son haberler

Şimdi Zübük’ü Okumanın Tam Zamanı (2)

Yayınlanma Tarihi: 14 Mayıs 2015 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

Seçimler gelip kapıya dayanmış. Adaylar arasında kıyasıya bir mücadele var. En güçlü aday Zübükzade İbraam Bey, en tehlikeli rakibi Avukat Burhan Beyi, insan içine çıkamaz hale getirmeye uğraşıyor. Şimdi bu çabadan bir bölümü, Tüccardan Emin Efendi’nin ağzından dinleyelim:

“Zübükzade’mizin sözü üstüne söz yok. Cenabı Allah bir çene vermiş. Allah kem gözlerden saklaya. Böyle yüz avukatı cebinden çıkarır.

Burhan Bey dersen kıpkırmızı olmuş.

– Bre Zübük, diye bağırdı, ulan, cami cami der durursun, hey binamaz, ömründe bikez şu camiye yolun uğradı mı?

Burası doğru ya, Avukat Burhan’ın lafı, gürültüden başçavuşun katırı zartamış gibi güme gitti.

Zübük,

– Biz elhamdülillah Müslümanız ve beş vakte beş daha katıp namazımızı evimizde kılarız… dedi.

Burhan Bey de,

– Gördünüz mü ya, dedi, namaz evde de kılınır. İlle cami gerekmez. Okul öyle değil, çocuklar evde okuyamaz, okul ister. Cami bitane diyorsunuz, uzak diyorsunuz. Uzaksa daha iyi… İbadet yerine gitmek için zahmete girmek sevaptır.

Herkes bağırıyor,

– Müslümana eziyet edecek…

– ‘Müslüman azapta gerek’ diyor dinsiz…

– Zındığı susturun!

– Yahu, bir Müslüman evladı yok mu, şu kâfirin dilini kesecek…

– Hayını susturun!..

Kendi partisinden olanlar kürsüye yürüdüler. Avukat Burhan’ı parçalayacaklar…

– İn!

– Defol!..”

Ne dersiniz, kitabın yazıldığı günlerden bugüne bir arpa boyu yol gitmiş miyiz?.. Bence gitmemişiz; gitmediğimiz gibi yerimizde de durmamış, taaa gerilere düşmüşüz. O dönemden şimdiye gelinceye dek nasıl bir değerler erozyonu yaşamış olduğumuzu yine kitaptan örnekleyelim:

“Kaymakam bir utandı, bir utandı… Yoksa biz, ambardan padişahlık zamanından kalma bir bez mi çıkarıp asmışız, nedir? Benim aklıma, töbe, öyle bişey geldi. Şu bezde ‘Padişahım çok yaşa!’ diye yazmalı ki, bizi burdan sürüp baba ocağından edeler… Gördün mü sen?”

Şimdilerde var mı böyle bir sıkıntımız, tasamız? Yok. Bizzat Cumhurbaşkanı, “Padişahım sen çok yaşa!” diye gırtlaklarını patlatırcasına bağıranları, başını hafif eğip sağ elini kalbinin üzerine götürerek, yüzünde şefkatli bir gülümseme ve sevgiyle yürekten selamlıyor. Baba ocağından sürülmek de ne demek?..

Mesela yine kitabın bir yerinde Zübükzade İbraam Bey, “Olmaz, din işine politika işini karıştırmayalım, biz laikiz. Tarafsız biyer olsun diye öğretmenler derneğinde toplanalım!” diyor. Tarafsız olalım ya da laik bir devletin gereklerini yerine getirelim kaygısı taşıyor mu bugünkü yöneticiler? Hayır. En başta kaygılanması gerekenlerde bile böyle bir kaygıdan zerre eser yok.

                                                                                                          Devam edecek…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku