Yayınlanma Tarihi: 2 Aralık 2010 — okunma
İnsanoğlu var olduğu günden bu yana, daima açıkça duyduklarını değil bizzat duymadıklarını daha çok merak etmektedir. Ve merak ettiklerini arar sorar, eş dost sohbetlerini “sorgu mahkemelerine çevirir” öğreneceğini öğrendi öğrendi, öğrenemedi merak içinde kalır.
Bazen de merak etmediği halde bazı bilgileri, haberleri dedikodu şeklinde yarımyamalak duyar ve hemen hepsine inanır.
Bazen de, bırakın merak etmeyi, ilgi alanı dışındaki asparagas haberler karşısına çıkar gelir. Wikileaks Belgelerinde ki gibi.
ABD elçilerinin ülkelerine ne gibi gizli haberler servis ettiğini ve hatta onların dünya siyasileri ile ilgili yorumlarını halkdan kaç kişi merak etmiştir? Kaç kişi bu bilgilere ulaşmak için uğraşmıştır?Uluslararası diplomasi dünyası hariç tabiki.ama bakın herşey ortada.herkes şaşkın.ABD gizli servislerinin ve diplomatlarının bir kaç satırlık bilgileri dahi bu kadar zaman başarı ile saklanırken şimdi ne oldu da sayfalarca bilgi ortalıkta?
Bin türlü yorum okudunuz ulusal köşe yazarlarından. Fakat insan bu kez öğrendiklerinin niye bu kadar bol keseden açığa çıktığını merak ediyor.
Gerçek veya değil yine de ülkemiz siyaseti, dünya üzerinde ki duruşu, AB ve geleceği ile ilgili yorumları içimizi acıttı. Üzdü bizi.
Aman aman bilmediğimiz şeyler değil di ama yine de bu kadar gerçeğe yakın yani kendi kulağımızla duymak üzdü bizi.
Aşağı yukarı zaten tahmin ettiğimiz hakkımızdaki yorumlarını başka ülkelerin insanlarının da öğrenmesi üzdü bizi.
Ne fenalar, tanıştıkları diplomatlar, danışmanlar, siyasiler ile ilgili yorumları da ne acı. Küçümseyip dudak büktükleri hatta alay ettikleri o kişiler bu basit yorumların sahiplarini büyük bir misafirperverlik ve saygı ile kimbilir kaç kez ağırlamışlardır. Yazık.
Kimisi de diyor ki.”ama bütün ülkelerin siyasileri ile ilgili yorunmlar, lakaplar var.”Lakap, yorum başka ki onları zaten biliyoruz, küçümseme başka şey. Alay başka şey, iki yüzlülük başka şey.
Zaten aşağı yukarı tahmin ediyor, çoğu kez bizzat anlıyoruz, büyük ülkelerin insanları o zırhın içinden tüm dünyaya küçümseyerek bakıyor.
Fakat en, en acısı ise en çok güvendiğimiz, dost bildiğimiz ülkeler ve çok sevdiğimiz ülkelerin, siyasilerinin “bizlerle ilgili yorumlarıdır içimizi en acıtan.”
Şöyle derin bir nefes alıp düşünmeden edemiyor insan. Günlük hayatımızda da buna benzer olayları çok yaşamıyor muyuz? Dedikodu can yakar ama sevdiklerimizden dedikodu duyunca canımız daha çok yanmıyor mu? Ah hele de bu dedikoduyu birinci ağızdan bizzat kendimiz duyunca.”Dünya başıma yıkıldı “ hikâyeleri işte böyle zamanlarda yazılıyor.
Peki bu tür belgeler yöremizde, Ünye’de siyasiler vaya önemli kişiler arasında ki hukukda var mıdır? Bence vardır. Kişi diğerine muhtaç. İşi var görülecek.”Ağam paşam.”İşi olsada olmasada başka ortamda ver yansın.
Artık bu tür sohbetler açık açık yapılmıyor demiştim, peki ya kapalı kapılar arkasında? Gün gelir “Ünye’nin Wikileaks belgelerini şifresini kıran bir hackher” çıkar. Gelir verir karşınıza.
Ünye’de bayram seyran seyran zamanları, yemeklerde, ziyafetlerde tüm partililerin muhabbetinden söz edilir, birlik, beraberlik mesajları verilir bayramlaşmalarda, gerçekten öylemidir. Keşke öyle olsa. Olması da gerekir. Ama seçim zamanları gördük işte hepimiz, durum öyle değil. Akkoyun, Karakoyun ayrılıyor o zaman.
Tam yüzyıl önce, Trabzon Mutasarrıflık yönetimi zanmanında, kentde konuşulan her şeyin hatta aleyhinde ki en gizli konuşmaların dahi, II Abdülhamit’in kulağına gitmesi herkesi şaşkına çevirir de bir türlü” jurnalcinin” kim olduğunu bulamazlar. Bu durum hakkında ki şikâyetlerini çok ama çok sevdikleri, çok güvendikleri valilerine şikayet eder dert yanarlar, jurnali bulması yönünde isteklerini bildirirlermiş. Ama Trabzonlular bu dertlerine çare bulamamış, susup oturmuşlar.
Yıllar sonra Osmanlı Arşivi Belgeleri deşifre edilirken, o çok sevilen valinin, II Abdülhamit’e yolladığı jurnal belgeleri halkın durumunu anlatan alayları, bu durumun her zaman yaşandığının kanıtı değil mi?
Siz siz olun daima en yakın arkadaşınızın, en sevdiğiniz akrabanızın(seçmek şansınız olmadığı için her akrabanızı çok sevemezsiniz), en güvendiğiniz yakın dostunuzun sizi çekiştirmek payını bırakın. Bunun aksi yok.
Ben hep bu felsefemin uygulayıcısı olduğum halde bu Wikilias belgeleri ile ortaya çıkan bilgiler ve yorumlar yüzünden ülkem ve ülkemin siyasileri adına gerçekten çok üzüldüm. Güçlü ülke insanları, insanlıktan daha uzak.
Demek ki diplomaside de, hiç bir ülkeye çok güvenmeyecek ve de çok sevmeyeceksin. Biz ders alır mıyız acaba?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.