son haberler

Pontus Cumhuriyeti Hayâli ve Ünye – I

Yayınlanma Tarihi: 24 Şubat 2017 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Pontus veya Pont Euxim, eski Yunanlıların Karadeniz’e verdikleri bir isimdir.1 Eski çağda Grekler Karadeniz’e “deniz” manâsında “Pontus” adını vermişlerdir.4 Pontus adı genellikle Doğu Karadeniz sahilleri için kullanılmakla beraber, tarif ettiği alan zaman zaman değişiklik göstermiştir.1 Karadeniz’in güney sahillerine de aynı isim verilmiş ve bölge sakinlerine de Pontuslu denilmiştir.6

Bu bölgede tarihî Pontus Krallığı da M.Ö. 301’de Pers menşeli Mithridates Sülâlesi tarafından kurulmuştur. Pont Devleti olarak da bilinen bu devlet yaşadığı çağda (M.Ö. 301 – 63) doğuda Roma İmparatorluğu’nun rakibi olabilecek bir güce erişmiştir. Ancak M.Ö. 66’da Roma orduları tarafından üç parçaya bölünen bu krallık M.Ö. 63’de ortadan kaldırılmıştır.2

Pontusluların, Yunanlıların iddia ettiği gibi Yunanlılıkla, Hellenlikle ilgisi var mıydı? Varsa ne derecedir? Bu sorunun veya soruların cevabını Stefanos YERASİMOS’tan öğrenelim! “… bunların büyük bölümü Ortodoks Hristiyan idiler, yani Ermeni değildiler. Ama o dönemde Ortodoksların Yunanlı olduklarını söylemek güçtür …7

Pontusçuluk, XIX. yüzyıl sonlarında özellikle İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD tarafından zaman zaman ve gerektiği kadar destek bulan, Yunan Megali İdeası’nın bir uzantısı olarak Doğu Karadeniz kıyılarında kurulması plânlanan bir devletin doğuşunu hazırlamak için başvurulan her türlü faaliyet (siyasî, askerî, dinî, etnik kışkırtma, kültürel vs.) olarak tanımlanabilir.4

Kuruluşundan itibaren Türkler aleyhine genişleyen Yunan emperyalizmi, yani Megalo-İdea, Sinop’tan itibaren doğuya doğru tüm Karadeniz yerleşimlerini kapsamaktaydı. Rumlar, Yunan tarihçi ve devlet adamı Panayotis Pipinellis’in dediği gibi “kendilerini Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırma hayâline kaptırdılar”.5

Pontus Meselesi”, batılılar için Yunanlıların anladığı manâdan çok, Türkleri dünya kamuoyu önünde zor durumda bırakmak, siyasî alanda sıkıştırmak için harekete geçirdikleri, Yunanlıları da bu oyunlarına âlet ettikleri bir siyasî meseledir.4

Roma İmparatorluğu’nun Ünye‘ye en çok yaklaştığı zaman İ.Ö. 72/71 yıllarıdır. Kuşatma altındaki Amisos, Mithrydates tarafından deniz yoluyla gönderilen yiyecek, silâh ve asker ile desteklenir. Mithrydates, M.Ö. 72/71 kışını Kabera’da/Niksar’da, yeni ordunun hazırlıklarıyla meşgul olarak geçirir. 40 bin piyade 4 bin süvari oluşturur. M.Ö. 71’de Lucullus, Amisos kuşatmasını Murena’ya bırakarak, Kabeira’ya hareket eder. Önce Phanaroea Ovası’na girmiş ve Lycus ve İris nehirleri arasında kurulu olan Eupatoria şehrini teslim almıştır.3

Mithrydates âni bir kararla Armenia Kralı Tigranes‘e sığınmak için harekete geçince, Pontos ordusunda panik başlamış ve büyük kayıplar verilmiştir. Bundan sonra yapılan iki savaşı Lucullus kazanır. Bu hareket sırasında Mithrydates, Komana Pontika ve Talaura yolunu izlemiştir. İ.Ö. 71’de meydana gelen bu olaylardan sonra başta Kaberia olmak üzere kralı, kaleleri Romalılara teslim olur. Kıyıdaki Grek kentleri teslim olmakta direnmişler ise de daha fazla karşı koyamayarak teslim olmuşlardır. Herhalde Ünye de bu tarihte Roma hâkimiyetine girmiş olmalı, zira Karadeniz’e açılan en müstahkem yollardan biri Kaberia / Niksar – Oinoe / Ünye yolu idi. Ve bu yol üzerinde Pontos Devleti birçok müstahkem kaleler yapmışlardı.3

İ.Ö. 67 İlkbahar’ında Pompeius Anadolu’ya gelmeden önce Mithrydates Pontos’daki topraklarının yeniden sahibi olmuştu. O Pompeius’daki ilerlediğini haber alınca olasılıkla Zara yakınlarına çekildi. Amacı Roma ordusunu çember içine alıp aç susuz bırakmaktı. Fakat süvarilerinin büyük bir kısmını kaybettiğinden kendisi çember içine alındı ve ancak 45 gün dayanabildi. Daha sonra ordusundaki hasta ve işe yaramazları öldürterek ve ordugâhını ateşe vererek buradan kaçtı. Yine de orduyu takip eden Pompeius 10.000 kişiyi katletti. Mithrydates bu kere damadı Tigranes tarafından kabul edilmedi ve Kırım’a gitti. Kendisi aleyhine Romalılar ile anlaşmalar yapan oğlu Mahones’i (Makhares) öldürdü. Askerler tarafından kral ilân edilen II. Pharnakes de babası Mithrydates’i intihara zorladı. İ.Ö. 63 yılında onun ölümüyle bu topraklarda bağımsız bir Pontos devletini yeniden kurma ihtimali de ortadan kalkmış oldu. Böylece Pontos devleti sınırlarında Roma’nın kesin hâkimiyeti söz konusu olacaktır. Ünye ise artık Roma’nın bir şehri olarak yaşamaya devam edecektir.3

III. Mithrydates savaşı (M.Ö. 74 – 64) sonunda, Lucullus’un yerine geçen Pompeius Magnus, M.Ö. 64 baharında Amisos’a gelerek, K. Asia’nın idarî teşkilâtlanmasında yeni düzenlemeler yapar. Pontos’un batı kısmını birleştirerek, M.Ö. 64 – 63’te Bithnia – Pontos çift eyaletini kuran Romalı komutan Gn. Pompeius, Pontos Krallığı’nın eyalet dışında kalan Halys’ten, Trapezos dahil Kolkhis’e kadar olan Kuzey Kappadokya topraklarını Mithrydates’in güneye inen ordusunu yenen Galatların Tolistoag boyu prenslerinden Deiotaros’a verir. Bu dönemde Amisos’a, Saramene, Gazelonitis, Themisskyra, Ünye ve Sidene bölgelerini verir. Diğer çalışmalarını tamamlayan Pompeius, M.Ö. 62’de Amisos’tan ayrılır. Pompeius’un düzenlemeleri, Pontos’un politik ve ekonomik sisteminde köklü değişiklikler yapar. Feodal yapı yeniden canlanır. Kıyıdaki Grek şehirleri, Amastris, Sinop ve Amisos genişler.3

Gaius lulius Caesar ile Gn. Pompeius arasındaki iç savaş ve sonra da Caesar’ın Mısır’da bulunmasından yararlanan VI. Mithrydates’in oğlu II. Farnakes, Kırım’dan Kolkhis bölgesine girince, Pompeius’un M.Ö. 63 yılında buraya atadığı vasal kral Aristarkhos kaçar. Böylece Farnakes batıya doğru ilerler ve Deiotaros ile Caesar’ın, Küçük Asya’nın güvenliğini sağlamak için bıraktığı komutanlarından Gn. Domitius Calvinus’la karşılaşır. M.Ö. 48 yılında, Farnakes; Pompeius’un babası VI. Mithrydates’ı Kelkit (Lykus) Vâdisi’nde yendiği Nikopolis kenti yakınında, Roma kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğratır. Böylece babasının topraklarına yeniden sahip olmuştu. Fakat, bu uzun sürmeyecekti, zira halkına zalimce davranan Farnakes onların desteğini sağlayamaz. Bu sebeple de kısa süre sonra İskenderiye’den (Aleksandria) dönen G. I. Caesar‘a, M.Ö. 47 yılında Zela’da (Zile) yapılan savaşta yenilir. Pharnaces‘a karşı Caesar’ın zaferi, Roma’ya “Veni, vidi, vici.Geldim, gördüm, yendim.” mesajının gönderildiği önemli zaferlerden biriydi.3

Bilindiği gibi Pompeius zamanında Pontos’un batı kısmı Bithyinia ile birleştirilerek İ.Ö. 64’te Bithyinia – Pontos eyaleti oluşturulmuştu. Pontos’un doğu kısmı ise İ.S. 63 yılına kadar genellikle Mithradates Eupator’un soyundan gelen kişilerce yönetilmişti. İ.S. 63 yılında Nero, buranın vasal kralı II. Polemon’un topraklarını Roma’ya terk etmesini sağladı. Bu tarihte Pontos Polemoniacus ile Pontos Galatikus, Galatia eyaletine bağlandı. Böylece Ünye‘nin de dahil olduğu Karadeniz kıyıları doğrudan doğruya Roma’nın yönetimi altına girmiş oldu.3

Daha sonra Doğu Karadeniz bölgesinde, Doğu Roma’nın, yani Bizans’ın zayıflaması ile Trabzon Devleti (1207 – 1461) kurulmuştur. Bizans Prensi Aleksi Komnen tarafından kurulan bu devlet ile önceki Pontus Krallığı arasında herhangi bir ilişki mevcut değildir.2 (İstanbul’un Lâtinler tarafından işgali üzerine Bizanslı Prensler tarafından 1207 yılında kurulan Trabzon Devleti, ne bir başka devletin devamı oldu ne de Bizans İmparatorluğu’nun mirasçısı olmak iddiası peşinde koştu. Mahmut GOLOĞLU, Anadolu’nun Millî Devleti Pontus, Ankara, 1973, s. 149)

Mahmut GOLOĞLU Fransız kaynaklarına dayanarak daha Pontus Krallığı’nın kurulduğu dönemde bölgede oturmakta olan halkın üç bölüm olduğunu, bunların; İranlılar, kıyı şehirlerinde Yunanlılar ve bölgenin asıl yerli halkı olan Turanlılar olduğunu ileri sürmektedir. (Tarihî Pont Devleti’nin ayyıldızlı bayrağı mevcuttur. Turan boyları da Alozanlar, Amazonlar, Beşirler, Busirler, Tibarenler, Tiraller, Halibler, Sanlar, Katagonlar, Marlar, Makronlar, Mosineklerden oluşmaktadır. Goloğlu, a.g.e., s. XVI, 78).2

Daha Trabzon Devleti yıkılmadan, bölge geniş ölçüde Türkleşmiştir. Nihayet 1461 yılında bölgenin Osmanlılar tarafından fethini müteakip Bizans’ın son kalıntıları da ortadan kalkmıştır. Bundan sonra bölgeye yoğun bir Türk iskânı yapılmıştır. Hristiyan unsurlara da geleneksel Osmanlı hoşgörüsü ve millet sistemi içinde dinî, kültürel ve ekonomik alanda her türlü haklar tanınmıştır.2

Doğu Karadeniz Bölgesi’nin gerek siyasî tarih gerekse sosyal yapı açısından Yunanlılarla ciddî anlamda bir ilişkisi olmamakla beraber, bölgede kurulan ilk Pont Krallığı ile 1207’de kurulan Trabzon Devleti’ni birbirine karıştıran Yunanlılar, ortaya bir Rum Pontus devleti çıkarmışlar ve bu temele dayanarak XX. yüzyılın ilk çeyreğinde bu devleti tekrar diriltme iddiası ile Doğu Karadeniz kıyılarında Rum Pontus devleti kurma hayâline kapılmışlardır.2

Dış güçlerin tahriki ile bağımsız bir devlet kurma arzusuna kapılan Rumlar, mevcut kanun ve nizamlara karşı gelerek isyan etmişlerdir. Bu isyanları sırasında birçok maddî ve manevî kayba sebep olmuşlardır. Bunun da ötesinde düşmanla işbirliği yaparak savaş suçu işlemişlerdir. Türkler için mesele, âsi bir topluluğun kanun ve nizamlar çerçevesine sokulabilmesi için alınan bazı tedbirlerin uygulanması yani bir iç güvenlik meselesidir. Türkiye açısından Lozan’la birlikte mesele çözülmüştür.4

Devam edecek

 KAYNAKÇA :

  1 SARINAY, Yrd. Doç. Dr. Yusuf / PEHLİVANLI, Yrd. Doç. Dr. Hamit / SAYDAM, Yrd. Doç. Dr. Abdullah – Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası (Makaleler), Atatürk Araştırma Merkezi, 1999, Ankara, 145 sayfa.

  2 SARINAY, Yrd. Doç. Dr. Yusuf – Pontus Meselesi ve Yunanistan’ın Politikası, AAM, 1999, Ankara, sh. 1 – 77.

  3 MİSTEPE, M. Ufuk – Pontos – Roma Hâkimiyeti Dönemleri ve Oinoe – Zela III, http://unyezile.com/prunzile.htm

  4 PEHLİVANLI, Yrd. Doç. Dr. Hamit – Tarih Perspektifi İçerisinde Pontus Olayı : Yakın Tarihimize ve Günümüze Etkileri, Atatürk Araştırma Merkezi, 1999, Ankara, sh. 79 – 120.

  5 SAYDAM, Yrd. Doç. Dr. Abdullah – Kurtuluş Savaşı’nda Trabzon’a Yönelik Ermeni – Rum Tehdidi, Atatürk Araştırma Merkezi, 1999, Ankara, sh. 121 – 145.

  6 BIJIŞKYAN, P. Minas – Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası (1817 – 1819), (Çev. ve Notlar : Hrant D. Andreasyan), İstanbul, 1969, s.1.

  7 YERASİMOS, Stefanos – Pontus Meselesi (1912 – 1923), Toplum ve Bilim, 43/44 Güz 1988 – Kış 1989, s. 34.

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku