YARIM KALAN ŞİİR
Yayınlanma Tarihi: 9 Haziran 2017 — okunma
Anne
Sen gidince tuttuğum takımı bile değiştirdim anne.
Seni hatırlatıyor diye…
Artık güllerin rengi kırmızı, kar beyaz değil.
Güneş de doğmuyor dünyama…
Seninle battı anne…
***
Bu yarım kalan bir şiir. Tamamlansa nasıl olurdu bilmiyorum. Belki mısralar değişir, belki hiç yazılmazdı.
Tek özelliği yarım kalmış olması.
Tıpkı “Güneş de doğmuyor dünyama…” diyen çocuğun hayatı gibi.
***
Peki neden yazıldı bu kadarı?
Hazin bir hikaye.
Bir “biyolojik anne” hikayesi bu.
Biyolojik anneler biyoloji ve fen derslerinde aynı özelliği gösterir.
Yazımızda adı geçen ‘anne(!)´ “Ben bu çocukları sevmiyorum” der evi terk eder. Baba(!) ondan aşağı mı kalır. “Sen istemiyorsan ben de istemiyorum!” der ve iki çocuğu tek başlarına bırakır çekip giderler.
Tabi ayrı ayrı yerlere.
Çocukları babaanne sahiplenir. Onları yanına alır. Kendi imkanlarıyla bakar. Okula gönderir.
***
Bu çocuk benim öğrencimdi bir zamanlar.
Sene başında tuttuğu takım benimle aynı olduğu için ikimiz de memnunduk.
Daha sonra aynı takımı tutan ana-baba bu çocukları terk edince dünyaya küserler. Hatta onlara ait ne varsa düşman olurlar.
***
Bir gün bana “Öğretmenin ben tuttuğum takımı değiştirdim” demesiyle anlaşıldı her şey.
Sonra anlattı olanları.
Kızgındı…
Kırgındı…
Üzgündü…
Bu dünyada bir başlarına kalmıştı.
İki kız kardeşti.
Ana da baba da “biyolojik” özellikten başka bir şey değildi.
Bir Fenci olarak ilk defa kızdım “DNA” testlerine. Keşke bu çocuklar sizin değil deseydi testler.
***
Böyle bir durum karşısında ne yapabilirdim ki?
Nasıl davranmalıydım?
Aldım kalemi elime, başladım yazmaya. Güya şiir yazacaktım. Ama olmadı. Yazamadım.
Hayatları gibi şiiri de yarım kaldı.
Hatta şiir bile denmez yazılanlara.
Birkaç karalama işte.
***
Anne
Sen gidince tuttuğum takımı bile değiştirdim anne.
Seni hatırlatıyor diye…
Artık güllerin rengi kırmızı, kar beyaz değil.
Güneş de doğmuyor dünyama…
Seninle battı anne…
***
Bütün gerçek anaların ellerinden öperim.
Güller hep kırmızı, kar beyaz.
Kara değil anne…
Yara değil…
29 Mart 2024 — okunma
Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi...
Devamını Oku
7 Mart 2024 — okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”...
Devamını Oku
18 Şubat 2024 — okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin...
Devamını Oku
6 Şubat 2024 — okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını...
Devamını Oku
25 Ocak 2024 — okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe...
Devamını Oku
10 Ocak 2024 — okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli...
Devamını Oku
4 Ocak 2024 — okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı...
Devamını Oku
22 Aralık 2023 — okunma
Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir...
Devamını Oku
11 Aralık 2023 — okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum...
Devamını Oku
2 Aralık 2023 — okunma
Kendisi ile tanışmadan önce ismini duymuştum. Ne zaman arkadaşlarla kültürel bir araştırmadan bahsedilse bana “Siz Ahmet Soylu’yu tanıyor musunuz” sorusunu sorarlardı. Ben de il zamanlar “hayır” cevabı versem de zamanla “İsmini sık duyuyorum”...
Devamını Oku
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.