Yayınlanma Tarihi: 20 Ocak 2014 — okunma
Yaşım itibariyle “ilk defa görüyorum” cümlesini kurabilirim. Mevsim kış olmasına rağmen uzun süredir yağmur yağmıyor.
Karadeniz her mevsim yağmur yağan bir yer. Özellikle ilkbahar ve sonbahar mevsimi yağışlı geçer. Kışın kar yağmazsa yağmur yağar. Ancak son yıllara doğru yağmurun azalması iklimler üzerinde belli belirsiz bir değişikliğe sebep olmaktadır.
Peki, iklimlerdeki bu değişikliğin sebebi ne olabilir?
Bu sorunun cevabı için çok uzaklara gitmenin bir âlemi yok. En azından ilçemizi yani Ünye’yi göz öne getirerek bu soruyu cevaplarsak; ülkenin diğer ilçe ve illerinin de durumunu anlamış oluruz. Çünkü dert her yerde aynı, sepeler de aynı.
Daha düne kadar şehrin muhtelif yerlerinde meyve bahçelerinin olduğunu o günleri görenler biliyor. Özellikle bir yerin yerleşim merkezi olduğu çevresindeki bitki türlerinin çokluğu ile anlaşılırdı. Plansız büyüme önce ‘yeşili’ yok etti. Bir nevi şehrin ‘akciğerleri’ tahrip edildi. Daha sonra ‘kan damarları’ hükmünde ki akarsuları kirlendi. Bunlar sadece Ünye’de olmadı. Ancak Ünye’de de oldu.
Zaman ilerledikçe ilçe nüfusundaki insan sayısı diğer canlılara göre daha fazla artış gösterdi. Yerel ve genel yöneticiler popülist politikalarla önce çevreyi daha sonra da bizlere yani insanlara zarar vermeye başladılar. İşin hazin tarafı bunu yapanlar durumun buraya geleceğini bilecek kadar bilgilerinin olmamasıydı. Yok, eğer böyle olacağını bilerek yaptılarsa; durum daha da vahim demektir.
Ülkemiz, hatta dünya bu günlerde bir kuraklık tehdidi altında. Uzmanlar ‘küresel ısınma’ denilen şeylerden bahsediyor. Daha dün hava kirliği gündemde idi. Daha sonra toprak kirliği gündeme geldi. Hele orman yangınlarıyla ‘dünyanın canına okuyoruz’ bir bakıma. Ancak bilinmesi gerek bir şey var ki atalarımız “Dağda eşek ölür zararı eve gelir” diye söylemiş çok önceleri. Yani dünyaya verilecek her zarar, bumerang gibi dönüp dolaşıp bizi bulmakta, bize dönmektedir.
Bir gün betonlarla doldurduğumuz topraklarımız nefes almak için yeniden açmak mecburiyetinde kalırsak; atalarımız yaptığı şeyin bedelini ödüyor olacağız.
Bundan yaklaşık 60-70 sene önce Ordu’nun Perşembe İlçesi Okçulu Köyünden ‘Hacavus’ lakaplı biri o zamanlarda Samsun’a yolu düşer. İlk defa şehir görmektedir. Bir bakar ki her yer beton. Döner yanındakilere “Buraları hep betonlaşmış, yer altındaki bu sular nerden çıkacak? Bunun cezasını çekerler.” demişti de herkes ona gülmüştü. Yıllar sonra Samsun’da olan sel betonları söküp attığında bahsettiğim şahıs yaşamıyordu ama söylediklerini hatırlayanlar varsa mutlaka ona hak vermiştir.
Her şeyin kendine has bir yapısı var. Bu tabii dengeyi bozarsanız sonuçlarına da katlanırsınız. Şimdi bana Ünye’den beri dünyayı biz mi kurtaracağız demesin sakın. Ara sıra Ünyeliler arasında bir laf vardır. “Ünye ile dünyayı tartmışlar da Ünye ağır gelmiş” diye. Bu ağırlığı göstermek lazım değil mi?
Bir de yerel yöneticilere, yerel yönetici adaylarına, yerel yönetici aday adaylarına ve seçmene bir çift sözümüz var. Ünye’yi yaşanacak hale getirin! Yoksa dünyada kaçmaya bir yer yok…
Nesri daha ağırdı efendim?
…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.