Yayınlanma Tarihi: 10 Nisan 2016 — okunma
1.Dersi derste öğrenmek
Öğrencilerimize hep nasihat ederiz ya “Dersi derste öğrenin.” diye.Aslında kuru zikir bu.Öğrencinin başka bir seçeneği yok ki canlı kanlı öğretmenin karşısında dersi öğrensin.Ders dışında seçenekler çok son on yıldır öğrenme konusunda.Artık öğrencilerin bahanesi bile kalmadı.Aslında dersi dersin dışında öğrenmenin bir yolu var.Bu,en etkili yol zannımca.Hayatın içinde gezinen şehirli ve köylü bireyler olarak hayata karışmayan ve hayatı okşamayan hiçbir ders kazanım ve kalıcı olamaz:
“Dersi derste öğrenmek gibi…
Seveceksen vaktinde seveceksin!
Sonra zor oluyor.”
Çocuklar üzerine çok şiir okudum şimdiye kadar.Ancak bir köy çocuklarının okullarını ziyaret ettiğimde onlardaki o bakış var ya,işte o bakışlar bütün şiirlerin özetidir aslında.Şiir,hayatta anlam ve ses bulduğu zaman şiirdir.Artık o bakışlardan sonra hangi imge çağırsam yanıma kar etmiyor….
2.İçindeki yozlaşmış şiddeti bir türlü dizginlemeyen insana hayvan denir.
3.”Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı.”(Cahit Zarifoğlu)
Not:Hayatın donunu bağlamadan şiir döpiyesine girmeye çalışan müteşaire meyhane memuru denir.
-Vicdana erişmek için şiirin rahle-i lirizminden geçen “şiiri özlüyorum.”
-Çocukların mavi oyunlarından mısralara ağan iyilik sütlerinin kuşanmışlığında “şiiri özlüyorum.”
zekâ/ve yalnızca ince bir duvar ayırır
onları birbirinden”(Shakespeare)
“Bir deliyle aramda tek bir fark var; ben deli değilim!”(Dali)
10.”Yazma,yazınca bekliyor insan…”(Deli Emin Yılmaz Erdoğan)
11.Şiirsel Evren ve Kızım
Kızımın şiirsel evreninde çocuksu yaratıcılığının en temiz halini düşünüyorum günlerdir:”Bugün bir uğur böceğini kanatlarından öptüm.”Çocuklarınıza şiirler okuyan ey sözcük fanisi insanlar.Hayatın güzellik ve inceliklerini bizden daha duyarlı bir şekilde keşfeden çocuklarımız,şairleri kısa bir mektup göndermiyor mu?Belki bundan dolayı çocukluk,şairlerin yaratım evrenlerindeki en gizli mağaradır.Bunun için “Annenden öğrendiğinle yetinme çocuk.”Kendini,insanları ve Türkçeni güzelleştir.”
12.Bir öğrencinin hayatında Ingeborg Bachmann etkisinin dayanılmaz dürtüsü:”Hepimiz kaybettiğimiz şarkıların peşinde koşan işçi sınıfı karıncalarıyız.”
“Tıbbiyede psikiyatrinin ilk dersinde, belki biraz da espriyle, yolda görülen her beş kişiden birinin yaşamı boyunca majör depresyona, ikincisinin şizofreniye yakalanabileceği; üçüncüsünde ise zaten kişilik bozukluğu olduğu vurgulanır… Yani her beş kişiden sadece ikisi ömürleri boyunca sağlıklı kalacaktır!”(Hilal KARAHAN)
14.”Yapılan bilimsel çalışmalar ise, sanat dünyasında psikiyatrik hastalık oranının %55 oranına vardığını göstermiştir! Üstelik şairler arasında rastlanan psikopatoloji oranı, ressamlarla ve müzisyenlerle kıyaslandığında çok daha yüksektir!!!2 Bu demektir ki, muhatap olduğumuz her üç şairden beşinin ömürleri boyunca bir psikiyatrik hastalık tecrübe edeceğinden emin olabiliriz!!!”(Hilal KARAHAN)
16.Filistin’e Selam!
“Bizim de sırrımız var güneş düştüğünde
kavaklardan:Bir ağlama isteği rehin alır bizi
bir hiç uğruna ölen birine
Sürükler bizi bir gençlik arzusu
ziyaret etmeye Babil’i ve Şam’da bir camiyi.
Ve bir gözyaşı bizi akıtır güvercinlerin ötüşünden
acının ölümsüz hikayesinde”
(Mahmut Derviş’in “Köylüyüz Ayıptır Söylemesi” şiirinden.Türk Dili dergisi,Ocak,2016.Arapçadan çeviren:Mehmet Hakkı SUÇİN)
17.Nesr-i Müzeyyen-i Yunani
Yasakmeyve-78’de Tozan Alkan’ın Edepli Magazin’i şiir tarihinin derinliklerini eşmeye devam ediyor.Şairin hayatı magazine dahil.Yunancanın en uzun sözcüğünün 171 harften oluştuğunu aktarıyor Tozan Alkan.İşte o sözcük,anlamını daha araştırmadım:
“Lopadotemachoselachogaleokranioleipsanodrimhypotrimmatosilphioparaomelitokatakechymenokichlepikossyphophattoperisteralektryonoptekephalliokigklopeleiolagoiosiraiobaphetraganopterygon”
18.Tozan Alkan’ın “Edepli Magazin”i bana Ali Çolak’ın “Şair Dediğin”adlı kitabını hatırlattı.Okuyanlar belki bilir şairler ve babalarını anlattığı bir bölümde söz gelip Hilmi Yavuz’a dayanır.Yavuz’un bir sözü vardır ki gönlü alıp götürür:”Baba düz yazıdır,anne şiir.”