Yayınlanma Tarihi: 24 Şubat 2014 — okunma
Hani kadınlarla erkekler pek ortak yanları yok derler ya. Bazı istisnalar abu anlaşmazlığın dışındadır.
Karı-koca arasında bile yıllarca beraberliğin sonucunda dahi ortak kurallar olmaz. Elbette yaratılış olarak bazı yönleri farklı olacaktır. Giyecekleri (pantolon) hariç, beğendiği renkler, bazı eşyalar vs.
Zaten bazı şeyler bayanlar ve erkeler diye yapılı ve satılır.
Anlaşmalar daha çok orta yolla olur. Mesela mercimek çorbasını sevmeyen erkek ile tarhana çorbasını sevmeyen kadının evinde ikisi de pişmez. Başka bir çorbada anlaşırlar. Bu de demek ki ikisi de ağız tadıyla çorba içemeyecekler. En azında meselenin anlaşmazlık boyutu önlenmiş olur.
Bu ve buna benzer orta yol veya üçüncü yol bulunarak tatsız hadiselerin önüne geçilir. Kişilerin kendilerine ait özel eşyaları dışında ortak eşyalar arasında anlaşabildikleri veya anlaşmaya mecbur oldukları tek şey evin mobilya aksamıdır. Öyle ya her evde yemek masası, mutfak, koltuk, sehpa gibi ev eşyaları bulunur. Biri ben şunu istemiyorum, bunu istemiyorum diyemez. Nihayetinde aynı mekânı paylaşacaklar, her gün aynı eşyalara bakacaklardır.
Tuhaf bir durum olmadığı müddetçe ikisinden biri dünyadan göçmedikçe ortak kullanacakları eşyaları bulunmaktadır. En azından bu eşyaların daha içe sinen bir şey olması gerekmektedir. Şayet bir diğerinin fikrine başvurmadan tek taraflı alınacak bir kararın; bir diğeri için ne anlama geldiğini tahmin edebiliyor musunuz? Sanırım evden bir an önce çıkmak isteyeceklerdir.
Yani evin mobilyası önemlidir. Bu çok kolay değişebilen bir şey de değildir. Hem zaten bazı eşyalar kişi ile bütünleşir. Onu hep görmek ister. Bu eşyaların eskiyince tamir ettirilmek istenmesi de bundandır. Çünkü bazı eşyaların zaman içersinde evden yok olması, bir yakının kaybı gibi bir şeydir.
Her ne kadar eşyaların senede bir değişmesini isteyenler olsa da bile; hep kalsın diyenler de olabilir. Bu da kişinin geçmişiyle ilgili bir şeydir. Eşya ile kişi arsındaki bağı eskiler “Mal canın yongasıdır” diye tarif etmişlerdir.
Öyle veya böyle uzun süre evlerde kalacak eşyaların seçilmesinde isabetli karar verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bozuldu at, bozuldu değiştir mantığı insanları sürekli değişiklik duygusuna iter ki günümüz insanı dostlarını bile en kısa zamanda değiştirme yoluna gidiyor.
Bazı şeylerin değişmesi pek hayra alamet değildir. Önce uzun süre kullandığı için eşyalarından sıkılan kişi zamanla uzun süreli dostluklar hatta evlilikler bile yapamazlar. Bu değiştirme anlayışı basit gibi duran eşyalarımızdan başlar.
Siz siz olun en basit eşyalarınızı bile mümkün olan en uzun süre kullanın. Eşyalarınızla aranızda bol bol hatıralarınız olsun. Bir nevi sizin gönül tarihiniz olsun. O eşyaları kimlerle kullandığınız gelsin aklınıza. Bundan dolayı eşyalarınızı hor kullanmayınız. Bu gün eşyalarına değer vermeyen kişi yarın başka şeylere de değer vermemeye başlar ki sonu hara alamet değildir.
Değişiklik için değişiklik yapmayın. Yoksa değiştirmenin sonu gelmez. Ancak hayatın ve dünyanın bir sonu vardır.