son haberler

Yitik Ülke Şairleri -2

Yayınlanma Tarihi: 2 Ocak 2014 okunma

Semra YİĞİT smryigit@gmail.com

“Şair tabiat gibidir. Kendisinde gizlenmiş güzellik hazinesini ancak onu keşfetmesini bilenlere verir” diyor Yakup Kadri Karaosmanoğlu. Galiba ben o kâşiflerden biriyim. Çokça beslenirim şiirden.
Montaigne’e göre ise “Şiiri yapmak şiirden anlamaktan daha kolay”. Bu söz, şiir okurunun neden az olduğunu da açıklıyor galiba… Çünkü şiir okumak, ciddi emek isteyen bir uğraş. Daha fazla kafa yormayı, daha fazla düşünmeyi ve sanırım biraz da bilgi birikimi gerektiriyor. Ama şiirin coşkusu için bu bedeli ödemeye değmez mi?..

Şiirin coşkusu, hayata anlam katan en güçlü duygulardan biridir bence. O coşku şairden okura, ondan başka bir okura geçerek çoğalıp dururken bir yandan da insanı güzelleştirir ve yüceltir. Bu defa insan olabilmenin coşkusuna dönüşür şiirin coşkusu. Hangi ifade şekli şiir gibi anlatabilir ki anlatılmak isteneni?.. O halde, bize bu coşkuyu yaşatan şairlerden birini daha konuk edelim köşemize; Kadir Aydemir’i…

Şair Kadir Aydemir aynı zamanda üretken bir yazar. 1977 yılında İstanbul’da doğdu. İlk şiirleri, Şiir-Oku dergisinde yayımlandı. 1997′den 2003′e kadar Başka Şiir Dergisi’ni çıkardı. 2000 yılından beri, kurucusu olduğu Yitik Ülke (www.yitikulke.com) edebiyat sitesinin editörlüğünü yapıyor. “Gölü Emen Mektup” adlı kitabı Azerbaycan’da Azerice olarak, “Aşksız Gölgeler” adlı öykü kitabı ise Almanya’da Almancaya çevrilerek yayımlandı. Yazdıkları birçok dile çevrildi. “Uluslararası PEN Yazarlar Derneği” ve “Edebiyatçılar Derneği” üyesi olan Kadir Aydemir, Yitik Ülke Yayınları’nın da kurucusu ve genel yayın yönetmeni. Aydemir’in kitapları şunlar: Sessizliğin Bekçisi, Dikenler Sarayı, Aşksız Gölgeler, Rüzgârla Saklı, Sonsuz Unutuş. Projelendirip yayına hazırladığı kitaplar ise Cunda Öyküleri, Ekşi Öyküler, Bozcaada Öyküleri, Olimpos Öyküleri, 80’lerde Çocuk Olmak, 90’lar Kitabı Çocuk mu Genç mi? ve Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı’dır.

Kadir Aydemir’i ben Dikenler Sarayı adlı şiir kitabıyla tanıdım. İlk baskısı 2003’te, ikinci baskısı bundan tam 10 yıl sonra, 2013’te yapıldı. Dikenler Sarayı, Kadir Aydemir’in 20’li yaşlarının ilk yarısındaki şiirlerinden oluşuyor. O gencecik yaşama sığmış onca acıyı, yoksulluğu, hüznü şiirleştirerek ölümsüzleştiriyor şair. Kitabı bitirdiğinizde, bütün bir hayatı yüklenip çıkıyorsunuz bu acının, hüznün şiiriyle yıkandığınız duygu ırmağından; yüreğiniz kanayarak… ve bu duygu zenginleşmesiyle biraz daha insanlaştığınızı hissediyorsunuz. Acıyı kim böylesine sanata dönüştürebilir ki bir şairden başka?.. Ölüm üzerine daha etkili ne söyleyebilirsiniz şu dizeleri okuduktan sonra: “Terli bir atlet; / Sırtında inleyişin… / Rüzgâr sağ eliyle kapıyı açtı / Akasyayla konuşmaya başladı gök / Bir şey sarı güğüme dokundu, / Yanımdan geçti, uyuyordun… / İnleyişini aldı ve gitti / Pencerenin sürgüsü gıcırdadı… / Ölüm: / Kapının önünde, / Ne çok ayakkabı!” – “ (….) Dizlerini çamura verip / İteleyeceksin üstüne ilk toprağı / Babanın tabutuna / Sarılıp gitmek isteyeceksin / Her şey kaçacak / Yağmurdan taşların üzerinde / Şu kertenkele ölüsü hariç…”

Ve şimdi birkaç dizeyle daha buluşalım Dikenler Sarayı’nda: “Kavaklar, telgraf direkleri / Cırcırböceği, / Hiç susmuyor / Zeytin ağacı / Ezik otlarla / Sinsi / Her şey / Ve ardıçkuşu: / Bir konuşmayı / Dinler gibi / Çok uzakta insanlar / Som dikenler sarayı / Acı: / Toprakta / Ve yüzünde yol bekçisinin.” – “Gölün tuzdan kadehi, / Sızmış oraya gezgin gece / Yankının kovuğu, / Camdan okları güneşin / İki ay mı var gökte? / Biri daldaki kuşun gözü.” – “- Ne kadar güzelsiniz! / dedim / Mısır püskülüne.” – “ (….) Düşün bütün olanları, / Güneşe küsen sarkıtı anla / Baban sarhoş, eve kömür gelmiş / Anla, gözyaşlarıyla erimez bu kar!”

“Dünyaya neden geldin diye sorsa biri, ‘Şiir yazmak için’ derdim. Öyküler tabii ki çok farklı, seviyorum onları kurgulamayı, ama söz konusu şiirse, söz konusu kitaplarımın kitabı ‘Dikenler Sarayı’ ise gök açılır, yer yarılır, sular donar, böcekler uyanır ve şiirin kılıcı gelip saplanır dilime-yüreğime” diyor şair Kadir Aydemir. Eh, artık bunun üstüne başka söz söylenmez.

Bol şiirli günler diliyorum hepinize. Hayatınızın şiiri hiç kaybolmasın!

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Her Şey Tatsız Tuzsuz

5 Mart 2020 okunma
Benim deniz kokulu, yosun kokulu, ıhlamur kokulu kentim. Güneşli umutlarım, gri hüzünlerim, zifiri karanlık korkularım… Yağmur gibi yağan sevinçlerim, öksüz kederlerim ve dindirilemez öfkelerim… En derin, en acımasız terk edilmişliklere seninle direndik ve... Devamını Oku

Yol, Yolculuk, Bir Avuç İnsan ve Einstein

30 Kasım 2018 okunma
“Alıp başımı gitmek. Atsız arabasız/ Alıp başımı düşlerin çıkmazından/ Karışmak taşa toprağa. Yolculuk…” (Rıfat Ilgaz) Oldum olası severim yolculukları; en çok da otobüs yolculuklarını… Hızla geriye akan manzarayı seyrederken düşüncelere... Devamını Oku

Hüzün, Melankoli ve Şiir

12 Aralık 2017 okunma
Son zamanlarda bir garip hüzün dalgası arada bir yoklayıp duruyor beni. Bu da neyin nesi? Nereden çıktı şimdi bu hüzün? Tüm olumsuzluklara rağmen kendimi bile hayrete düşürecek kadar umut dolu değil miyim ben?.. Françoise Sagan’ın bir çırpıda okunuveren o... Devamını Oku

Bir Şenay Varmış… Meğer Hayalmiş

10 Mayıs 2017 okunma
“Nedir acelesi ecelin? Daha bitmeden yaşama sevincim.” (Halide Edip Adıvar) Benim dünyalar güzeli melek kardeşim, senin hakkında yazacağım nereden gelsin aklıma. İnsan bu kadar iyi, bu kadar güzel, bu kadar hayat dolu olur da, hiç bu kadar yakın durur mu... Devamını Oku

Özlem

1 Aralık 2016 okunma
En yakıcı duygulardan biridir özlem. Kimi için sıla, kimi için sevgili; kimine göre çocuk, kimine göre ana-baba-kardeştir. Şarkılar onu söyler, şiirler onu haykırır. Özlemi yazar öyküler, tablolar onu resmeder. Özlem değer vermektir, sevmektir özünde.... Devamını Oku

Hayatın İçinden

15 Nisan 2016 okunma
Mevsimler her ne kadar eskisi gibi olmasa da yine de geliyor bahar, yine de geliyor yaz. Doğa yeniden canlanıyor ve kuşlar bir başka ötüyor bu mevsimlerde. Fındık bahçelerinde dolanırken “Yine yeşillendi fındık dalları” türküsünü hatırlarım hep. Fındık... Devamını Oku

Sahi, Öğretmenlere Ne Oldu Böyle?..

3 Mart 2016 okunma
Belediye hoparlörünün tiz, gıcırtılı sesi ortalığı kaplıyor. Kadın görevli, bir konferansın anonsunu yapıyor: “Ahir Zamanda Kadın konulu konferans bugün…” Doğru mu duydum acaba? Ahir zamanda mı dedi? Neyse ki anons ikinci kez tekrarlanıyor. Pür... Devamını Oku

Arkadaşımın Mektubuna Cevap (3)

10 Şubat 2016 okunma
10 Şubat 2016 Canım Arkadaşım, Biliyorum, cevabım epeyce gecikti. Fırsat bulup yazamadım bir türlü. Kusura bakma n’olur. Yazın ortalarına doğru almışım son mektubunu. Okullar tatildeyken yani. Kıskançlık konusunda kalmışız. Düşüncelerine katılıyorum... Devamını Oku

Biri Bana Bunları Açıklayabilir mi?..

7 Ocak 2016 okunma
Karın bembeyaz aydınlığı salonun her tarafına yayılıyor. En kuytu köşeler bile ışık içinde. Yumuşacık, lapa lapa yağan karı seyrediyorum camdan. Uzun zamandır bu kadar yoğun bir kar yağışı görmemiştim. Kalınlığı en az elli santimetreyi buldu.... Devamını Oku

Arkadaşımdan Mektup Var (3)

9 Temmuz 2015 okunma
Sevgili Semra, Her şey yolunda mı, iyi miyim, kötü müyüm, inan ki ben de bilmiyorum. Hayatım birden bire değişti. Şahin yurtdışına gidiyor… gitmek zorunda. Aniden ortaya çıkan bu duruma uyum sağlayamadım henüz. Duygularım bir o yana bir bu yana gidip... Devamını Oku