son haberler

Müşteri, Esnaf ve Biraz Nezaket

Yayınlanma Tarihi: 24 Ekim 2013 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

 

Sizin için durum nedir bilmem ama ben zaman zaman esnafla iletişim sorunu yaşıyorum. Nasıl mı?.. Anlatayım.

Mesela bir dükkândan içeri giriyorum; “Merhaba, kolay gelsin” ya da “İyi günler, iyi işler” diyorum ve karşılık bulamıyorum. Muhatabımda tık yok. Sadece ruhsuz bir edayla ifadesiz bakıyor. Sanırsın işitme engelli, duymuyor. Oysa ben, işitme engeli olan bir insanın bile böylesine tepkisiz kalabileceğine ihtimal vermiyorum; tabii sözünü ettiğim türden bir kişiliğe sahip değilse… Duymasa bile görür. Mimik, jest denen şeyler var. Yani yalnızca insanın hareketinden, tavır ve davranışından bile ne demek istediğini rahatlıkla anlayabilir. Hatta duymasa, görmese bile hisseder.

Bu davranışın üzerinde durmuyor, ikinci aşamaya geçiyorum. Satın almak istediğim her neyse (kitap, gazete, dergi, dondurma, ekmek, vs…) onu dillendiriyorum. Neyse ki bu defa duyuyor. İstediklerimi alıp parasını ödüyorum. İşteeee, şimdi ne yapmalı?.. Selam alıp vermeyi, insan karşılayıp uğurlamayı bilmeyen, üstelik de esnaflık yapan birine, “İyi günler, hoşça kalın” gibi laflar etmeli mi, yoksa hak ettiği gibi davranıp hiçbir şey demeden dükkândan çıkıp gitmeli ve bir daha da oraya ayak basmamalı mı?

Saniyeler içinde yaşadığım bu ikilemden sonra, paketimi alıp, “İyi günler, kolay gelsin” diyorum, bir karşılık gelir umuduyla. Ama beyhude bir bekleyiş; ne bir ses, ne bir nefes. Söylediğimi kendim dinleyip dükkândan çıkıp gidiyorum.

Bazen de taksiye bindiğimde buna benzer bir durumla karşılaşıyorum. Binerken, “Merhaba, iyi günler” şeklindeki selamım, şoförü hiç ilgilendirmiyor, hiç oralı değil; biri binmiş mi… binmemiş mi… Hesabı sorarken hepsi duyuyor ama. Ücreti ödemeden inecek olsam, yakama yapışacaklar. Dükkân sahipleri de öyle, malı satma ve parayı alma kısmını hiç atlamıyorlar; zaten o zaman anlıyorsunuz işitme engelli olmadıklarını.

Diyorum ki kendi kendime, sen de öyle yap. Gir dükkâna selamsız sabahsız, asık suratla; iste ne isteyeceksen; al, öde ve çek git. Olur mu? Olmaz şüphesiz. Bu yakışık almaz. Her şeyden önce kendime karşı ayıp etmiş olurum.

Bu konuyu enikonu düşündüm, epeyce sorguladım ve bir sonuca vardım: Sen kendin ol, kendin gibi davran ki örnek olasın. Belki bakarsın o şikâyet ettiğin insanlardan biri çıkar da öykünüverir sana. Bir kişi için bile değer.

İyi ki herkes bu selam alıp verme, müşteri karşılayıp uğurlama konusunda benim kadar hassas değil. Öyle olsaydı ne müşteriler gönül rahatlığıyla alışveriş yapacak bir dükkân bulabilirlerdi, ne de esnaf müşteri… Yok, biraz abarttım galiba; işine özen gösteren, müşterisine değer veren esnaf da az sayıda değil hani. Onları tenzih ediyorum.

Ancak bu sözünü ettiğim durumlar gerçekten de çok yaşanıyor. Birbirleriyle doğru dürüst iletişim kurabilen insanlar olmak neden bu kadar zor? Esnafın müşteriyle iletişimi ne kadar olabilir ki zaten! Bütün iletişim aslında merhabalaşma, malın alınıp satılması ya da hizmetin sunulması ve müşterinin yolcu edilmesinden ibaret. Hepsi bu. Öyle değil mi? Yanılıyor muyum yoksa?..

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku