Yayınlanma Tarihi: 9 Kasım 2018 — okunma
Cumhuriyet döneminde Türkiye iki önemli savaş tecrübesi yaşamıştır. Birincisi NATO bünyesinde Kore ve 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı, yakın dönemde ise Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatı. Suriye’de yapılan bu harekatta şüphe yok ki terörle mücadeleden gelen tecrübenin katkısını tartışmaya bile gerek yoktur. Bu tecrübelerin haricinde yurt dışındaki askeri üslerimizi de hatırlatmak istiyorum. Tabi ki bu üslerdeki asker sayımızda dahil…
Birinci sırada 5 bin askerle Suriye gelirken ikinci sırada 2500 asker ile Irak gelmektedir. Daha sonra sırasıyla 750 asker Azerbaycan’da, 563 asker Afganistan’da, 400 asker Kosova’da, 300 asker Katar’da, 250 asker Bosna’da, 200 asker Somali’de ve 100 asker de Arnavutluk’ta bulunmaktadır. Sudan’da ise çalışmalar devam etmektedir. Toplam sayı ise yaklaşık 10 bin asker etmektedir. Bizim konumumuzdaki bir ülke için yeterli olmasa da hiçte azımsanacak bir sayı değildir. Bu askerlerimiz farklı coğrafyalarda farklı tecrübeler edinmektedir. Unutmayalım ki bütün bunların ekonomik karşılığı da vardır.
Bir de TSK’nın personel durumunu hatırlatmak istiyorum. Toplamda 400 bin kişiyi barındıran TSK’da 203 general 26 Bin subay, 65 Bin astsubay, 47 bin Uzman erbaş, 16 bin sözleşmeli er ve 200 bin yükümlü bulunmaktadır. Bu verdiğim rakamlar insan gücümüzü veriyor ama bir de konuyla ilgili oldukları için 3 ülkenin daha askeri insan gücünü yazmak istiyorum. İsrail’in 168 bin askeri personeli olmakla birlikte istediğinde 3,5 Milyonluk sayıya ulaşabilmektedir. Zira bu sayıya kadın askerler de dahildir. İran’ın ise 400 bin askeri vardır ama 1,5 Milyon da yedek askeri vardır. Son olarak Suudi Arabistan’a gelecek olursak onların 200 bin askerinin yanında 50 bin yedek askeri vardır. Bu asker sayılarına sahip ülkelerin silah güçleri ise Türkiye ve Suudi Arabistan konvansiyonel silahlara sahipken İran ve İsrail nükleer silahlara da sahip.
Gelelim asıl konumuza. Sürekli hatırlattığım Körfez Savaşı vuku bulursa milk etkilenecek ülkeler bunlardır. Tabi ki savaş kazanma kelle sayısı ya da silah türü ile sınırlı değildir. Geride çok başka etkenler de vardır. Ama bunları nereye gidiyoruzun bir cevabı olabilir. Çünkü bu savaşta İsrail kesinlikle S. Arabistan’ın yanında yer alacaktır. Ama İran’ı kimler destekler onu kestirmek biraz zordur. Tabi ki Rusya ve Çin İran’ı desteklemek isterler ama İran’a uygulanan ambargo büyük bir engel teşkil etmektedir. İşte böyle karmaşık bir yapı içinde Türkiye’yi rahat bırakacaklarını hiç sanmıyorum. Belki Fırat’ın doğusuna yapılacak harekatı, belki enerji alışverişini İran ile yapıyor olmamızı ya da sonradan üretecekleri bir olayı bahane ederek bizi ateş çemberine sokmak isteyeceklerdir. Ben askeri yapıları hatırlattım. İnşallah yanılıyor olurum. Yazdıklarım havada kalır. Aksi halde oluk oluk Müslüman kanı akıtacak bir savaş kapıda bekliyor demektir.
Kalın Sağlıcakla