son haberler

Halkın Sesi

Yayınlanma Tarihi: 23 Eylül 2015 okunma

Ahmet ALTUN bizimahmet52@hotmail.com

Başbakan Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, millî görüş camiasından ayrıldıktan sonra “Halkın Sesi” olmaya karar vermişti. 37 yıl önce adalet ve kalkınma davamız var demiş, 2001’de de bu adla bir parti kurulduğunu duyunca heyecanlandığım gibi Sayın Kurtulmuş’un partisine verdiği bu adı duyunca da heyecanlanmıştım. Rahmetli Refaiddin Şahin Ağabeyim, beni yanına çağırdı. Dedi eğitim, kültür, sanat faaliyetlerinin sesini duyurmak istiyorsan bize destek ol! Sonra Sayın Bekaroğlu ve Sayın Ahmet Demircan ile de istişarelerim olmuştu. Ancak inancım oydu ki halkın sesi olmak kitlelerin gönül gücüyle yürüyebilmeye bağlıdır. Kadro çatışmalarından uzak üyelerinin oy çokluğunu doğru hesaplayan ve o oy çokluğuna göre icra yapan bir kitle partisi oluşumuna hizmet etmek gerekti. Kadroların bölük pörçük olması sonucu oluşan küçük kadro partileri halkın sesi nasıl olabilirdi ki? 2001 ruhuyla her fikre yer açtığını söyleyen Ak Parti, kadro partisi olarak kurulmuş da olsa aldığı oy potansiyeliyle kitlelerin sesi olmayı başarmıştı, bölünmenin ne anlamı vardı?

Kısa süre sonra Sayın Kurtulmuş ve Saygıdeğer Dostum Samsun Milletvekilimiz Sayın Ahmet Demircan da Adalet ve Kalkınma davası içinde yer aldı. Baktım Gazi Üniversiteli dostlarım Sayın Prof. Dr. Naci Bostancı, Sayın Prof. Dr. Vedat Bilgin ve Sayın Prof. Dr. Hüseyin Yayman da katıldı davaya. Dava büyüyecek demek ki dedim, kitleler etkisini artırıyor. Kitlelerin etki gücüne daha da inandım. Bu inançla 7 Haziran seçimlerinde Ak Parti’den aday adayı da oldum. Fikirlerim vardı, davaya sunmak istediğim. Gazeteler bunları zaman zaman manşetlere de taşımıştı. Adalet ve kalkınma davasının daha fazla güç kazanması için bilimsel gerçeklere ve doğru bilgilere dayalı fikirler ürettim durdum ve yayınladım hep. Başta muhtarlar olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarıyla yakın temasa geçtim.

Onlarla sohbetlerimde bana yandıkları derdin en büyüğü neydi biliyor musunuz? Köşebaşını tutmuş etkili ve yetkili kadrolar kitleler adına konuşuyor, bu da halkın sesi oluyor. Biz sadece nutuk dinliyoruz sivil toplum kuruluşları olarak bizim çözüm önerilerimizi ciddiye alan bile yok(!) Kendilerine öyle sanmayın, onlar sizden etkilenerek fikirler üretirler, ona göre icra içinde olurlar dedim. Adayı olduğum partinin içinde akademik bir kadronun varlığına dikkat çektim. Onların kitlelerin sesini dinlemeyi, bilimin emri kabul ettiklerini de vurguladım ve dertlerini yüreğime işledim.

Halkın sesini duyabilmek çok önemli. Duydum demeyle duyulmuyor bu ses! O ses ancak icrayı üyelerin oylarına sunmakla net olarak duyulur. Bu cumhuriyet tarihi boyunca yapıldı mı hiç? Yapılmadı, demek ki kitle partisi kurulamadı. Böyle bir partinin kurulması veya partilerin buna çevrilmesi en büyük dileğim ama doğrusu çok umutlu değilim. Çok zor, köşebaşını tutanlar benim türkülerimi dinleyecek herkes demekten vazgeçemez. Keşke geçebilseler… Her siyasetçi kendi doğrularını bir yana bırakıp o sesi duyabilmeye odaklanabilse… Bunu yaparken de kim benim dostum kim düşmanım ayrımı yapmama olgunluğunu gösterebilse…

Benim doğrularımı paylaşmayan benim partimden değil anlayışı partileri dar kadroculuğa sürüklüyor. İstisnalar var tabi. Kitlelerin sesini duyma çabası içinde gördüğüm çok politikacı tanıdım. Bunlardan birisini yeni görevi dolayısıyla fikir dostlarıma tanıtmak istiyorum:

Demokrasi adası projesinin sahibi genç ve dinamik mimar hemşehrimiz Sayın Çiğdem Karaaslan. Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş olacak ki genç yaşına rağmen bugün genel başkan yardımcısı ve çevreden, şehirlerden, kültürden sorumlu. Bu Samsun için bir şans bence. Kendisiyle de yeni tanıştım. Ciddî konularda istişarelerimiz oldu. Memleket meselelerine hakim buldum Sayın Karaaslan’ı. İnanıyorum ki halkın sesini duyar. Görevinde başarılar diliyorum.

Kitle partisi konusunda önceki yazılarımda da açıklamalar yapmıştım. Nedeni, dayatmacılığın çağ dışı olduğunu vurgulamaya çalışmaktı. Partilerde sen ben azalacağına çoğaldı. Sayın Arınç bile eskiden bizdik, şimdi ben olduk deme noktasına geldi. Yeniden seçime gidilmesinin nedeni de sen ben değil mi? İyi değil bu gidiş. Kitleler bunu istemiyor, kendi sesinin duyulmasını istiyor, halkın sesini duymamız lazım. Selam kitle partisi olma yolunda ilerleme çabası gösterenlere, selam!

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

KAZMA KÜREK HAZIR OLSUN

28 Şubat 2020 okunma
Suriye- İdlib’de rejim güçleri Rusya’nın desteğiyle sivillerin üstüne bomba yağdırıyor. Halbuki Rusya, İran ve Türkiye anlaşmışlar orayı güvenli bölge ilan etmişlerdi. Onca uyarılara rağmen sivil kanı akmaya devam ediyor. Rusya sözünde durmuyor.... Devamını Oku

Ah Şu Kapitalizm

31 Ocak 2020 okunma
Rusya’nın dağılmasından sonra Dünya kapitalizmin acımasız kuralları içinde savaşmaktadır. Amerika’nın başını çektiği bu düzen vahşiliğini her yerde her alanda göstermektedir. Artık uygarlık, medeniyet, insan hakları gibi kavramlar malesef tarihin... Devamını Oku

Sana Dua Ediyorum 2020

31 Aralık 2019 okunma
O kadar çok sorunlarla yeni yıla giriyoruz ki dua etmekten başka çaremiz yok. Şayet yeni yılın sonunda başımızdaki sorunların yarısından dahi kurtulmuş olsak bunu mutluluk vesilesi sayarım.  Hadi ondan da vazgeçtim mevcut olana yenileri eklenmesin diye dua... Devamını Oku

Ya Tutarsa…!

29 Kasım 2019 okunma
3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Hükümet yeni vaadlerde bulunacak, çeşitli kişi, kurum, kuruluşlar gönül alıcı mesajlar yayımlayacaktır. Tabiki 4 Aralık günü hayaller yerini gerçek yaşama bırakacaktır. Ben... Devamını Oku

Ses Ver Hanım Abla

13 Kasım 2019 okunma
Kasım ayında olmamıza rağmen bahar havası yaşıyoruz. Sabah akşam serin, geceler ise ayaz geçiyor. Ben de yaz aylarında yazmam gereken yazıyı Kasım ayının bu sıcak günlerinde yazmaya karar verdim. Yazılı ve görsel medyada kadın tacizi, kadına şiddet... Devamını Oku

Harekat Değil Bu Bir Savaş!

25 Ekim 2019 okunma
Hükümet açıklamalarında Suriye’deki fiili durumun savaşa değil terör harekatı veya operasyınu dese de yaşananlara bakınca aynı fikirde olmadığımı belirtmek istiyorum. Görünürde Kuzey Suriye’de operasyondayız ama aynı zamanda Amerika-Rusya İran-Avrupa... Devamını Oku

Ayağınızı Denk Alın!

9 Ekim 2019 okunma
6 Temmuz tarihli “İKİNCİ YARI ZOR GEÇECEK” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Gerçekten de zor geçiyor. Karadeniz Bölgesi’nde hala fındık parasının gölgesi devam ediyor. Ancak son üç ayda onun da etkisi ortadan kalacağı için biraz daha... Devamını Oku

Bayram Müjdeleri

9 Ağustos 2019 okunma
Tabiki ben ekonomi uzmanı değilim ama bu alandaki bazı hassas alanları gayet iyi biliyorum. Öncelikle bütün sektörlerde göstergeler negatif olsa da bankacılık sektörü ayaktaysa biraz dikkatle işler düzelir demektir. İkinci sırada ise inşaat sektörü gelir,... Devamını Oku

ABD’den Yar Olmaz!

31 Temmuz 2019 okunma
Türkiye, Suriye krizi başladığından bugüne kadar sözüm ona stratejik ortağımız ABD ile görüşüyor, çeşitli kararlar alınıyor, sözler veriliyor. Ancak ABD Türkiye’nin yararına olan hiçbir konuda alınan kararlara  uymamış, verilen sözleri... Devamını Oku

İkinci Yarı Zor Geçecek

6 Temmuz 2019 okunma
Temmuz ayı ile birlikte yılın ikinci devresini yaşamaya başladık. İlk altı ayı yerel seçim kampanyalarıyla geçirdik. Bitii gitti ama bu yılın ikinci devresi çok zor ve çetin geçecek. Öncelikle ekonomik sıkıntılar; başta esnaf kardeşlerimiz olmak üzere... Devamını Oku