Yayınlanma Tarihi: 8 Haziran 2016 — okunma
Yağmurun ve Çocukluğun Potasında Yerel Sözcükler
Şeref Bilsel’in giriş yazısında belirttiğine göre Karadeniz’de bugün de sözlü kültürün egemenliğini devam ettirdiğini görmek mümkündür. Folklorik öğelerin canlı birer anıt gibi durduğu genellikle denizden uzak ve engebeli iç bölgelerde, dışa kapalılık ve sanayileşememe söz konusu olduğu için bu zor hayat koşulları ve kişilik reaksiyonlarını belirleyen kimlik tipleri yerel söz varlıklarının dolaşım gücünü de etkilemektedir. Sözlü kültürün birçok sözcüğünü ve söz varlığını okuduğumuz Yağmurlar Ülkesinde Çocuk Olmak’ta, geçmişin dilsel ikliminin geleceğe uzanması çocukluk değerlerine olan bağlılığı da gösterir. Uzun zaman önce bir kültür gezisi için Trabzon’a gittiğimde gezide bana yoldaş olan değerli bir büyüğümle Akçaabat’ta köfte yemeye oturmuş, köftelerimizi bekliyorduk. Denizi yalayan köfte lokantasından dalgaların kıyıya ve lokanta duvarına vuran seslerini dinlerken onun uzaklardan birini çağırır gibi ufuk çizgisini yakalamaya çalışan gözlerine odaklanmıştım. Birkaç dakika daha bu yağmursal görüntü devam ettikten sonra bir bilgenin derin iç çekişiyle şunları söylemişti bana. Bu sözleri kafama öyle kazımışım ki bugün bile hatırlıyorum. Sözcükler büyülüdür işte:
-İşte, kardeşim, bizler aha bu Karadeniz gibiyiz. Yeri gelir bir kadın gibi sessiz ve uysal, yeri gelir bir erkek gibi gürlek ve dalgalıdır sözcüklerimiz…
Bu cümle ve onun arkasında yatan coğrafyanın gizemi günlük yaşamda sözlü kültürün yansımaları olarak da karşınıza çıkabilir. “İnsan en çok yaşadığı yere benzer”se söz varlığı da bu yerin şiirsel magmasını kuşatır. Yaşam akıp giderken gerçeklik Karadeniz’e bir şeyleri hala fısıldamaktadır. Sözün büyüsü ve gücünde kendini sınayan katı coğrafya baştan ayağa yansımıştır dile kemiğe. Yaşar Bedri’nin dediği gibi ” Bütün bunlar denizin başının altından çıktı.”
Görmek ve dokunmanın uzun yolculuğunda doğayı kavrayan ve dönüştüren akıl, sözcüklerine Karadeniz’de en çok yağmurun şiirsel sesini katmıştır. Bunun için İlhan Berk’ten el alsak yeridir: “Dokunmak fırtınalı bir yolculuktur.”
Karadeniz’in deniz ve yağmurla harmanlanan sokaklarını, köylerini ve kasabalarını gezdiğim bütün zamanlarda aşağıda sizinle paylaşacağım söz varlıklarının yanında nice gürültüyle topraktan fışkırmış sözcük ve söz grupları sayabilirim size. Yeşilin ve mavinin şiir yazdırdığı coğrafyaya kendi damgasını vuran folklorik sözcükler, kıyı ve iç kesimleri ruh halinin yanında dilinde de ufak da olsa bazı değişiklikler gösterir. İşte bu farklılığın ortaya koyduğu söz varlıksal güzellik baki kalan son sedanın yine doğa-ana olacağına dair bir belirtidir.
Arada bir yağmura tutunun, denize sarılın. Eğer bir gün yolunuz Karadeniz’e düşerse sizinle paylaştığım bu sözcükleri no edin, onların büyüsünü mavinin ve yeşilin insanlarına sorun. Emin olun ki bir sözcükten bir denizi ayağınıza getirecekler, bir yağmurdan binlerce türküye devşireceklerdir.
1.kalandar(Ahmet Özer)
1.Eski takvime göre yılbaşı olarak bilinen 13 Ocak gecesinin bayram niteliği taşıyan yöresel adlandırılması
2.korku kaldırmak, nuska(muska),apanti, şokali, farfatara(gece kelebekleri),zayalanmak, ay parayı kaldırmak, bok oynamak, cizlavet, çuruşi(sipsi),peki(ekmek pişirmeye çamurdan kap),darni, serender, minci(ekşimek,çökelek),yangaz peyniri, süt tiftisi, fitruka, komar gülleri, ander kaybana, seke, koma(yolun kenarındaki toprak duvar veya yüksekti),fikkuku(böğürtlen),teşurmek(düşürmek),teşirmek(devşirmek),deremen(değirmen),miyos etmek(Ahmet Tula) Apanti, bir çeşit ekmek. Şokali, kurumuş mısır koçanının kur kabukları. Bok, diğer adı yığın olan bir çocuk oyunu.
3.ğıyar(hıyar),meci(imece)(Alper Taş)
4.ışkın,ganzilis(fındık toplamadan sonra geride kalanları arama)(Arzu Kalkan Ateş)
5.serander,kaful,mora,gugar,kalandar,ganzilis,zuluf,patos(patoz),lazut,acırak(Atilla Aşut)
6.gukku,aldavur,bokuç(lambaza), kemre, dulundu(Bekir Gerçek)
7.hanbar(Cafer Hergünsel)
8.koleti peyniri,minci,met(Cevdet Çepni)
9.gukku(saklambaç)(Çiğdem Sezer)
11.kargalak,cırıgta,sargona cazıları,zargana,lot,cüz,deresoda puliya,kalaş eserken,sumru,fuştul saçlı,hohol,merek,kelif,kalandaris kulandaris,yoroz,trangela,pargamin,çam yapmak,ağ matizlemek,külek,longuz,pisik,zifin,bardi,mamula,tamara,korop,hanefta(Fatma N.)
12.kelep(Gökhan Akçiçek)
13.kafega,salikutra,kulak teler,ya afkurmayın,afkurma,ander,gaybana,ofla,gorgot,minci,ifteri,kom,çalkama,karakonculo,kert-,keşan,boğda unu(Habibe Ayvacı)
15.hember,kıran,çıngı,klam(Hasan Seçkin)
16.mile,fotik,emen,zıdıf zıdıf kes da gel,çappa oyunu,kulbaç(Hayati Baki)
17.furuç(Hayrettin Geçkin)
18.düven(Hüseyin Akın)
19.zodi zodi,hodiga,esir oyunu,bokuç,kosgovel,dalgaya asılmak,viya çekmek,cırcırlama,kamburlama,kargalak(çam ağacı parçacıkları)(İhsan Topçu)
20.komen,donbik dalya(çotura),cereyan(İlyas Tunç)
21.cılga,pırrav,tahnal(taflan),belleme,babadirek,dolmalık,yaykın,yemişgen(ormanyemişi),börtlen(böğürtlen),merölcen,kaldirik,nivik,hoşguran,bileki,sayvan,alaf,güz kaldırma(hasat),fraktı,keme,ökle-,çangal(İrfan Yıldız)
22.raf(terek),seku(İsmail Hakkı Demircioğlu)
23.termon,meci,kovalicari(Kadriye Müftüoğlu)
25.amofte(Mehmet Kuvvet)
26.karduf kuyulama(Mehmet Yazıcı)
27.hark,geçek,göllenip çimmek(Murat Karacan)
29.sinmeç,tombala,ışık böcükleri,göynek,çimmek(Osman Canik)
30.başak et-,çeç,yanıkara,kunduzavlo(Osman Çakmakçı)
31.viya gitmek,kalafata almak(Önder Aydın)
32.duta,cıvıl(Refik Baskın)
33.cicili,ellik(Semih Poroy)
34.aşgana,cırıtta,güdüne,kavlağa,mıras,bokeç,güvercin takla,sinnenmeç,çort,sakırtlak,girebi,paldır,harar,şelek,gerevu,gelberi,dırmaç,tam,carcur,gırgır,tirol,diremit,taran,saçma,çöten,sarısandal,kuş lastiği,cıdık,gerce,mastele,külek,hızan,alaf,mazı,tam,serander,güdüne,çitte,putana,gufa,fingil-metelik,atalık(Seyfullah Çiçek)
36.atma türkü,fifilik,minci(çökelek),dırani/darni(Şeref Bilsel)
Sonuç Yerine:Şener Aksu’nun dediği gibi “İnsan hangi kalıba doğarsa öyle biçimlenir.”Önemli olan ol mahi ki derya içre incinin kıymetini bilmek.Önemli olan ol kuşlar ki yağmurda illa da sıcak bir kuytuya tünemek.Mavi ile yeşil,deniz ile yağmur arasında “Yağmurlar Ülkesinde Çocuk Olmak” Türkçeyi başka bir sevmektir kardeşim…