Yayınlanma Tarihi: 14 Nisan 2017 — okunma
Araştırmacılık ve yazarlık dönemimin beni yanılgıya uğratan en ilginç eseri Ferhat oğlu M. Fahrettin’in 64 sayfalık “Ordu Külliyatı”1 adlı risalesi (kitapçığı) olmuştur. Son günlerde hazırlamaya çalıştığım “Ünye ve Ordu Hinterlandı için Bibliyografik Dizin” adlı eserime kaynak kitap olduğunu düşünerek Araştırmacı, Yazar Sayın Hikmet PALA’dan kopyasını temin ettiğim bu risalenin adına muvafık olarak hiç de bibliyografik bir eser olmadığını gördüm. Aslında 1934 yılında basılan bir kitabın Ordu hakkındaki çok az sayıda kaynak eser için bibliyografik bir kitap muhtevası oluşturması düşünülemezdi tabiî olarak…
KÜLLİYÂT, TDK’nın Güncel Türkçe Sözlüğünde “Bir yazarın bütün eserlerini içeren dizi” olarak tanımlanıyor. Vikipedi, Özgür Ansiklopedi’de ise külliyat, ‘bir yazar ya da şairin tüm eserlerini bir araya toplayan dizi’ olarak ifadesini bulmuş. Oysa “Ordu Külliyatı” adlı risalenin içeriği çok farklı. İçinde neler mi var? Ordu vilâyeti merkez kazası olan Ordu’nun hususî ve mahallî tarihi ile tabiî ve ziraî jeolojisi, etnografi ve coğrafî vaziyeti ve iktisadî coğrafiyası ve idarî ve beledî teşkilâtı ve jeoloji ilminin esas ve kaideleri ve Ordu’da yetişip millî ihraç emtiamız olan mühim nebatat hakkındaki malûmat derç ve hinterlandında bulunan arazi ve kazaların umumî ahvali izah olunmuştur.1
Eserde beni sükût-u hayâle uğratan ikinci husus ise daha ilginç! Ordu – Aziziye’de 15 Nisan 1932’de kaleme alınan ‘ÖNSÖZ’ü ve Sivas Kâmil Matbaası’ndaki 1934 yılı I. Baskısı tarihleri dikkate alındığında risalenin Ordu Vilâyeti’ni ele alması beklenir. Hatırlayacağınız üzere R. 04 Nisan 1337 (H. 25 Recep 1339 – M. 04 Nisan 1921) tarih ve 9 sayılı Resmî Gazete’nin (Cerîde-i Resmiyye) üçüncü sayfasında “Ordu Müstakil Livâsı Teşkîline Dâir Kânun” yayımlanarak yürürlüğe girmişti.2
1921 yılında vilâyet olan Ordu için kaleme alınan Ordu Külliyatı adlı 1934 baskılı risalede ne Fatsa ne de Ünye hakkında hiçbir malûmat yok (!) Eseri tetkik ettiğimde Ordu Vilâyeti değil de Ordu Kazası’nın anlatıldığını müşahade ettim. Yani, risale muhtemelen çok daha eski bir tarihte hazırlanmış ama baskısı yıllar sonra gerçekleşmiş. Birkaç cümle ile güyâ güncellenmiş ve Ordu Külliyatı adı ile okuyucuyla buluşması sağlanmış!
Kitapçığın tetkikinden kolayca anlaşılabilecek diğer bir olumsuz tespit ise matbaada dizgiye verildikten sonra baskı öncesi redaksiyonel gözden geçirmelerin hiç yapılmamış olmasıdır. Sayısız ve had safhada yazım hataları dikkat çekmektedir.
Bunca menfi tespitlerin ardından yayımlanmasında yarar gördüğüm bazı gerekli tarihî ve coğrafik risale alıntılarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ordu’da kaza teşkilâtı yapılmazdan evvelki idare vaziyeti hakkında eserimizin hususî tarihine ait kısımda (sh. 5 – 11) icabeden malûmatı vermiştik. Son teşkilâta tekaddüm eden zamanlarda Ordu, (Bucak) Sancağı ismini taşıyordu. 1287 (M. 1871) tarihine müsadif olan idare teşkilâtı üzerine bu kazaya (Ordu) adı verilmiştir. Ordu’nun Merkez, Uzun İsa, Kabadüz, Ulubey, Gölköy, Bolaman ve Perşenbe isminde sekiz nahiyesi vardır. (sh. 48)1
Risalenin İkinci Kısmı, ‘Osmanlı Türklerinden sonra Ordu’ başlığını taşıyor. Bu havaliye ait olarak yazılan tarihlerde Ordu’nun şimdiki mevkiinde bir şehir ve kasaba görülmemektedir. Şimdiki Bucak ve Saray ve Selimiye mahallerinin olduğu yerde bir köy vardı. (sh. 8)
Osmanlı Türkleri tarafından yapılan ilk idarî teşkilâtta şimdiki Eskipazar mevkiinde bir müsellim (Sancak) merkezi vardı. Bu sancak (Bucak) Sancağı namila anılan ve Yakup, Derbent (Vona) ve Hapsimana [Gölköyü] ve [Oskara], [Bayramlı] mıntakalarını ihtiva ediyordu. Yakup Derbent kazası dahilinde merkezi Kale Köyü olan diğer bir mıntaka ile Aybastı [İnekbastı] mıntakasından ibaretti. Ovakıt ki idarî şekle göre bu sancak 943 (M. 1536/37) senesinde Kafkasya’dan muhacereten gelen Pehlul Ağa ismindeki birisinin iptida Aybastı nahiyesinde tevattun ederek bilahere Hazinedar oğlu namile Ulah ve Nemçe muharebelerine iştirak eden ve muvaffakiyetinden dolayı bu havalinin mühim bir kısmını Osmanlı sultanlarından Avcı Memet tarafından bağışlanmasile bilfiil müsellim sıfatını kazanan aile tarafından idare edilmiştir. [Bu malumat Hazinedar zade ailesine sıhrî karabeti bulunan Kalfa zade Ahmet Rifat beyin ellerinde bulunduğunu beyan ettiği bir fermana müsteniden kaydedilmiştir.] Aybastı, Bolaman, Ebülhayır ve Göl köyünde ve Fatsa’da bu ailenin o vakıt hediyeten aldığı arazinin miktarı köy itibarile 131 köy idi. (sh. 8)
1287 (M. 1871) tarihinde yapılan idarî teşkilat sırasında Ordu şehri merkez olmak üzere Perşenbe, Bolaman, Aybastı, Hapsimana, Ulubey nahiyelerinden müteşekkil bir kaza teşkilatı vücude getirilmiştir. Bu tarihte Ordu şehri Bucak ve Selimiye ve Saray mahallerindeki 150 hane ile Kirez limanı mahallesindeki 200 hane olmak üzere 350 haneli bir kasaba idi. Bu tarihten sonraya müsadif olarak Ordu’nun dağlık ve yayla semtlerinde oturanlar ile Gümüşane’den gelen Rumlar ve Karahisar, Sıvas taraflarından gelen Ermenilerin Ordu kasabasında yerleşmelerile kasaba mütemadiyen tevessü etmeğe başlamıştır. (sh. 8)
Çarşı kısmındaki 3 kârgir mağaza müstesna olmak üzere 1300 (M. 1882/83) tarihinde temamen yanmış olan Ordu bu sırada 1000 haneli bir kasaba idi. Bu yanğın üzerine yeniden yapılan planlar dairesinde yeni bir kasaba tarh ve tanzım olunuyor ve gittikçe mamür bir hale giriyordu. (sh. 8 – 9)
Yanğından sonraya müsadif olan merhum Felek zade Süleyman efendinin Belediye Reisliği zamanında kasabanın mevkiine ve teessüs kabiliyetine uyğun olarak vücude getirilen ve kısmı mühimmi yine kendisinin zamanında tatbik edilen kasabanın elyevm mer’i bulunan plânı sayesinde Ordu küçük fakat temiz, sıhhî, mamur ve tam manasile asrî bir kasaba halini almıştır. Kasabanın nüfusu 1330 (M. 1911/12) tarihinden sonra tezayüt ederek 1300 tarihinde 2200 hanede 13200 nufuslu bir kasaba olmuştur. (sh. 9)
Ordu’nun eski sakinleri (Pont)lardır. Pontlar tarafından tesis edilen Pontus hükûmeti müddeti devamınca Ordu’ya hâkim olmuş ise de (Sit)ler, (Faris)ler, (Kapadokya)lılar (Pont Kapadokyası) ve Anadolu Selçukîleri de Ordu’nun mühim aksamını idare ve hakimiyetleri altına almışlardır. (sh. 23)
Şarkı Roma impiratorluğunun inkırazından ve Osmanlılar idaresine geçtikten sonra Ordu’ya muhtelif anasır gelip yerleşmeğe başlamışlardır. Bu zamanda en evvel Ordu’nun dağ köylerine dahilen Ermeniler geldiği gibi biri birini tevali etmek üzere Kafkasya’dan müsliman (Çerkes)ler ve (Gürci)ler Coruh ve Rize havalisinden (Laz)lar Ordu kasabasına ve köylerine gelip yerleşmişlerdir. Bu arada dahilden Sivas, Erzincan, Kemah, Karahisarı Şarkı, Gümüşhane ve Görele havalisinden de bir çok Türk aileleri gelmişlerdir. Bu günkü Ordu’nun sekenesi bu suretle terekküp etmiştir.
Gürcüler Ordu’ya Kafkasya’nın Batum, Çürük Su ve Aşağı Acara ve Macahel havalisinden 1293 – 1297 tarihine kadar gelmiş oldukları gibi Çerkesler de 1272 – 1275 tarihine kadar gelmiş ve köylerde iskân edilmişlerdir. Çerkezler Eski Pazar, Delikkaya, Yemişli köylerinde iskân edilmişler ise de iklim ile barınamadıklarından ekserisi ölerek bu gün mahdut birkaç haneden ibaret kalmışlardır. Kasaba ve köylerde iskân edilen Gürcüler içtimaî şeraitteki kabiliyetleri sayesinde oturdukları yerlerde güzel köyler tesis ettikleri gibi ziraî sahada yenilik ve inkişaf yapmışlardır. Yeni sakinleri arasında Ordu’yu alâkadar eden aileler en ziyade dahilden gelen Türklerdir. (sh. 23)
KAYNAKÇA :
1 FERHAT oğlu M. Fahrettin – Ordu Külliyatı, Birinci Basması, Kâmil Matbaası, Sivas, 1934, 64 sayfa.
2 MİSTEPE, M. Ufuk – Ordu ve Giresun Müstakil Livaları Nasıl Teşkil Olundu? – XI, Ünye Haber Gazetesi, 09.04.2013, Sayı : 1553, Yıl : 10.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.