Yayınlanma Tarihi: 1 Mayıs 2020 — okunma
Mehmed Ali Efendi Gümüş İmtiyaz Madalyası sahibidir. Bir câmi inşâ ettirmiş olan Ordu Kaymakamı Mehmed Ali Efendi’ye taltifen verilen Gümüş İmtiyaz Madalyası ile beratının gönderildiğine dair belgenin [BOA Fon Kodu: DH. MKT. Dosya No.: 1945, Gömlek No.: 51, Tarihi: 10 (L) Şevval 1309 (8 Mayıs 1892)] muhteviyatı şöyledir: Trabzon Vilâyet-i Behiyyesine – 10 (L) Şevval Sene (1)309 / 25 Nisan Sene (1)308 (7 Mayıs 1892) – Ordu kazası kaim-makamı Mehmed Ali Efendi’nin bir câmi-i şerif inşâ etmesinden dolayı Gümüş İmtiyaz Madalyası itasıyla taltifi hususuna bi’l-istizân irade-i seniyye-i hazreti padişâhi şeref-müteallik buyurulmuş, mezkûr madalya muma-ileyhe gönderilmek üzere berâtıyla beraber suy-i vâlâlarına irsal kılınmış olmağla icra-yı icabı babında.3
Bir ara mîrimîranlık verilmesi de gündeme gelmiştir. Bunun neticesine yönelik bilgi, yazıda bulunmamaktadır. Ordu Kazası Kaymakamı Mehmed Ali Efendi’nin inşâ ettirmiş olduğu câmi-i şerif münasebetiyle taltifine ilişkin aşağıdaki belgede [BOA Fon Kodu: DH. MKT. Dosya No: 1909, Gömlek No: 94, Tarihi: 1 (C) Cemaziye’lahir 1309 (2 Ocak 1892)] şunlar yazılıdır:3
Huzur-ı Âli-i Hazret-i Sâdâret-penâhiye – 10 Cemaziye’l-ahir Sene (1)309 / 29 Kanun-i-evvel Sene (1)307 29 (11 Ocak 1892) – Ordu kazası kaim-makamı izzetlü Mehmed Ali Efendi’nin Ordu kasabasında müceddeden inşâ ve ikmal etdirmiş olduğu câmi-i şerifin nam-ı nami-i hazret-i hilâfet-penâhiye nisbetle tesmiyesine ve kendisinin üçüncü dereceden bir kıt’a Nişân-ı Osmanî ile taltifin irade-i seniyye-i cenâb-ı cihân-bâni şeref-suhuh buyurularak hükm-i celil infaz edilmişdi. Kendisi zaten mezkûr rütbeden nişânı ve mümeyyiz rütbesini hamil ve haiz olduğundan işar buyurulan cihetle rütbesinin mîrimîranlığa (paşalığın ikinci kademesindeki ferikliğe denk mülkî rütbe ve bu rütbede bulunan kimse, eyâlet vâlisi, beylerbeyi) terfi’ etdirilmesine dair kaim-makam-ı mumaileyden gelen telgrafname leffen takdim kılınmış muma-ileyhin mîrimîranlığa terfi’-i rütbesi Trabzon vilâyetinden evvelce varid olub, 20 Kanun-i-evvel Sene (1)306 (1 Ocak 1891) tarihli tezkere ile makam-ı âli-i sâdâret-penâhiden takdim kılınan tahriratda iş’ar olunmasına ve bu defa ihsan buyurulan nişân-ı zişânın mükerrer verilmesine nazaran ifa-yı icabı mütevakkıf-ı re’y-i âli-i fehâmet-penâhileri buyurulmuş olmağla ol-babda emr u ferman.3
Ordu kaymakamı ile ilgili konuya Tahaffuzhane bahsiyle muttali (haberdar) olmuştuk. Sayın YILDIZ, köşe yazısında o makalemize katkı sağlayacak şu bilgileri yayımlamış: O yıllarda Çambaşı’nda iki tane tahaffuzhane bulunmaktaydı. Bu tahaffuzhanelerde yaylaya gelen hayvanlar ve yolcular sağlık muayenesinden geçiriliyor ve bulaşıcı hastalık görülenler ise karantina altına alınıyor ve yaylaya sokulmuyordu. Bu işlem mecburî idi. Tahaffuzhanede kontrol edilen her hayvandan ise belli bir ücret alınmaktaydı.1
Çambaşı tahaffuzhaneleri ile ilgili Hamidiyeli (Mesudiyeli) Karanacakoğlu Mustafa tarafından Trabzon vilâyetine gönderilen ve valiliğin de Sadaret’e (Başbakanlığa) gönderdiği 2 Ekim 1892 tarihli telgrafa göre bu tahaffuzhanelerde bazı şahısların hayvanları muayene edilmeden geçiriliyordu.1
Telgraftaki iddialara göre Çambaşı’nda daha sonra açılan ikinci tahaffuzhanede kaymakamın baskılarına diretemeyen doktor tarafından Şerif Ağa ve Dereköyzâdelere ait yaklaşık 20 bin koyun kontrol edilmeden yaylaya salıverilmişti. Üstelik koyun adedi de yarı yarıya kayıtlara girmiş ve ücret alınmıştı. Mesudiyeli Karanacakoğlu telgrafında bu koyunlardan bulaşacak hastalıklardan dolayı hayatlarının tehlikede olduğunu ve koyunların yarısının parasının da kaymakam ve ekibi tarafından alındığını ima etmekteydi. İddialar hakkında ise derhal soruşturma başlatılmıştı. Sonucu ne oldu bilemiyoruz. Eğer doğruysa Kaymakam Mehmet Ali Bey’in kızları tarafından Çambaşı’nda hemen o günlerde yeniden bir okul yaptırılması belki de bu iddialardan sıyrılmak amaçlıydı. Ama biz bu telgraf sayesinde Çambaşı’nda bulunan tahaffuzhanelerden de şimdilerde haberdar olabildik.1
O yıllarda okullar yaz döneminde de eğitim verdiğinden yaylaya giden çocukların okul ihtiyacı en temel ihtiyaçlardandı. Ordu’da bulunan rüştiye yani bugünkü karşılığıyla bir ortaokul yaylaya da yapılmıştı. Mayıs sonlarından itibaren öğretmenlerle birlikte öğrenciler Çambaşı’ndaki bu okula taşınıyorlardı. Osmanlı arşivlerinde mevcut 10 Eylül 1308 (22 Eylül 1892) tarihli bir belgeden öğrendiğimize göre Çambaşı’nda uzun yıllar eğitim veren bu okul, 1892 tarihinde eskimiş ve kullanılamaz hale gelmişti. Bunun üzerine o yıllarda Ordu kaymakamı olan Mehmet Ali Bey’in kızları Nezihe ve Nedime hanımlar bu eski okulu yıktırmışlar ve tüm masraflarını karşılayarak yerine yeni bir okul yaptırmışlardı. Yeni okul binası 1892 yılı Eylül ayında düzenlenen bir törenle açılmıştı. Çambaşı’na yeni bir rüştiye yaptıran Ordu kaymakamı Mehmet Ali Bey’in kızları Nezihe ve Nedime hanımlar ise bu hizmeti karşılığında Sadaret tarafından taltif madalyası ile ödüllendirilmişlerdi.1
Çambaşı yaylasında yeni bir ortaokul (rüştiye) binası yapılmasından hemen sonra aynı yılın Ekim ayında ise Ordu’nun şimdiki merkezi olan yerde de kız ve erkeklerin birlikte eğitim görecekleri modern bir ilkokul binası da Kaymakam Mehmet Ali Bey tarafından halk ve memurlardan toplanan paralarla tamamlanmıştı. Ayrıca Hamidiye Câmii de bu yıl yapılmıştı.1
Şunu da belirtelim; bu yıllarda padişah II. Abdülhamit’ti. II. Abdülhamit dönemi imar faaliyetlerinde olduğu gibi eğitim alanında da önemli faaliyet ve yeniliklerin yapıldığı bir dönemdir. Yani Kaymakam Mehmet Ali Bey bu hizmetleri bir anlamda yapmak zorundaydı. Zaten kaymakam ve kızları bu hizmetleri yaparken bir yandan da haklarındaki (yukarıda detaylandırdığımız) bir yolsuzluk iddiası Sadarete (Başbakanlığa) kadar ulaşmıştı.1
Trabzon vilâyetinden Dâhiliye Nezâreti’ne (İçişleri Bakanlığı) gönderilen telgrafta, Kânûn-i evvelin (Aralık) Cuma gecesi saat sekiz sıralarında yanan Ordu kazası hükûmet dairesinde dört bin kuruş ile resmî evrakın da yandığı, bu sebeple yangının çıkış nedeninin araştırıldığı ve zanlıların sorgusuna başlandığının bildirildiğine dair aşağıdaki belgeyi Sayın YILDIZ “Hükûmet Konağı ve Civarı Belgeleri” konu başlıklı makalesinde yayımlamıştı. [Y.A.HUS. 209 / 21 1305.R.9 (25 Aralık 1887)]4
Yangından sonra hükûmet konağı olarak ise şimdiki Valilik binasının olduğu yerde bulunan Ali Paşa Konağı kiralanmıştı. Yanan hükûmet konağının yerinde -Altınordu Kaymakamlığı’nın bulunduğu yer – 1890 yılında yeni bir bina inşaatına başlanmıştı.4 Bu konudaki Osmanlıca belgenin çevriyazısı şöyledir:3
Huzur-ı Âli-i Hazret-i Sadâret-penâhiye – 29 Şevval Sene (1)307 / 4 Haziran Sene (1)306 (16 Haziran 1890) – Ordu kazasının muhterik olan (yanan) hükûmet konağıyla gayetle dar bulunan hapishanesinin hazine ve ahaliye bâr (yük, külfet) olmaksızın hamiyetmendan cânibinden vuku’-bulan altmış dört bin ve kaim-makam-ı kaza Mehmed Ali Efendi tarafından dahi verilen iki bin kuruşla cem’an altmış altı bin kuruşla müceddeden inşâsına başlanıldığı hakkında Trabzon vilâyetinden alınan telgrafname manzur-ı sami-i hazret-i sadâret-penâhileri buyurulmak üzere leffen arz ve takdim kılınmağla ol-babda. [BOA Fon Kodu: DH. MKT. Dosya No.: 1733, Gömlek No.: 7, Tarihi: 29 (L) Şevval 1307 (18 Haziran 1890)].3
Ordu kazasında hükûmet konağı olarak kiralanan Yaver-i Şehriyâri Mirliva Ali Paşa‘ya ait konağın arsasını da halktan alınan bağışlarla satın alıp hazineye kaydını yaptıran mezkûr kaza kaymakamı Mehmed Ali Efendi’ye teşekkür ve memnuniyetin bildirilmesine dair vilâyete gönderilen bir belgede [BOA Fon Kodu: DH. MKT. Dosya No.: 1980, Gömlek No.: 44, Tarihi: 6 Muharrem 1310 (31 Temmuz 1892)] şu hususlar zikrolunmuştur:
Trabzon Vilâyet-i Âliyyesine / Fi 6 Muharrem Sene (1)310 ve fi 18 Temmuz Sene (1)308 (30 Temmuz 1892) – Ordu kazasında senevî altı bin kuruş bi’l-icar (kira) ile hükûmet konağı ittihaz olunan yaveran-ı hazret-i şehriyâriden mirliva Çürüksulu saadetlü Ali Paşa’nın bir bab kârgir konağıyla altı bin arşun arsası ahali-i kaza tarafından hizmet-i müftehire (iftihar edilecek hizmet) olmak üzere ita olunan iane ile bi’l-iştira hazine-i celile namına muamele-i kaydiyesi icra olunduğuna ve mezkûr konağın şu suretle iştirası kaza-i mezkûr kaim-makamı izzetlü Mehmed Ali Beğ’in meşhud olan hidemat-ı mebrure ve mütevaliyesi cümlesinden bulunduğuna dair varid olan tahrirat-ı aliyyeleri mütalaa güzar-ı âcizi oldu. Kaim-makam-ı muma-ileyh tarafından bu babda sarf olunan mesai ve gayret tahsin ve takdire lâyık ahalinin himmet-i mahsusalara icabı hamiyyet ve sadakate muvaffak olarak mucib-i mahzariyet olmağla nezâret namına kaimmakam-ı muma-ileyhe beyan u mahzuziyet (memnuniyet) buyurulması babında.3
Yine Mehmet Ali Bey’in kaymakamlığı esnasında çok önemli bir hastane hizmeti de yapılmıştır. Hastalığın ve sefaletin kol gezdiği 1890’lı o zor yıllarda Ordu’da henüz ciddî bir sağlık kuruluşu yoktu.2
Kaymakam Mehmet Ali Bey tarafından yaptırılan sahra tip küçük “Gureba Hastanesi” Ordu’da ilk ciddî hastanedir. Osmanlı Arşivleri Uzmanı Adnan Yıldız’ın yapmış olduğu çalışmadaki bir belgeye göre 1892 yılında Ordu’da Hamidiye Câmii ve Hükûmet Konağı’nın yakınında hastaların ve yoksulların tedavilerinin yapılabilmesine yönelik olarak açılan bu “Gureba Hastanesi” Ordu’ya 1903 yılına kadar 11 yıl hizmet vermiştir.2
Ordu’da tarih araştırmaları yapan rahmetli Sıtkı ÇEBİ’nin “Ordu’da Hastane Tarihi” adlı araştırmasına göre 1903 yılında “Ordu Hastanesi” adı altında Düz Mahalle, Uygunluk Sokak’ta, üç katlı bir binanın ikinci ve üçüncü katları hastane olarak kullanılmaya başlanmıştı.2
Kaymakam Mehmet Ali Bey 1895 yılı başlarında Ordu’da vefat etmiş ve Keçiköy’de Mehmet Ali Bey’in öncülüğünde yeni kurulan Şehir Mezarlığı’na da defin edilen ilk şahıs yine “Mehmet Ali Bey” olmuştur. Câmi, hastane ve mezarlık gibi üç hayrlı hizmeti dört sene gibi kısa süreye sığdıran Kaymakam Mehmet Ali Bey’in ailesi, vefatından sonra çok sevdikleri Ordu’dan ayrılmamış ve ilimize yerleşmişlerdir.2
KAYNAKÇA :
1 YILDIZ, Adnan – Çambaşı Rüştiyesi ve Tahaffuzhanesi, Ordu Kent Gazetesi, 26 Mayıs 2012.
2 GÜNEY, Naim – Kaymakam “Mehmet Ali” Bey’i Tanır mısınız? (1891 – 1895), Ordu Olay Gazetesi, 23.12.2015.
3 TOSUN, Murat Dursun – Ordu Kaymakamı Lazistan Hanedanından Mehmet Ali Bey, Alucra’dan Tarihe Bakış https://alucradantarihebakis.wordpress.com/2018/06/09/ordu-kaymakami-lazistan-hanedanindan-mehmet-ali-bey/
5 MİSTEPE, M. Ufuk – Ünye Müftüleri IV, Ünye Haber Gazetesi, 30.12.2016, Sayı: 2342, Yıl: 15.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.