Yayınlanma Tarihi: 8 Aralık 2017 — okunma
Ünye’nin demografik yapısını ortaya çıkarmadan önce dünyadaki gelişmeleri gözden geçirip, ardından demografiyi tanımlayarak köşe yazımıza başlamanın daha uygun olacağını düşündüm. Bu çalışmanın, Ünye hakkında yapılacak diğer detaylı demografik çalışma ve yorumlara sağlam bir temel teşkil edeceğini umuyorum.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’na göre dünya nüfusunun üçe katlanarak insanlık tarihindeki en fazla artışı XX. yüzyılın son 70 yılında gerçekleşmişti. 1800’den 2000 yılına kadar yani 200 yılda ise altıya katlanıyor.
Aşırı nüfus artışının önüne geçilmesi için gerek BM ve Dünya Sağlık Örgütü gerekse bazı ülkeler çeşitli önlemler alarak ailelerin çocuk sayıları ortalaması hedefini 2.1 olarak ortaya koymuşlar ve eğer bu hedefte başarı sağlanırsa ‘dünya nüfusu 2030 yılında 10 milyarda kalacaktır’ demişlerdi.
XVIII. yüzyılın ünlü düşünürü Thomas Malthus da gelecekte nüfus artışının kontrolden çıkacağını ve yiyecek bulunamadığı için açlıklar yaşanacağını öngörmüştü. Hatırlamak gerekirse Dünya Nüfus Saati saniyede 4.1 kişinin doğduğunu ve 1.8 kişinin öldüğünü varsaymaktadır.1
Demografi olarak tanımladığımız Nüfusun Coğrafyası ya da Nüfusbilim, mevcut nüfusun; yaş, cinsiyet, evlilik durumu, geçim durumu, tahsil durumu gibi çeşitli sosyal ve ekonomik yönleri ile ülkelere ve bölgelere göre nüfus dağılımını ve doğum, ölüm, göç hareketi gibi gelişmeleri inceler.
Eski çağlardan beri gerek doğu İslâm ve Türk dünyasında gerekse batı Hıristiyan dünyasında demografinin ilgi sahasını teşkil eden nüfus sayımları ve çeşitli istatistikler yapıldı.
Divanlardan maaş alacak olan memleketin bütün halkı Tahrir Defterleri’ne yazıldığı gibi vazife alan memurların adları da ayrıca tespit edildi. Uşurlu ve haraclı arazilerin ölçülüp devlete ödeyecekleri miktarların bu ölçümlere göre hesaplanması sağlandı. Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve diğer İslâm devletlerinde de devletin temel politikasını belirleyecek bölgeler arası dengeleri muhafaza edecek çeşitli ölçüm yazım ve sayımlar yapılmıştı. Yapılan bu çalışmalar demografi adıyla anılmamasına rağmen demografinin ilgi sahasına girmektedir.2
Osmanlı Devleti zamanında bugünkü demografi çalışmalarına benzer sayım ve istatistikler yapılmıştır. Belli usullerle ve düzenli aralıklarla tekrarlanan geniş sahalara şâmil, sistematik nüfus sayımlarının neticelerini ihtiva eden, zaman ve mekân içinde mukayeseye müsait olan bu sayımlar yalnız şu veya bu vergiyi toplamak için fevkalâde durumlarda veya tesadüfen ve hususî maksatlarla yapılmış sayımlar değildir.2
Bu sayımlar Osmanlı Devleti’nin idarî, malî bütün teşkilâtının esasını teşkil edecek surette tasarlanmış ve yalnız vergi mükelleflerini değil türlü hizmetler ve imtiyazlar sebebiyle vergiden muaf olanları, ümera (idareciler) ve askerleri, kör, topal, müflis vs. bütün erkekleri ihtiva eden hakikî nüfus istatistikleri mahiyetinde bilgilerdi.
Bu suretle bundan dört – beş yüz sene önce Osmanlı ülkesinin her köşesinde mevcut sipahi veya mülk ve vakıf sahibi ile toprağa bağlanmış olan köylüyü, ülkenin bir ucundan diğer ucuna uzanan yollar boyunca derbent bekleyen, yol ve köprü tamir eden ve kervansaraylara hizmet eden insanları, madenci, şapçı, tuzcu, taşçı ve yağcı gibi türlü vazifeleri olan halkı ve nihayet her türlü komisyon ve vergi toplanan geçit, pazar, gümrük mahallerini yerli yerinde ve vazife başında görmek, Osmanlı devlet makinesinin çarklarının nasıl işlediğini anlamak ve rakamlarla ölçmenin yaptırılmış olan tahrirlerin neticelerini ihtiva eden bu defterlere dayanarak ve bu defterler sayesinde olduğu söylenecek olursa, Osmanlılar zamanında demografik çalışmaların bugünkünden daha değişmez ve gerçekçi usullerle yapıldığı ortaya çıkar.2
Ünye’nin demografik yapısına girmeden önce bazı kelimeleri anlaşılır hale getirmek gerekiyor. Örneğin; bazı sancaklarda caba, kisb ü kâre muktedir, yani kendi geçimini temin edebilen bekâr anlamında kullanılmıştır. Canik’in bağlı olduğu Rum eyâletindeyse caba, caba – bennâk, yani evli ve – güyâ – topraksız erkek anlamına geliyordu.9
Bekârlar ya mücerred genel adı altında kaydediliyorlar ya da hayatlarını babalarından kazanıp kazanmadıklarına bakılarak mücerred ve caba olarak yazılıyorlardı. Nefer ise her ne kadar rütbesiz asker anlamına geliyorsa da demografide nüfusa odaklı kişi, fert, şahıs adedi olarak kullanılır.9
Ünye Kazâsı’ndaki nüfus konusunu etüt ederken, köy – şehir ayrımını esas alarak incelemek gerekir. Kırsal nüfus üç ayrı ana kategori altında ele alınmalıdır: Normal reâyâ, özel statülü (avârızdan muaf) reâyâ ve vergiden muaf kişi ve gruplar.
Sıradan reâyâ, XV. yüzyılda kayıtlı kırsal nüfusun %80’ini oluşturmaktaydı. Tımar sistemi çerçevesinde reâyânın toprak tasarrufunu düzenleyen sistemin anahtar terimi ÇİFT’tir. Basit olarak çift, iki öküzle bir yıl ziraat edebilecek toprak miktarını ifade eder. Böylece çift terimi aynı zamanda bir çift(lik) toprağa sahip raiyeti de ifade etmekteydi.
Yarım (nîm) çiftten az yere sahip reâyâ ekinlü – bennak kategorisine dahil idi. Son Tahrir Defterleri’nde (1750’ler) sayıca ihmal edilebilir bir kısım reâyâ zelve(lik) olarak tanımlanmıştır. Bir boyundurukta dört zelve olduğunu hesaba katarsak, zelvelik teriminin yarım öküzlük, yani dörtte bir çiftlik anlamında kullanıldığı sonucuna varabiliriz.9
Tarihî coşku ve perspektiften, Ünye’de Ünyeli nüfusunda sayılma erdemliliğine sahip olmak dileğiyle.. esen kalınız.
Devam edecek.
KAYNAKÇA :
1 ULUSOY, Kudret – Dünyadaki ve Ülkemizdeki Nüfus Artış Hızındaki (Demografik Yapı) Gelişmeler http://www.turkhukuksitesi.com
2 REHBER Ansiklopedisi – http://www.turkcebilgi.com/demografi/ansiklopedi
9 DOĞAN, Osman – Tarih Boyunca Ünye, 2003, Ünye Belediyesi Kültür Yay. 3, 514 sh.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.