Yayınlanma Tarihi: 2 Haziran 2014 — okunma
Şiir bütün dönemlerde en anlaşılmayan edebi türlerin başında gelir. Eğitimi ne olursa olsun şiirle ilgisi olan kişi sayısı çok azdır. “Yirmi yaşına kadar herkes şiir yazar, yirmi yaşından sonra şairler şiir yazar” diye bir söz vardır. Bu bizim şiire bakışımızın bir özetidir.
Akdora Koleji öğrencileri geçen hafta kendi bünyesinde bir “şiir şöleni” gerçekleştirdi. Sadece öğrencilerin ve velilerin takip ettiği bu program bir yanıyla “hüzün” kokuyordu. Edebiyat Öğretmeni Sabri Patan’ın çalıştırdığı ve diğer öğretmenlerin de katkıda bulunduğu bu programda öğrenciler birbirinden güzel şiirleri seslendirdiler.
Bu tür faaliyetleri halka açık yapmak adetten olduğu halde okul bünyesin içinde yapılması özel sebeplere dayanıyordu. Aslına bakılırsa haklıydılar. Daha önce Türkçe Öğretmeni Umut Kızılkaya tarafından düzenlenen ve Belediye Kültür Saray’ında düzenlenen benzeri faaliyet büyük ilgi görmüştü.
Böyle programları halka açık yapmanın birçok amacı vardır. Öncelikle halkı bilgilendirmek, onları şiirle tanıştırmak, öğrencilerin becerilerini takdir etmek ve okulun tanıtımını yapmak bunlardan bazılarıdır.
Bu sefer durum farklıydı. Çünkü eğitim-öğretim yılı itibariyle artık başka bir ad altında eğitime devam edecekti. Bir yandan öğrencileri dinlerken bir yandan da bunları düşündüm.
Her şey öyle değil miydi? Bir gün gelecek bazı şeyler sona erecekti. Bu insanlar için de, kurumlar için de hatta devletler için de böyle değil miydi? Bir yandan öğrencilerin, o an için hiçbir şeyden haberi olmadan şiirlerini okuması takip ederken bir yandan da bunları düşündüm. Doğrusu tarifi mümkün olmayan bir hüzün çöktü içime.
Ancak hayat denilen “şey” böyleydi işte. Kavuşmalar da vardı, ayrılıklar da. Her kavuşma ne kadar sevinç verici ise her ayrılık o kadar hüzünlüydü. Fakat şu bilinmeli ki eğitim insanoğlu var olduğu müddetçe devam edecektir. Kuruluşundan bu güne kadar bütün bilgi ve tecrübelerini öğrencilerine vermeye çalışan öğretmenler tarihe bir not düşmüştür aslında.
Akdora Koleji Ünye’nin ilk ve halen tek özel okuludur. Okul müdüründen yardımcı personeline kadar eğitim ve öğretime katkıları olmuştur. Kuruluşundan beri okuldan mezun olan öğrencilerin kazandıkları her olumlu davranışlarında onların da payı vardır. Hatta oradan mezun olmuş her öğrencinin hayallerinin şekillenmesine dahi katkıları olmuştur. Hiçbir emeğin zayi olmayacağı kesindir. Çünkü kurumlar fertlerden meydana gelir. Her kum tanesinin bir yapının bünyesindeki önemi ne ise bir okuldaki her personelin de önemi odur. Hatta daha fazlasıdır.
Okulun temelinin atılışındaki ustasından tutunda planlamasına kadar fikir yürüten herkesin; binanın teşekkülündeki hissedarların tamamının ve okul idareci ve öğretmenlerinin katkılarını hatırlamamak vefasızlık olur.
Şartların ne zaman ne getireceği belli olmayan dünyamızda Akdora Koleji de Ünye için bir tarih olmak üzeredir. Biz başta Pınar Sırmabıyık, Adil Güven ve diğer bütün öğretmenlere bir kere daha teşekkür ederiz.
Ayrıca son şiir şöleninde emeği geçen bütün öğretmenlere teşekkürlerimiz bir borç biliriz. Biliyoruz ki Sayın Sabri Patan diğer zümre öğrenmelerinden başta Yılmaz Özgülşen ve Umut Kızılkaya ile istişareler yapmıştır. Bir işin başarılı olmasının ardında iyi bir ekip çalışması olduğu bilinen bir şeydir.
Her “son” yeni bir başlangıçtır. Mazi bazen “gönülde yara” olsa da bazen de tatlı bir hatıra olabilir. Biz sizleri hiç unutmayacağız. Umarız ki sizler de bizi unutmazsınız.
“Ömrümüzün son demi son baharıdır artık…”
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.