Yayınlanma Tarihi: 5 Mayıs 2010 — okunma
Rica etsek, o güzel konferans tekrar edilse ve daha fazla kalabalık bir kez daha dinlese Yunus Emre’yi Sn. Zeybek’ten.
Konferansı Ünye Yunus Emre Külliyesi Koruma ve Yaşatma Derneği düzenlemiş. Emeklerine sağlık. Adı geçenler, Yaşar Argan, Musa Kıroğlu, Nail Birben.
Konferans 19 30’da.Pi Eğitim Dershanesi’nde çalıştığım için hemen hemen hiçbir etkinliğe katılamadığım gibi kendi fikrim de olamadığından yazamıyorum. Bu kez uygun bir saat. Salona ilk giden benim. Yetişemeyeceğim zannettim.
Maalesef Yöremizde hiçbir şey zamanında başlayamıyor. Tek kusur buydu. Nasıl başlasın, 19.30’ da salonda kimseler yoktu.
Sn. Zeybek ile salona gelen kalabalığın içinde Ünye BBP Başkanı (benim eski öğrencim) pırlanta kadar değerli bildiğim Erol Özkan vardı. Eksik olmasın yanıma geldi elimi öptü ve Sn. Zeybek için övgü dolu sözler sarf etti. Sn. Zeybek’i siyasetten tanıyoruz ama insani yönleri hep partilerinin arkasında kalır ya siyasilerin, duyduğum sözler ilgimi daha da arttırdı konferansa.
Sn. Zeybek’i daha önce hiç dinlememiştim. Gerçek ve mükemmel bir hatip. Salonu resmen kilitledi. Herkesi yerinde mıhladı bıraktı. Her şey dozunda. Ses tonu, verilen örnekler, sade ve anlaşılır bir dil, konuşmaya serpiştirilmiş espriler.
En güzeli, zaman zaman kendisini de eleştirmesi ve çok samimi olması. Samimi gibi görünmek değil, samimi olmak.
Anlattığı konuya derinlemesine hâkim ve sindirmiş olmak. Yunus Emre’den örnekler verirken nerede ise divanının büyük bir kısmını ezbere okuması kadar söylediklerine yürekten inanmış olması ve bu uğurda emekler vermiş olması konuşmasının her aşamasında salona dalga dalga yayılarak herkesi bir başka boyuta taşıdı.
Bence konferansı dinlerken herkes bir yandan kendisini de sorgulayarak hayatının muhasebesini yaparak daha doğrusu düşünen bir kitlenin Yunus Emre deryasında yüzen dünyalılar haline büründüler.
Konferans sadece Yunus Emre üzerine değildi, İnanç, İslamiyet, Tasavvuf, Milliyetçilik, Türkçülük, çok azıcık da siyaset, laiklik ve ümmetçilik üzerine idi.
Yunus Emre ve Mevlana neden hala çok sayılıyorlar diye sorulacak olursa cevap bu günün ihtiyaçlarına da cevap verebiliyor olmalarıdır.
Yüzyıllar sonra hiç eskimeden yenilenmek, hiç küçülmeden büyüyor olmak birkaç saatte anlatılabilecek bir özellik değil, hatta keramet. Nasıl büyülü, nasıl şifreli nasıl hala geçerli ve hatta tam çözülememiş satırlar. Kısacık, Türkçe nasıl sade ve nasıl anlamlarla yüklü birkaç dize. Dizelerden oluşan “Divan”.Nasıl hala kendisini buluyor insanlar, nasıl hala inanılması güç yol göstericilik ta yüzyıllar öncesinden ve tüm teknolojiye rağmen daha üstününü, bulamayan beyinler nasıl hala hayran onlara ve tüm dünya.
İnanılmaz şekilde, tanrıyı ve insanlığı hissediyorsunuz o satırlarda. Hele birde iyi bir hatip anlatırsa. Tam bilemiyorum. Sayın bakanın lisan durumu nedir. Yurt dışında aynı hatiplikle İngilizce konferanslar verebilir mesela.
“Yunus bir tane, mezarı bin tane” ise neden Ünye’de ki “Şehmuz” Yunus Emre mezarı olmasın diyerek Ünye’ yi de bu deryaya katan fikir babası Eski Bld. Bşk. Sn. İsmail Cerrahoğlu.
Eski milletvekili Sn. Hasan Öz, Eski Milletvekili Sn. Şükrü Yürür, eski Bld. Bşk. Necip Avcı bu yolda emeği geçenlerden bazıları.
Sn. Yahya Cumhur Tapçı’nın kendisinin yazıp okuduğu güzel şiir bile Ünye Yunus Emre kültürünün bir parçası.
Yani Ünye’de Yunus Emre hazinesinin kendi sınırlarında olduğunu savunuyor. Neden olmasın.
Sn. Kaymakam Osman Günaydın, Bld. Bşk. Sn.Ahmet Arpacıoğlu, İl Genel Meclis Üyemiz Sn. Fahri Şahin, Meclis üyemiz Sn. Yüksel Özkartal, Birleşik Medya Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Şahin ve Genel Yayın yönetmeni Şakir Gürel, Sn. Osman Yurt, Sn. Nihat Şen. Parti başkanları, Dernek başkanları Yunus Emre’nin birleştirici ruhu etrafında sevgi ve saygı ile bir araya gelmişlerdi. Herkesin saygısı sonsuzdu Yunus Emre’nin varlığına.
Tasavvufun kırk yolu, dört kapısı varmış kapıları aralamaya çalışacağız. Yunus Emre’ye devam edeceğiz.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.