son haberler

Pontus Cumhuriyeti Hayâli Ve Ünye – II

Yayınlanma Tarihi: 21 Nisan 2017 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Bölgedeki Hristiyan halk üzerinde Yunanlılık bilincinin yerleşmesi ve gelişmesinde Fatih Sultan Mehmed’in geniş yetkiler vererek canlandırdığı İstanbul Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin büyük rolü olmuştur.2

Doğu Karadeniz Bölgesi, PONTUS adıyla MEGALİ İDEA’nın hedeflerinden biri olarak ortaya konulmuştur. İngiltere, Fransa ve Rusya’nın destekleriyle Yunanlar, Osmanlı idaresi altında bağımsızlık kazanan ilk millet olmuştur. Yunanistan’ın kurulduğu 1830’dan sonra Doğu Karadeniz bölgesine olan ilgi artmıştır. 1870’den sonra da özellikle Yunanistan’dan gelen Rumların sayısı artmış, Atina’da yetişmiş siyasî kişiler Samsun’u merkez yaparak çalışmaya başlamışlardır.2

Osmanlı makamları büyük yerleşim merkezlerinin dışında nizamı ve asayişi sağlamakta kesinlikle âcizdirler. Kırsal kesime ve ülke içine giden yollar kanun kaçağı çetelerin elindedir.8

Türkiye’de ilk Pontus “İçtimagâhı” 1904 yılında İnebolu’da halkın Manastır olarak adlandırdığı tepede Amerika Rum göçmenlerinden rahip Klematyos tarafından tesis edilmiştir. Pontus Cemiyeti’nin temelinin de 1904 tarihinde Merzifon Amerikan Koleji’nde atıldığı, bu kolejin 16 Şubat 1921’de aranması üzerine ele geçen belgelerden anlaşılmıştır.2-4 İlk Pontus Cemiyeti, 1904 yılında Merzifon’daki Amerikan Koleji’ndeki Rum öğrenciler tarafından kurulmuştu.5

Merzifon Koleji’ndeki ABD’liler 1921’de sınır dışı edildiler. Ele geçen belgelerden özellikle ABD’nin bölgedeki gayr-i Müslimleri Türkler aleyhine çevirmek için uğraştığı anlaşılmaktadır. Bu faaliyet için yılda iki milyon dolar harcayan ABD’nin kontrolünde 17.000 gayr-i müslim vardır. ABD kolejindeki belgeler tercüme edilerek halka duyurulmuştur. Böylece Amerikalıların Türkiye’deki misyonerlik faaliyetleri ve Türkiye’nin bölünmesi ile ilgili stratejileri ortaya çıkmıştır.4 (Günümüzdeki FETÖ Kalkışması, müttefikimiz (!) ABD’nin ülkemiz toprakları üzerindeki çirkin emellerinin uzantısı diğer bir tezahürdür! M.U.M.)

Pontusçuluk konusunda siyasî bir hareketin mümkün olabileceği fikri de 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilânından sonra açıkça ortaya atılmaya başlamıştır.2 İngiliz temsilcisi Salter, Metropolit Germanos’un başkanlığında bir örgüt kurdu.4 Böylece bölgede ilk silâhlı çeteyi de Amasya Metropoliti Germanos 1908 yılında Samsun’da kurmuş, Yunanlı bir şirketin gemisiyle getirilen 50 civarında Manlieher marka tüfek ile bunları silâhlandırmış, hattâ çetelerden 20 kadarını Balkan Savaşları’nda Yunan ordusunun yanında savaşmak üzere cepheye göndermiştir.2 Germanos, çete başlarını Samsun piskoposluğunda bir araya getirerek örgütün Samsun, Bafra, Çarşamba, Ünye, Fatsa, Tokat, Niksar, Merzifon, Havza, Erbaa, Lâdik, Amasya ve Vezirköprü bölgelerinde teşkilâtlanmasını kararlaştırmışlardır. Pontus ayaklanmasında en kuvvetli direniş adı geçen bölgelerde olmuştur.4

Müdafaa-i Meşruta” 1908’de kurulmuş bir ihtilâl komitesidir. Anadolu’da Ünye, Fatsa, Kavak, Havza, Bafra, Çarşamba, İnebolu, Sinop, Ürgüp ve Tokat gibi şehirlerde şubeler açmıştır.9

1909 yılında Trabzon Metropoliti vasıtasıyla Atina’daki “Asya-i Suğra” cemiyetinin emri altına giren Pontus Cemiyeti metropolit ve papazların öncülüğü ve çalışmaları sayesinde Batum’dan İnebolu’ya kadar Karadeniz bölgesinde şubeleri açılmış, ilk Pontus risalesi de 1910’da yayımlanmıştır.2

Pontus Cemiyeti’nin amacı, Batum’dan İnebolu’ya kadar olan bölgede başkenti Samsun olmak üzere eski Pont Devleti’ni tekrar dirilterek bağımsız bir “Pontus Cumhuriyeti” kurmaktı.2

  1. Dünya Savaşı’nda Rus ordularının Trabzon’u işgal etmeleri üzerine Pontusçuluk faaliyeti bir ivme kazanarak açıkça ortaya çıkmıştır. Bizzat Rusların 2.000 tüfekle silâhlandırdıkları ilk çete reisleri Vasil Usta ve Dimitrios Haralambidis başta olmak üzere Rusların yardımları ile Türkleri öldürmeye ve Türk köylerini yakmaya başlamışlardır.2

Savaş içinde Pontus çetelerinin en önemli hedefleri, Türkiye’yi zayıf düşürmek, Türk ordusunu meşgul ederek düşmana dolaylı destek sağlamak, Türk ordusunu arkadan vurmak ve sonuçta bölgedeki Rum varlığını ispatlayarak Türkiye’nin yenilmesi halinde emellerini gerçekleştirmekti.2

Léon Maccas, Fener Patrikhanesi’nin 1912 yılı istatistiklerine dayanarak Canik Sancağı’ndaki Ünye ve Fatsa’nın nüfus durumunu şöyle vermekteydi: Türk (Fatsa 29.119, Ünye 50.083), Grek (Fatsa 2.670, Ünye 7.552), Ermeni (Fatsa 887, Ünye 4.942) kişi olmak üzere toplamda Fatsa’da 32.676 kişi, Ünye’de 62.577 kişi nüfusu teşkil etmekteydi. Maccas’a göre Ünye’de Rum halkına ait 10 kilise ve 11 din adamı bulunmaktaydı.14

Rusların 1916’da Trabzon’u işgal etmeleri üzerine Vali Cemal Azmi Bey’den şehrin yönetimini devralan Metropolit Hrisantos, Rusların bölgeyi boşaltması üzerine onların bıraktıkları silâhlarla çeteleri donatmıştır.2

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandığı zaman Türkiye dışındaki Pontus organizasyonu büyük oranda tamamlanmıştı. Mütarekeden sonra Pontuslu Rumlar bir taraftan diplomatik çabalarını yoğunlaştırmışlar, diğer taraftan bölgede nüfus üstünlüğünü sağlamak amacıyla dışardan göçmen getirmeye çalışırken, içeride de yoğun bir şekilde çetecilik faaliyetlerine yönelmişlerdir.2

Mondros Mütarekesi’ni takiben Türk ordusunun terhis edilmesine başlanmasına paralel olarak, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Pontus çeteleri Türk köylerine karşı saldırıya geçerler. İlk saldırılar Kasım 1918’de Bafra civarında bulunan Nebyan bölgesinde başlamıştır. Daha sonra Samsun, Çarşamba, Vezirköprü, Terme, Amasya, Merzifon, Kavak, Lâdik, Gümüşhacıköy, Havza, Tokat, Erbaa ve Zara bölgelerine yayılmıştır.2

Avrupa’daki Pontusçuluk faaliyetlerinin öncülüğünü Konstantinides yaparken, Türkiye içindeki faaliyetleri de Patrikhane ile birlikte Trabzon Metropoliti Hrisantos yürütüyordu. Nitekim Şubat 1919’da İstanbul’da Patrikhane tarafından düzenlenen Pontus Kongresi’nde, kendi kaderini tâyin, bağımsızlık ve daha sonra Pontus’un Yunanistan’a ilhak edilmesi kararlaştırılmıştır.2

07 Nisan 1919’da Samsunlu Rumlar Yunan bağımsızlık gününü kutlarlar. Nisan ayının ikinci yarısında Metropolit Germanos Samsun Piskoposluğu’nda çete liderlerini toplayarak Samsun, Bafra, Çarşamba, Ünye, Fatsa, Tokat, Niksar, Merzifon, Havza, Erbaa, Lâdik, Amasya ve Vezirköprü bölgelerinde örgütlenmenin güçlendirilmesi için kararlar alınır.2

İngilizler’in 21 Nisan 1919 tarihli notası üzerine Osmanlı Hükûmeti tarafından 9. Ordu Müfettişliği’ne atanan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasından sonra 21, 22 Mayıs tarihli Sadrazamlığa gönderdiği telgraflarda bölgedeki asayişsizliğin Samsun ve civarında bulunan 40 kadar Rum çetesinden kaynaklandığını, Müslümanların bu çetelerden korunmak için 13 çete oluşturduklarını, şayet Rumlar Müslümanları rahatsız eden siyasî gayelerinden vazgeçerlerse Müslüman çetelerinin ortadan kalkacağını bildirerek bölgedeki Pontus çetelerine dikkat çekmiştir.2

Bir başka makalede aynı konuda; “Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan hemen sonra Pontus meselesinin gerçek boyutlarını açıklayan telgrafları peşpeşe Sadaret’e bildirdi. Bu telgraflarda, Karadeniz bölgesindeki asayişsizliğin sorumlusunun Ermeni – Rum çeteleri olduğu, Türklerin kendilerini savunduklarını bildirdi. Meselâ 22 Mayıs 1919 tarihli telgrafta, ‘… şayet Rumlar, Müslümanları rahatsız eden siyasî emellerden vazgeçerlerse, İslâm çetelerinin ortadan kalkacağını’ ifade etti.”5

Paris Konferansı’nın sürdüğü sıralarda Erivan Parlamentosu, Trabzon’un da içinde bulunduğu yedi Türk vilâyetinin Ermenistan ile birleştiğini ilân etti ve 28 Mayıs 1919 tarihinde Büyük Ermenistan Cumhuriyeti’nin kurulduğunu açıkladı. Ermeniler, Rumların bir federe devlet olarak Ermenistan’a katılabileceğini bildirdiler.5

Yunan subayı Karaiskos Mart 1920’de Samsun’a gelerek çeteleri düzenli orduya benzer bir şekilde örgütlendirmeye girişmiştir. Karaiskos’un organizasyonu sayesinde Rusya’dan da gelen çetelerle toplam sayıları 25 bin civarına ulaşan Pontus çeteleri özellikle Samsun ve çevresinde Rum köylerinin bulunduğu bölgelere tamamen hâkim olarak Türk ordusunu arkadan vurmaya hazırlanıyorlardı. Bu sırada Topal Osman’ın hâkim olduğu Giresun hariç diğer bölgelerde saldırılarını arttıran Rum çeteleri, dışarıdan yapılacak bir müdahaleyi beklemeye başlamışlardı.2

Kâzım Karabekir Paşa’nın emrindeki Türk birlikleri 28 Eylül 1920 sabahı sınırı geçerek Ermenilerden bölgeyi temizlemeye başladı. Kısa zamanda öngörülen hedefleri ele geçiren Türk birliklerinin zaferi sayesinde 03 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü Antlaşması ile Ermeniler Trabzon ve diğer Türk illeri üzerindeki bütün emellerinden vazgeçtiklerini resmen kabul ettiler.5

1914 tarihli Osmanlı resmî istatistiklerine göre; Trabzon, Sivas ve Kastamonu vilâyetlerinde 3.263.396 Müslüman nüfusa karşılık 361.750 Rum yaşamaktaydı. Rus ordusunun bölgeden çekilmesine paralel olarak Kafkasya’ya giden Rumlar da düşüldüğü zaman 1919’da gerçekte Pontus olarak adlandırılan Trabzon, Sinop sahili ile iç Karadeniz bölgesinde 250 bin Rum’a karşılık 2.350.000 Müslüman yaşamaktaydı.2

Tarafsız kaynakların bildirdiği Hristiyan nüfus miktarı yaklaşık 250.000 kişi ve yine bizzat Yunanlıların sayım sonucu tespitleriyle mübadele sonucu göçen nüfus 210.000 civarında olduğuna göre iddia edilen “Soykırım”ın asılsız olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.4

Patrikhane ve Yunanistan tarafından ortaklaşa yapılan faaliyetler sonucu son 50 yıl içinde Samsun bölgesine 30 bin’den fazla göçmen getirilmişti. Temmuz 1919 sonlarına kadar çoğu silâhlı çete olmak üzere Trabzon’a 8 bin’den fazla Rum getirilmiştir.2

Patrikhane ve Yunan yüksek komiserliğinin aracılığı ile 6 Temmuz 1919’da Batum’da toplanan Pontus Kongresi’nde önce Pontus’un bağımsız olması, daha sonra da Yunanistan’la birleşmesi kararı alınırken, Paris Barış Konferansı nezdinde yetkili temsilciler olarak Hrisantos, Konstantinides ve Oeconomou’nun atanmasına karar verilmiştir.2

Mustafa Kemal Paşa 24 Nisan 1920’de TBMM’de yaptığı konuşmada Pontus meselesini çözmekle görevlendirilen kuvvetlerin büyük bir komuta altında birleştirilmesi gereğini vurgulamıştı. Bu çerçevede düzenli ordunun kurulmasına paralel olarak Pontusçuluk faaliyetlerini köklü bir şekilde halletmek amacıyla 09 Aralık 1920’de Merkez Ordusu kurularak komutanlığına da Nurettin Paşa tâyin edilmiştir.2

22 Haziran 1920’de Trakya ve Batı Anadolu’da genel bir saldırıya başlayan Yunan ordusu, Haziran sonlarında Salihli, Akhisar, Alaşehir ve Balıkesir’i, 8 Temmuz’da Bursa’yı işgal ederken, 27 Temmuz’a kadar bütün Trakya’yı işgal etmişlerdir. İşte Yunanistan; Anadolu’daki millî hareketin en zayıf olduğu bir dönemde başta Samsun olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesi’nde en az 20 bin – 25 bin kişilik iyi teçhiz edilmiş Pontus çeteleri ile Ankara Hükûmeti’ne doğu istikâmetinden de taarruz ederek kesin sonucu almak istemiştir.2

KAYNAKÇA :

2 SARINAY, Yrd. Doç. Dr. Yusuf – Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası, AAM, 1999, Ankara, sh. 1 – 77.

4 PEHLİVANLI, Yrd. Doç. Dr. Hamit – Tarih Perspektifi İçerisinde Pontus Olayı : Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri, Atatürk Araştırma Merkezi, 1999, Ankara, sh. 79 – 120.

5 SAYDAM, Yrd. Doç. Dr. Abdullah – Kurtuluş Savaşı’nda Trabzon’a Yönelik Ermeni – Rum Tehdidi, Atatürk Araştırma Merkezi, 1999, Ankara, sh. 121 – 145.

  8 DUMONT, Paul – M. Kemal (Çev. Zeki Çelikkol), Ankara, 1993, s. 14-15.

  9 ESENGİN, Kenan – Millî Mücadele’de Hıyanet Yarışı, Ankara, 1969, s. 196. Hamit Pehlivanlı – Tedkik Heyetleri, s. 8.

14 MİSTEPE, M. Ufuk – Ünye’de Pontosçu Faaliyetler, Yayımlanmamış Makale.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku