son haberler

Suçlu Kim…?

Yayınlanma Tarihi: 12 Ağustos 2016 okunma

Ahmet ALTUN bizimahmet52@hotmail.com

Milli görüş felsefesi içindeki bir grup arkadaşın kendi partilerinden ayrılıp Ak Parti adı altında yeni bir parti kurmaları ve ilk seçimde tek başına iktidar olmaları bürokrasi, kadrolaşma, istihbarat gibi konularda zorluk yaşamalarına neden olmuştu.

28 Şubat sürecinde büyük sıkıntılar yaşamış bu grup, bürokratlara, istihbarat kurumlarına ve hele askere hiç güvenmiyordu, onlar açısından düşünürsek haksız değillerdi, çünkü hala büyük baskı altındaydılar, öyle ya Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar, e-muhtıra ve hatta parti kapatma davasına muhatap oldular, İran oluyoruz, Malezya olacağız naraları atılıyordu. Böyle atmosfer içinde olan bir parti ne yapması gerekiyorsa onu yaptı ve baskı gördüğü yerleri kadrolaşarak ele geçirmeye çalıştı.

Milliyetçiler, Kemalistler, muhafazakârlar içinden, doğal olarak muhafazakarlara ve cemaatlere yöneldiler. Zaten birçok kuruma sızan FETÖ’cüler hazır ortamı bulunca kadrolaşma sürecinde kendi adamlarını olabildiğince bürokrasiye sokmaya başladılar. Hükümetten aldığı esneklikle rahat eden bu FETÖ’cü cenah kısa sürede üst kademeleri tutmuş oldu. Hükümet, asker, polis, istihbarat ve bürokratik kadro elimde derken aslında darbeci teröristler yakın koruma, yaver, genel sekreter gibi pozisyonlara bile hâkim oldular. Ne zaman ki Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın kulağına bir şeyler fısıldandı ve İran uçağı, mit operasyonu, dershane kapatma gibi gelişmeler ile Ergenekon ve Balyoz davaları tozu dumana katmaya başladı, artık R. Tayyip Erdoğan gidişatı okumaya, tehlikenin boyutunu anlamaya başladı ama biraz çaresizliğini de anlamaya başladı. Kademeli olarak cemaat kadrolaşmasını bertaraf edeyim derken karşı hamle 17-25 Aralık bombası oldu dört bakan servis edildi, CHP ve MHP’deki kaset olaylarından tecrübeli bu cemaat Ak Parti’yi de terletmeye başladı.

Hükümette cemaate karşı tasfiyeler sürerken son ve yıkıcı darbenin yani Ağustos Şura’sının hesapları yapılmaya başlandı, elinde her türlü istihbaratı olan terör örgütü erken davranıp bu darbeyi bertaraf etmek istedi ve 15 Temmuz da kendisi darbe yapmaya, iç savaş çıkarma çalıştı. Yani R. Tayyip Erdoğan tabiri caiz ise yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. Şimdi soruyorum, burada suçlu kim? Muhafazakârlar, olmadık senaryolar yazanlar, 28 Şubatçılar, muhtıracılar mı? Yoksa oradan kaçıp cemaatin eline düşen bugünkü iktidar mı? Kimse yan çizmeye kalkmasın, hepimizde suçluyuz ve bir araya gelip geçmişi temizleyelim yolumuza devam edelim. Bir kez daha gördü ki dünya, biz büyük bir Devletiz büyük bir Milletiz.

Sağlıcakla kalın…

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KAZMA KÜREK HAZIR OLSUN

28 Şubat 2020 okunma
Suriye- İdlib’de rejim güçleri Rusya’nın desteğiyle sivillerin üstüne bomba yağdırıyor. Halbuki Rusya, İran ve Türkiye anlaşmışlar orayı güvenli bölge ilan etmişlerdi. Onca uyarılara rağmen sivil kanı akmaya devam ediyor. Rusya sözünde durmuyor.... Devamını Oku

Ah Şu Kapitalizm

31 Ocak 2020 okunma
Rusya’nın dağılmasından sonra Dünya kapitalizmin acımasız kuralları içinde savaşmaktadır. Amerika’nın başını çektiği bu düzen vahşiliğini her yerde her alanda göstermektedir. Artık uygarlık, medeniyet, insan hakları gibi kavramlar malesef tarihin... Devamını Oku

Sana Dua Ediyorum 2020

31 Aralık 2019 okunma
O kadar çok sorunlarla yeni yıla giriyoruz ki dua etmekten başka çaremiz yok. Şayet yeni yılın sonunda başımızdaki sorunların yarısından dahi kurtulmuş olsak bunu mutluluk vesilesi sayarım.  Hadi ondan da vazgeçtim mevcut olana yenileri eklenmesin diye dua... Devamını Oku

Ya Tutarsa…!

29 Kasım 2019 okunma
3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Hükümet yeni vaadlerde bulunacak, çeşitli kişi, kurum, kuruluşlar gönül alıcı mesajlar yayımlayacaktır. Tabiki 4 Aralık günü hayaller yerini gerçek yaşama bırakacaktır. Ben... Devamını Oku

Ses Ver Hanım Abla

13 Kasım 2019 okunma
Kasım ayında olmamıza rağmen bahar havası yaşıyoruz. Sabah akşam serin, geceler ise ayaz geçiyor. Ben de yaz aylarında yazmam gereken yazıyı Kasım ayının bu sıcak günlerinde yazmaya karar verdim. Yazılı ve görsel medyada kadın tacizi, kadına şiddet... Devamını Oku

Harekat Değil Bu Bir Savaş!

25 Ekim 2019 okunma
Hükümet açıklamalarında Suriye’deki fiili durumun savaşa değil terör harekatı veya operasyınu dese de yaşananlara bakınca aynı fikirde olmadığımı belirtmek istiyorum. Görünürde Kuzey Suriye’de operasyondayız ama aynı zamanda Amerika-Rusya İran-Avrupa... Devamını Oku

Ayağınızı Denk Alın!

9 Ekim 2019 okunma
6 Temmuz tarihli “İKİNCİ YARI ZOR GEÇECEK” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Gerçekten de zor geçiyor. Karadeniz Bölgesi’nde hala fındık parasının gölgesi devam ediyor. Ancak son üç ayda onun da etkisi ortadan kalacağı için biraz daha... Devamını Oku

Bayram Müjdeleri

9 Ağustos 2019 okunma
Tabiki ben ekonomi uzmanı değilim ama bu alandaki bazı hassas alanları gayet iyi biliyorum. Öncelikle bütün sektörlerde göstergeler negatif olsa da bankacılık sektörü ayaktaysa biraz dikkatle işler düzelir demektir. İkinci sırada ise inşaat sektörü gelir,... Devamını Oku

ABD’den Yar Olmaz!

31 Temmuz 2019 okunma
Türkiye, Suriye krizi başladığından bugüne kadar sözüm ona stratejik ortağımız ABD ile görüşüyor, çeşitli kararlar alınıyor, sözler veriliyor. Ancak ABD Türkiye’nin yararına olan hiçbir konuda alınan kararlara  uymamış, verilen sözleri... Devamını Oku

İkinci Yarı Zor Geçecek

6 Temmuz 2019 okunma
Temmuz ayı ile birlikte yılın ikinci devresini yaşamaya başladık. İlk altı ayı yerel seçim kampanyalarıyla geçirdik. Bitii gitti ama bu yılın ikinci devresi çok zor ve çetin geçecek. Öncelikle ekonomik sıkıntılar; başta esnaf kardeşlerimiz olmak üzere... Devamını Oku