Yayınlanma Tarihi: 3 Aralık 2009 — okunma
Kurultayda en ilgi çeken konu “fındık” idi. Osman Atik kurultay sunumunda, fındık sorunlarını anlatırken, ABD’ de badem üretiminde yakalanan başarıyı anlattı. Üretim ciddi boyutta artmış ama tüketim de arttığı için başarı. Fındık gibi sorun değil.
Aynı oturum da Sn. Sarıkahraman fındığın da, yağının da bademden daha değerli olduğunu aktardı. Neden o zaman fındıkta sorun var? Aynı soruyu daha sonra salondan yönelttiler. “Badem de başarıyı nasıl yakalamışlar? O sırada Sn. Atik başkasına cevap verdiği için, soruyu Sn. Şimşek cevapladı. “Orada kooperatifler alıyor bademi ve pazarlıyorlar” dedi.
Tamam işte bizdeki sorun burada. Soruyorum şimdi. Fındığın kooperatifi yani üretici birliği kim? Devlet mi? TMO’ mu, Fiskobirlik mi?
Tabiî ki “Fiskobirlik” diyeceğiz hep birlikte.
Peki nerede fındığın başarılı alımı ve başarılı satışı? Yani pazarlanması?
Bir tarım ürünü +üretici birlik+pazarlama=ürün gelişimi.
Denklemi fındık için kuralım;
Fındık+Fiskobirlik(veya başka bir fındık kooperatifi, ama TMO değil)+pazarlama (içte veya dışta)=sorunsuz fındık tarımı. Bir daha yazalım.
Fındık+Üretici Birliği+pazarlama= FINDIK TARIMI.(sorunsuz ve gelişen)
Çünkü yöremiz tarımı ve de dolayısı ile ekonomisinin bel kemiği “fındık”
Sadece yöremiz mi? Bölgemiz ve Türkiye’nin en önemli tarım ürünü ve ihracat kalemi.
Dünya da tüketilen fındığın, % 85’i Türkiye’ de üretiliyor.
Türkiye, ürettiği fındığın, % 73 ‘nü dışarı satıyor.
Marmara Bölgesi % 25lik üretim ile bu ürünün lokomotifi Karadeniz Bölgesi’nin ardından geliyor.
Karadeniz Bölgesi’nde yetişen fındığın çok önemli miktarı da Ordu ili ve çevre ilçelerine ait. Fatsa ve Ünye başta olmak üzere bu yörede yetişen fındık ayrıca çok lezzetli.
Gelin görün ki fındığın üretici birliği yok. Fiskobirliğin başarısızlığının nedeni pazarlama kısmını atlaması ve alımlarda ki devlet desteği.
Bu gazetede 2000 yılından buyana yazıyorum.Ve ilk yazım fındıkla ilgili idi.Tarihçesinden başlayıp, Brezilya’da kahve ve kakaoların yetiştikleri alanlarda yakıldığını yazmıştık.Fiyat istikrarı sağlamak için.Aynen o duruma geleceğimizi de, fiskobirliğin çok önemli bir kuruluş olduğunu ama görevini( alım ve pazarlamak olmak üzere)iyi yapmak kaydı ile.
Gerçi henüz çok geniş plantasyon alanlarına(tek çeşit tarlaları) sahip değiliz, fındık yetiştiriciliğini göreceli usullerle, toprak tahlili ve bu doğrultuda gübreleme yapmadan yetiştiriyoruz ama yinede yetiştiriyoruz bu ürünü. Ve satıyoruz.
Öyle ise sorun nedir? Niye her yıl “fındık” savaşı var?
Çünkü dünyada tüketilenden çok üretiyoruz.
Ürettiğimizin hepsini satamıyoruz.
Satamadıklarımızı ne yapıyoruz? Yıllardır büyük bir yanlış yapılıyor.“tarım politikası,”olarak fındık için.
Devletin oy kaygısı ile aldığı fındıklar eritilmeden, ertesi yılın fazlasını yine devlet alıyor.
Fındık yetiştiriciliğin de sulama teknolojisi ne yer vermediğimiz için de bazı yıllar ürün doğa şartlarına yenilip, ya yanıyor ya da kuruyor.
Ürün az olduğu zaman da Hamburg Borsasın da fiyatlar zorunlu olarak yükseliyor.
Fındığı hep yüksek fiyattan satmak istiyoruz.
Birkaç yıla kadar tek yetiştirici ülke olduğumuzdan yüksek fındık fiyatı talep edebiliyorduk.
Dünyayı her alanda olduğu gibi şekillendiren güçlü ülkeler, Türkiye’ nin bu önemli üründe tek tabanca ve etkili güç olmasını engellemek için Türkiye(daha doğrusu Karadeniz Bölgesi)iklimini yakalayan enlemlerde fındık üretimini planladılar ve başardılar.
Bu arada Türkiye oturmuş ve uygulanabilir bir tarım politikasına sahip olmadığı için fındıkla ilgili ileri hamleleri yaparak geleceği planlayamadı.
Uygulanamayan kararlar sonucu fındığın yetişme alanları Türkiye’de de genişledi.
Madem satıyoruz genişlesin bu alanlar ne sakıncası var? Gibi bir soru sorulduğunda “genişlesin ama sadece alanların genişlemesi yeterli değil” deriz.
O halde? Fındığın satış miktarının da artması gerekiyor. Fındığın satış miktarı niye artmıyor? Bakalım o zaman.
Fındığı en çok kimler alıyor? Başta Almanya olmak üzere Avrupa Ülkeleri
Neden alıyor? Çünkü fındık mucizevi bir ürün. Sonra Avrupa çikolata üretiyor ve fındıklı çikolata en çok tercih edileni.
Biz niye çikolata yapmıyoruz?
Ancak fındığın rakipleri var. Örneğin siyah üzüm, badem, portakal, süt, Antep fıstığı, vb.
Hatta çikolata sade de tüketiliyor.
Ancak en lezzetlisi fındıkla hatta Türk fındığı ile. Avrupa’da çikolataların üzerinde yazıyor.”Turkish Hazelnut” diye.
Buraya kadar iyi tamam da rakip meyvelere karşı fındığı daha çok nasıl satabiliriz.?
Bu sorunun cevabı için bir anımı anlatmalıyım
Ankara’da bir AB destekli bir konferansa katıldım. Çekirdek ülkeler, üyeliği kabul edilmiş yeni AB ülkeleri ve aday ülkeler arasında.
Sunum yapanlar AB (çekirdek ve yeni)ülkeleri Dinleyenler ise aday ülkelerden Türkiye.
Ancak konferansın bir özelliği var. Konu “tarım politikaları” katılanlar ise devlet temsilcilikleri değil, ÜRETİCİ BİRLİK BAŞKANLARI, ÜRETİÇİLERİ VE ÜYELERİ.
Ülkelerinin tarımı ile ilgili ne gibi çalışmalar yaptıklarını anlatıyorlar. Türkiye’ye rehber olarak. Birlik üyeleri sorunlarını aktarırken onlar tecrübelerinden örneklerle yol haritası çiziyorlar, aday ülkenin üretici birlik yöneticilerine.
Küçücük Hollanda’nın nasıl Avrupa Kıtası’nın sebze meyve bahçesi ve süt peynir deposu olduğunu anlıyorsunuz.
Anlıyorsunuz çünkü yaptıkları çalışmaları ve başarı örneklerini gururla anlatıyorlar. En çok da pazarlama üzerinde duruyorlar. Pazarlama çok önemli.
Söz alıyorum,” fındık çiftçisiyim” diyorum gözleri ışıldayarak tebessüm ediyorlar ve “fındık çok önemli “diyorlar.
İsterseniz denklemi bir kez daha kurmaya çalışalım.
Fındık önemli+pazarlama önemli+fındık üretici birliği salonda yok=fındık sorunları konuş konuş bitmiyor.
Kurultayda ise, fındık tüccarı+borsa başkanı+ticaret odası başkanı+devlet temsilcisi (vardı ama) fındık üretici birliği ve fındık çiftçisi yoktu.=fındık sorunları konuş konuş bitmiyor.
Yeni fındık yasası ile birlikte “FINDIK” konusunu enine boyuna konuşup çözüm önerileri bulmakla kalmayıp, uygulamaya başlatmalıyız.
Bu arada, Fındık Tanıtım Grubu çok güzel çalışmalar yapıyor. Fakat fındık sorunu sürdüğüne göre, fındık devlete bile ağır geldiğine göre, üretici birlik olmadan nasıl kalkar bu yükün altından. Ya da Sn. Şakirov’un dediği gibi “fındık gemisi” batarsa hepimiz batarız.
Devlet başta olmak üzere yediden yetmişe herkesin katılımı ile, İzmir İktisat kongresi gibi
Ulusal-yerel basın ve canlı yayınla. Bölgesel bir FINDIK KURULTAYI .
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.