son haberler

Ünye Ağzında Kelimeler ve deyimler – III

Yayınlanma Tarihi: 24 Mart 2017 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Ağız araştırmalarında dikkate alınması gereken değişkenlerin başında, o ağzı konuşanların mensup bulunduğu etnik gruplar gelir. Çünkü etnik gruplar, ağızları doğuran, geliştiren ve değiştiren sosyal birliklerdir. Ancak, etnik gruplar, tıpkı diğer sosyal birlikler gibi hem iç hem de dış etkilerle sürekli olarak değişirler. Etnik gruplar, başka gruplarla etkileşen birliklerdir. Etnik gruplar arasındaki bu etkileşmeler dil alanını da kapsar. Buna bağlı olarak ağızlar da tarih içinde türlü değişimler geçirir: Etkileşimde olduğu başka dil birlikleri içinde eriyebilir, onları kendi içinde eritebilir, onlara benzeyebilir veya onları kendine benzetebilir. Bu durumda yeni ağızlar da ortaya çıkabilir. O itibarla Ünye Ağzı ile ilgili derlemeler yapılırken Oğuz Boyu’na tâbi Üç-Oklar, Gök-Han Oğullarından ana unsur Türkmen ÇEPNİ BOYU ağız özellikleri bilhassa dikkate alınmalıdır. Günümüzde, kendi boy adını kullanan, hatırlayan çok az insan kalmıştır.

Ağız araştırmalarında giriş bölümünde bölgenin diyalektolojik yapısıyla alâkalı konular ele alınmalı, bu çerçevede bölgeye Türklerin yerleşmesi ve daha sonraki aşamaları incelenmeli, devamında tarihî kayıtlar esas alınarak Ordu ili ve yöresinin etnik yapısı araştırılmalıdır. İnceleme bölümünde ise ses bilgisi ve şekil bilgisini içerecek çalışmalara yer verilmelidir. Son olarak, yöre ağızlarından ve yayınlardan derlenen ve yıllar içerisinde not alınan kelime ve deyimlerden de bir sözlük ortaya çıkarılmalıdır.9

Ağız araştırmalarında, yapılan çeşitli çalışmaların işin doğasından kaynaklanan zorlukları bir tarafa, kavramları adlandırmada farklı terimlerin kullanılması (terim sorunu), derleme yapılacak bölgenin sınırlarının hangi yöntem ve kriterlere göre belirleneceği (derleme bölgelerinin tespiti), derleme yapılacak kişilerin hangi kriterlere göre tespit edileceği ve derleme metinlerinin çalışmanın amacına uygun olması (derleme ile ilgili sorunlar), elde edilen dil malzemesinin incelenmesinde farklı gramer yöntemlerinin kullanılması (inceleme yöntemi sorunları), araştırma yapılan bölgenin etnik yapısının bölge ağzı / ağızları ile ilişkisi (ağız-etnik yapı ilişkisi sorunu)… gibi üzerinde yıllardır tartışılan, fakat ortak uzlaşıya dayanan bir çözüme ulaşmamış sorunlar günümüzde de devam etmektedir.10

Bu açıklamalardan sonra “A” harfiyle ilgili tespitleri kaldığımız yerden yayımlamaya devam edelim:

Lâğım ve su yolu tâbiri Ünye’de algın (algun) olarak telâffuz edilir. Algunlar için üretilen çömlek pis su borularına da pöğrek denilir. Cevizin yeşil renkli dış kabuğu alku’dur. Bir ya da iki avuç dolusu ise alkum’dur.

Ev içinde kuru bakliyat, mısır unu gibi yiyecek maddelerin köylerde saklandığı seranderlere Ünye’de ambar denilmektedir (Farsça ämbar, Ordu Rumcası ampar, Ermenice amba’r).1

Çocuklar tarafından oyun amacıyla elde üzerine vurularak patlatılan ve patlangoç olarak bilinen, özellikle fındık dallarına musallat olan, çit sarmaşığıgiller ailesinden beyaz çiçekli bir bitki türü olan Convolvulus spp. ve Calystegia sepium türleri Ünye Rumcası’nda ampelin ve Ünye Ağzı’nda ampelasüzüm asması” olarak bilinir.1

Ünyelüler deminki tâbiri yerine ancaki kelimesini kullanırlar. Durmadan oyun bozanlık yapan için de ‘anca mızıkçılık yapiin!’ derler. Burada anca kelimesi henüz, az evvel, yeni anlamlarını taşır. Aptal, ahmak, bön anlamlarına karşılık gelen andaval kelimesi de yöremize has ağızlardandır.

İşe yaramaz deyiminin yöre ağzındaki karşılığı andır’dır. Andır galasıca derken kahrolasıca, ölesice, mahvolasıca, yere batasıca, yok olasıca, olmaz olasıca ve az da olsa değerini kaybedesice anlamları kastedilir. Andır goymak “değersiz kalmak”, andır çıkasıca gaybana derken de “Allah belânı versin” ilenci kastedilir. Ermenice kimsesiz, sahipsiz, terkedilmiş anlamındaki antēr kelimesinden dilimize girmiş olması muhtemeldir. Ünye Rumcası’nda anteri kelimenin karşılığıdır.

Bir kişinin zorla, isteksizce, görevi olmadığı halde yaptığı işe halkımız angarya der. Modern Türkçe, Yunanca ve Karadeniz Rumcası’nda da angarya kalıbı geçerlidir.

Ortalama 20 cm uzunluğunda, kuyruğu topuz biçiminde, insanlara zararı olmayan gri renkli kör yılan Karadeniz’de angona olarak adlandırılır. Diğer yılan türleri için Ünye Rumcası’nda fidin ve fidi “yılan” olarak isimlendirilir. Salatalık, hıyar anguri, armut apidin’dir. Ünye Yağbasan, Kaynarpınar’da artin, bir armut cinsidir.1

Birleşik fiil yapısındaki deyimlerde yardımcı fiil ile kurulanların önemli bir kısmı ses yansımalı kelimelerden pekiştirme hecesi ile oluşturulmuştur. Cascavlak olmak, hışır olmak, mangır olmak, pers olmak, tebelleş olmak gibi.

Karşı taraf, annak olarak tâbir edilen isim Ünye Yağbasan, Kaynarpınar’da anna:ma gelkarşıma geç” biçiminde değişikliğe uğrar. Eğri, düzgün olmayan, çapraz, yanlamasına anlamlarını karşılayan arkuri sıfatı aynı yörelerde aykuru’ya dönüşür. Eğimli arazinin alt kısmı ise Ordu’da aşa: göt’tür.

Çalışmadan, ordan burdan temin ettikleriyle ve başkalarının artıklarıyla yaşamaya ve geçinmeye çalışan kişi artukçu’dur. Bereketli; çabuk tükenmeyen ise artumlu’dur. Ahşap çatılı köy evlerinde tavan arasına verilen isim Ordu’da arustak, Karakuş (Akkuş) ve Ünye’de arastak’tır. Ermenice arastal “tavan; tavan arası” anlamında kullanılır. Ermeni halkından olanların Ünye Rumcası’nda karşılığı armenizo’dur.

Ünye Kaynarpınar, Yağbasan’da çeşit çeşit ismi asil tüllü ifadesinde yerini bulur. Aşılı hurma aynı yörelerde aşlu furma ve küçük meyveli Trabzon hurması ya da Kara hurma da (Diospyros lotus L.) osuruk furması olarak Ünye Ağzı’ndaki karşılığıdır.

Saçma sapan, anlamsız, yersiz kullanılan sözler Ünye Ağzı’nda asma gabaa olarak telâffuz edilir. Bir çeşit muhallebi olan asuda, Ünye Kaynarpınar, Yağbasan’da hasuta, hasutta’ya dönüşür. İçinde mısır yarması ihtiva eden kara lâhana lâpası da aynı yörede olarak bilinir. Mutfak; köy evinde ocağın bulunduğu, yemek pişirilen yer Ordu ve Ünye’de aşana olarak isimlendirilir.

Yazının temelini oluşturan alfabe “Bir dilin seslerini yazıya geçirmek için kullanılan işaretlerin tümü.” olarak tanımlanmakta, “Ayrıca belirli alfabe sistemlerine dayandırılarak geliştirilmiş millî alfabeler ve transkripsiyon alfabeleri vardır: Lâtin alfabesi temelinde Türk millî alfabesi, Türk transkripsiyon alfabesi vb.” denilerek çeşitli ihtiyaçları karşılamak üzere alfabeler geliştirildiği belirtilmektedir.10

Diğer fiillerle kurulan birleşik fiil yapısındaki deyimlerimiz de vardır ve ağız kelimesi ile oluşturulmuştur. Âz aramak, âzını çekmek, âz yapmak, âzını aramak, âz eskitmek, avzını geveletmek gibi. Bunu daban (ayak) diremek, başı bozulmak, burun bükmek, nefes tüketmek, göz değmek, dil uzatmak, dirsek çürütmek ve kulakları çınlamak, yüree daralmak gibi deyimler izler.2

Bu gruptaki deyimlerin bir kısmı da yansıma kelime ve pekiştirme hecesi ile oluşturulmuştur. Cibban çalmak (yapmak), cort atmak, çitil çıkartmak ve hapahap gelmek gibi. Aba atmak, abayi yakmak, açıkta kalmak, afarozman kesilmek, ağır işitmek, aklı takılmak, altını yakmak, aşşâ düşürmek, ataş almak, borca batmak, çamur atmak, çap yürümek, fire düşmek, gavara çekmek, güce gitmek, hapı yutmak, ıska geçmek, imdat beklemek, meydan okumak, mobal atmak, papara işitmek, para yemek, partal atmak, postu sermek, rengi atmak, sabrı daşmak, dabanları yağlamak, yaygaraya (velveleye) vermek, yuvasına gonmak ve zırnık goklatmamak bu yapıdaki diğer deyimlerdir.2

Soğuk ve sıcak suları birbiriyle karıştırarak ılıtmak eylemine Ünye Ağzı’nda aşlamak deriz. Ordu ve hinterlandı Karadeniz Rumcası’nda aşleo ile karşılığını bulur. Yarma ve mısır yarması olarak bildiğimiz süt mısırın fırında kurutulduktan sonra değirmende kabaca öğütülmesiyle elde edilen mısır kırıkları Akkuş Ağzı’nda aşlık’tır.

Başıboş, işsiz güçsüz, aylak aylak boşta gezer işe yaramaz kişiyi avara gezii, avaraluk edii diye tanımlarız. Pontus Rumcası’nda avaras diye bilinir. Modern Türkçe’de avlu olarak bildiğimiz evin etrafını çevreleyen alan Ünye Yağbasan, Kaynarpınar’da havli’dir. Ordu ve Fatsalılar, maddî sıkıntı içinde olmayı avucuna osurup koklamak deyimiyle izah ederler. Sık olmasa da gavara atmak deyimi Ünye Ağzı’nda yellenmek karşılığı olarak kullanılır. İşkembe-i kübradan palavra atarak boş konuşana ise amma osurukdan gavara atii ha derler.

Ünyeliler bir yere gitmek istemediklerinde ayâam çekmii der. Doğu Karadeniz’den Ünye’ye göç edip yerleşenler tuvalet ve helâ için ayak yolu tâbirini kullanırlar. Çünkü geleneksel Karadeniz evlerinde helâ sıklıkla bahçede ve evden birkaç metre mesafededir.1

Mâdası şakıramak, mâdası çekmek deyimlerinde geçen mâda; damak isteği, yemek yeme arzusunu ifade eder ve canı çektiğini anlatır. Vicdanı inciten günah işlediğinde Arapça kökenli vebal kelimesine karşılık olarak mobal (mabal) atmak da işin doğası gereğidir. Balcan (patlıcan) incirleri olgunlaştığında dış kabuğu çatlar ve kırışır. Halk ağzında bu tip tırışık incirler için tırış tırış tâbiri kullanılır.2

Yağışsız, gökyüzünün bulutlarla kapalı olmadığı, açık havada meydana gelen kuru soğuk ayaz soğuğu olarak bilinir. Karadeniz Rumcası’nda karşılığı ayazin’dir. Sürmene’de danaya ayelad derler. Ünye Rumcası’nda ise bir zamanlar ayeladin olarak telâffuz edilirdi.

Bu yazı dizisine, yazmakta olduğum “ÜNYE AĞZI TERİM VE DEYİMLERİ SÖZLÜĞÜ – ÜNYECE LÜGÂT” adlı kitabımı tanıtma maksadıyla başlanılmış olup arzu edenler devamına 2017 yılı içerisinde yayımlanması muhtemel kitap içeriğinden inşallah ulaşabileceklerdir.

Ünyece (Ünyelüce) sohbetlerde daim mutluluklar ve esenlik dileğiyle…

 KAYNAKÇA :

  1 ÖZTÜRK, Özhan – Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, 2 Cilt, İlk Basım Mart 2005, İstanbul, 1220 sh. + EK Metinler İçin Teknik Sözlük (XVI sayfa).

  2 KÜÇÜK, Doç. Dr. Salim – Ordu Ağzında Kelime Grubu Yapısındaki Deyimlerde Yapı, Anlam ve Köken Bilgisi, 25.10.2015, The Journal of Academic Social Science Studies (JASSS), p. 57 – 78, Autumn III 2015.

  9 DEMİR, Doç. Dr. Necati – Ordu İli ve Yöresi Ağızları (İnceleme – Metinler – Sözlük), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları: 788, Ankara, 2001, 359 sayfa.

10 DEMİRAY, Arş. Gör. Erdinç – Ağız Araştırmalarında Transkripsiyon İşaretlerinin Farklı Kullanılması Sorunu, Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 3/6, Fall 2008, p. 199 – 211.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku