son haberler

Ordulu Şâire Fıtnat Hanım – I

Yayınlanma Tarihi: 22 Ocak 2016 okunma

M. Ufuk MİSTEPE mistepe@gmail.com

Ordu Halkevi Dil Tarih Edebiyat Kolu Başkanı Sayın Sıtkı CAN tarafından 1939 yılında 28 sayfalık “Ordu’lu Şair Fıtnat – Hayatı ve Şiirleri1 adlı bir broşür yayımlanmıştı. Sahaflardan temin ettiğim bu değerli kitapçığı herkesin faydasına sunmak açısından “Aydınlık Ufuklar Sitesihttp://unyezile.com/fitnat.htm adresinde kullanıma açtım.

Trabzon, Amasya Mahallesi, 1842 doğumlu Fıtnat Hanım’ın farklı kalemlerden günümüze intikal eden kısıtlı bilgilerini derleyerek makale ile sizlerle paylaşmayı yeğledim.

Neden Kadın Şair Yok? Bu soruyu, yıldızlı bir gece yarısı, semaya doğru birbirinden güzel mısralar haykıran dostlara soruverdim apansız… Saatlerdir birbiri ardınca okunan harikulade şiirlerin biri bile kadın şair elinden çıkma değildi. “Bana 3 kadın şair sayın” dedim; zorlandılar. (http://www.candundar.com.tr Neden Kadın Şair Yok?, 08.03.2005)4

Kadının en önemli meziyetinin “kendisinden bahsettirmemek” olduğunun kabul gördüğü bir toplumsal psikoloji içinde, şiir biçiminde olsun kendisinden söz etmek, duygularını, aşklarını, acılarını, ümitlerini, kısacası manevî câzibesini sergilemek yani ki kendisinden bahsedilmesine izin vermiş olmak kadın şair için sakınılması gereken bir durumdur. Bir başka deyişle manevî câzibe de en az maddî câzibe kadar setri gerektirir. Bu durumda kadın şair ya manevî câzibesini şiirin ifade vasıtaları ile sergilemiş olmanın getireceği toplumsal baskıyı göze almak zorundadır ya da susmalıdır. Toplumsal baskıyı göze alamadığı ancak yaratılışın kendisine yüklediği şairlik yeteneğinin büyüleyici zorlamasından da vaz geçemediği yani susamadığı anda kadın şairin yolu basit bir temkin programı geliştirmekten geçer. Bunun en kestirme ifadesi de kendi kalbini kendi ruhunu şiir haline geçirmek değil; ifade klişeleri önceden belirlenmiş bir erkek söylemini üstlenmekten, bir başka deyişle ödünç bir kalbi şiir biçiminde deşifre etmekten geçer. Böylece kadın şair kendine (ve kendi cinsine) ait olmayan duyguları ve duyuşları terennüm ederek büyük ölçüde meşruiyet ve muafiyet zeminine çekilir. Her büyük eserin, yedeğinde, “içtenlik” olarak yorumlayabileceğimiz bir samimiyet özelliğini taşıdığını da düşünürsek, kadın şairin kendisine ait olmayan taklidî bir kalbin gelenek içinde klişeleşmiş hissedişlerini yüklenme çabasıyla daha peşinen mağlup konumunda olduğu ortaya çıkar.15

Sıtkı CAN, broşürünün Ordu Kirazlimanı’nda yazdığı ÖN SÖZ’ünde bakınız neler söylüyor :1 «Fıtnat, Ordu’luların Tıflı’dan sonra iftihar edebilecekleri bir şahsiyettir. İsim benzerliğinden bazı şiirlerini Zübide Fıtnat’a mal ettiğimiz bu hassas şairimiz, adını edebiyat tarihlerimize yazdırtacak kadar varlık göstermiş mutlu kişilerden biridir, yazıları, bazı divan şairlerimizle boy ölçebilecek kadar olgun ve özlü bulunan bu ünlü ozanımızı tanıyanlar maalesef pek azdır. O, dudaklarda, hafızalarda değil, kitaplarda, edebiyat tarihlerinde yaşıyor. Onu tanımak tesadüfe bağlı. İlimiz için ne hazin bir unutuluş.

Fıtnat deyince çoğumuz kıvrak yazıları, ölçüsüz işvelerile Koca Rağıp Paşayı mıknatıslıyan fettan kadını hatırlarız. Edebiyatımızda ikinci bir Fıtnat daha var. O, bizimdir, Aybastı’nın Fıtnatıdır. Bilgin bir sadrazemi kendisile, yazılarile meşgul eden Fıtnat gibi Onun da yazılarında şuhluk, çekimlilik vardır. O da bir çoklarını serhoş etmiş bir fanidir. Bu broşür onu tanıtma maksadile çıkmış bulunıyor.

Ordu’lu Fıtnat, namdaşı kadar kudretli, onun kadar olgundur. Bu edebî varlık Trabzon – Ordu arasında paylaşılamıyan bir mesele olmuştur. Ailesi itibarile tamamen Ordu’lu bulunan bu şair kadının Trabzonda dünyaye gelmesini bir hak olarak ileri süren komşu ilimiz iddialarında yanılıyorlar. Ayni gayretkeşliği bazı edebiyat tarihlerimizde de görüyoruz. Bir insan, tesadüfen, doğduğu yere değil mensup bulunduğu aileye bağlıdır. Haznedar zadeler Trabzonlu değil, Ordu’ludur. İnanı zayif olanlara tarih hakikati öğretecektir. Cevdet, Şanizade, Trabzon tarihleri bu soyun kökünü aydınlatacak vesikalardır.

Son yıllarda yazılan edebiyat tarihlerimize mehazlık yapan Bursalı Mehmet Tahir’in “Osmanlı Müellifleri„ adındaki eseri iddiamızı ispata kâfidir. Fıtnat, şekil, zevk ve düşünüş bakımından bir divan şairidir. Meyden, sagerden, mahbuptan bahseden, içli yazılarile aşkı feryatlaştıran, lirik şiirlerile klasik ekola bağlı bulunan Fıtnat, ilhamından fedakârlık yapmamak düşüncesile aruz kalıplarına uymak istemiş, bu yüzden imale ve zihaflardan kurtulamamıştır. Hangi divan şairimizde bu aksaklık mevcut değil?

Şiirlerinde aruzun (failatün, failatün, failatün, failün) muttarit, (mefulü, mefailü, mefailü, feulün) gibi gayrı muttarit ölçülerini kullanmış, ulusal olmıyan bu vezinlerde muvaffakiyet göstermiştir. Yazıları lisan bakımından oldukça ağdalıdır. Divan dilile konuşmuş, onlar gibi yazmış, divan şairleri gibi aydın kişilerin zevkini gözetmiştir. Fıtnatın kıymeti şekilde değil, özdedir, yadırgadığımız sözlerin taşıdığı bir olgunluk, bir varlık var. Fıtnatı yükselten işte o kudrettir.

Sevgiliyi dilber, afet, meh-saçı, zülfiham, turre-yanağı, gülberk, gamze, peyker-gözü caduye benzeten Fıtnatın zevk ve buluşlarında başkalarının ortaklığı var. Böyle olmakla beraber o, unutulmuş bir varlıktır.

Fıtnat’ın, maalesef, pek az şiirlerini elde edebildik. İşte elimize geçen bir gazeli :

Sernigûn etti felek asayişim, peymanesin / Çünkü dilşat eylemez neşveyle ben mestanesin / Azmı suyu meygede elyermedi çektim ayak / Başına çalsın heman ol bi vefa meyhanesin / Ayşı nuşu sohbeti değmez anın hiçbir pula / Neylerim zıllı serap asa şu mihmanhanesin / Cür’a nuşı badei eltafı olmaktır muhal / Bendegân terk etmesin mi meclisi şahanesin / Vadii âlâmı gamda kaldım ey sakii dehr / Mahrem etti yar zira meclise bıgânnesin.1

Edebiyat tarihlerimiz onun mürettep (derleme) divanı olduğundan bahsediyorlarsa da bu şiirlerin kimde ve nerede olduğu belli değildir. Bu suretle bir varlığın yok oluşu içimizi ne kadar üzüyor.1 Toronto Üniversitesi kütüphanesinde bulunan Osmanlıca “Divan-ı Fıtnat” nüshası üzerinde sonradan el yazısı ile “Fitnat, Hazinedârzâde Divân” şerhi düşülmüş olup kütüphane kayıtlarına da öyle girilmiştir. Pdf formatlı kopyası üzerinden yaptığım tetkikler neticesinde divânın İstanbul doğumlu Şerife Zübeyde Emetullah Fıtnat Hanım’a ait olduğunu tespit ettim.2

Şöhreti çok yaygın, en beğenilmiş kadın divân şâiri Fıtnat Hanım’ın da (ö. H. 1194 / M. 1780) şöhretine ve içinden pek çok tanınmış şahsiyetler (beş şeyhülislâm) çıkmış bir aileden gelmesine rağmen hayatı hakkında hal tercümesi kaynaklarında mevcut bilgiler yok denecek kadar azdır.3

Şeyhülislâm ve şair Ebu İshakzade Mehmed Esad Efendi’nin kızı olan Zübeyde Fıtnat Hanım İstanbul’da doğdu. Annesi, Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi’nin damadı Şeyhülislâm Mirzazâde Şeyh Mehmed’in kızı Hatice Hanım’dır. Fıtnat Hanım’ın hayat seyri içinden gelebilen tek bilgi, onun ilmiye ricâlinden Derviş Mehmed Efendi ile evlenmiş olduğudur.3

Nüktedan şâire, lâf ebeliğinin yanında Derviş Mehmed Efendi ile yaptığı bahtsız evliliğiyle ve sonrasında da dul olmasıyla bilinirmiş. Bir Kurban Bayramı öncesi Fitnat Hanım kurbanlıklara bakıyormuş. Tam da o sırada oradan geçmekte olan “Şair Haşmet” Beyefendi, Fitnat Hanım’ın yanına yaklaşarak sormuş:7

– “Ne o? Hanımefendi kurban mı bakıyorlar?” – “Evet. Niçin sorma gereği duydunuz Haşmet Bey?” Haşmet Bey, sakin ve saygılı bir ifadeyle buyurmuş: – “Ben sizin kurbanınız olurum da…” demiş… Bunu işiten Fitnat Hanım, Haşmet Bey’e şöyle bir bakar: – Ben “Koç” arıyorum a Haşmet Bey. Bakıyorum da sizde boynuzun esamesi yok. Ya da yeni çıkıyor.. demiş.7

Devam edecek

KAYNAKÇA :

1 CAN, Sıtkı – Ordu’lu Şair Fıtnat – Hayatı ve Şiirleri, Ordu Halkevi Neşriyatından: 6, Halkevi D. T. Edebiyat Kolu Başkanı Gürses Basımevi, Ordu, 1939, 28 sayfa.

2 ŞERİFE Zübeyde Emetullah Fıtnat – Divân-ı Fıtnat, İşbu divân zerafet-i unvan Fıtnat (Tasvir-i Efkâr) matbaasında tab’ olmuştur. Fî 10 Muharrem sene 1286. University of Toronto Library, pdf format, 100 sayfa.

3 TDV İslâm Ansiklopedisi – Fıtnat Hanım, İslâm Araştırmaları Merkezi, Cilt : 13, İstanbul, 1996, sh. 39 – 46.

4 İSPİRLİ, Yrd. Doç. Dr. Serhan Alkan – Trabzonlu Kadın Divan Şairlerimiz: Fıtnat, Saniye ve Mahşah Hanım, Karadeniz Araştırmaları, Sayı : 16, Kış 2008, s. 113 – 120.

7 RANA, Sabiha – Fitnat Hanım, Alfa Yayınları Antolojisi, 20.9.2007 http://blog.milliyet.com.tr/fitnat-hanim/Blog/?BlogNo=64665

15 BEKİROĞLU, Doç. Dr. Nazan – Osmanlı’da Kadın Şairler, http://www.milliyet.com.tr/ozel/edebiyat/kadinsair/osmanli.html

Siz de yorum yapın, görüşlerinizi belirtin.

Yazarın Diğer Yazıları

Yazarın tüm yazıları.

Rahmetle Anıyoruz…

12 Ekim 2021 okunma
Merhum Yazarımız M. Ufuk Mistepe’nin Ünye’ye dair yazılarını ve makalelerini yazar arşivinden okuyabilirsiniz. Merhum Yazarımızı rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet... Devamını Oku

Canik’te İdarî Yapı ve Osmanlı’da Yenileşme Zarureti (1793 – 1851)

10 Temmuz 2020 okunma
Bu makalede Ünye’nin 1790 – 1850’li yıllardaki idarî yapısı, Doç. Dr. Abdullah SAYDAM’ın 33 sayfalık çalışmasına dayanarak, özet olarak aktarılacaktır. Sultan II. Mahmud, saltanatının sonlarına doğru Orta ve Doğu Karadeniz bölgesindeki idarî... Devamını Oku

Araştırmacılık Terimleri

3 Temmuz 2020 okunma
Ünye hakkında araştırma yapanların ve okuyucularımızın, sıkça karşılaştıkları bazı Osmanlıca Tarih Terimleri’nin anlamlarını bilmeleri, yazılanların anlaşılması açısından önemli bir husustur. Bu itibarla başlangıç olarak ehemmiyet arz eden... Devamını Oku

Ünye Mûsikî Tarihinde Ali Riza Sağman

26 Haziran 2020 okunma
‘Ünye Şarkı ve Türküleri’ kitabımda Ünye Mûsikî Tarihi’ne damgasını vurmuş, tespit edebildiğimiz şahsiyetleri kısaca da olsa tanıtmaya çalışmış idim. Aslında her bir musikîşinasın ayrı ayrı ele alınması icap eder. Başlangıç olmak üzere... Devamını Oku

Satıroğulları Ünyeli Müftü Sülâlesi

19 Haziran 2020 okunma
2017 yılında altı bölüm halinde yayımladığımız “Ünye Müftüleri” adlı yazı dizimizde bir müftü sülâlesinin bu tarihçeye damgasını vurduğunu görüyoruz. Ailenin ahvadlarından Satıroğulları ailesi Keşaplı Sokak’tan komşumuz olurlar. ÖZPAKER... Devamını Oku

Ünye Uğrak Vapurlarını Tanıyalım

12 Haziran 2020 okunma
Su buharı gücüyle çalışan gemileri VAPUR olarak adlandırıyoruz. Önceleri yandan çarklı olarak yaşamımıza giren vapurlar daha sonra günümüzün dizel elektrik tahrik sistemi donanımlı enerji tasarrufu sağlayan modellerine erişinceye değin XIX. yüzyılın... Devamını Oku

Ünye Tarihi, M.Ö. XV Bin Yılına Uzanıyor Mu? – I

5 Haziran 2020 okunma
Kelleroğlu M. Bahattin Bey, kaynak belirtmeksizin; “Ünye, Milât’tan 1270 sene evvel vuku bulan Turuva Muharebe-i Meşhuresi’nden sonra, Karadeniz sahilinde tesis edilmiş müstemlekelerden birisi olup, ismi kadimi (One) veyahut (Oney)’dir.” demişti.1 Ünye’de ilk... Devamını Oku

Kimler Geldi Kimler Geçti ?

29 Mayıs 2020 okunma
Ünye ve hinterlandı tarihî seyir içerisinde birçok kavim ve milletlere ev sahipliği yapmıştır. Muhtelif köşe yazılarımızda dile getirdiğimiz bu kitlesel değişimleri bir arada ve kronolojik düzen içerisinde değerlendirmenin daha uygun olacağını... Devamını Oku

Ünye ve Hinterlandında Oğuz – Türkmen Boyları ve Yer Adları

22 Mayıs 2020 okunma
Makalemizin araştırma konusu 24 ana Oğuz boyu ile Oğuz asıllı Türkmen kabilelerinin Ünye ve hinterlandındaki (Ordu, Fatsa, Terme, Akkuş) bazı yerleşim noktalarıdır. Türkmen boy, bölük, uruk (oymak, öz) ve tirelerinin (oba, aile) adlarını Yrd. Doç. Dr. Aydın... Devamını Oku

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralamasında Ünye ve Ordu

15 Mayıs 2020 okunma
Ulusal düzeyde ekonomik ve sosyal kalkınma yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesinde ve ülke genelinde dengeli bir kalkınmanın sağlanmasında il ve ilçeler, temel birimler olarak değerlendirilmek durumundadır.1 İlçelerin, illerin ve bölgelerin... Devamını Oku