son haberler

Hollande’ın Sevgilisi

Yayınlanma Tarihi: 11 Eylül 2014 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp Elysée Sarayı’na yerleştiğinde, 2006 yılından beri birlikte yaşadığı sevgilisi gazeteci Valérie Trierweiler da ‘first lady’ olarak onun yanında yerini almıştı. Ancak bu ‘first lady’lik uzun sürmemiş Hollande’ın oyuncu Julie Gayet ile ilişkisinin ortaya çıkması Elysée Sarayı’nda kızılca kıyametin kopmasına neden olmuştu. Trierweiler sarayı terk etmiş, ikilinin ayrıldığı resmen açıklanmıştı.

Sonrasında eski sevgili, aldatılmayı hazmedemiyor. İşini gücünü bırakıp Hollande’a, ihanetinin bedelini ödetmenin izini sürüyor. İşte bu çabadan doğuyor “Merci pour ce moment / Bu an için teşekkürler” adlı kitap. Ama ne kitap! Trierweiler, Hollande’ın insan olarak da politikacı olarak da iler tutar yanını bırakmıyor. Aşağılamanın bini bir para. Trierweiler bu konuda o kadar ileri gidiyor ki Hollande’ı bitireceğim, yok edeceğim derken aslında kendisini de ne kadar küçültüp değersizleştirdiğinin, ne kadar sıradanlaştırdığının farkına bile varamıyor.

Kitapla ilgili olarak “Dehşete kapıldım” açıklamasını yapan Hollande’la duygu birliği içindeyim. Hakikaten yeryüzünün en tehlikeli yaratığı insan. Kadın ya da erkek, fark etmiyor. Düşünsenize, bir zamanlar her şeyinizi paylaştığınız, dolayısıyla bütün sırlarınıza vâkıf, sevdiğiniz, saydığınız, değer verdiğiniz biri, şu veya bu nedenle bir gün kalkıp sizin en tehlikeli düşmanınız haline gelebiliyor. Hiçbir ölçü tanımadan… Yaşanılan onca şeyi, bütün insani değerleri bir kalemde silip atarak…

İki ilişkiyi bir arada yürütmeye çalışan Hollande’ın elbette savunulur bir yanı yok; fakat Trierweiler öylesine acımasız, saldırgan, öylesine akıl-mantık-sağduyu ve hoşgörüden uzak bir tavır sergiliyor ki Hollande’ı mazlum durumuna sokuyor. Bu kitap olmasa Trierweiler gibi bir kadının böyle bir kişilik yapısına sahip olabileceğini asla tahmin edemezdim.

Bu kadar kin, nefret ve intikam duygularıyla yazılmış bir metne kitap demek ne kadar doğrudur bilemiyorum ama kitabın daha piyasaya çıkarıldığı ilk günün öğle saatlerinde tükenerek satış rekoru kırdığı ve böylece yazarına epeyce para kazandırdığı söyleniyor. Evet, aldatılmak çok kötü bir duygu ancak yine de bir sevgilinin özeline dair, sır denilebilecek ne varsa -üstelik de öç almak amacıyla- ortaya döküp bunun üzerinden para kazanmak, doğrusu bana iğrenç geliyor. Belki burada gazetecilik mesleğinin de sorgulanması gerekir. Çünkü bu kitap gazeteciliğin kötüye kullanılmasının ibret verici bir belgesi gibi duruyor ortada. Aynı zamanda yine bu kitap, insanlığın da kadınlığın da yerin dibine sokulmasının bir örneğidir ki Trierweiler’ın yerine utanç duyuyor insan. Bu olaydan sonra gazetecilere (ya da belki sevgililere) de hekimlerin Hipokrat yemini benzeri bir ant içirilmeli.

Oysa başka türlü davranabilirdi Trierweiler. Mesela, başkasına ilgi duyan bir adamın benimle ilişkisi zaten bitmiştir deyip yolu yordamıyla kapıyı gösterebilirdi Hollande’a. Madem gazeteci, madem eli kalem tutuyor, sonra oturup yine bir kitap yazar, kadın-erkek ilişkilerinde bu sonların neden yaşandığına dair değerlendirmelerini insanların yararına sunabilirdi. Ve belki de acının, hüznün, terk edilmişliğin, yalnızlığın kazandırdığı duygu derinliğiyle beslenmiş, edebi değer taşıyan bir kitap olurdu yazdığı… Yani konumuna da yakışacak sahici bir kitap…

Ahmet Hamdi Tanpınar diyor ki, “Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde… Fakat daima ödersiniz… Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz…”. Tanpınar, Hollande’ın durumunu taa o zamandan görmüş sanki… ya da insan hep aynı insan.

Bu arada Valérie Trierweiler’ın kendisine olan saygısı ne durumda acaba?.. İnsanın en büyük erdemi, en büyük kazancı onurunu koruyabilmesidir. Ben bunu bilir bunu söylerim.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku