yakın tarihi günümüze yansıtan Millî Mücâdele temalı romanlarda yaptığımız tetkiklerde Küçük Ağa romanı dışında din adamlarına tarihte oynadıkları rolü lâyık-ı veçhile yansıtan bir tarzda yer verilmediği görülmüştür. Din adamlarının ilk direniş hareketlerini başlatmasını, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerindeki ağırlıklarını ve Birinci Meclis’in açılmasındaki rollerini konu alan romanların ve senaryoların yazılması ile Millî Mücâdele’deki din adamının Türk Romanı’nda, dizilerde ve beyaz perdede zamanla hak ettikleri yeri alacakları ümidini taşımaktayız.19

KAYNAKÇA:

2 SARIKOYUNCU, Prof. Dr. Ali – Milli Mücadelede Din Adamları I, DİB Yay. 341, İlmî Eserler: 65, 6. Baskı, 2012, Ankara, Semih Ofset Mtb., 294 sh.

4 TURAN, Yrd. Doç. Dr. Ömer – Millî Mücadelenin Lehine Kamuoyu Oluşumunda Din Adamları, AAM Dergisi, C: XV, Kasım 1999, Sayı: 45, ss. 821 – 834.

11 MERİÇ, Hüseyin – Millî Mücadele Yıllarında Amasya, Ankara, 1992, s. 33, 162, 165.

14 SARIKOYUNCU, Prof. Dr. Ali – Milli Mücadelede Din Adamları II, DİB Yay. 398, İlmî Eserler: 70, 6. Baskı, 2012, Ankara, Semih Ofset Mtb., 446 sh.

15 SARIKOYUNCU, Doç. Dr. Ali – Mustafa Kemal ve Millî Mücadele’de Din Adamları, AAM Dergisi, C: XIII, Kasım 1997, Sayı: 39, ss. 979 – 1037.

16 MİLLÎ Gazete – İstanbul Fetvasına Karşı Misilleme: Ankara Fetvası…, 11 Eylül 2011, Gündem.

17 KARAYALMAN, Mehmet – Ünyeli Taslızâde Hacı Yusuf Bahrî Efendi, Sistem Matb., İstanbul, 2011, I. Baskı, 656 sh.

18 YAZICI, Yrd. Doç. Dr. Nuri – Tarihte Terme, Gamze Yayıncılık, İstanbul, 1. Basım, Şubat 2016, 220 sh.

19 GÜRSOY, Ülkü – Millî Mücâdele Romanlarında Din Adamı Tipi, GÜ SBE YLT, Ankara, 1985, 131 sh.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku