Yayınlanma Tarihi: 29 Kasım 2010 — okunma
…Ethem Bey zamanında Ünye ve Fatsa kazalarına bir tanışma gezisi düzenlendi.
İleri gelen memur, eşraf ve biz gençler iki motora bindik. Birde küçük bando vardı.
Önce Ünye’ye gittik. Halk hazırlanmıştı bizi çok iyi karşıladılar ve evlerine misafir ettiler.
“İntibah-ı Milli” oyunu orada da temsil edildi. Temsilden önce kasabanın okullu kızları, Hilal-i Ahmer(Kızılay) yararına rozet taktılar.
Derken sahneye (bir kiliseyi çarçabuk sahne ve sıralarla sandalye ve koltukla)bu işe hazırlanmışlardı)
Hakkı Hoca çıktı sahneye. İleri sürdüğü tez ve kullandığı dil, hiç de Orduluların hoşuna gidecek gibi değildi.
Hakkı hoca Mutasarrıflık merkezinin (İl anlamında kullanıyor olsa gerek)Ordu değil, Ünye olması gerektiğini savunuyordu:
Ordu gibi sonradan türeme bir memleket değildi Ünye, eskiydi ve tarihsel soyluluğu vardı”.
Karşılık veren çıkmadığı için geçiştirildi bu başa kakma!
Hem kim karşılık verecekti ki?
Ordululardan ne kafaca nede bilgice bu işi kıvıracak bir babayiğit çıkmadı.
Büyükler çekişedursunlar, biz gençler kaynaşıvermiştik birbirimize. Dostluklar kurduk.
Ünye’de bir gün iki gece kaldık ve Fatsa’ya geçtik. Geceyi, Tapu Başkâtibi Şevket Bey’le birlikte, Tapu Memuru Şükrü Bey’in misafiri olarak geçirdik.
Bolaman Beyleri davet ettiler, uğradık. Fatsa’da da Bola Manda’da aynı temsil tekrarlandı. İstek üzerine…
Yukarıda ki satırları anılarında yazan Çerkez bir beyefendinin anılarından alınmıştır. Kendisini daha sonra sizlere daha sonra tanıtacağım.
Ancak bu kez o anılarda ilgimi çeken satırları sizlerle paylaşmak istedim.
Ünye’nin vilayet olmak yönünde istekleri ve birazda kendilerini bu düşünceye çok daha laik görmelerini en güzel anlatan satırlar.
Doğrusu bu kadar açık yüreklilikle, bu kadar dobra dobra üstelik Orduluların yüzüne yüzüne bu yönde ki düşüncelerini hiç çekinmeden söyleyen, söyleyebilen Hakkı hoca’yı doğrusu merak ettim.
1920 ve 1923 yıllarında Ordu ve çevresini anlatan bu anılar çok değerli. Keşke daha uzun ve ayrıntılı olsa.
Ancak bu ilginç başa kakma olayında n ben öyle anlıyorum ki, Ordu’nun vilayet olacağı Ünyelilere ulaşmış ve kendi kentlerini il olmaya kendilerini de vilayet eşrafı olmak fikrine çok alıştırmış olan Ünyelilerin kızgınlığını ve olan olduktan sonra ki çaresizlik tepkisini hissediyorum bu satırlarda.
Daha sonraları, Sn. İsmail Cerrahoğlu’nun belediye başkanlığı ve Süleyman Demirel’in Başbakanlığı zamanında yeniden gündeme gelen vilayet olmak düşüncesi Fatsa’nın da muhalefeti ile son dakika hatta son saniyelerle Demirel’in Ünye konuşmasında iptal edilmişti.
Ünyelilerin dakikalarca Sn. Demirel’in ağzından “plaka no” beklediklerini biliyorum. Bir süre önce Sn. Ufuk Mistepe yazılarımızdan birisine yorum atmıştı “sizde dile getirin Ünye-Fatsa birleşeninde bir CANİK VİLAYETİ gündeme gelsin diye”
Adım gibi biliyorum ki ne Ünye Fatsa’nın vilayet olmasını, nede Fatsa Ünye’nin vilayet olmasını hazmeder. Ama her ikisinin de yer alacağı bir vilayet merkezine herkes sıcak bakar.
Seçimlerde yaklaşıyorken, siyasilerimiz de seçim turlarına başlarlarken olmaz ama annemin sözü ile “Deniz yanar mı? Bir ihtimal.” Gibisinden dile getirelim dedik. Hani her zaman söylerim.”İncir çekirdeğini küçümsemeyin, koskocaman incir ağacı olur, yeter ki toprakla buluşsun.
AKP ilk iktidara geldiğinde, Sn. Hilmi Güler “Orduya tren yolu” projesini duyurmuştu. Ben de bu projeyi(Ülkemizin daha çok demir ağlarla örülmesi gerektiğini düşündüğümden ve çok önemsediğimden.) “TREN YOLU MU DEDİDİNİZ?” Başlıklı bir yazı yazmıştım. Şimdi bu yönde çıkan haberlere çok seviniyorum.
Orduya demiryolu projesi ve Ünye’nin vilayet olma projesi ertelenme süresi aynı zamanlara denk geliyor. Yaklaşık 75 yıl. Ülkemde işler biraz yavaş yürüse de umutlar hiç tükenmiyor. Fikir dediğin de unutulmuyor. O halde “Canik Vilayeti“iyi bir fikir. Sn. Ufuk Mistepe’ye destek veriyorum.
1 Yorum