Yalnızlığın giderilmesinde çayın önemini bilmeyen var mıdır? Varsa biraz daha yalnız kalacak demektir. Çay içme isteği içimize doğduğu andan itibaren neler konuşacağımıza da karar vermiş sayılırız. Öncelikle elimizdeki işimize son veririz. Kendimize ortak olacak başka şeyler ararız. İşte çay tam bu esnada devreye girer. “Ben […]
Şairin “seninle dilsiz konuşalım” dediği gibi yalnız kalanların çay ile sohbet “bizeban” yani dilsiz olurmuş. Dilsiz ve kelimesiz sohbetleri açığa çıkarmak ne adaba uygunmuş ne de kelimelerin izaha gücü yetermiş. Çayın nasıl bir şey olduğu durduğu cam bardakta belli olurmuş. Kâh bardak, kâh çay kendini […]
Bardağa dolar dolmaz bir sarsıntı geçirirdi. Bardağın üst kısmında dairesel çizgiler belki de içinin darlanmasının bir alametiydi. En çok şeker kullanmamamı seviyordu. Şeker demek kendisine has olan tadının değişmesi, kokusunda farklılaşma hatta bardağın üst kısmında zar görünümünde bir tabakanın teşekkül etmesiydi. İnsanların çoğunun çayı şekerli […]
Ne zaman çaydanlığı elime alsam birazdan bir sohbetin başlayacağı anlamına gelir çay için. Hazırlanışı bir yana sohbet saati bile müsait olmalı. Öyle varlı vakitsiz sohbet edilmez çayla. Kendine has şekilli bardağı masanın üzerine koyar koymaz başlar sohbet. Hele çayın ilk damlası çaydanlığı terk etmeye […]
Daha bardağa dökülmeden bir “Ah!” etti çay. Ya da bana öyle geldi. Bana, “Derdini seslice anlatıyorsun, tek başınasın diye kimsenin duymayacağını mı sanıyorsun” der gibi geldi. Şikâyetçi olduğu her halinden belli oluyordu. Kaç gecedir derdimi dinliyor. Ona garip gelen şey benim o konuşmaları sesli yapmam. […]
O sene kış sert geçiyordu. Benim, 1983 yılı Şubat ayında Tirebolu merkezden yaklaşık 24 km içeride Eymür köyüne tayinim çıkmıştı. O zamanlarda beklenmedik tayinler olabiliyordu. “İhtiyaca binaen veya “Gerekli görüldü” açıklaması her türlü tartışmanın önünü kesiyordu. İşte böyle “İhtiyaca binaen” kuralına göre ben de ikinci […]
Puçuklu Tirebolu’nun çok eski yerleşim yerlerinden biri. Şu günlerde geçmişin ihtişamlı günlerini yad ediyor. Keşke hayal ediyor diyebilseydim. Hayal etmek… Umut etmek… Olmasını temenni ettiğimiz şeylere verilen isimlerden. Ama Puçuklu bir daha o günlere dönemez. 1986 yılında tek ettim Tirebolu’yu. Hatıralarımla birlikte. Her günün ayrı […]
Bir şehrin tarihi, onun dilsiz şahitleriyle yazılır. Binalar, çeşmeler, hanlar, köprüler, camiler, cadde ve sokaklar, duvarlar, iş yerleri, kullanılan malzemeler şehrin dilsiz şahitleridir. Bir köylü çocuğu olduğum için konularımız arasında “Köyün ortak malları” adlı konular gösterilirdi. Bunlar arasında çeşmeler, değirmenler, camiler ve yollar örnek verilirdi. […]
Kendi halinde bir esnaftı. Dükkânın bir yerini gelenler sohbet etmeye ayırmıştı. Esnaflığının temelinde ticari bir anlayıştan çok; hem boş durmamak, hem de yanında birini daha çalıştırarak bir kişi de olsa birine yardımcı olmaktı. Dükkânın kendisine ayırdığı odaya gelen misafirlerle sohbet eder, çırak ise satış işleriyle […]
Ne zaman ilerleme ve gelişmeden bahsedilse; yeterince okumadığımızı, bunu da başka ülkelerin kişi başına okunan kitap sayışla kıyaslayarak örneklendiririz. Böyle bir istatistik gördüğümde canım yanar. Milletçe kendimizi bu hususta epey gerilerde sanırım. Günümüzde, eskiden olduğu gibi ilk defa okula yedi yaşında değil; anaokulu, ana sınıfı, […]