Yayınlanma Tarihi: 6 Mayıs 2016 — okunma
Antakya Patriği Makarios III Zaim 1658 yılında Ünye’yi (Oinaion) ziyâret etti. O ve efradı ilk önce taştan inşâ edilmiş muhteşem St Nicholas Kilisesi’ne sonra da taş duvarlarla çevrili Bizim Hanım Kilisesi’ne (Church of Our Lady) ziyârette bulundu. İçinde geniş yapraklı alçak boylu meyve ağaçları içeren (sh. 246) çok güzel bir bahçeye sahip ikinci kilise manastırlarına davet edildik.2
Kasabanın binaları taştan, büyük ve güçlü olup Sinop’ta olanlardan daha incedir ve bu binaların meskûnları daha hürmetkâr ve daha dindardırlar. Ritter her iki kiliseden de bahseder. St. Nicholas şehrin yaklaşık 1 km batısında, Aynikola Feneri karşısında zamanla anakaraya bağlanmış olan bir adacık üzerinde kuruldu. Bunun 1629 yılında restore edilmiş, Bizans yapısı olabileceği ve yuvarlak plân üzerine dizayn edildiği söylenmekteydi.
1836’da Hamilton kiliseyi kalıntılar içerisinde buldu, ancak Hell on yıl sonra onun bakımsızlıktan yıkılmış olduğuna dair bir duyum aktarmamıştı; bilâkis orası «bayram günlerinde pek kalabalık» idi (aslında, XIX. Yüzyıl’da Yunanistan ve Rusya’dan hac ziyaretlerine ev sahipliği yapmıştı). Belki de yeniden inşâ edilmişti. Buna en son 1904 yılında Cartanze tarafından değinildi, ancak bugün onun ya da Makarios’un ziyâret ettiği Theotokos Kilisesi’nin hiçbir izi bulunmamaktadır. (sh. 247)
Patrik ayrıca Ünye’de bir Rum gemisinin denize indirilmesini kutsadı. Gemicilik XIX. Yüzyıla kadar büyük ölçüde Rumların elinde kalmış gibi görünüyor; tekneler yerel olarak inşâ edilmekte olup hiç biri 200 ton’dan daha büyük değil idi. Ticareti esas olarak Kırım’daki Kefe (Theodosia) ve İstanbul (Constantinople) ile yürütmekteydiler. Demir zincir halâ üretilmesine rağmen ayrı olarak Tokat güzergâhındaki malların başlıca yerel ihracat maddesi kenevir idi. Kinneir 1814’te liman ve sakinlerinin zenginliğine işaret etmiştir. Ama felâket 1839 yılında gelir.2
Trabzon Viskonsülü Suter 09 Ekim 1839 tarihinde İngiliz büyükelçisine yaptığı bildiride; «kazayla ortaya çıkan büyük bir yangın Ünye (Unieh) kasabasının neredeyse tamamını tahrip etti» dedi. 06 Kasım’da da «yangında 350’si nüfusun asıl kısmını oluşturan Rumlara ait yaklaşık 400 ev yanıp kül olmuştur » diye sözlerine ekledi. Süleyman’ın sarayının yangını atlattığı ancak Ünye (Oinaion) yapılarının Rum karakterinin bu yangını atlatamadığı görünüyor. Yedi yıl sonra Hell kasabanın üçte ikisinin Türk olduğunu bildirmiştir; «Tüm ülke aslen Müslüman’dır; Hristiyanlar orada küçük bir azınlığı teşkil ederler». Sonraları Samsun sahil şeridi boyunca başlıca yerel bağlantı noktası olarak Ünye’nin yerini almış ve büyük bir önem ifade etmemesine rağmen şaşırtıcı yükseliş trendi başlamıştır. Belki de Ünyeli Rum tüccarların bazısı 1839 yangınından sonra Samsun’a göç etti. Her ne olduysa Ünye bu olaydan sonra ekonomik açıdan durgunluğa gömülür.3 (sh. 248) 12 Ocak 2016 / Ankara
KAYNAKÇA :
2 BRYER, Anthony with David Winfield, Selina Ballance and Jane Isaac – The Post-Byzantine Monuments of the Pontos, Ashgate, 2002, 310 sh.
3 1204 öncesi Ünye, bkz. Kinnamos, iv (16), 176; Niketas Choniates, CSHB, 295-9 (ancak bkz. Hélène Ahrweiler, Byzance et la Mer, Paris, 1966, 280 ve n. 3) ve A.A. Vasiliev, «Trabzon İmparatorluğu’nun kuruluşu (1204 – 1222)», Speculum, xi (1936), 6. Theodora Komnene bir vesile ile Trabzon’un lideri Nikephoros Palaiologos tarafından yakalanmıştır ve Andronikos’un Gürcistan Kralı III. George’un kız kardeşi ile yaşamış olması mümkündür. Trabzon İmparatorluğu döneminde Ünye bahsi üzerinde bkz. Lazaropoulos (ed. Papadopoulos – Kerameus), 61, 118; Panaretos (ed. Lampsidis) ff. 293b, 294b; Chalkokondyles, CSHB, 64-5; Clavijo, 108. Burgonya olayı için bkz. N. Iorga, Mélanges d’Histoire Générale, ed. «Les Aventures ‘Sarrazines’ des Français de Bourgogne au XVe siècle». Constantin Marinescu, Cluj 1927, 33 (bkz. Anthony Bryer, «1460 – 1461’de Bolonya ve Gürcistan ve Anadolu Elçisi Ludovico», Bedi Kartlisa, xix – xx (1965), 183 ve n. 32, 191 ve n. 61). Jean d’Arras’nın Melusine serüvenindeki (1382 – 94) Atmaca Kalesi efsanesi kesinlikle Mandeville sözlü geleneğinden önce ortaya çıkmaktadır. Melusine (Melisande), güyâ Lusignan Kontu Raymond’un karısı zannedilmektedir ve Rohan ile Luxembourg hanedanları soyundan olup Ortaçağ Fransız romantizminin en ünlü peri kızlarından biridir. Lusignan ailesinin 1192’den sonra Kıbrıs’a hükmettiği ve 1396’dan sonra Kilikya Ermenistan’ının itibarî hükümdarı olduğu, Melusine’nin kız kardeşi Melier’in kıyamete kadar Kilikya Atmaca Kalesi’nde hapse mahkûm edildiği unutulmamalıdır. O bir Atmaca tarafından korunmuş, ancak soylu şövalyelerin Aziz John Baptist’in kale dışında nöbetini tutmaları emredilmişti. Şövalyeler, ödül olarak, dünyevî şeyler olmak şartıyla mahkûm prensten herhangi bir dilekte bulunmak hakkına sahiptiler. Ancak ne onun vücudunu ne onunla aşk evliliğini ne de başka türlü benzer bir isteği talep edemezlerdi. Uygunsuz istekte ısrar eden şövalyeler dokuzuncu göbek jenerasyona kadar uğursuzluklarla karşılaştılar. 1366’da Mandeville kaleyi Kilikya’ya değil Trabzon’la Erzurum arasına koyarak efsaneyi süslemiştir. Ama onun direk güzergâh üzerinde olmadığını ve «Daha önce isimlendirdiğim bölgelere gitmek için bu doğru bir yol değil ama bahsettiğim harikayı görmek içindir» diye itiraf etti. Kale, halk geleneğine göre Layays’in (Lajazzo, Ceyhan) ötesinde, Pharsipee’nin (? Perşembe) ve Cruk’un (Korigos, Gâvurköy) yakınına uygun düşüyordu. Burada şövalyelerden atmacanın uyandırılması ve prensesten herhangi bir dünyevî dilekte bulunmadan üç ya da yedi gün ve gece uyku, rızık veya refakat olmaksızın kalenin dışında kalmaları istendi. Bir Ermenistan kralı prensesin istediği şartları yerine getirdi ama ahlâksızlıklarıyla ebedî mücadele yapıldı. Zavallı bir adam servet diledi ki bol bol verildi ama bir Tapınak şövalyesi bitmek bilmez bir altın kâse istedi – istemesiyle birlikte yıkıldı (Tapınakçılar, 1312 yılında haklarındaki zenginlik söylentileri nedeniyle tümünden bastırıldı). Johannes Schiltberger, 1412’de Beyazıd’ın ordusunda paralı bir saf Bavyeralı olarak Ankara Savaşı’nda Timur tarafından esir alındı. 1427’de esaretten döndüğünde ve sonraki Pontos seyahatlerinde, hikâyesini cömertçe Mandeville’den kaynağı belli olmayan alıntılarla canlandırdı ki o Mandeville kendisini Kilikya’daki kaleden Trabzon yakınlarına alan bir seyahat hayalperestiydi. Ama Schiltberger, Mandeville’yi çok dikkatlice okumadı ve kaleyi halâ isnat edilen Samsun (Amisos) ve Giresun (Kerasous) arasına taşıdı. Bu şehirlerarasındaki en usturuplu ve uygun kale Ünye’nin güneyindeki Orgias’dır ve Schiltberger en azından şimdi gerçekten Atmaca Kalesi’ne ziyaret mesafesindeydi.
Yazar; Ermeni Kralı, zavallı adam ve şövalye hikâyesini tekrarladıktan sonra yazısına devam ediyor: «Ben ve yoldaşlarım Samsun’da bulunduğum sürece, bizi kaleye götürecek bir adam istedik ve ona para verdik; o yere vardığımızda refakatçilerden birisi yanımda kalıp gözcülük yapmak ve nöbet tutmak istedi. Bizi getiren kişi uyarı mahiyetinde dedi ki eğer refakat işini yerine getirmez ise kaybolabileceğini ve hiç kimsenin kendisinin nereye gittiğini bilemeyeceğini söyledi; kale de ağaçlar arasında görünmez bir konumda olduğundan kaleye giden yolu tam olarak kimse bilmemektedir. Kale aynı zamanda Yunanlı rahipler tarafından yasaklanmıştır ve rahipler onun işi Şeytanladır Tanrıyla değil demektedirler. Böylece biz Giresun olarak adlandırılan şehre gittik.» (Bkz. Resim 75 ve Jean d’Arras, ed. A.K. Donald, Melusine Kontu, Londra (E.E.T.S.) 1895, i, 15 – 16; ed. P. Hamelius, Jean d’Outremeuse’ün Mandeville Seyahatleri’nin Fransızca’dan tercümesi, Londra (E.E.T.S.) 1960, i, 97 – 8, ii, 89; tr. J. Buchan Telfer, Bavaria’lı bir yerli olan Johann Schiltberger’in The Bondage and Travels, Kölelik ve Avrupa, Asya ve Afrika, 1396 – 1427, Londra (Hakluyt Derneği) 1879, 41-2; Kalenin bugünü, David Winfield ve June Wainwright, Anadolu Araştırmaları, xii (1962), 134 and Anthony Bryer, Aϱϗεῖον ІІόvɪοʋ Anthony Bryer 1461 sonrasında Ünye tarihi, bkz. Triantaphyllides, Oí Фʋץἀδɛς, 32; Evliya, ii, 40; Antakya Patriği Macarius’un Seyahatleri; başdiyakozu Halepli Paul tarafından Arapça yazılmış, tr. F.G. Belfour, Londra 1829, ii, 435 (bkz. Voyage du Patriarche Macaire d’Antioche, Paris (Patrologia Orientalis xxii) 1930 ve Laura Ridding, Macarius’un Seyahatleri, Londra 1936, 110; Careri, 97; Ritter, 847 – 8; PRO FO 195/101 (Suter için) ve FO 526/14 (Cartanze için); Hell, ii, 366 – 9 Hamilton, 270 – 8.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.