Yayınlanma Tarihi: 9 Ekim 2015 — okunma
Sayın Başbakanımız “Blok siyaseti değil, birlik siyaseti” diyor. Fransızca kökenli blok sözcüğünün anlamı zaten bir araya getirme, birlik. TDK sözlüğünün 3.maddesinde “Politik çıkarlar sebebiyle birlik kuran devletlerler topluluğu” anlamı da var. Batı bloku, Doğu bloku gibi…Öyleyse birlik siyasetiyle kasdedilen nedir? Bütün siyasî fikirleri bir araya mı getirmek acaba? Öyleyse kitle partisine gidilecek demektir. Benimsiyor, kutluyorum. Merhum Özal, ellerini birleştirerek bunu gerçekleşmişti. Ancak bu açılım parti üyelerinin oyuyla olursa daha iyi, kitlelerin nabzı tutulmuş olur. Ayrıca kitlelerin oyu ve denetimi devre dışı kalınca içeriye örgütsel sızmalarla sinsice faaliyetler yürütüldüğü yaşandı, görüldü. Aldatıldık denmesinin sebebi bu değil mi? Aldatma ve çalma kültürü destanlarımızda insandaki değişmez olarak kayıtlı. İslamî Kırgız destanı Manas’ta Çin esaretinde sızlanan halka, Aksakalı Akbalta bakınız neyi hedef gösteriyor?
“Ağlasak da kaygırsak da düzelmez işimiz; dayanacak ilimiz, halkımız yok! Kara Kalmuk Mançu’ya esiriz; gerilip yatacak vaktimiz yok! Kalmuk Mançu tarımdan habersiz. Bu sahada tarımla uğraşalım. Arıklarımız semirir, aç karnımız doyunur. Hayvan sürülerimiz çoğalsın. Evlerimiz altın gümüş dolsun. Çok olursa servetimiz, Kalmuk memurunu elde ederiz. Ha servet, hele servet…Üretmeyen yer rüşvet!”
Kırgızlar bu hedefle Başbuğları Manas’ı büyütüp eğittiler. Çin yönetiminden de gizlemeyi başardılar, iyice güç kazandığını görünce de çevresinde toplandılar. Bu arada ülkesindeki zulme baş kaldıran kahraman Çinli Almambet’e de kucak açtılar, böylece onlardan en büyük güçlerini de çalıp adaletin, cesaretin, merhametin, bilgeliğin ve temiz yürekliliğin gıpta edilen yönetimini kurdular. Bu zenginleşme ve çalma mantığı tarih ve edebiyatta kayıtlı. Atalarımızın, destanlarımızın bu kayıtlı derslerini iyi çalışmalı, Truva atları mı Almambet örneği kahramanları mı bağrımıza bastığımızı iyi değerlendirmeliyiz.
Sayın Tuğrul Türkeş devlete sahip çıkma ruhunun hiçbir bahane tanımayacağının dersini verdi ekranlarda. Kendini ihraç eden genel başkana hangimizin doğru yaptığını kongreyi toplayıp soralım deme cesaretini de gösterdi. İşte bu, Manas’ta işaret edilen güçtür. Vurgulamalarındaki yüksek sorumluluk anlayışı, bütün siyasetçilere bundan böyle feyz kayanağı olmalı. Kutluyorum, Sayın Türkeş atasının-dedesinin ruhunu yaşatıyor gibiydi.
Kültür Bakanlığına getirilen Sayın Yalçın Topçu ile Ordu Milletvekili 3.sıra adayı değerli hemşerim Sayın Metin Gündoğdu’yu da kutluyorum. Uzaktan tanıdığım kadarıyla kendileri millî birlik davasına inanmış iki şahsiyet. Metropol araştırma şirketi sahibi, halkın %40’nın Ak Parti eleştirilerini algılamadığını söylüyordu. Bu somut gerçek karşısında burada birliğe gitme gereğini düşündüler Sayın Türkeş gibi. Rahmetli Yazıcıoğlu da geçmiş cumhurbaşkanı seçiminde bu birlik siyasetini gütmüştü. Bu bir kazanımdır. Partiye yıllarını vermişlerin aday gösterilmemesinin haksızlık olduğu eleştirileri var ama bunu doğru bulmuyorum. Birlik siyasetinde sen ben yoktur. Kitlelerin birleşme isteği vardır.
Manas Destanı’nda birlik siyaseti çeşitli olaylarla anlatılıyor. Sonraki yazılarımda bunlara da değineceğim. Şimdilik siyasetçilere şu soruya bir cevap aramalarını öneriyorum: Meclise giremeyecek bir partide hangi davaya hizmet edilebilir ki?
Birlik siyasetiyle kitlelere… diyor, partilerimizin bütün adaylarına başarılar diliyorum. Değerli dostum Sayın Ergün Taşçı’yı da ayrıca kutluyorum, halka yakınlığını herkes takdir ediyor, isabetli bir seçim, Fatsa adaysız kalmadı böylece.
Seçim milletimize hayırlı olsun.