son haberler

Balkondaki Bahar

Yayınlanma Tarihi: 15 Eylül 2014 okunma

Zeki ORDU zekiordu.zekiordu@gmail.com

Bu yazı; daha önce yazmış olduğum bir denemenin, amatör bir edebiyat sayfasında paylaşılması sonu yazılmıştır.

Adı geçen deneme gün geçtikçe betonların etrafımızı kuşatmasını dile getiriyordu. Betonlaşma eski mimarimizin estetiğinden mahrum yapılardı. Belki yeni nesil için bu durum bir şeyler ifade etmiyordu ama o eskilerin “gördüğünden mahrum kalmak” sözü kabilince; daha önceki eserleri bildiğimizden yenileri insanda kibrit kutuları hissi uyandırıyordu. Aynı zamanda yeni binalar daha az yeşil alan demekti. Bir şeyleri yıkmadan başka şeyler yapılmıyordu.

Biz de böyle bir konuyu ele almıştık yazımızda. Her geçen gün yeşilin azaldığını, etrafımızın betonlaştığını anlatmıştık. Hatta içimiz betonlaştığı için dışımızı da betonlaştırdığımız üzerine bir yazıydı. Kısaca yazmıştık bir kere.

Yazı bu! Okuyup da yorum yapanlar da oluyordu. Bu yazıya da yorumlar yapılmıştı. İyi olanı kendimize saklayarak yazının konusuna katılmayanların itirazı üzerine birkaç şey söylemek yani yazmak istiyorum.

Yazının karamsar bir yazı olduğunu belirten bir arkadaş kendi baharımızı ‘kendimiz meydana getirebiliriz’ diyordu. ‘Şayet yeşil görmek istiyorsan evin balkonuna saksılar içinde fesleğen veya sardunya dikersin olur biter’ diye devam ediyordu. İşte sana bahar…

Demek bahar bu kadar basit ha?

Balkona dikilecek birkaç fesleğen veya sardunya ile bahar gelmiş olacak öyle mi? Oldu olacak evlere kafes içinde kuşlar, akvaryum içinde balıklar koyarak kendimizi tabiatın ya içinde bulalım veya sanalım.

Artık baharımız balkondaki çiçeklerle gelecekse vay halimize. Asıl üzücü taraf bizi böyle düşünmeyi öğretilmiş olmamız. Bu bir kabullenmedir. Bu bir mağlubiyet müdafaasıdır. Bize iki çiçekle baharın gelmiş olabileceği fikrini kimler öğretmiş olabilir?

Biz ki önce bahçelerimizi kurar sonra şehrimizi kuran bir medeniyetin nesliyiz. Ecdat bütün haneleri ve şehirleri en meskûn beldelere bile kurarken oraları yeşertmişler. Önce ağaçlarla sonra gönülleri ile. Atalarımız çocuk seslerinin kuş seslerine karıştığı yerlerde büyümüşler. Şehirlerde bile kuşlara kışın soğuktan yazın sıcaktan olumsuz etkilenmesin diye kafesler yuvalar yapmışlar. Yırtıcı hayvanlara bile yiyecek temin etmişler. Hem bağlarımız, bahçelerimiz; hem de hanelerimizin içi ve dışı yeşermiş bizim.

Biz ağaçlarımızı sevgi ve hüzün nağmeleriyle büyütüp; suyun olmadığı zamanlarda gözyaşlarımızla sulamışız. Evet, biz baharı hem içimizde hem de dışımızda yaşamışız. Ancak iki tane çiçekle de bahar getirmemiş. Bizim baharımız hiç solmamış zaten. Ta ki yeni zamanlara doğru…

Bir yazıma yazılan bir yorumdan başka bir yazı çıkardık. Ancak bundan da bir şeyler anlaşılacağını sanmıyorum. Çünkü devasa kibrit kutularına hane denilen zamanlarda yaşıyoruz. Belki daha öncekileri bilmediğimiz için yaşadığımız yerleri hane sanıyoruz. Kısaca yaşaya duruyoruz “hayat denilen zanla”.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KORGAN’A YOLCULUK

20 Nisan 2024 okunma
Takvimler 26 Mart 2024’ü gösteriyordu. Ramazanın On altısıydı. Yanıma aldığım iftarlıklarla Ünye’den yola çıktım. Günlerden salıydı… Niyetim Korgan ve Kumru ilçelerini görmekti. Ramazan ayı olduğu için bazı zorlukları olacaktı. Ancak ataların... Devamını Oku

SENSİZ BAHARIN ŞEVKİ YOK

29 Mart 2024 okunma
    Ne zaman mart ayı gelse hep aynı hatıra canlanır gözümde. Sanki daha dün gibiydi… Köyümüze okul açılması haberi gelince okul çağında çocukları olan ailelerde bir telaş başladı. Ben okul ne, niye okula gidiliyor bilmiyordum. Hatta çok kişi... Devamını Oku

TORUL’U ANARKEN

7 Mart 2024 okunma
Aradan yedi ay gibi bir zaman geçti. Geçmiş notlarımı incelerken 20 Temmuz 2023 tarihinde yani sıcak bir yaz gününde yolum Torul’a uğramış; orada bulunan bir çay ocağında mola vermiştim. Daha sonra 12 Kasım 2023 tarihinde “Torul’da Bir Çay Bahçesi”... Devamını Oku

KAĞIZMAN’IN ÇİÇEKLİ ÇAYI

18 Şubat 2024 okunma
Bazen bizim basitmiş gibi görüp, tarihe mâl olan o kadar çok şey vardır ki kayıt altına alınmadığında unutulup gider. İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatına girmiş ve zaman içinde yok olmuş neler vardı kim bilir? Tarihi ve kültürel değerlerin... Devamını Oku

DERELİ’Yİ GÖRELİ

6 Şubat 2024 okunma
Nemli bir yaz ayıydı. Takvimler 18 Temmuz 2023 tarihini gösterirken düştüm yollara. Maksadım daha önce ayak basmadığım toprakları yerinde görmekti. Her ne kadar uzun sür kalamayacak olsam da en azından dünya gözü ile etrafı bir temaşa edip, havasını... Devamını Oku

AYVACIK SAKİN ŞEHİR OLUR MU?

25 Ocak 2024 okunma
Yolumun Samsun’un Ayvacık ilçesine düşmesiyle şehri bira dolaştıktan sonra Belediye Başkanı ile bir görüşme yapmak istedim. Her vatandaş gibi görüşme için sıramı aldım ve davet edilince makama kabul edildim. Daha içeri girer girmez Ordu’nun Perşembe... Devamını Oku

ÇAMOLUK: GİRİŞİ OLUP ÇIKIŞI OLMAYAN İLÇE

10 Ocak 2024 okunma
Takvimler 23 Temmuz 2023’ü gösteriyordu. Sahilin hem kavurucu hem de buram buram terleten sıcağından uzaklaşmak için daha güneyine doğru birkaç günlük bir ziyaret etmeyi planladım. Ünye’den yola çıkıp, sahil boyu yol aldıktan sonra, Giresun’un Dereli... Devamını Oku

ÇATALPINAR’DA BİR GÜZ VAKTİ

4 Ocak 2024 okunma
Takvimler aralık ayını gösteriyordu. Bölge sonbaharın güzel anlarını yaşıyordu. Sararmış yapraklar yer ile buluşu hasbihal etmeye başlamış, daha önce aynı dalı süslemiş diğer yaprakların da yanına gelmesini bekliyordu. Yazın terleten sıcaklığı... Devamını Oku

İSLİ DEMLİK ÇAYEVİ

22 Aralık 2023 okunma
  Her ne kadar “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” denişe de çayın yeri bir başladır. Çay; dost ile de içilir düşman ile de… Kalabalıkta da içilir, yalnızken de… Evde, parkta, piknikte, lokantada ve buna benzer yerlerde içilen sıcak bir... Devamını Oku

KÜRTÜN

11 Aralık 2023 okunma
Karadeniz’e yüksekten bakan bir vatan toprağı. Tarihi de coğrafyası da incelemeye değer. Geçmişi bazen hazin, bazen göğüs kabartan bir özelliğe sahip. Biz tarihine ve coğrafyasına teferruatlı bir şekilde girmemiz mümkün değil. Hani “Geçiyordum... Devamını Oku