son haberler

“Yağmurlar Ülkesinde Çocuk Olmak*” Üzerine-1

Yayınlanma Tarihi: 6 Mayıs 2016 okunma

Ertan ALP alpertan2006@hotmail.com

“Korkunç bir mevsimdi çocukluğum.”

                                                                                                                   (Cahit ZARİFOĞLU)

Giriş:Çocukluk,Zaman ve Yağmur

Çocukluk,insanın ana yurdudur.Annenin ve zamanın doğurduğu en yalın şiire evrilen bir yaşam ülkesidir çocukluk.Zamanın taşırdığı ve gelgitlerinin insanı oradan oraya savurduğu mevsimlerimizde tek sığınağımızdır kirli kalmayan.Yüreğini hangi kuşa emanet ederse etsin rüzgarın yine kalbine düşürdüğü ilk günkü tohumdur acıdan ve hüzünden arta kalan.Çocukluğa evrilen her zaman sürülmeyi bekleyen bereketli bir toprak,çocukluğa kavuşan her yağmur şiiri denize boyayan bir gülücük gürültüsüdür.Bunun içindir insan eskisinin kirpiklerinde ağardığında zaman yine çocukluğa sığınması.Bunun içindir her ne kadar çiğ süt emse de kurtuluşu yine bir annede bulması.Bunun içindir tüm şairler eninde sonunda yine çocukluğundan dünyaya geçer,anneye sığınmanın ve bakir zamanları anı defterlerine işlemenin yorgun atları büyük ve kanlı savaştan gelir yine çocukluğuna sığınır.

   “Yağmurlar ülkesinde çocuk olmak“, Şeref Bilsel’in dediği gibi “bizleri geçmişe en çok yağmurların taşımasıdır.”

“Yağmurlar ülkesinde çocuk olmak“,Rıfat Ilgaz’ın dediği gibi “nereye gidersen git Karadenizlisin” dediği gibi daima yağmurun doğurduğu o aydınlık gölgeyi en çok mısralarında taşımaktır.

Karadeniz,önce deniz ve yağmurla doğmaktır.Gökyüzünün ilmiyle yeryüzünün emeğine çalışan her çocuğun ilk şiiridir Karadeniz.Bakmayın okuldaki sabahleyin söylenen antlara,coğrafya kitaplarındaki başka bölgelerin insan ve bitki örtülerine.Zamanın ve yağmurun emzirdiği ilk Türkçe dersidir ayakkabılarına su sızmış bir çocuğun coğrafya alfabesinde öğrendiği ilk A.

   “Yağmurlar ülkesinde çocuk olmak“,Edip Cansever’in dediği gibi “insanın yaşadığı yere benzemesidir.Edip Cansever,         “Mendilimde Kan Sesleri adlı şiirinde zaman,mekan ve insan çevrimindeki özün trajedisini imgeye dönüştürürken sanki bir Karadeniz hissi gelip oturmuştur dizelerine.Kullandığı nesneler hep denize ve kıyıya bağlar bizi.Deniz ülkesinin çocuklarını hatırlatıyor desem yazının yüreği burkulur,Karadeniz desem Cansever’i tekele bağlamış olacağım ama mısralar hep Karadeniz’e ve yağmurlara götürür beni.Çocukluk daha karanlık bir mağara ağzı olmadan,”şiir dersem çık ,çocuk dersem çıkma” daha katledilmemişken betonların arasında ve otoyolların üstünde bu “kan sesleri” beni alıp dedemin arkasında Karadeniz dağlarının uzandığı cep aynasına götürür.İşte o zaman şunları söylemek şiirsel bir caizedir artık:İnsan yaşadığı yere benzemez tek,yaşadığı yeri kelime kelime,satır satır ve dize dize damarlarında ve huyunda taşır:

“İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Toprağını iten çiçeğe

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

….

 Göğüne benzer ki gözyaşları mavidirDenize benzer ki dalgalıdır bakışlarıEvlerine, sokaklarına, köşe başlarınaÖylesine benzer kiVe avlularına(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)Ve sözlerine(Yani bir cep aynası alım-satımına belki) “

Ahmet Özer’in deyişiyle “zengin bir doğanın yüreğine doğmak” az şey değildir.Karadeniz’de her yağmur kaç çocukluk eder?Yağmura sırtını dayayan zaman, içten içe sokakların,caddelerin ve köy yollarının nemli yıkanmışlığına büyütürken bir çocuğu,şair bu çocukla nasıl yağar toprakların üstüne?Karadeniz’de şair işte en çok bu hayale çalışır.

     “Yağmurlar ülkesinde çocuk olmak“,şairin dilinde zamanı ve yağmuru maviye boyamaktır.Anne rahminden dalgaların ve dağların beslediği,ete kemiğe büründürdüğü bu teneffüssüz “devlet dersi”,”yağmurlar ülkesi”nin yazgısında nice hikayeler yazacaktır.

Fındık,Deniz ve Yeşilmişik:Doğanın Yüreğine Doğmak

Menzilgahı sahil ve devrim olan Sezai Sarıoğlu,Karadeniz’le bağlarını şöyle anlatıyor:”Ben,bir şey anlatırken deniz olan çocuklardanım.Dinleyenler beni balık zanneder.Dinlerken şarkı olurum,onlar beni çocuk zanneder.”

Yağmur büyütür,fındık ürkütür,deniz küstürür Karadeniz’de.  Bu kadar hüznü bir araya toplamak haksızlık olsa da Karadeniz hala emeğin ve alın terinin sınandığı bir bölgedir.Karadeniz’i ruhuna ve mısralarına kazımış her şair her şeyden bunu bilir.Denize,doğaya ve emeğe kendini ve çocuklarını adayan bir halkın denize ve yeşile kesmesi toprağın yazgısıdır.Rızık ve bereket denizden ve gökyüzünden geldikçe daha bir yeşildir Karadeniz.Mavi ve yeşilin kardeşliğinde, çocukluğun uçarı ve özgür zamanlarında Ayhan Genç’in deyişiyle “doğayla iç içe büyümektir çocukluk.”

Sizin hiç ağacınız oldu mu Karadeniz’de?Benim küçük bir fındık ağacım vardı.Onun yeşillendiğini ve giderek yemiş verdiğini gördükçe çocuk yüreğim tarlalarda bir başka çarpardı.Her yaz fındığın çilesini çekip rızkını topraktan çıkarmaya çalışan bir yığın emekçinin arasında hayallerimi büyütür gibi büyütürdüm onu.Denize ve yağmurlara sorardım halini hatırını.Hüzün ve soğuk değmesin diye dallarına nice dualar ederdim.Sezai Sarıoğlu’nun hiç ağacı olmaması hüznünü okurken doğanın yüreğine doğmuş bir şairin çocukluğunun terkisinde büyüttüğü “yeşilmişik” halini hep fındık kokan ellerimde hissetim:”Benim hiç ağacım olmadı…Özellikle benim yolumu gözlemedi hiçbir ağaç.Hiçbir ağaç yapraklarını sadece benim için biriktirmedi.Yapraklarının koynunda sakladığı rüzgarı boşaltmadı başımdan bunaldığımda,geçmişe ve geleceğe koşup terlediğimde sırtıma mendil koyar gibi uzatmadı dallarını.Ne çocukluk hayallerime karıştı suyu ne de saçlarımın arasına sadece benim için rüzgarlandırdı şarkılarını.Ama ben bütün ağaçların ve ormanların sırdaşı oldum.Gövdelerine dayadım usulca kulağımı.Masallarını dinledim.Bir ağaçta uyudum,bir başka ağaçta rüya gördüm.Bazılarında sorularımı bazılarında cevaplarımı unuttum.Yine de benim hiç ağacım olmadı.”

Rüzgara,denize,yağmura ve hayata tutunmak için sahi sizin hiç ağacınız oldu mu?

(Devam edecek…)

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”sından Gül Uğultuları-5

24 Şubat 2017 okunma
XXIII.Patiska,bir babanın daha sonra uçup gitmiş bir öpücüğünün tende uyumasıdır. Baba,ömrün yitiği ise anne bu yitiğin ömür mersiyesidir.Bütün yitikler bir güzü çağrıştırır şaire.Baba giderse sözcüklerin omurgası düşer,giden anne ise eğer... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-4

3 Şubat 2017 okunma
XXI.Patiska,bir aile fotoğrafında kardeşini yitiren şiirdir. Akçiçek,kardeş sevgisini varlığının oluşturduğu şiirsel gömleği şiirlerine giydiren ender şairlerdendir.Acıyı şiirin ontolojik sorunlarından ve gerçekliklerinden biri haline getiren... Devamını Oku

Gökhan Akçiçek’in “Patiska”Sından Gül Uğultuları-3

30 Ocak 2017 okunma
XVII.Patiska,yitirdiklerimizin aynasında varlığımıza varlık katan geçmişin anne ve kardeş yüzüdür. Aslında o tükenmez “Şairin hayatı şiire dahil.” sözünün en gerçekçi imgelerinden birini oluşturur Akçiçek.Geçmişin tortusu,kendi... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI-2

20 Ocak 2017 okunma
XI.Patiska,doğayı anlamaya çağıran bir şairin gül uğultusundaki dildir. Uğultu belirsiz ve gizemlidir.Yaşanılan gerçekliği tam olarak anlamlandıramamamın yarım sesidir.Onun şiirinde bazen insanlar da uğultuludur.İçimizde edindikleri yer,öznenin... Devamını Oku

GÖKHAN AKÇİÇEK’İN “PATİSKA”SINDAN GÜL UĞULTULARI

13 Ocak 2017 okunma
I.Patiska,sevgilinin “saçlarına dadanan kırlangıç sürüsü”dür. Anıların bireyin iç dünyasında oluşturduğu dinginlik hali…Sevgilinin yaşamı,zamanı ve mekanı güzelleştirme şarkısı…Tematik anlamda yaşadığı ve şiirinin iç... Devamını Oku

ÇOCUKLAR KANAMASIN ALLAH’IM…!

30 Aralık 2016 okunma
Hangi kandan olup olmadığınız kana yüklediğiniz değerlerle doğru orantılıdır… kan ağlamak kan akıtmak kan akmak kan alacak damarı bilmek kan başına çıkmak kan beynine sıçramak kan boğmak kan çekmek kan çıkmak kan dere gibi akmak kan gelmek kan... Devamını Oku

Gençliğin Şiir Algısı Bağlamında Hızla Kana Karışan Bir Seçki:”Gece Uçuşları”-2

30 Kasım 2016 okunma
İshak Reyna, çağdaş şiirin birikimlerini gençler için toplumsallaştırmaya çalışırken özellikle zamanının büyük bir bölümünü okul tipi öğrenme süreçlerinde geçiren gençlerimizin okulda edinemedikleri şiir okuma ve şiir kültürü edinme... Devamını Oku

GENÇLİĞİN ŞİİR ALGISI BAĞLAMINDA HIZLA KANA KARIŞAN BİR SEÇKİ:”GECE UÇUŞLARI”

28 Ekim 2016 okunma
Modern tüketim toplumlarının en gizli öznesi günümüz gençliğinin farklı toplumsal sınıflarda oluşturduğu kültür algısı şiiri nerede konumlandırıyor?Eğer kültürel bağlamda bir post-modernizmden bahsedilecekse modern bireyini dahi bir sanat algısı ve... Devamını Oku

Bakış Dışı

14 Ekim 2016 okunma
tek göz gerçekleri görürü iki göz yalanları bir gözümü çıkardım rüyaya dalmak için ölürken bir gözümü ekledim sancılı yüreğime başka gözler de düştü oradan buradan gözlerimin içine göz okyanus,göz uzak denizleri sessizliğimizin en çok seni... Devamını Oku

Şiir Günlüklerinden-27

7 Ekim 2016 okunma
Temiz Sığınak “Gidin ölüme dek şiirler okuyun.Çünkü temiz kalacağınız başka bir olanağınız yok.”(Şükrü Erbaş) “Şiir Bizde Olandır…” Bugün okula yeni başlayan 9. sınıf öğrencilerine Behçet Necatigil’in... Devamını Oku