son haberler

Sultan II. Bayezid tarafından yürürlüğe konulan, Dünyanın Bugünkü Manada İlk Standardı Kanunname-i İhtisab-ı Bursa

Yayınlanma Tarihi: 10 Şubat 2011 okunma

Misafir Kalem unyetv@unyetv.net

Türk Standartları çok şık bir kitapçık. Enstitüsü (TSE)tarafından 2003 yılında bastırılmış, dönemin TSE Başkanı Kenan Malatyalı önsözünde “Türklerin Anadolu toprakları üzerinde tesis ettikleri uygarlık örneklerinden birisi de standardizasyon alanında olmuştur. Bursa, Edirne, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Çankırı, Aydın, Mardin, Karahisar, Musul, Rize, Amasya, İçel, Arapkir, Karaman ve daha pek çok yerin mahalli özelliklerine göre yaklaşık beş yüzyıl önce Standart kuralları konulmuştur.

Standardın bugünkü anlamında kavrandığını gösteren yazılı en eski belge olarak dünya tarihine geçen “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” 1502 yılında sultan II. Bayezid tarafından ferman olarak hazırlanmıştır. Orijinal metin İstanbul Topkapı Müzesi Revan Kütüphanesindedir.(İhtisab:Osmanlı’da kentlerde belediye işlerinde mesul kuruma verilen addır.1846’ya kadar asayiş ve güvenlik bu kuruma sorulmuştur, kısaca ceza ve hesap sorma kurumu)

Bu belgede kalite, boyut, ambalaj gibi konularda standart tespit edilmiş. Narh ve ceza hükümlerine de yer verilmiştir.(Narh: Tüketiciyi korumak amacı ile özellikle temel ihtiyaç maddeleri için değişmeyecek ve her yerde aynı olmak kaydı ile fiyat belirlenmesi.)

Çörek, soğan, hıyar, bal, yağ, meyveler, zeytinler, bostanlar, sebzeler, tatlılar, peynirler, yemekler, kuru meyveler, başçılar, çul ve dokumacılar, kürkçüler, saraçlar, nalbantlar, çilingirler, kerpiççiler, debbahlar (dericiler), aktarlar, hallaçlar, yaş hayvan yemleri, peludeciler, bakkallar, balıkçılar, kuyumcular ve aklınıza gelen her tüketim maddesi ve imalatçı satıcılar için İhtisab yani kontrol ve ceza kanunnamesi düzenlenmiştir.

İlber Ortaylı ((ı)…bazı mallar bulunmadığı veya konan fiyatlar aşıldığı takdirde bundan İstanbul Kadısı, (ki kadılar o zamanlarda kentin hem yargıcı hem de belediye reisi (şehremini) sorumlu tutulurdu. Ve bu konudaki yalan, gizlemle, yanlış bilgi verme hükümdarların çok şiddetini çekerdi….derken bu konularda ki denetimlere ne kadar önem verildiğini vurgulamaktadır.

Bursa’nın işadamları ve bilirkişilerinden oluşan bir heyet tarafından alınıp satılan her şeye narh konulup uyulup uyulmadığı tespit edilmiştir. Kanunnamede belirlenen narhların yanı sıra bu konudaki denetlemeler ve narh konusundaki aksaklıklar ile ilgili örneklerle bu durumlarda uygulanan yaptırımlar ile ilgili çok ilginç örneklerde bulunmaktadır. Bazılarını sizlerle paylaşalım dedik.

Bir çok aksaklıkta da, Belediye başkanı ve belediye çalışanlarının suistimalleri de tespit edilmiştir.Ekmek için;…şu şart ile ki un ince elekten elenmiş olacak, iyi pişecek, ak olacak ve kokusu bulunmayacak… “Amma bu şartlar acaba fiilen yürürlükte ve yerleşmiş midi?” diye sınamak için bir kaç yerden ekmek getirildi. Kimi çiğ ve kimi kara, kimi noksan gramajlı bulunup sebebi sorulunca hazır bulunanların huzurunda fırıncılar itirafta bulunmuşlar ve… kontrol edenler beşer onar akçe alıp göz yumarlar, hatta belediye memurları fırınlardan akça(gümüş para) almasınlar diye buyruk vardır, uymazlar. Eksiğini ayıbını gizleyip örterler. Görünürde akçayı ceza olarak alırlar gerçekte bununla eksiğe, ayıba izin verirler.

Böyle olunca günün muhtesibi de (belediye başkanına) “bu işkenceye ve sallapatiliğe vakıf” denildiğinde “ben henüz geldim, bunları bilmem katibim ve kahyam eskiden kalmadır onlara sorunuz” dedi…

Kasaplarda ki denetimde de, koyun etinin İslambol (İstanbul) narhından 5O dirhem noksana satılması gerektiği fakat buna uyulmadığı tespit edilip, nedenleri sorulmuştur. Hatta Belediye Başkanının göz yumması sonucunda keçi eti narhına koyun eti sattıklarını itiraf eder kasaplar hem de başkanın yüzüne karşı.

Pazarcılarda dertlerini söylediler sorulduğunda ki çok ilginçtir. “eskiden meyveler için konulan narha uyulurdu. Dört beş yıl var ki pazarcılar birleşip şehre gelen meyveleri toptan alıyor, depo ediyor, sonra Belediye Başkanının da ittifakı ile her birine narh koydurulup mahkeme sicillerine geçiriyorlar. Fakat dışarıda kendi bildiklerine satarak Belediye Başkanı ile paylaşıyorlar. Sonra pazarcılarla başkan yüzleştirildiler.

Pazarcılardan bazıları dediler ki ”Belediye Başkanının terazi getiren adamları her dükkandan kah yarım, kah bir akçe, kah iki akça alırlar. Akçadan gayrı yemişlerin her çeşidinden birer mendil de yemiş alırlar. Kanunnamede ve hükümlerinde yoktur.” Bununda verdiği korkudan başka fuzuli ve acı bir hadise olduğu anlaşıldı. Ki bu şikâyette bulunan pazarcılar, dürüst esnaftır.

Bakkalların durumu kontrol edildiğinde ise “eskiden haftada bir gün Belediye Reisinin adamları şehirlilerden bazı dürüst kimselerle gelip baldan, yağdan ve diğerlerinden ne varsa onu on bir üzerine narh verip sicillere kaydettirir ve narha aykırı bir hareket bulununca günahına göre hakkından gelinirdi. Dört beş yıldır görülüyor ki bu kanuna riayet olunmayıp her bakkal dilediği gibi alıp satar. Nedeni de yukarıda ki gibi akçe alıp susmaktır.

Yapılan kontrollerde, balıkçılar, yemekçiler, başçıların, dokumacıların, aksaklıkları tespit edilir ve narhları belirlenir.

Gümüş lehimli bakır düğmeler, sırmalı kadifeden çalınan altınlar, telleri noksan bulunan ipekli dokumalar, eski avadanlığı kalaylayıp yeni diye satan bakırcılar bir bir tespit edilmiştir.

Yeşil hayvan yemlerinde ki narha uymayan satıcılar da kendilerini savunmuşlar. Sorulduğunda “Belediye hizmetlileri her iki günde bir noksan sattınız” diye bir miktar akçamızı alıp kendi rızalarıyla görmezden gelirlerdi.

Kile pazarında ise tüm satıcıların kantar ayarları düzgün bulunmuş. Fakat satıcılar dert yanmışlar İhtisab Heyetine “belediyenin adamları gelip, kantarlarınız noksan diyerek her gün akçalarımızı almaktalar.” Oysa yapılan tespitlerde bazı satıcıların kantarları müşteri lehine fazladan tartar bulunmuş.

Hatta dericilerde keçileri kırda iken satar doğru düzgün hava cıva yağı ve gerdemesini tamam etmezlermiş. Mutbak (mutfak) tuzunu yarım okka noksana satan dükkâncıyı, peynirlerde ki, çöreklerde ki aksaklıkları anlatamadık daha. Hatta nallarını derin çakıp ızdırap verdiği hayvana iyilecene kadar bakmak cezası alan nalbantı yazamadık.

İşte bu günlerde Osmanlı ya pek bir merak sardık, fakat olayın tam ortasından başladık. Oysaki Osmanlı kuruluşu, yükselmesi hatta duraklama devirlerinde anlatmakla, yazmakla bitemeyecek mükemmellikte bir teşkilatlanmadır.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Nerde O Eski Dünler

31 Ağustos 2023 okunma
Kızlar erkekler zayıflar şişmanlar zenginler fakirler dostlar akrabalar dinli dinsiz yeni doğan ya da ölümüne az kalan bizler ne yapıyoruz? Son birkaç senede, kızlar firikik ustası oldu beğeni yapana özel şovlar yapıldı ve artık mahremiyet meşrulaştı ya da... Devamını Oku

ÜNYE-AKKUŞ-NİKSAR KARAYOLU

26 Ekim 2021 okunma
    Yollar bir memleketin can damarlarıdır. Hasretlikleri bitiren, kültürleri harmanlaştıran, ekonomimizi canlandıran birlik ve beraberliğimizi sağlayan yollarımızdır. Ünye- Akkuş- Niksar yolunu kullananlar nostaljiyi, heyecanı birlikte yaşarlar. Yıllara... Devamını Oku

  NASIRLI ELLER

21 Ekim 2021 okunma
           Süleyman Erkan      Türkiye’nin güzel bölgelerinden Karadeniz’i gezip görenlerin hafızalarında mutlaka iz bırakmıştır. Karadeniz’in girintili çıkıntılı kenarları, geceleri gelinlik kızın boynuna takılı beşi birlik gibi parlar... Devamını Oku

Geçmişten Günümüze

16 Ekim 2021 okunma
Süleyman Erkan     Yaşam var oldukça hırslar, öfkeler, kinler, var olacaktır. Bu savaşı tetikleyen en önemli unsur beğenilmek, üstün olmak, başkalarından daha fazla mala mülke sahip olmaktır. Söz sahibi olmanın malla, mülkle, parayla olunamayacağını... Devamını Oku

İnsan

13 Ekim 2021 okunma
TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Temel içgüdü ve duygularla hareket eden, yeteri kadarını alan, psikolojik ve sosyolojik açıdan baskı uygulamayan, vicdansız ve çıkarcı yaklaşmayan, kötü gözle bakmayan, çalmayan, savaşmayan,... Devamını Oku

Zaman

7 Ekim 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Neydi zaman? Doğduğum an ile öldüğüm an arasındaki yaşantım mı? Unutmak için verilen bir ilaç mı? Suratımı kırıştıran ya da saç rengimi benden alan… Neydi zaman! Babam öldüğünde... Devamını Oku

İhtiyaç Meselesi

27 Eylül 2021 okunma
TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Çok çeşitli ihtiyaçlarımız var. Hatta bazen neye ihtiyacımız var diye market ve mağazaları gezmeye başlayanlar bile var. Babaannem lüzumsuz bir şey almamamı çok söylerdi işte onlarda top balon... Devamını Oku

F-N-D-K-Ç  Ş-H-P

10 Eylül 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞ. TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com   Türkçe’de bir sözcük f,s,t,k,ç,ş,h,p harflerinden biriyle bitiyorsa ve ek kelimenin baş harfi d,c harfi ile başlıyorsa! Ortalık bir anda sertleşir. d=t olur t=ç olur sıkı durun bu matematiği... Devamını Oku

İş-Sizsiniz

6 Eylül 2021 okunma
  TOLGA ÖZSOY İNŞAAT TEKNİKERİ tolgahanozsoy.52@gmail.com Neden işsiz kaldığımızı bulalım. İşsizlik yaşınız en az 24! Bunu biliyor musunuz? Temel eğitim 1 yıl, ilk eğitim 4 yıl, Orta eğitim 4 yıl, lise eğitimi 4 yıl, hazırlık 1 yıl, üniversite... Devamını Oku

Alçak Alçak Dere Yataklarına Ev Kurmasınlar

19 Ağustos 2021 okunma
  Tolga Özsoy İnşaat Teknikeri tolgahanozsoy.52@gmail.com     Hepimizin malumu olduğu Candan ERÇETİN’in “yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” şarkısı; doğaya, doğanın tabiatına karşı gelmekten ve gelin kızlarımızı ağlatmaktan başka bir... Devamını Oku