Yayınlanma Tarihi: 16 Nisan 2012 — okunma
Ünye, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden itibaren eğitim patasından ilk payları alabilen şanslı ilçelerdendir. Çevresinde ki pek çok ilçeden önce ilkokullara ve ortaokula sahip olan Ünye’ de, Türk Milli Eğitimi’nin en değerli öğretmenleri görev yaptılar.
Ünye’de görev yapan birbirinden değerli öğretmenler, birbirinden de değerli örenciler yetiştirdiler.
Bayan öğretmenlerin Ünye Eğitim Tarihinde bambaşka bir yeri vardır. Afitap Çoldur, Türkan (Gür) Altıoklar, Müjgan Şensoy, Emine Topçuoğlu, Nemika Ünsal, Nermin Günçavdı ve daha birçok ismini hatırlayamadığım çok değerli bayan öğretmenlerden bir tanesi de Lebibe Alparslan’dır.
Eşinin asteğmenlik görevini yaptığı Zonguldak’ta tanışarak yaptığı evlilik sonucu Ünye’ye gelen Sn. Lebibe Alparslan, Ünye İnönü İlköğretim Okulu’nda öğretmenlik yaptığı yıllarda pek çok Ünyeli öğrenciyi okutmuştur.
Lebibe Öğretmen disiplini ile ünlü. Kendisinin de onayladığı bu disiplin anlayışı ile yetiştirdiği öğrencilerin çok büyük bir bölümü eğitimini yüksek kademelerden tamamlamış.
Lebibe Öğretmen, şimdiye kadar adını en çok duyduğum öğretmenlerden ve tanışmak için bir türlü girişimde bulunamamıştım.
Sn. Sabire ve Serdar Küçükoğlu ve Lebibe Hanım’ın oğlu Av. Kemal Alparslan aracılığı ile tanıştığım Lebibe Alparslan görüşmeyi kabul etti, ama kamerayı kabul etmedi.
Biliyorsunuz Ünye’ye bir şekilde emeği geçmiş, Ünye’den yolu geçmiş hemen her meslekten insanı konuk ettiğimiz “Sözlü Tarih” programına davet ettiğimiz Lebibe Öğretmen, kamera kaydını kabul etmedi.
Fakat kendisi ile yaşadığı İstanbul’da Bağdat Caddesin de buluştuk. Divan Pastanesi’nde kendisini beklerken doğrusu çok heyecanlandım. Tanımadığım, ancak tanışmayı çok istediğim, çok değerli bir meslektaşımla tanışacaktım.
Telefon da kararlaştırdık birbirimizi nasıl tanıyacaktık, “Merak etmeyin hocam, ben sizi tanırım” dedim. Aynen de öyle oldu, ben beş dakika önce gidip etrafa göz gezdirmeye başladım.
İnanılır gibi değil tam zamanında pastanenin önüne geldi bakınıyor. Koyu renk bir takım ve kendinden emin bakışları ile beni arıyor. Hemen seslendim “Hocam” bakıyor ve gülümsüyor. Yanılmıyorum işte, her halinden belli, duruşu “Ben öğretmenim” diyor.
Yaşının seksen iki olduğunu söylüyor, ama asla seksen iki göstermiyor. Hem görüntüsü hem de hafızası en az yirmi yaş daha genç.
Birbirimizi yıllardır tanıyormuş gibi sohbete dalıyoruz, Lebibe Alparslan Ünye ve okul anılarını samimiyetle anlattı. Tabi ki her sohbette olduğu gibi laf lafı açtı, sohbetimiz uzadı gitti.
Lebibe Hanım hayret edilecek bir hafızaya sahip ve pek çok öğrencisini isim, soy isim ve aileleri ile hatırlıyor. Disipline ne kadar önem verdiğini, disiplinsiz öğrenme olamayacağını ve yine öğretmenlik yapsa yine aynı disiplini uygulayacağını anlatıyor.
Bu arada öyle güzel bir tesadüf olarak Ünyeli Ayşe Yılmaz ve eşi Akın Yılmaz ailesine rastlıyoruz. Ünye’nin iki değerli öğretmeni ayaküstü de olsa nasıl samimi sohbet ediyorlar.
Lebibe Hanım Ünye’ye uzunca bir süredir gelmemiş, Ünye’yi çok seviyor ve çok özlediğini dile getiriyor, biz de kendisini davet ediyoruz, “Hatta öğrencilerinizle hasret giderirsiniz” diyoruz.
Çok disiplinli olduğunu, kendisini sevenler olduğu gibi sevmeyenlerin de olabileceğini söylüyor. Ama yeniden öğretmen olsa aynı disiplini esas alacağını belirtiyor.
Doğal olarak eğitimli bir anne, çocuklarının da iyi eğitim sahibi olmalarını sağlıyor. Üç çocuğundan bir oğlu avukat, bir kızı mimar ve bir kızı öğretmen olmuş. Erken kaybettiği eşine hala çok üzülüyor.
Ünyeli değil ama Ünye’yi ve Ünyelileri çok seviyor. Ünye’de ki günlerini memnuniyetle anımsıyor.
Kendisine sonsuz saygılarımızı sunuyoruz.
(5 Aralık 20007 tarihinde yayınlanmıştır)
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.