Yayınlanma Tarihi: 15 Ekim 2010 — okunma
Takdir edilmeyecek gibi değil. Çok güç durumdaki insanların ve yakınlarının yerine kendimizi koyduğumuzda ne düşünürüz acaba? Bence hiç bir şey düşünemeyiz. Çünkü hiç bir şeyle ölçülemeyecek ve kıyaslanamayacak bir kaza. Ama böyle bir kazada sağ kalan insanlar için verilen çaba da anlatılır gibi değil. Ve sonunda gelen başarı.
Ülkemizde de yaşanan benzeri kazalarda ki ölümler düşünülürse durum çok acı. En başta yeterli tedbirlerin alınması veya alınmaması. İşte yeterli tedbirin alınmış olması ile kaza gerçekleşse dahi canlar sağ kalabiliyor. Üstelik aylarca. Sonra tüm dünyadan alınan teknik destekle sağ kalan canlar başarı ile sağ salim kurtarılıyor.
Yerin 600 metre derinliğinde çalışmak zorunda kalmak, dünyanın her yerinde var. Ama alınan tedbirler iş güvenliğini ve emekçiye verilen değeri gösteriyor. Kaza olabilir, fakat yeterince ve zamanında alınan önlemler bu disiplini tüm dünyaya gösteriyor.
Şili’yi tüm dünya takdir etti. İzninizle nacizane bende takdir ediyorum. Bu arada ülkemizde maden arama ve yeraltından maden çıkartma işlerinde ki çalışma koşulları ayrı bir tartışma konusu. Ama yeterli tedbir alınması veya alınmamış olmasının belirlenmesi, kontrolü ne kadar ciddiyetle yapılıyor ki. Çok iyi bildiğimiz bir gerçek var ki, o da bu tür çalışmalarda da düzenlene bazı kanunlar ile bazı çalışmalarda işler taşeronlara da verilebilmektedir. Ve taşeronlara devredilen çalışmalarda koşulların elverişsiz olması, bir takım tedbirlerin ertelenmesi ile maliyetin düşürüldüğü bilinmekte. Ve kaçınılmaz sonlar yaşanmaktadır.
Bu durumlarda yeterince dile getirilmediği gibi, kaza durumlarında da ihmallikler kolaylıkla ört bas edilmektedir. Hadi bu durum yerin altında. Ne var ne yok bilemeyiz. Ama ya yerin üstünde ki ihmallikler?
Saymakla bitmeyecek kadar çok ihmalliklerden zaman zaman söz ediyoruz. Bundan sonra da söz etmeye çalışacağız, yeri geldikçe. Fakat tam burnumuzun dibinde ihmallikler var ki insan utanıyor, insan ve sağlam olduğundan, ayrıca eh kendince bazı konularda ahkâm kesiyor olmaktan.
Bizim Ahmet’in yazdığı yazıyı okumuşsunuzdur.”Tehdit Gibi Yazı”yı. Az bile yazmış Bizim Ahmet. Millet yerin altında ki kazazedelerini sağ salim kurtarıyor aylarca çabalayarak. Hadi onu geçtik. Günümüzde “engelliler için” inanılmaz tedbirler alıyor gelişmiş ülkeler. Ve bu ülkelerin halkları ağır cezalara gerek kalmadan, bu vatandaşları için alınan tedbirlere inanılmaz bir saygı ile riayet ediyorlar. Ama gelin görün ki ülkemizde, bölgemiz ve yöremiz de durum böyle değil.
Bir kere göstermelik rampalar yapılıyor. Değil engelli arabası, iki ayağınızla inip çıkamayacağınız rampalar. Asla “engelli araçları için” ayrılan park yerleri yok, varsa da asla boş kalamıyor, kalmadığı gibi her yanı diğer park etmiş araçlar ile kapatılıyor.
Engelliler için tuvalet ve asansörler yeni kamu binalarında veya sosyal binalarda yer alamıyor. Bankaların üst katları, sahil de karşıdan karşıya geçmek, kültür salonlarına, düğün salonlarına çıkmak, dolmuşa inip binmek, spor yapmak, Çakırtepelere çıkabilmek, sinema seyretmek, camiye gidebilmek ve daha birçok etkinlik, aktivite demiyorum “günlük hayatın bir takım ihtiyaçlarını giderebilmek” yönünde hangi tedbirler alınmıştır çevremizde?
Yıllarca çalıştığım okullardaki engelli öğrencilerin üst katlara çıkmak yönünde ki sıkıntılarına tanık olduğum bu öğrencilerim için hiç bir şey yapamamanın acısını duyarken, hala 30 yıl sonar kentimizde de pek bir gelişme olmaması, bu yönde hepimize ait olan ihmalliğin yansıması değil mi?
Bizim Ahmet’in yazısından utandım, gerçekten çok utandım. Yapacağı eylemi de canı gönülden destekliyorum. Bizim demekle olmuyor “bizim engelliler için yaptıklarımızı sayabilecek varsa bir adım çıksın öne”
Hepimizin ihmalini vursunlar yüzümüze. Öyle konuşmakla olmuyor Bir şeyler yapmak gerek. Yapanlarda var mutlaka. Onlarında ellerinden saygıyla öpmek gerek.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.