Yayınlanma Tarihi: 9 Mayıs 2011 — okunma
…Sweet Avrupa ‘da parlamento üstünlüğü ideolojisinin yerini siyasetin yargısallaşmasının almasını‘’modern anayasacılık’’ deyimi ile özetlenmştir.
…… yargıçların, kanunları anayasaya uygunluğunu adeta bir roman edasında yorumlamaları sonucu, siyasetin arık anayasa mahkemesince yapdığını iddia etmekdedir.
…karar vericiler seçilmişlerden, atanmışlara doğru kaydırılmakta ve dolayısıyla “güç” halkın elinden alınmaktadır.
18 ve 19. yy’da monarkların (kral ve imparator)devrim yoluyla indirilip, yerlerine halkın tercihi ile seçilmiş vekilller, demokronin bekçisiydiler .
Ancak anayasa temeli olarak, anayasal denetim organlarının yer alması ile bu durum 20.yy.da değişmiştir. Teorisyenlerin bu durumu anlamaları da geç olmuştur..Yönetici güçler
zaman içerisinde halka bazı haklarını(örneğin; barınma hakkı, yaşlılık aylığı, geçimi temin edecek kadar ücret ödemek vb gibi)vermemek için seçilmişlerin ( yani yürümenin ) başka bazı güçlerle dengelenmesi gerekmekdedir. Ve eğer son sözü söyleme yetkisi ile donatılırsa, bu görevi üstlenecek en ideal kurumu olarak anayasa mahkemeleri düşünülmüştü.
Kelsen’e göre, kanun yapmak pozitif uygulama ise kanun iptal etmek de negatif “yasa yapmaktır”. Ancak bu tür denetim, insanlarda “adaletsizlik” hissi yanı sıra, eninde sonunda yargının kendisinide yıpratacaktır.
Tom Ginsburg ‘a göre de, seçim kaybeden ve kaybetme ihtimali yüsek olanlarca seçimi kazanan yada kazanma ihtimali yüksek olanlar üzerindeki bir tür sigortadır anayasal denetim.
Bu durumu Hirschl ‘’egemeni koruma tezi ‘’ olarak savunur. Ve derki ‘’anayasal denetimin güçlendirilmesi üç kilit grubun strajik bir karşılıklı oyunudur
Birinci grup, siyasi egemenlikleri tehlikede olan ve yerlerini korumak, sağlaştırmak amacında olan elitler.İkinci grup ekonomi elitleri, kendi politik etkilerinin artmasını çok isteyen ve denetimi vazife sayan yargı alanı elitleri üçüncü qrubu olmuştur.
Kısaca aynı hedefi amaçlayan ve birbirlerinin tamamlayıcısı olan bu üç elit grup, kendi istedikleri yolda değişimin zamanını, kapsamını ve doğasını belirlerler
Haklar ancak egemen elit ve ideolojisine uyduğu sürece uygulanır halka.Moustafa Temir’in(Mısırlı) çağrısı üzerine Türkiye’de de.yapılan çalışmalardan Ceren Belgen’nin araştırması ortaya koymuştur ki , Türkiye ‘de de durum farklı değildir.
Anayasa maddelerinin yorumu,” istenen hakkın” neden domokrosiyle uyuşmadığı uzun uzun anlatılarak yapılmakta ve hak korunamamaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bil, isteksiz olduğu konularda ikircikli davrana bilmekdedir.Özellikle Türklere ve müslümanlara karşı bu durumun pek çok örneği verilebilir.
Sonuç olarak demokratik yönetim kurumları, şimdi eskiden olduğundan çok daha farklı ortamda .( Ron Hirschi )
Bilinçli seçmenin artması kurulmuş çıkar düzeni için enbüyük tehtidtir.
Bu seçimlerde AKP, Anayasada yapacağı, yapmak istediği değişiklikleri pek anlatmak eğiliminde değil.Meclisde ne kadar çok parti yer alırsa, yapılacak olan anayasa değişiklikleri o kadar çok, halkın yararına, halkın haklarının korunması amacına ulaşır.
Ancak bu yazı daha önce 1961 ve 1982’de anayasada yapılan değişikliklerde göz önünde tutularak okunmalı ve gerekli yerlere gerekli parti isimleri, okuyucu tarafından konulmalıdır ki, anayasa değişikliği felsefesi “ yurdumuz gerçekleri “ göz önüne alınatrak daha iyi anlaşılsın.Bu konu “çılgın projeden “ daha çok tartışılmalı bence.
04-04-2011-Tarihli Yazıdan
Nisan başında Ünye’de “Üç Konferans “ başlıklı yazımızda Ünye belediyesi ile Haznedar konferanslarının aynı güne denk gelmesi nedeni ile Kültür sarayında ki konferansı izleyemediğimizi eğer bu çakışma konusuna dikkat edilir ise dinleyicilere kolaylık sağlanacağını ve her ikisini de izleyebileceğimizi söylemiştim..
Haznedar Konferansları geleneksel olarak her ayın ilk Cumartesi gerçekleşiyor.Ünye Belediyesi bu ay ki konferansını 30- Nisan tarihli olarak tanıttı.bizde dediğimiz gibi katılalım dedik.Ancak Belediye Kültür sarayında ki konferansı izlemek üzere orada idik.(aslında haftasonları, dershanede çalıştığım için hiç bir etkinliğe katılamıyorum, sadece öğlen arasında izleyebiliyorum )fakat katılşımın az olması nedeni ile konferans ertelenmiş.düzenleyenler ve sunucu adına üzüldük ancak organizasyonda bir aksaklık olmalı, örneğin konferans gününden bir kaç gün önce afiş meydandan alınmıştı.Oysa konferans saatine kadar durmalı.kim aklında tutacak meraklısından başka, ve demekki konusu da insanların ilgisini çekecek , sorunları onaracak şekilde olmalı.yani halka hitabetmeli.ancak konferans fikri bile çok önemlidir kültür faaliyetleri içinde.Nacizane gerçekten ilgilendiğimizi hatırlatalım dedik.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.