Yayınlanma Tarihi: 28 Haziran 2012 — okunma
Hayalimde ki GOLDEN LANE (Altın Hat) selde oldu MUD LANE (Çamur Hat),selin ertesi sabah tabakhane köprüsünden Ünye’yi seyrederken böyle düşünüyordum.
Fevzi Çakmak Mahallesi benim hayalimde, Çek’lerin dünya güzeli Prag Şehri’nin bir o kadar ünlü sokağı GOLDEN LANE (Altın Hat)idi.
Ülkesindeki ünlü simyacıları buraya toplayan III.Rudolf (15.yy )ne pahasına olursa olsun altın üretmelerini istiyor ve onları destekliyor.Sokağın adı da buradan geliyor.GOLDEN LANE (Altın Hat).
Daha sonraki yönetimler de bu sokağı sanatçılara tahsis etti. Ülkesi kadar ünlü KAFKA’ da işte bu sokakta yaşadı. Onun tek katlı evi bugüne kadar diğer mütevazı evlerle birlikte korundu.
Bugün de hediyelik eşyaların satıldığı bu sokak turistlerin en sık uğradığı yerlerdendir. Dahası yanı başındaki “CHARLES BRİDGE”(köprü) trafiğe kapatılarak ressamlara bırakıldı.
Buyurun size hiç masrafsız turistik alan. Ünye’nin de Tabakhane köprüsünden başlayarak Han Boğazına kadar uzanan Fevzi Çakmak Mahallesi de kendine özgü tek katlı, çift katlı evleri ve hatta mağazalı evleriyle benim hayalimdeki GOLDEN LANE idi.
Yıllar önceki haline bayılır, aynen bu şekilde korunmasını hayal ederdim. Ama orası da son yıllar da hızla beton yığını oldu. Kıyısında ki tabakhane deresi de bir türlü ıslah edilemedi. Ayrıca Tabakhane Köprüsü de hayatımda gördüğüm en berbat köprü olarak kaldı.
Teknik sorumsuzluk, teknik fukaralık, geleceği ve çevre özelliklerini hesaplamadan, planlamadan yapılan köprü, on tane GOLDEN LANE barındıran hattı MUD LANE (çamur hattı)haline getirdi.
O sabah o berbat köprüden Ünye’yi seyrettim Karşı yamaç (Çakır tepe’ye doğru)bir enkaz gibi, başımı köprünün sağına ve soluna çevirdiğim de çamurlarla boğuşan insanlar vardı ve o berbat köprünün altından hızla akan hırçın sular, ağaç parçalarını bulanık, kabarık, pis denize hızla taşıyorlardı.
Yanıma gelen Nurten Hanım ” denizle ırmak birleşti her yer kapkaranlıktı, ben bu yaşıma geldim böyle afat(afet )görmedim.” dedi hala selin etkisinde idi.
Hem sağımda hem solumda çamur deryasında kalmış dükkânlarda suskun, üzgün insanlar mütevazı ekmek teknelerini kadınlarla, çocuklarla dükkânlarını çamurdan kurtarmaya çalışıyorlardı.
Hayatımda gördüğüm en uzun çamur hattı idi. AB ”çok fazla küçük işletmeniz var “diye eleştiriyor..Bilim adamları ”küresel sınma devam ederse bu seller ve kuraklıklar devam edecek” diye feryat ediyorlar.Haddim olmayarak Pr.Dr. Osman Ecevit hocamızın Kuzey Noktası derisindeki “küresel ısınma “ yazısını okumasını istiyorum.
Selde zarar görenlerin %90 oranı sigortasız, selde zarar görenlere “devlet zararını ödesin” tabiî ki ödesin ama muhasebe defterinde ki rakamlar başka, mağazada ki rakamlar başka…
Herkes birbirine veya belediye ye kızıyor ama tencere dibin kara senin ki benden kara misali, her taraf dökülüyor.
Kimselere “geçmiş olsun” diyemedim, acımak, yardım etmek istemek, teselli etmek çok ama çok insanca davranışlar ama daha da önemlisi ve ihtiyacımız olan İNSANLARI FELAKETLERDEN KORUYACAK ÖNLEMELERİ ALMAK, ONLARI BİLİNÇLENDİRMEK, KONTROL ETMEK.
Peki bundan sonraki felaketler için neler yapılıyor?
Hiiç.
Çamur içerisinde kalsa da benim için “Fevzi Çakmak Mahallesi” hala GOLDEN LANE .artık en azından insanları.
ÜNYE sadece YALI dan ibaret değil.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.