son haberler

Bugünkü Siyaset Halkın Hoşuna Gitmiyor

Yayınlanma Tarihi: 30 Ekim 2015 okunma

Bugünkü Siyaset Halkın Hoşuna Gitmiyor
Siyaset
0

Eğitimle Demokrasi (EDEP) köşelerine gelen iletilerden etkilenerek birçok insanla konuştuğunu söyleyen Ürer, gazetemize yaptığı açıklamasında halkın bugünkü siyasetin halkın hoşuna gitmediğini söyledi.

Ürer yaptığı açıklamasında, Halk, 12 Eylül öncesini ve askerî yönetim dönemini yaşadıktan sonra merhum Özal gibi yumuşak huylu, uzlaşmacı bir siyasî kişiliğe yöneldi. Ancak o cumhurbaşkanı olduktan     sonra yeri doldurulamadı. Ondan sonra sürekli gerilen siyaset banka hortumlamaları, kasa atmalar, anayasa kitapçığı fırlatmaları ardından kriz getirmişti.

Halk çare özlemi içindeyken erdemliler hareketine yöneldi, adını adalet ve kalkınma koyan bu kadro, her kesime açılacağım dedi, tıpkı Merhum Özal gibi ama… partiler içine sızan Turuva atlarının veya eşini bırakan kadın-erkek gibi (halk benzetmesi) davalarını terk edenlerin gerilim kışkırtması, maalesef  13 yıllık süreçte etkisini gösterdi. Sadece devletin istihbarat ve güvenlik tedbirleriyle ortadan kaldırılması gereken terör bile siyasetçiye rakibi yıpratma malzemesi oluyor. Akıllar tutuldu.

Bir muhtar dostum, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (usak) Genel Başkanı      Sayın Prof.Dr. İlhan Bal’ın Siyasetin kapasitesi azaldı, çözüm sınırları daraldı ve sonuç itibarıyla siyaset çözümsüzlük merkezine doğru gitti demesini anlayamamış, benden ne demek istediğini sordu. Araştırdım. Terör uzmanı Sayın Bal, terörün siyaset malzemesi olmasının tehlikesine şu sözlerle açıklık getiriyor özetle: “Kendi işimizi akılcı çözemiyor, bir sürü düşman üretiyoruz.‘Mademki bütün sorumluluklar düşmanlarımızda ve başka yerlerde, madem biz bir sürü düşmanla karşı karşıyayız ve herkes bizimle uğraşıyor, o zaman bunlar bizim başımıza gelebilir’ gibi mazeretler üretip çözümü erteliyoruz. Velev ki Orta Doğuluyuz; ‘Orta Doğu’da bunlar olur’ tezini öne sürenlere biraz kredi açalım. Gerçekten bir Orta Doğu ülkesi konumunda bulunan İran’a bakalım. Batı’nın başta ABD olmak üzere açık husumeti ve düşmanlığıyla geçirdiği 40 yıl içerisinde Tahran’da kaç tane bomba patladığına, bu yorumu ve analizi yapanların zahmet edip bakmalarında yarar görüyorum. Orta Doğu’da, tarihsel kökler itibarıyla devlet geleneği ve kültürünü devam ettiren Persler ve Türkleri iki devlet olarak yan yana getirdiğimizde görürüz ki bu ülkeler Esad’ın Şam’ı veya Saddam’ın Bağdat’ıyla mukayese edilemez özelliktedirler. Eğer bir kıyas yapılacaksa Tahran ve Ankara arasında yapılmalı.”

Muhtarım açıklamalarımı dinleyince “Niye bu hocadan yararlanmıyor siyasetçiler?” dedi. Düşündürücü değil mi sorusu?
Halk, olan bitenden çok rahatsız, yeni  bir siyasî özlemin içine girdi yine. Niye? Çünkü ülkenin bir yarısının diğer yarısına düşman olmasından tedirgin. Birçok insandan dinledim: Koalisyon olsun diyolar. Bir parti tek başına iktidara gelse bile ana muhalefetiyle uzlaşıp koalisyon kursun; anayasayı da diğer yasaları da halkın ortak iradesine uygun hale getirsin diyorlar. Hiç değilse bir dönem böyle uzlaşma hükümetine ihtiyaç var diyorlar.

“Ben değilim bunları söyleyen, halk (!) Doğrulara ulaşmak ve onları duyurmak için sordum, soruşturdum, dinledim, araştırdım ve yazıyorum sadece; kimse kusura bakmasın!” diyen Ürer,
Manas Destanı’nın “Otlak yerde çıkan yangınla içeriden çıkan düşman baş edilmez!”  ve Merhum Erbakan’ın “Halkla savaşmak olmaz!” sözlerine dikkat çekti. Ardından da “Araştırmam Ordu, Samsun ve Amasya’da. Önemseyin bu köşelerin sesini. Tarih gösterdi ki vatanın bir köşesinde atan nabız, diğer köşelerinde de aynı atar.” diyerek sözlerini bitirdi.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.